ŞİŞMANLIK (OBEZİTE)
Prof. Dr. Metin Özata
Endokrinoloji, Diabet ve Beslenme Uzmanı
Ahmet Mithat Efendi Cad. 10/3
Kalamış - İstanbul
Tel: 0 216 3486519
Fax: 0 216 3306902
Web: Buraya tıklayınız

GENEL BİLGİ
Vücut yağ oranın artmasına şişmanlık diyoruz. Şişmanlığın tıp bilimindeki ismi ise OBEZİTE’dir. Vücut yağı normal erkeklerde ağırlığın %15-18’ini, kadınlarda %20-25’ini oluşturur. Erkeklerde bu oran %25’i, kadınlarda ise %35’i geçerse şişmanlık oluşur. Çocuklarda ise boy-kilo cetveline göre 95 persentilin üzerine çıkması durumunda şişmanlıktan bahsedilir.


TOPLUMDA GÖRÜLME SIKLIĞI
Dünya Sağlık Örgütü 1997 yılında şişmanlığın küresel bir epidemi halini aldığını ve mutlaka tedavi edilmesi gereken kronik bir hastalık olduğunu ilan etmiştir. Sıklılığı da giderek artmaktadır.
Şişmanlık ateroskleroz veya damar sertliği, hipertansiyon, şeker hastalığı, kalp hastalığı , kan yağlarında yükseklik ve birçok yandaş hastalığın ortaya çıkmasına neden olması nedeniyle büyük önem arz eder. Kilo vermekle bu hastalıkların azalması veya düzelmesi sağlandığı için şişmanlık mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır.
Şişmanlık oranı İngiltere’de son 10 yılda %8 ‘den %17’ye; A.B.D’de %33’e çıkmıştır.


TÜRKİYE’DE HER 3 KADINDAN BİRİ VE HER 5 ERKEKTEN BİRİ ŞİŞMANDIR
Türkiye’de şişmanlık son 10 yılda kadınlarda %65 oranında, erkeklerde ise %30 oranında artış gösterdiği saptanmıştır. Yeni yapılan bir çalışmada bölgelere göre şişmanlık en fazla İç Anadolu’da (yüzde 25 ), en az ise Doğu Anadolu’da (yüzde 17.2 ) saptanmıştır. Her 2 ev kadınından 1'inin şişman ve kadınların şişmanlığının tamamına yakınının da hastalık getiren ''elma'' tipinde olduğu ortaya konmuştur. Türkiye'de her 3 kadın ve her 5 erkekten 1'inin şişman olduğu saptanmıştır.
Almanya’da yaşayan Türklerde 1997 yılında Giessen şehrinde yapılan bir araştırmada erkeklerde %21.4, kadınlarda ise % 47.6 oranında bulunmuştur. Bu oldukça yüksek bir orandır.
Şişmanlığın giderek artmasının nedeni fizik aktivitenin azalması veya hareketsizliğin giderek artmasına, BESLENME ALIŞKANLIKLARINDAKİ DEĞİŞMEYE, lezzetli ve yağ içeriği yüksek gıdalarla beslenmeye ve fast food türü gıdalarla beslenmenin artmasına bağlanmaktadır.


ŞİŞMANLIK KİMLERDE DAHA SIK GÖRÜLÜR?
Endüstrileşmiş, gelişmiş ülkelerde daha sıktır.
Şehirlerde köylere göre daha sıktır.
Kadınlarda erkeklere göre daha sık görülür.
Kısa ve orta boylularda daha sık görülür.
Yaş arttıkça şişmanlık artar.


HANGİ DURUMLAR ŞİŞMANLIĞA NEDEN OLUR?
Fizik aktivite azlığı, hareketsizlik.
Beslenme alışkanlıkları yada yağlı yiyeceklerle baslenme, aşırı yemek yeme.
Yaş ile birlikte artma
Kadınlarda erkeklere göre daha sık (doğumda alınan kilolar)
Doğum sayısı arttıkça artar
Evlilik sonrası
Sigara bırakanlarda
Alkol alanlarda şişmanlık daha fazla görülür.


ŞİŞMANLIĞIN BAŞLICA NEDENİ HAREKETSİZLİK VE FAZLA BESLENMEKTİR
Harcadığınızdan fazla kalori alınması durumunda alınan fazla enerji vücutta yağ olarak depolanarak şişmanlığa neden olur.
Şişmanlığın oluşumunda genetik ve çevresel faktörlerin ve psikolojik durumun önemli etkisi vardır.

