TEMİZ ÇEVRE

Endüstriyel kirlilik ve atmosfer tabakasının her geçen gün biraz daha kirlenmesi yeni
teknolojiler üreterek sürekli temizliği zorunlu bir ihtiyaç haline getirmiştir. Bu temizlik
çevreye başka zararlar vermemeli tamamiyle temiz kimyasal teknoloji olmalıdır. 1969 yılında
Japon araştırmacı Fujishima’nın Honda-Fujishima etkisi olarak bilinen çalışması
fotokatalizler ile temizlemenin tarihi başlangıcı olmuştur.Ancak gelişmeler ve uygulamalar
nanoteknolojinin katkısı ile son yılardadır . Kötü kokular, sudaki zararlı bileşikler, bakteriler,
nikotin, toksinler, is tabakaları azotlu kükürtlü bileşikler hatta virüsler bu mekanizma ile
temizlenebilir. Ama yalnız organik pislikler bu mekanizma ile temizlenir. Avrupa Birliğinin
2007 yılı için getirdiği havadaki zararlı bileşiklerin oldukça düşük limitlere çekilme
zorunluluğu sokaktaki ,otobüs durağındaki ,tüneldeki havanın bile bu mekanizma ile
temizlenmesi fikrini doğurmuştur. Bu ise yüzeylere yapılan kaplamalarla veya boya ile
mümkündür ve etkindir.
Fotokataliz nedir? Fotokataliz ışık ile bazı reaksiyonların oluşmasını
sağlayan maddedir. Tıpkı fotosentezdeki klorofil gibidir. Işığa maruz
kaldığında fotosentez prosesinde olduğu gibi gün boyu aktiftir.Bilinen en
güçlü ve ucuz fotokataliz titanium dioksittir. Titanyum dioksitin yarı iletken
bir metal olması bu fonksiyonu sağlar . Çevremizde gördüğümüz hemen
hemen tüm beyaz renkli objelerde titanyum dioksit farklı bir yapıda
bulunur. Ne kimyasal olarak ne de biyolojik olarak aktiftir.Reaksiyona
girmemesi onun sürekli ortamda kalarak temizleme prosesini
gerçekleştirmesine neden olur.Işık ile çok aktif olmasına rağmen ışık onu
parçalayamaz..
Ultra viyole ışığına (λ<388 nm ) maruz kaldığı zaman elektron ve boşluk çiftlerini
oluştururlar. Bu oluşum 2,8-3,2 eV bir enerji aralığı oluşturur.
Yüzeydeki bu oluşum havanın nemi ve oksiyenin yüzeydeki organik pisliklerin ve gazların
yanarak parçalanmasına neden olur
Ultra viyole
Organik kirlilik + oksijen
karbon dioksit+su+ mineral asitler
Anatas
Titanyum dioksit

Ultraviyole ışığı güneşte olduğu gibi bir çok lambada da mevcuttur. Ancak etkinliği gün
ışığından çok daha azdır. Argon , neon gazı ile doldurulan florasan lambalar iç mekanlarda
temizliğin sağlanmasında katkıda bulunur. Güneş ışığı 310-410 nm dalga boylarında 2,3
mW/cm
2
şiddette ışık verirken 40W lık florasan lamba 30 cm mesafede 0,03 mW/cm
2
şiddette ışık vermektedir. Bu nedenle karanlık iç mekanlar için atomik düzeyde müdehalede
bulunarak fotokatalitik etki artırılır. Nanoteknoloji sayesinde yüzey alanı yaklaşık 5-10 kez
büyüdüğü için etkinliği de o ölçüde artar. Önemli olan nanoteknolojik inorganik/organik
kimyasal matriks oluşturabilmektir. Organik/inorganik matriks oluşturulamadığı taktirde
uygulama çok kısıtlıdır ve süreklilik yakalanamaz.
Son yıllarda yapılan çalışmalar sonrasında ilk kez nanoteknolojik kendi kendini temizleyen
camlar Activ(Pilkington Glass),Bioclean (ST Gobain), Sunclean (PPG) tarafından pazara
verilmeye başlanmıştır. Şu anda pazarın %2 sini oluşturmaktadır.Camın çok fazla kullanıldığı
inşaat sektöründe önemli büyüme beklenmektedir. Aluminyum paneller içinde bu tür

Çevre Kirliliği Nedir?



Çevre kirliliği veya kirlenmesi şu şekilde tanımlanmaktadır: Bütün canlıların sağlığını olumsuz yönde etkileyen, cansız çevre öğeleri üzerinde yapısal zararlar meydana getiren ve niteliklerini bozan yabancı maddelerin; hava, su ve toprağa yoğun bir şekilde karışması olayıdır. Veya "Çevre kirliliği, ekosistemlerde doğal dengeyi bozan ve insanlardan kaynaklanan ekolojik zararlardır."
Çevre Kirliliğinin Nedenleri Çeşitli kaynaklardan çıkan katı, sıvı ve gaz halindeki kirletici maddelerin hava, su ve toprakta yüksek oranda birikmesi ile çevre kirliliği meydana gelmektedir.
Başlıca kirlilik çeşitleri ise şunlardır :
Hava kirliliği, su kirliliği, toprak kirliliği, gürültü kirliliği ve radyoaktif kirlilik.

