Antik zamanlarda yaşamış yaşlı bir adamla, genç bir çocuğun hikayesidir bu :

Yaşlı adamın adı SARTEBUS, genç çoçuğunki ise KIM’di... Kim, yalnız yaşayan,
yiyecek ve başını örtecek bir çatıdan çok, bir neden arayan, köyden köye
dolaşan bir yetimdi. “Neden” diye merak ederdi ;
“Neden herşey bukadar zor ? Biz kendimiz mi zorlaştırıyoruz, yoksa mücadele
etmemiz gerektiği için mi?”
Bunlar, Kim kadar genç bir çocuk için bilgece düşüncelerdi..
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=1963
Bir gün, aynı yolda seyahat eden yaşlı bir adamla tanıştı.
Yaşlı adam, oldukça ağır görünen, üzeri örtülü, büyük bir sepet taşıyordu.
Yol kenarında mola verdiklerinde, yaşlı adam yorgun bir halde sepetini yere
koydu.
Kim’e, sanki “yaşlı adam varını-yoğunu bu sepette taşıyormuş ”gibi geldi.
“Sepetin içinde onu bu kadar ağır yapan ne var?” diye sordu Kim,
Sarbetus’a..
- “Onu senin için taşımak beni mutlu edecektir.Ne de olsa sana göre çok genç
ve güçlüyüm!”.
- O senin, benim yerime taşıyabileceğin birşey değil” diye yanıtladı yaşlı
adam.

- “Kendim taşımam gereken birşey”. Ve ekledi... “Bir gün, kendi yolunda
yürüyeceksin ve benimki kadar ağır bir sepet taşıyacaksın”
Günlerce ve kilometrelerce birlikte yürüdüler ve
Kim, Sarbetus’a “insanların neden böyle kendi kendilerine eziyet ettikleri”
hakkında sorular sordu. Ama ne yanıtlarını öğrenebildi, ne de yaşlı adamın
taşıdığı sepetin içindeki ağır yükün ne olduğunu...
Sonunda Sartebus, artık daha fazla yürüyemeyeceği ve son kez dinlenmek için
uzandığı zaman, sepetin içindeki sırrı söyledi ve neden insanların kendi
kendilerine eziyet ettiklerinin yanıtını da verdi :
- “Bu sepette” dedi Sartebus, “kendim hakkında inandığım ama gerçek olmayan
şeyler var. Onlar, yolculuğum boyunca ağırlık yapan taşlardı.” “Şüphenin her
çakıltaşının, tereddütün her kum tanesinin ve yanılgının yol boyunca
topladığım her kilometre taşının ağırlığını sırtımda taşıdım. Bunlar olmadan
çok ilerilere gidebilirdim. Hayalimde canlandırdığım insan olabilirdim. Ama
bunlarla, yolun sonunda,gördüğün gibi başbaşayım..” Ve sepeti kendisine
bağlayan ipleri bile çözemeden, yaşlı adam gözlerini kapadı, son uykusuna
daldı...
Kim, sepeti Sarbetus’un sırtından çözdü ve içini merakla açtı...Sepetin içi
boştu!.. Ve o anda sorularının yanıtını anlar gibi oldu :Çoğumuz,
sırtımızdaki bir sepette korkularımızı ve kendi oluşturduğumuz sınırlarımızı
taşıyarak yaşadığımız için, hayallerimizle birlikte gömülüyoruz.!