Sizin atesler icindeyken usume hissine kapildiginiz anlar oldu mu? Tabi ki
olmustur. Biz buna kisaca grip diyoruz.

Aman Allah'im atesler icerisindeyim. Tavani seyrediyorum umutsuzca. Hani
belki atesim duser de rahatlarim diye. Ne alaka oldugunu da bilmiyorum.
Hafizam bile yerimde degil belki de. Ustum sonuna kadar kapali. Acmak
istiyorum ama belim izin vermiyor. Belim yel degirmeni gibi. Her tarafindan
ruzgâr esiyor. Vucudumda tum yurttaki ruzgârlari hissediyorum. Titriyorum.
Sagimi donuyorum ates, solumu donuyorum ates. Buhranlar icerisindeyim. Bir
seyler yapmam lazim. Kalkip yuzume carpmaya yelteniyorum. Sular yuzume
gelmeden 2 hidrojen ve 1 oksijene ayriliyor. Hic bir serinlik belirtisi yok.
Usulca geri yatagima donuyorum. Yatagim kazan gibi sicak olmus. Ben de
icinde bir tavuk misali kizariyorum. Of ne yapmaliyim. Su ise yaramadi. Daha
sert bir seyler dokmeliyim suratima. Hemen kolonya aklima geliyor. Dokuyorum
ferahlamak icin. Aman ne ferahlik? Hala mangal komuru gibi yaniyorum
durmaksizin. Yuzumden kolonyanin buharlasip gittigini gorebiliyorum. Bu da
ise yaramadi maalesef. Hemen yatagimin onundeki ilaclar gozume ilisiyor.
Umarsizca beni bekliyorlar. Ama ben hap yutamam ki. Gitmiyor meret
bogazimdan. Bogazim hap trafigine kapali. Ama bu ates de oldurecek beni.
Belki yutabilirim diye denemeye calisiyorum. Hapi agzima atiyorum, o igrenc
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/hikayeler-yazilar/31698-atesle-dostluk.html#post64398
kapsullu olanlardan. Suyu da agzima bolca aliyorum. Sular gidiyor, hap hala
agzimda kaldi. Topkapi trafigindeki araclar gibi orda bekliyor hap. Geri
agzimdan disari cikmaya calisiyor. Ama kararliyim yutacagim bu sefer. Biraz
zamandan sonra bakiyorum ki bir surahi su bitmis, hap ise hala agzimda.
Agzimda erimis halde duruyor. Seni yutamadim ama erittim. Bu bile yeter!

Hap vakasindan sonra yine uzanmaktayim. Bu ates cekilcek gibi degil. Serseri
mayin gibi yatagimda donup duruyorum. Aklima da bir sey gelmiyor. Atesimin
gecmesi icin kac tane fatiha okudugumu Allah bilir. Merak edip atesimi
olcmeye yelteniyorum. Derecede soru isareti beliriyor. Atesimi bile
olcemiyorum. Bu kadar mi ates olur?

En sonunda yine bir seyler yapmaya karar veriyorum. En guzeli geleneksel
ates dusurme yontemleri. Tabi ki de SIRKELI SU! Hemen gidip bir tasa su
dolduruyorum sogukca.Daha sonra dolaptan tarihi gecmemis bir sirke
buluyorum.Siktikca sIkiyorum tasin icine.Bir kasIkla da guzelce
karistiriyorum.Eski bezlerden bir parca kesip tasa
daldiriyorum.AmanAllah'im bu ne
soguk.Galiba bu ise yarayacak.Bezi alnima degdirdigim gibi
iliklasiyor.Inanamiyorum kutup kadar soguk bez bile dayanamadi bu
atesime.Titremekten sacima falan da degiyor sirkeli su.Her tarafim sirke
oldu.Salata oldum resmen.Odanin kokusu mayhos sirke kokusuyla
degisiyor.Tastaki su gittikce iliklasiyor.Bez ise yipranmis vaziyette.
Etrafimdaki her sey degisiyor ama tek degismeyen sey atesim.

Olmuyor maalesef, yapacak bir seyim de kalmadi artik. Kesilmemeyi umit eden
kurbanlik koyun gibi atesimin dusmesini bekliyorum. Yani o kadar umutsuzum.
Pencereye gozum ilisiyor. Safak gozlerini acmis durumda. Gunesin ilk
piriltilarini goruyorum. Sabah olmus. Birden basimdaki alevler, dinmis gibi
bir hisse kapiliyorum. Elimi alnima goturuyorum. Evet, atesim biraz inmis.
Sinsi ates, zaten gunduzleri yok olmaz mi? Hep gece mesaisi yaparlar. Oh be
rahatladim birazcik. Huzurluyum artik, gozlerimin de huzura kavusmasi icin
kapatiyorum. Gece yine gorusmek uzere ates, ben biraz uyuyacagim… Belki gece
yonunu sasirir kendine baska bir kurban bulursun…