Günümüzdeki Insanlarin En Büyük Sorunu
GÜNÜMÜZDEKİ İNSANLARIN
EN BÜYÜK SORUNU:
BEN MÜSLÜMANMIYIM?
Acaba her kendine “ben müslümanım” diyen müslüman mıdır?
“Allah’a ibadet ediyorum” diyen her kişinin ibadetini Allah acaba
kabul eder mi?
Nuh (a.s)’dan Rasulullah’a kadar insanların çoğu Allah’a
inandıklarını ve O’na ibadet ettiklerini iddia etmişlerdir. Fakat Allah
onların ne ibadetlerini ne de imanlarını kabul etmiştir. Onların yaptıkları
ibadetleri geçersiz saymış ve onlara gerçek imanı ve ibadeti öğretmek için rasuller
göndermiştir.
İnsanların Allah katındakı değeri ibadetlerinin çokluğuyla değil de yaptıkları
ibadetlerin Allah’ın razı olduğu ve istediği şekilde olmasıyla ölçülür.
Nitekim Rasulullah (s.a.s) zamanındaki ehli kitap Allah’a (c.c) çokça ibadet
etmelerine ve O’na iman ettiklerini iddia etmelerine rağmen Allah (c.c)
onların ne imanını ne de ibadetini kabul etti. Hatta onları müşrik ve kafir olarak
isimlendirdi.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
“De ki: “Ey kitap ehli! Siz Tevrat’ı, İncil’i ve Rabbinizden
size indirileni (Kur’an’ı) uygulamadıkça bir esas üzerinde
değilsiniz.” (Maide: 68.) Gerek Rasulullah (s.a.s) zamanındaki müşrikler,
gerek Rasulullah’tan önceki müşrikler Allah’ın yaratıcı olduğunu,
herşeyi yoktan varettiğini ve rızık verici olduğunu kabul ediyorlardı. Fakat Allah
(c.c) onların bu inançlarına rağmen müslüman olmadık larını, bilakis müşrik
olduklarını ve sonsuza kadar da cehennemde kalacaklarını bildirmiştir.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
“Ey Muhammed! De ki: Eğer biliyorsanız söyleyin bakalım yeryüzü ve oradakiler
kimindir?”
”Allah’ındır” diyecekler. “O halde hiç düşünmez
misiniz?” de.
“Yedi göğün Rabbi ve yüce arşın Rabbi kimdir? “ de.
“Allah’dır” diyecekler. “O halde hiç sakınmaz mısınız
(korkmaz mısınız)?” de.
‘Öyleyse herşeyin hakimiyet ve mülkiyeti elinde olan, dilediğini koruyan fakat
kendisinden hiçbir şey korunmayan kimdir? Biliyorsanız söyleyin” de.
“Allah’dır” diyecekler. “O halde nasıl
aldanıyorsunuz?” de.
“Doğrusu biz onlara hakkı getirdik. Fakat onlar yalancıdırlar.” (
Mü'minun: 84-90.)
Allah (cc) ancak istediği şekilde olan imanı, istediği şekilde olan İslamı, istediği
şekilde olan ibadeti kabul eder.
O halde Allah’ın istediği şekildeki iman, İslam, ibadet nedir ve nasıl
olmalıdır? Allah bunları bize bildirmiş midir? Bildirdiyse nerede bildirmiştir?
Bunları nereden öğrenebiliriz?
ÖLÇÜ
Bunları ancak Kur’an ve sünnetten öğrenebiliriz.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
“Rabbinizden size indirilene uyun. Ondan başka dostlar edinerek onlara
uymayın. Pek az öğüt dinliyorsunuz.” ( A'raf: 3.)
Yani; Allah’ın Rasulullah’a indirdiği Kur’an ve sünnete uyun,
demektir.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
“İhtilafa düştüğünüz her meselede hüküm verecek olan Allah’tır.”
(Şura: 10)
Başka bir ayette:
“Allah ve Rasulü birşeye hükmettiği zaman inanan erkek ve kadına artık
işlerinde başka yolu seçme hakkı yoktur. Allah’a ve Rasulüne başkaldıran
şüphesiz apaçık bir şekilde sapmış olur” (Ahzap: 36)
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyuruyor:
“Kim bizim emrimize uymayan bir iş işlerse onun ameli geçersizdir.”
(Buhari-Müslim-Ebu Davud (Tac: C.1 Kitap ve sünnete sarılmak bah.) (Nevevi kırk
hadis)
Rasulullah Veda hutbesinde şöyle buyuruyor:
“Size iki şey bırakıyorum. Onlara sarıldığınız müddetçe asla sapıtmazsınız.
Bunlar da Allah’ın kitabı (Kur’an) ve benim sünnetimdir.” (
Buhari-Müslim (Cem'ul Fevaid: c.1 Kitap ve Sünnete sarılma bah.)
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyuruyor:
“Arzusu benim getirdiğime tabi olmadıkça hiçbiriniz iman etmiş olmaz.”
(Müslim-Beyhaki)
O halde Allah’ın kitabı, Rasulullah’ın sünnetine göre iman nedir,
küfür nedir, İslam nedir, müslüman kimdir, müşrik ve kafir kimdir, Allah’ın
kabul ettiği ibadet nedir? Şimdi bunları inceleyelim.
