UHDUD
FiL
EBABiL
Kur'ân-ı Kerîm'de, isimlerinden Uhdûd eshabı olarak bahsedilen bir topluluk vardır. Uhdûd, arapçada yerdeki derin ve uzun hendek veya yarığa denir. Dönemin kafirleri, müminleri imanlarından vazgeçirmek için içi ateşle dolu hendekler hazırlamışlardı. Müminleri bu hendeklere attıkları için Eshabu'l Uhdûd adını almışlardır. Efendimiz, Uhdûd eshabını andıkları zaman, ölümü aratacak bu türlü belalara uğramaktan Allahü tealaya sığınırlardı.
Zaman itibariyle Kur'ân-ı Kerîm'in nüzulünden çok uzak olmayan bir dönemde yaşanan bu olay, Mekkelilerce meşhur ve çok bilinen bir olaydı. Eshab-ı kirama yaptıkları zulümler dayanılmaz noktaya eriştiğinde, müşrikleri ikaz için Uhdûd toplumunun yaptıkları zulümler ve başlarına gelen belalar, ayet-i Kerîmelerle şöyle anlatılmıştır; "Hazırladıkları hendekleri tutuşturulmuş ateşle doldurup çevresinde oturarak iman eden kimselere, dinlerinden dönmeleri için yaptıkları işkenceleri seyredenlere lanet edilmiştir. Bu inkarcıların, iman edenleri ateş azabına uğratmaları, onların sadece, göklerin ve yerin hükümranlığı kendisinde bulunan, Aziz ve Hamid olan Allah'a iman etmiş olmalarındandır. Allah herşeye şahiddir. Muhakkak ki, iman etmiş erkek ve kadınları dinlerinden çevirmeye uğraşanlar, eğer tevbe etmezlerse, onlara cehennem azabı vardır. Yangın azabı vardır."