araştırma

ali nar



İnsanlığı ikibin yıldır aldatıyorlar!

"SEMAVİ DİNLER" YOK

"SEMAVİ DİN" VAR!



Bizim ilmi kaynaklarımızda (ne yazık ki) bu isimlendirme var olagelmiştir. Birçok kavram ve tanımlamalar gibi bu da bazı mahfillerce istismar edilmiştir. Sonunda, ülkemizde ve dünyamızda ilmi gelişmeler akamete uğratıldığından, Müslüman kitlenin zihnine zehir lokması gibi oturmuştur…
"Kavram kargaşası" diye bir karışık kavram karşımıza çıkmaktadır.
Bu kargaşayı doğru anlayalım:
Kargaşa önce ilim dünyamızda başladı; ihmallerden veya hıyanetlerden ötürü mefhumlar, tabir ve ıstılahlar kullanılmaz–anlaşılmaz oldu:
Harf inkılâbı, eğitim ve öğretimde yenilik, v.b. yıkımların getirdiği (hava) boşluklarını müsteşrikler doldurmayı sınadı ve başardılar: Hem de, fetret döneminden sonra, çürük programlarla, ansiklopedik malumatla kafaları doldurulmuş–sözde–ilim adamları türettiler.
Kimdir bu ilim adamları? İlmi hocasından ve kitabından almamış, test imtihanıyla üniversiteye (zar atar gibi) puan tutturup girmiş, idare edilip bitirmiş; eletek öper gibi tavırlarla Profesörlere yaranıp doktora almışlardır. Dipnot ve kaynak (gösterme) şokuyla eser verip ilim adamı sınıfına katılmışlar: Fikirsiz, çilesiz ve dünyalığı ikmal edilmiş; onu kaybetmemek için gerçeği eğip büken tipler çıkmış ortaya…
Ve müsteşrik (oryantalist) lerin göz kamaştıran propagandasıyla; aldılar delâleti muğlak ama dalâleti kesin görüşleri, sattılar İslam insanına…
Semâvi dinler, Dinler arası diyalog, Dinlerin birliği, İbrahim'i dinler, Tarihsellik, Kitaplı dinler… Hep bu alanda, misyonerlerin işaret ettiği belge (nass) lere yamandı:
Evet, Âdemden beri her Peygamber Rabbinden vahiy almıştır. Musa da, İsa da bu nasiplilerdendi: Ama onlara tabi olduğunu sanan (iddia edenler) lar acaba o nasibe ermişler miydi? Belki ilkler öyleydi. Ama asırlar çağlar geçtikçe çeşitli etki ve etkenlerle bu eserlerin karışıp değiştiğini; tarihi olayların şahadeti ve kendi hallerinin belgelenmesi ile ayan beyan görüyoruz.

* * *
Yahudilerin özündeki fitne, Musa Aleyhisselam'ı bile canından bezdirmişken; çeşitli otoritelerin (bir tür ilâhi intikam gibi) onları oradan oraya sürdürmüş olması sonucunda Musa'nın tebligatını yok etmiş.
Yahudi'nin kendisi de dünyevileşmiş dolayısıyla, bulduğunu iddia ettiği Tevrat'ı fitne–fücur, hile ve desiselerle doldurmuş; ortada semâvi (ilâhi kaynaklı) bir şey kalmamıştır. Bazı evrensel ilkeler(1) ise; On emir diye bilinen hâliyle; kendi iç yönetimlerine yorulmuştur. Yahudi olmayanlara karşı ise, acımasızca uygulanmıştır her kötülük; On emrin tersi.
Bunu "Kitabı mukaddes" adı verdikleri (gerçekte ki mülevves – Kirletilmiş kitap)(*) eserdeki duruma açık belgeyken; bize göre en kesin ifade ve ispat da Kur'an'da dır:

KUR'AN DA YAHUDİLER
Bakara 75: "Onların size inanmalarına heves etmeyin: Onlardan bir kısmı ilâhi kelamı dinler, gerçeği görür görmez, bilerek tahrif eder…"
Nisâ 46: "Yahudilerden bir kısmı kelimeleri yerlerinden değiştiriyorlar… Bu inkârlarıyla Allah onları lânetledi…"
Maide 13: "Verdikleri sözü bozdukları için onları lanetledik ve sözü aslından bozanların kalplerine kasvet verdik."
Maide 42: "… Sana gelirken; sözü aslından bozar ve işte böyle derse alın yoksa sakının derler."