--->: Günümüzdeki Insanlarin En Büyük Sorunu
İSLAM
İslam; Allah’ın emirlerine boyun eğip kayıtsız şartsız itaat etmek, zahiren ve
batinen bunlara teslim olmaktır.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
“De ki: ‘Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi
sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah Gafur’dur, Rahim’dir.
Allah’a ve rasulüne itaat edin’ de. Şayet yüzçevirirlerse şüphesiz ki
Allah kafirleri sevmez.” (Al-i İmran 31 32)
Allah (c.c) kabul ettiği İslam’ı kitabında şöyle açıklıyor:
“Tağutu reddedip Allah’a inanan kimse kopmak bilmeyen sağlam bir kulpa
sarılmıştır.” (Bakara: 256)
Ayette geçen: “Kopmak bilmeyen sağlam kulp”tan kasıt; Allah’ın
razı olduğu İslam’ın ta kendisidir. Bu ayetten anlaşılıyor ki kişinin kopmak
bilmeyen sağlam kulpa sarılabilmesi yani müslüman olabilmesi için sadece
Allah’a iman etmesi yeterli değildir. Bundan önce “tağutu
reddedip” inkar etmesi gerekir. Tağutu reddetmeden müslüman olmak mümkün
değildir. Allah (c.c) yukarıdaki ayette bizlere; İslam’ın geçerli olabilmesi
için yani müslüman olabilmemiz için, kişi de özellikle bu iki şartın aynı anda
bulunmasının gerekli olduğunu apaçık bir şekilde bildiriyor.
Bu iki şarttan; birincisi “tağutu inkar” ikincisi ise
“Allah’a iman”dır.”
Şüphesiz tağutu bilmeyen kişi tağutu reddedemez. Tağutu reddedemediği için müslüman
da olamaz. İmanı da bilmeyen kişi iman edemez. Velev ki iman ettiğini iddia etsin.
Çünkü imanı bilmediğinden dolayı iman iddiası geçersizdir.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
“Sana ve senden öncekilere indirilenlere inandıklarını iddia edenleri görmüyor
musun? Reddetmeleri emrolunmuşken tağuta muhakeme olmak istiyorlar. Şeytan onları
derin bir sapıklığa düşürmek istiyor.” (Nisa: 60.)
Allah (c.c) bu ayette; müslümanlık iddiasında bulundukları halde müslüman olarak
kabul etmediği bazı kimselerden bahsediyor. Onlar bütün rasullere indirilen
kitaplara ve Rasulullah’a (s.a.s) indirilen Kur’an’a inandıklarını
söyledikleri halde tağuta muhakeme olmak istiyorlar. Halbuki Allah (c.c) tağutu
reddetmeden iman ve İslam iddiasında bulunan bir kimsenin iddiasının boş ve
geçersiz bir iddia olduğunu belirtiyor. Aynı kalpte Allah’a iman ile tağuta
muhakeme olma isteği birarada buluna maz. Çünkü ayette; (Tağutu inkar etmekle
emrolunmuşlardı.) buyrulmuştur.
Fakat şeytan onları; tağuta muhakeme olmak istedikleri halde mü’min ve
müslüman kalabileceklerine dair vesvese vermek suretiyle derin bir sapıklığa
düşürmek istiyor. (Şeytan onları derin bir sapıklığa düşürmek istiyor.) ayetinin
anlamı işte budur.
Allah (c.c) başka bir ayette şöyle buyuruyor:
“Tağuta kulluk etmekten kaçınıp Allah’a yönelenlere müjde
vardır.” (Zümer: 17)
Bu ayeti kerimede Allah (c.c); müjdelenecek bazı kimseleri bizlere tanıtıyor ve
bunların; tağuta kulluk etmekten kaçınmak suretiyle sadece Allah’a yönelen
kişiler olduğunu belirtiyor. Yine ayette; insanların kurtuluşa erebilmeleri için
tağuta ibadetten kaçınmaları emrediliyor. İslam’ın Allah katında geçerli
olabilmesi için öncelikle tağutun inkar edilmesinin gerekli olduğu şartını yine bu
ayette açık bir şekilde görmekteyiz.
Yine Allah (c.c) bize bütün Rasullerin çağrısını şöyle bildiriyor:
“Muhakkak ki her topluluğa bir rasul gönderdik. Allah’a ibadet
etmelerini tağuta kulluk etmekten kaçınmalarını emrettik.” (Nahl: 36)
Bu ayette; bütün rasuller ümmetlerine Allah’a (cc) yapılan ibadetlerin
geçerli olması için tağutu inkar edip ondan kaçınmalarını ve daha sonra
Allah’ın istediği şekilde Allah’a iman ederek ibadet etmelerini
emrediyorlar.
O halde tağutu çok iyi bilmeliyiz ki reddedebilelim. Zira daha önce söylediğimiz
gibi tağutu bilmeyen onu reddedemez. Tağutu reddetmeyen kişi ise her ne kadar iman
ve İslam iddiasında bulunsa bile Allah o kişinin imanını ve İslamını asla kabul
etmez.