Büyük velî Abdülhâdî Bedevânî hazretleri Hindistan’ın Bedâyun şehrinde doğdu. Doğum târihi bilinmemektedir. 1631 (H.1041) senesi Bedâyûn’da vefat etti. Kabri ziyâret mahallidir...

BAĞLILIĞIN MÜKÂFÂTI!..
Abdülhâdî Bedevânî, İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin sohbetleriyle kısa zamanda onun terbiyesinde olgunlaştı ve evliyalık makamlarına yükseldi. Bağlılığının mükâfâtı olarak İmâm-ı Rabbânî hazretlerinden icâzet, diploma alıp insanlara Allahü teâlânın beğendiği yolu öğretmekle vazîfelendirildi. Sonra memleketi olan Bedâyûn’a döndü... Ömrünün sonuna doğru hocasına gönderdiği bir mektup karşılığında hocası İmâm-ı Rabbânî hazretleri de ona cevâbî bir mektub gönderdi. Özetle şöyle buyuruyordu:
“Allahü teâlâya hamd olsun! Sevgili Peygamberine, Âline ve Eshâbına salâtü selâm olsun. Doğru yolda olanlara duâlar olsun! Kıymetli kardeşimin güzel mektubu geldi. Bizleri çok sevindirdi. Allahü teâlâya hamd ve şükür olsun ki, ayrılık günlerinin uzaması, muhabbeti ve ihlâsı sarsmamış. Bununla berâber, buraya gelseydiniz daha iyi olurdu. (El hayru fî mâ sanaallahü teâlâ!) Yâni Allahü teâlânın yaptığında hayır vardır. İnsanlar arasından ayrılmak, uzlet etmek istiyorsunuz. Evet, uzlet, dostlara yakın başkalarına uzak olmak sıddîkların aradığı şeydir. Mübârek olsun. Uzleti isteyiniz. Bir köşeye çekiliniz. Fakat, Müslümanların haklarını gözetmeyi elden kaçırmayınız! Fârisî mısra tercümesi:
Yabancıdan uzlet et, kaç, dosttan değil!

ŞÖHRET ÂFETTİR!..
Talebe arkadaşları ile sohbet etmek, bu yolun sünnet-i müekkedesidir. Hâce Behâeddîn Nakşibend-i Buhârî hazretleri buyurdu ki: ‘Bizim yolumuzun temeli sohbettir!’ Uzlette şöhret vardır. Şöhret de, âfettir. Sohbet buyrulması, talebe arkadaşları ile birlikte olmaktır. Başkaları ile sohbet edilmez. Çünkü, birbirinde fâni olmak, yâni başkalarını unutmak, sohbetin şartıdır. Bu da, uygun arkadaşla olabilir.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/islam-alimleri/63288-abdulhad%EE-bedevan%EE-hazretleri.html#post127187
.....
Önce doğru bir niyet lâzımdır. Dünyâ çıkarlarından bir şeyi düşünerek, uzleti kirletmemelidir. Allahü teâlâyı zikir için, kalbi toparlamaktan ve dünyânın bitmez tükenmez işlerinden uzaklaşmaktan başka şey düşünmemelidir. Niyetin doğru olmasına çok dikkat etmelidir. Niyetin içinde, nefsin bir arzûsu gizlenmiş olmamasına dikkat etmelidir. Niyetin doğru olması için, Allahü teâlâya yalvarmalıdır. Böylece tam niyet yapılabilir...”
Bu mektubu talebelerine okuduktan kısa bir zaman sonra da vefat etti.