Şişmanlığa neden olan durumları şu şekilde sıralayabiliriz:

1. Alınan bazı ilaçlar ve hormonlar: Kortizon kullanımı veya psikiyatride kullanılan bazı ilaçlar
2. Beslenme alışkanlıkları:Sık yemek yeme, aşırı yeme, yağlı yemek yeme ve ihtiyaçtan fazla kalori almak
3. Hormon hastalıkları:
a) Cushing sendromu denilen böbrek üstü bezinin fazla çalışması hastalığı
b) Hipotiroidi (Tiroid bezinin az çalışması)
c) Polikistik over sendromu ( Kadınlarda yumurtalıkta kist olması)
d) Büyüme hormonu yetmezliği
e) Hipogonadizm denilen seks hormon azlığı
4. Sosyoekonomik ve psikolojik faktörler
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/saglik/18334-sismanlik.html#post35590
5. Genetik faktörler
6. Hareketsiz yaşam


ŞİŞMANLIKTA KALITIMIN-GENETİĞİN ROLÜ
Yapılan çalışmalar şişmanlık oluşumunda kalıtım veya genetik faktörlerin % 25-40 oranında rol oynadığını göstermiştir.
Şişman kişilerin çocuklarında şişmanlık görülmesi 2-3 kat daha fazladır. Anne ve babanın her ikisinin şişman olması durumunda çocuklarının %80’ ninde erişkin yaşta şişmanlık gelişir. Anne veya babadan biri şişman ise çocuklarda %40, her ikisi normal kilolu ise %10 oranında şişmanlık gelişme riski vardır.
Çocukluk çağında (3-10 yaş arası) aşırı kilolu olan çocukların %50 ‘sinde erişkin dönemde aşırı kilolu olma riski vardır.
Şişmanlığın genetik nedenleri uzun yıllardan beri araştırılmaktadır. Toplumda sık görülen şişmanlığı ortaya çıkaran birçok genetik bozukluk vardır. Tek bir gen değil birçok gen bozukluğu şişmanlık nedenidir. Fransa ve Almanya da şişman ailelerde yapılan çalışmalarda 10 numaralı kromozomdaki belirli bir alanın şişmanlıktan sorumlu olduğu ortaya çıkarılmıştır. Bu alandaki genlerin incelenmesi ile şişmanlığa neden olan genler daha iyi ortaya çıkarılabilecektir. Bunun yanında tek gen bozukluğuna bağlı şişmanlıklar da vardır. Ancak bunlar toplumda nadir görülürler.


TÜRK ŞİŞMANLARDA SAPTADIĞIMIZ GENETİK BOZUKLUKLAR
1997 yılından bu yana yaptığımız meleküler genetik çalışmalarda Türk obezlerin % 4’ünde Melanokortin 4 Reseptör Gen bozukluğu saptadık. Ayrıca bir ailede dünyada ilk kez leptin gen bozukluğu bulduk. Leptin gen bozukluğu saptadığımız şişman hastalar leptin hormonu ile tedavi edildiler ve normal kilolarına döndüler. Bu çalışmamız dünyada büyük yankı uyandırdı.


ŞİŞMANLIĞIN NEDEN OLDUĞU HASTALIKLAR
Hipertansiyon-Tansiyon yüksekliği
Diabetes Mellitus-Şeker hastalığı
Kalp hastalıkları
Safra kesesi taşı
Karaciğer yağlanması
Artroz
Reflü özofajit
Gut-Ürik asit artışı
Kanser sıklığında artış (Kadınlarda meme, rahim ve safra kesei kanseri, erkeklerde kolon-kalın barsak ve prostat kanseri artar)
Adet görme bozuklukları, polikistik over
Psikolojik bozukluklar: Aşağılık duygusu, kendine güven azalması, sosyal yaşamdan uzaklaşma
Felç-inme sıklığı artar
Uyku apnesi sıktır
Kadınlarda tüylenme-Hirsütizm
Karaciğer yağlanması oluşur


ŞİŞMANLIK NASIL TEŞHİS EDİLİR
Şişmanlığın teşhisi için vücut kitle indeksi (VKİ) denilen bir formül kullanıyoruz. Bu kilogram olarak vücut ağırlığının boyun metre cinsinden karesine bölünmesi ile bulunmaktadır. Eğer VKİ, 25 Kg/m2 den az ise sağlıklı, 25-30 arası ise aşırı kilolu, 30’ dan fazla ise şişman, 40 dan fazla ise aşırı şişman veya ölümcül şişman olarak tanımlamaktayız. Ayrıca vücut ağırlığının ideal ağırlığa göre %120 artmasına şişmanlık diyoruz.


ELMA TİPİ ŞİŞMANLIK ZARARLIDIR
Şişmanlık, erkek tipi şişmanlık ve kadın tipi şişmanlık olarak ikiye ayrılabilir. Yağların karında ve iç organlarda toplandığı şişmanlığa erkek tipi şişmanlık veya Elma tipi şişmanlık diyoruz. Bu vücudun üst yarısı şişmanlığıdır. Yağların kalça veya uylukta toplanmasına ise kadın tipi şişmanlık veya armut tipi şişmanlık adını veriyoruz. Bunlardan elma tipi veya erkek tipi dediğimiz şişmanlık sağlık açısından daha tehlikelidir. Bu tip şişmanlarda kalp hastalığı, şeker hastalığı, kan yağlarında yükseklik daha sık görülür ve mutlaka tedavi edilmesi gerekir.
Ayrıca çocukluk tipi şişmanlık ve erişkin tipi şişmanlık vardır. Çocuklukta oluşan şişmanlık yağ hücre sayısının artması ile karakterize iken erişkinlerdeki şişmanlık her bir yağ hücresinin sayı artmadan hacminin artması ile karakterizedir.


