Giriş


REFORMTÜRK 17. YIL


2 sonuçtan 1 ile 2 arası
  1. #1

    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    istanbul
    Yaş
    42
    Mesajlar
    45
    Tecrübe Puanı
    18

    Hz. PEYGAMBER’İN TÜRBEDARI’NIN ANLATTIKLARI

    Vehbi Vakkasoğlu “Bir Destandır Çanakkale” adlı eserinde, 1928 yılında Cemal Öğüt Hoca’nın başından geçen bir olaya şöyle yer veriyor:

    “Yıl 1928. Osmanlı’nın son dönem alim, arif ve zarif hocalarından biri, Alasonyalı Cemal Öğüt Hacca gider. Çünkü davet, bizim Efendimizden gelmiştir.

    Büyük bir hasretle, aşkla, iştiyakla yapılan bu Hac ibadeti, anlatılamaz feyizlerle ve hatıralarla doludur. Ancak bu hatıralar anlatılamaz, açıklanamaz. Çünkü o yıllar, hac ibadetinin yasaklandığı zor ve acılı yıllardır… Ama o hatıralardan biri vardır ki, asla unutulmamalıdır. Çünkü bu hatıra, Çanakkale’nin örtülü güzelliğidir. Çünkü bu hatıra, Güzeller Güzeli’nin, Çanakkale’deki Mehmetçiğe, dolayısıyla da onun cephede temsil ettiği milletimize ilgisi ve sevgisidir.

    Hocaefendi, Medine-i Münevvere’de, bir çok değerli zevatla tanışma ve konuşma fırsatı bulur. İşte bu mübarek zatlardan biri de, Efendimiz’in türbedarıdır.. Allah Resulü’nün komşuluğunu her türlü dünyevi varlığa tercih eden bu ak sakallı, ak yürekli Hak dostu, aynı zamanda sadık bir Osmanlı’dır.

    Osmanlı dostluğu artık hasrete dönüşmüş ve gözyaşlarına karışmıştır. “Devlet-i Aliye” der, başka bir şey demez… O devir Osmanlı’nın Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere’de hakim değil hadim (hizmetçi) olmayı şeref bildiği günlerdir. Bu gerçeğe rağmen Osmanlı’yı Allah ve Resulü için seven bu zatın tavrı, Hoca efendinin hoşuna gider. Biraz da şaşırır; çünkü onun bu ilgi ve sevgisi başkalarında yoktur. Ve sormaktan kendini alamaz: “Niçin bu derece Osmanlı muhabbeti? Neden Allah ve Resulü’nün muhabbeti Osmanlıyı sevmeyi gerektirir?”

    Bu pir-i fani olmuş, nurlu adam, hiç duraksamadan şu cevabı verir: “Osmanlıyı İslam n***** sevmek için bir hatıram bile bana yeter de artar!”

    Hoca efendinin ısrarı üzerine, bu gerçekten tek ve eşsiz hatırayı şöyle açıklar:

    - “1915 yılı haccına Hindistan ulemasından bir zat da gelmişti. Bu zat, hem alim, hem de deruni dünyası zengin bir Allah dostu idi. Hac’dan evvel, Resulullah’ı ziyaret için. Medine-i Münevvere’ye gelmişti. Kendisiyle tanıştık, uzun sohbetler ettik. Fakat bir türlü gözünün yaşı, gönlünün kaderi dinmiyordu. Bu hüznün günlerce geçmediği görünce sebebini sordum:

    “Burası, cennet bahçesi, Resulullah’ın mescidi, makamı. Neden burayı sizi sevindirmiyor? Yoksa gözünüzden akan sevinç gözyaşları mı?”

    O mübarek zat, gözyaşları da da çoğalarak şu cevabı verdi:

    - “Keşke göz yaşlarım gönlümün sevinçlerini yansıtmış olsaydı! Maalesef öyle değil. Bunca yıl sonra, nasip oldu, o Güzeller Güzeli’ni ziyarete geldim. Yanında, yakınında özlem gidereceğim. Fakat müşahede ettim ki, Resulullah (s.a.v) makamında değil. Acaba gerçekten müşahedem doğru mu? Öyleyse Resulullah niçin burada değil? Yoksa, benim kalp gözüm mü körelmiş? Resulullah’ın varlığını neden hissedemiyorum? Hangi hatam hangi günahım onunla olmaya onunla dolmaya engeldir? İşte, Medine-i Münevvere’ye geldim geleli bu düşüncelere perişanım.”
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/dini-hikayeler/1272-hz-peygamber-turbedari-nin-anlattiklari.html#post1457

    Yaşlı Türbedar, bu ifadelerden sonra ne diyeceğini bilemez. Ama onun da kafası karışır. Çünkü bu mübarek zatın duygu ve düşüncelerinde samimiyeti gayet açıktır. Çok uzak mesafelerden manevi ruhani bağlantı kurduğu, Güzeller güzelini yanıbaşında iken görememek, duyamamak, hissedememek nedendir?

    O gece, yaşlı türbedar, bu etkileyici düşüncelerle yatağına uzanır. Sabah namazına doğru, rüyasında Güzeller Güzeli’ni görür. Tabii çok sevinir, heyecanlanır ve Hindistan Alim’in anlattıklarını hatırlar Ancak o konuda bir şey sormayı edebe aykırı bulur, soramaz. Fakat Allah Resulü, onu merakta bırakmaz ve buyurur ki:

    “Evet hissedilen doğrudur. Ben şimdi Medine’mde değilim. Çanakkale’deyim. Çok zor durumda olan asker evlatlarımızı yalnız bırakmaya gönlüm razı olmadı. Şimdi onlara yardım ediyorum.”

    Böylesine üzerimize titreyen, çaresizliğimizi görünce yardımımıza koşan şefkat ve merhamet zirvesidir bizim Peygamberimiz (a.s.m) Allah hepimizi şefaatına mahzar buyursun. Amin!

  2. #2

    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Fransa
    Mesajlar
    207
    Tecrübe Puanı
    21

    Standart --->: Hz. PEYGAMBER’İN TÜRBEDARI’NIN ANLATTIKLARI

    saol paylasim icin kardes....

Benzer Konular

  1. Peygamber Efendimiz’in İsimleri
    By Mustafa Uyar in forum Hz. Muhammed (sav)
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 08.Mayıs.2010, 14:35
  2. Günlük hayatı Hz.Peygamber’le beraber yaşamak
    By yoLcu in forum Dini Hikayeler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 07.Kasım.2007, 17:08
  3. Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 02.Ağustos.2007, 10:26
  4. Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 16.Haziran.2007, 12:40
  5. ’Türkler’i, asıl biz katlettik’
    By şehzade in forum Türk Tarihi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 28.Ekim.2006, 13:44

Bu Konudaki Etiketler


Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.