Anadolu Sağlık Merkezi Onkoloji Uzmanı Prof. Necdet Üskent, “Aslında alın yazımız, genlerimize yazılmış” diye başlıyor sözlerine, sonra kanserle bağlantıyı kuruyor. Her şey, tümör baskılayıcı bir gen olan P53’ün mutasyona uğramasıyla başlıyor. Bu gen, aslında vücudun gardiyanı...






Her yıl 10 milyon insan, kansere yakalanıyor. Ve bu hastalığa yakalananlardan 6 milyonu tömüre yenik düşüyor. Yani her yıl İkinci Dünya Savaşı’nda soykırıma uğrayanlar kadar. Kanser işte böyle bir bela... Gerçek bir insanlık düşmanı. Tıp dünyası, bu illete karşı yeni silahlar bulmak için gece-gündüz çalışıyor. Neyse ki yeni teknolojiler, doktorlara çok büyük imkanlar veriyor. Özellikle de biyoteknoloji ve nanoteknoloji, yani gözle görülemeyecek kadar küçük cihazların bilimi... Anadolu Sağlık Merkezi’Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Necdet Üskent, kanserden söz etmeye başlarken, ilk önce genlere değiniyor. “Aslında alın yazımız, genlerimize yazılmış” diye başlıyor sözlerine, sonra kanserin tarifini yaparak bağlantıyı kuruyor. Her şey, tümör baskılayıcı bir gen olan P53’ün mutasyona uğramasıyla başlıyor. Bu gen, aslında vücudun gardiyanı... Bu genin mutasyona uğramasının sebebi muhtelif; bir sigara da olabilir, bir virüste, mesela Hepatit B ya da C... Mutasyon, vücudun savunmasız kalmasının ana nedeni... Zira P53, gardiyanlık yapamaz hale geliyor ve kanserli hücreler çoğalmaya başlıyor.

ALIN YAZISI SİL BAŞTAN
Prof. Dr. Üskent, başka bir ileri teknolojiyle olayı açıklıyor; “Bu tıpkı, bilgisayar virüsleri gibi hareket eden bir süreç... Virüs, nasıl bilgisarın tüm sistemini bozabiliyorsa, Hepatit ya da EBV virüsü, P53’ün DNA’sını tıpkı bilgisayar sistemini bozduğu gibi işlevsiz hale getiriyor. Ve maalesef kanser bu süreçten sonra çok hızlı gelişiyor”. Peki de bu süreçte alınyazısının yeri ne? İşte bu gerçekten doğuştan gelen bir şans... Üskent; “Maalesef alınyazısı var, hem de gözle görülebiliyor. Kader, genlerimize yazılmış. Bazı insanların genetik yapısı mutasyona daha yatkın. Hani 90 yaşında sigra tiryakileri vardır, turp gibi. Millet bunu örnek gösterip, sigara içmeye kalkmasın. Bu hayatla kumar oynamaktır. Ne olursa olsun, sigarayı bırakmak, kansere karşı en etkin önlemdir. Sonuçta akciğer kanserine yakalananların yüzde 90’ı sigara içenler” diyor. Ama bu demek değil ki, insanlar kaderlerine razı olmak zorunda... Müjdeli haberi Üskent’ten alıyoruz: “Gen teknolojisi sayesinde alınyazısını baştan yazabiliyoruz artık. Bu geni değiştirebiliyoruz. Bu tedaviyi Anadolu Sağlık Merkezi’nde dört hastaya uyguladık. Bu P53 geni, gen teknolojisiyle yeni baştan yaratılabiliyor. Bu teknoloji henüz Türkiye’de yok, ama yurtdışından getirip, enjeksiyonla uygulayabiliyoruz. Sağlam gen, kansere karşı savaşa başlıyor ve sonuç olumlu. Dört hastamızı da bu tedaviyle kanserden kurtardık”.
Kaynak: ReformTürk
http://www.reformturk.com/konusuz-konular/3271-alin-yazisi-genlerimize-yazilmis.html#post4278