Hava Kirliliği
Atmosferde toz, duman, gaz, koku ve saf olmayan su buharı şeklinde bulunabilecek kirleticilerin, insanlar ve diğer canlılar ile eşyaya zarar verebilecek miktarlara yükselmesi, "Hava Kirliliği" olarak nitelenmektedir. Havayı kirleten maddelerin sınır değerleri (havada zararlı olmayacak derecedeki en yüksek değerleri), her ülkenin ilgili kuruluşları tarafından yönetmeliklerle belirlenir. Kirletici maddelerin niteliğine göre, canlılara vereceği zarar şekil ve dereceleri de değişir. Hava kirliliğine karşı alınabilecek önlemler, kirlilik kaynağına göre (fabrika, termik santral, konutlar, taşıt araçları) çok çeşitlidir.

Bu önlemler başta eğitim alınmak üzere teknik, hukuksal önlemler olmak üzere başlıca 3 grupta toplanabilir.

Su Kirliliği
Su kirliliği, istenmeyen zararlı maddelerin, suyun niteliğini ölçülebilecek oranda bozmalarını sağlayacak miktar ve yoğunlukta suya karışma olayıdır. Konutlar, endüstri kuruluşları, termik santraller, gübreler, kimyasal mücadele ilaçları,tarımsal sanayi atık suları, nükleer santrallerden çıkan sıcak sular ve toprak erozyonu gibi süreçler ve maddeler su kirliliğini meydana getiren başlıca kaynaklardır. Bunların hepsi doğrudan doğruya veya dolaylı olarak canlı ve cansız varlıklara zarar vermektedir.

Suların kirlenmesine karşı alınabilecek önlemler iki grupta toplanabilir:
1-Su kullanımında tasarruf sağlayacak önlemler (ev idaresi, tarımsal sulama,sanayide su kullanımı vb.).
2-Suları temizleyen teknik önlemler. Birinci gruba giren önlemler, atık kirli su miktarını azaltmayı öngörmektedir. Teknik önlemler ise, suyun kirlenmesini ve kirlenmiş suların arıtılmasını sağlarlar.

Toprak Kirliliği
"Toprağın verim gücünü düşürecek, optimum toprak özelliklerini bozacak her türlü teknik ve ekolojik baskılar ve olaylar", toprak kirliliği veya toprak kirlenmesi olarak nitelenir. Toprak kirlenmesi, hava ve suları kirleten maddeler tarafından meydana getirilir. Örneğin, kükürt dioksit oranı yüksek olan bir atmosfer tabakasından geçen yağmur damlacıkları "asit yağışları" halinde toprağa gelir.

Toprak içine giren bu asitli sular ağaç köklerini, bitkisel ve hayvansal toprak canlılarını zarara uğratır. Toprağın reaksiyonunu etkileyerek besin maddesi dengesini bozar, taban sularını içilmez hale getirir. Aynı şekilde çöp yığınlarından toprağa sızan sular, kirli sulama suları, gübre çözeltileri, radyoaktif maddeler, uçucu küller, toprağı kirleten madde ve kaynaklardır. Toprak kirliliğini önlemek için çok çeşitli teknik, ekolojik ve hukuksal önlemler alınır.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/fen-ve-teknoloji-dersi/49238-temiz-ve-kirli-cevre.html#post99905

Radyoaktif Kirlenme
Nükleer enerji santralleri, nükleer silâh üreten fabrikalar, radyoaktif madde artıkları radyoaktif kirlenme yaratan başlıca kaynaklardır. Radyoaktif maddeler yaymış oldukları elektronla hava, su, toprak ve bitkilere zarar verir. Radyoaktif maddeye sahip (radyasyonlu) hayvansal ürünler (et, balık, süt, vb.) ve bitkiler, bu zararlı maddeyi besin zinciri ile insanlara ve diğer canlılara taşır. Bunun sonucunda bağışıklık mekanizmasını felce uğratmak, organları zedelemek gibi tedavisi olanak dışı olan hastalıklar meydana getirirler.

Gürültü Kirliliği
"Gürültü Kirliliği" denince, "insanlarda sağlık bakımından geçici bir zaman için veya sürekli olarak zarar meydana getiren sesler" anlaşılır. Gürültü kirliliği yaratan başlıca kaynaklar şunlardır: ulaşım araçları, sanayi kuruluşları, sosyal donatım, eğlence araçları. Gürültü insanların sinir sistemlerinden, kan dolaşım sistemlerine ve kas gerilimleri ne kadar çok çeşitli zararlar meydana getirir. Gürültü zararlarına karşı teknik ve biyolojik önlemler alınabilir. Bunlar tamamen özel konular olduğundan ayrıntıya girilmeyecektir. Buraya kadar, çeşitli çevre kirliliği olayları özet olarak açıklanmaya çalışılmıştır.