BEL ÇEVRENİZİ ÖLÇÜNÜZ
Şişmanlığın tipini anlayabilmek için bel çevresi ölçümü yapmaktayız. Bel çevresi göbek hizasından yapılan bel ölçümüdür ve bu erkeklerde 102 cm ve kadınlarda 88 cm ‘den fazla olursa risk taşır.


KİLO VERMENİN FAYDALARI
Kalb hastalığı oluşma riski azalır
Yüksek kan basıncı azalır
Yüksek kan şekeri düzelir
Yağlı karaciğer düzelir
Uyku apnesi düzelir
Kan yağları düzelir


AİLESEL ŞİŞMANLIK VARSA GENETİK BOZUKLUK OLUP OLMADIĞININ ARAŞTIRILMASI GEREKİR
Ailede şişmanlık varsa ve hasta çocukluktan itibaren şişman ise genetik bozukluk olup olmadığının ortaya konması gerekir.


ŞİŞMANLIĞIN TEDAVİSİ
Diyet
Egzersiz
Davranış tedavisi
İlaç tedavisi
Cerrahi tedavi

ZAYIFLAMAK İÇİN DİYET ÖNERİLERİ

KİLO KAYBININ İKİ EVRESİ VARDIR
Günlük gıdanın ihtiyaçtan 500 kalori (kkal ) daha az alınması durumunda her hafta 0.2-0.45 Kg kilo kaybı olur.
Kilo kaybının iki evresi vardır. İlk evrede glikojen ve protein yıkımı ile birlikte belirgin sıvı kaybı olur.; 24-48 saat içinde glikojen depoları azalır ve ilgili sıvı atılmış olur. Bu evrede hızlı kilo kaybı olur; daha sonra 7-10 gün sonra ikinci evre başlar ve kilo kaybı azalır. Bu dönemde esas yağ dokusu kaybı oluşur.


ZAYIFLIYORUM DİYE AÇ KALMAYINIZ
Açlık diyetleri (<200 kkal) ve çok düşük kalorili diyetler (200-800 kkal) hızlı kilo kaybına neden olur ; ancak sağlığa zararlıdır. Bu tür diyet yapanlarda şu yan etkiler gelişebilir:

Kalb ritm bozuklukları
Baş ağrısı
Konsantrasyon bozukluğu
Hipotansiyon
Bulantı, kusma
Kabızlık, ishal
Safra taşı oluşumu
Kanda ürik asit artışı
Yorgunluk
Saç dökülmesi


ZAYIFLAMA DİYETİ KİŞİYE ÖZGÜ OLMALIDIR
Bizim önerdiğimiz diyet kişiye özgü diyet olup günde 600 kalori (Kkal) enerji açığını içerir. Günlük gıda alımı 1200 kaloriden az olmamalıdır.
Alınan gıdaların %20-30’u yağ, %10-15’i protein ve %55-60’ı karbonhidrat olmalıdır. Standart diyet yoktur, her diyet kişiye özel olmalıdır. Bir diyet uzmanının hazırlayacağı; beslenme alışkanlıklarınıza, yaşınıza, cinsiyetinize, iş koşullarınıza, metabolizma hızınıza ve sağlık problemlerinize (yüksek kolesterol, tansiyon, diyabet ) uygun diyet programınının uygulanması gerekir.


DİYET YAPMAYA BEYİN OLARAK HAZIRLIKLI OLUN
Diyette başarılı olmak istiyorsanız öncelikle beyin olarak diyete hazır olmanız gerekir. Eğer buna hazır değilseniz diyeti tam olarak uygulayamaz, kaçamaklar yapar ve başarısızlığa uğrarsınız. Başarısız oldukça da umutsuzluğa düşebilirsiniz.


ÖĞÜNLERİ ATLAMAYIN
Öğünlerinizi, azar azar ve sık tüketilecek şekilde düzenleyin, öğün atlamayın. Diyet yapanlar genelde tüm gün boyunca aç kalıp, metabolizmalarını zayıflatırlar ve metabolizmanın en zor çalıştığı akşam saatlerinde çok daha fazla yemek tüketirler, buna paralel olarak hızlı bir şekilde kilo alırlar. Akşam yemekleri en geç 19.00-19.30 saatleri arasında yenilmelidir.


ARA ÖĞÜNLERİ ATLAMAYIN
Diyetler genelde 3 ana ve 3 ara öğün olacak şekilde düzenlenir. Fakat ana öğünler kadar önemli olan ara öğünler her zaman ihmal edilir ve atlanılır. Kan şekeri, kişi öğününü tükettikten 2-2,5 saat sonra yavaş yavaş düşmeye başlar ve böylece açlık hissi doğar. Buradaki ara öğünlerin amacı da kan şekerinin düşmesini ve açlık duyulmasını engellemektir. Bu nedenle de ara öğünlere gereken önemi verin