GARDİYAN GEN BOZULURSA...
* Bir insanın kansere yakalanma ihtimali kaçtır?
Yaşa bağlıdır... Ne kadar çok yaşarsanız o kadar çok kanserojenle karşılaşmış oluyorsunuz. İkincisi hücrenin belli bir Çoğalan dokular oldukça kanser de olacaktır. Bu dokuya ihtiyacımız var. Saçınızın çoğalması için dokuların çoğalması lazım. hücrelerin bölünmesi gerekiyor. Bir yaranın iyileşmesi için hücrelerin bölünmesi gerekiyor. İşte bölünen hücre oldukça kanser olmaması imkansız. Çünkü o dokuyu kontrol eden gende bir değişiklik oluyor. Ve kontrol edemiyor bölünmeyi. Bunlar da genlerdeki mutasyondan oluyor. O gene tümör baskılayacı gen diyoruz. P53 geni...Esas değişim bu. Bu gen bozulduğu zaman kanser çok kötü gelişiyor. Mutasyona neler neden oluyor? Bu araştırılıyor. Mutasyona virüs neden olabiliyor. Genin DNA’sını, molekülünü hücre içine entegere edip sistemi aynı bilgisayar çipi gibi nasıl bilgisayarın içine girip bozuyorsa bozabiliyor. İşte mutasyon

* Bu yüzden de aşılama şart deniyor.
Ya da sağlam geni koymak gerekiyor. P53 yeniden yapılabiliyor.

40 yaşından sonra bu testleri yaptırın
Anadolu Sağlık Merkezi Onkolojik Bilimler Koordinatörü Prof. Dr. Haluk Onat, dün kanser kongresinden müjdeli haberler vermişti bize... Bugün kaldığımız yerden devam ediyoruz.

* Hocam daha önce de konuştuk ama bir kez daha tekrarlayabilir miyiz, kanserden korunmak için hangi testleri yaptırmamız lazım?
Meme kanserinin erken tanısı mümkün. 40 yaşından sonra mutlaka bir mamografi çektirilmeli. (Ailede kanser varsa daha erken yaşta çektirilmeli.) Hiç sorun yoksa her yıl muayeneye gitmek şartıyla menopoza girene kadar mamografiye gerek yok. Ama menopozdan sonra her yıl mamografi çektirilmeli.. Rahim ağzı kanserinden korunmak için 20 yaşından sonra her yıl jinekolojik muayene şart. Muayene ve smear testi yapılması lazım. Çünkü bu hastalık o yaşlarda başlıyor. Ayrıca Hepatit B aşısı var. Aşılandığınız zaman karaciğer kanserinden koruyor. Bağırsak kanserinden korunmak için 40 yaşından sonra dışkıda gızli kana baktırmak çok basit bir yöntem. Ayrıca 40-50 yaş arası bir kolonoskopi yaptırmak gerekiyor kalın bağırsak kanserinin erken tanısı için... Bir de erkekler için PSA ve prostat muayenesi. Bunlar yapılır ve sigara da içilmezse kansere yakalanma riskiniz çok düşük oranlara iner.

KİMDİR?
Onkolojiye büyük hizmetler veren bir tabip albay!..
Asker kökenli bir tıp adamı Prof. Dr. Necdet Üskent, bir unvanı daha var o da tabip albay\’85 Ankara Tıp Fakültesi’nden mezun olan Üskent, uzmanlık eğitimini ABD’de Dallas Texas Üniversitesi’nde hem hematoloji hem onkoloji alanlarında tamamladı. Türkiye’ye döner dönmez GATA’da onkoloji bölümünde doçent olarak göreve başladı. 1987’de İstanbul GATA’da dahiliye anabilim dalı başkanı görevini aldı ve onkoloji ve hematoloji kürsüsünü kurarak her iki bölümün de kurucu başkanı oldu. Bu bölümden mezun olan öğrenciler, bugün profesör olarak Türk tıbbına hizmet veriyor. 1989’da profesör unvanını aldı. 2001’de Kadir Has Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Başkanlığı görevine geldi. Bu üniversiteye bağlı Florance Nigthingale hastanelerinde çalışan Üskent, bir yıl önce Anadolu Sağlık Merkezi Tıbbi Onkoloji bölümünde görev aldı.