HIRİSTİYANLIK
İseviler ise, gerek Yahudilerin, gerekse Romalıların takip ve zulmü altında; Hazreti İsa Aleyhisselam'ın sadece kısa hayat hikâyesini bile elli–yüz sene sonunda yazabildiler. Bu da çelişkilere varan farklı farklı sahifeler halinde elden ele gelmiş; ilkesiz, hukuksuz, fikirsiz; sadece ezilmiş ruhlara teselli ve teslimiyet telkin eden nakillerin, zaman içinde Pavlos gibi hırslı (sahtekâr) ajanların yorumu ile sürüp gelmiştir. Bizans yönetimiyle de dört İncil ve Pavlosun mektuplarından oluşan mecmuaya dönüşmüş…
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/din-kulturu-ve-ahlak-bilgisi-dersi/17997-semavi-dinler-yok-semavi-din-var.html#post34779
Şimdi bunun neresi kitaptır, hele hele semavîdir?
Yani aslında bu "Nesh" olayıdır:
Kur'an buna "Daha hayırlısını getirip, modası geçeni akamete uğratmak!..." demektedir.(2)

* * *
Bu sonuç da yine ilâhi plan gereğidir: İnsanlar çoğalıp gelişince; esas vahye muhatap olacak, Kur'an'a kavuşacaktı zira…
"Dinlerin birliği" ilkesi de aynı sebep–saik ve sakat yorumla sergilenmekte: Evet, "ilâhi düstur" aynıdır. Ama alanlar farklı zaman ve şartlar da telakki etmiş; miadı dolunca kaybolanın yerine aynı öze sahip yeni hitap gelmiştir. Vahyeden tek, ama alan muhtelif… Sonuçta farklılaşma tabiidir. "…Kur'an; bütün Peygamberlerin aynı ödevle gönderildiğini bildirir:
"…İnsanlar arasında adalet hakim olsun!..."(3)
Ama bu ayni özden gelmek, hepsinin asâletini koruduğu ve hâlâ geçerli olduğu kanısını desteklemez. Belki o özden izler varsa, ona tutunarak, onları da son ve ekmel şeriata; özünü–sözünü ve uygulamasını bozmamış, kaynağına tıpa tıp uyan forma çağırmak kolaylaşır… Bu, mâhut tabiri ile "diyalog" değildir!...
Yani senin akiden ve amelin mi ilâhi murada daha uygun, benim ki mi gibi bir abes tavır değildir. Çünkü, "Hangisi hakk?" gibi bir endişe veya (sözüm ona) hiyleyle oturacak tarafların hepsi de kendi dininden çıkmış olur!... Çünkünün, çünküsü; "Şüphe ile imanın bir arada bulunmayacağı" mutlak gerçeğidir…(4)
"İbrahim'i dinler" söylemi bu durumun açık bir istismarcılığıdır.
Tek dayanakları; Hazreti İbrahim'in Peygamberlerin atası olmasından ibarettir. Ama ne Mûsevilikte, ne Îsevilikte İbrahim imanı ve yüreği var: Aksine İbrahim Aleyhisselam'in Hanif dini; İslâm'la–Kur'an'la devamlılık kazanmıştır. Tabii ekmel ve evrensel ilkelerle… Burada yine önce, o "Kitaplı, Semâvi" olarak anılan dinlerin, kitaplarındaki ifadeler ve muhtevânın perişanlığı, sonra da kurdukları toplumların insanlığı kahredici yürüyüşleri. En sonunda (veya başında ise) Kur'an'ın tarif ve tanıtmaları… Tabii bu son dayanak, esasen bizim Müslüman'ı temsil iddiasındaki anlamazlara lazım, öncelikle…


KUR'AN HIRİSTIYANLARI ANLATIYOR
Âl–i imrân sûresinin 60–70. ayetlerine kulak verelim:
Ayet 60: "Bu gerçek senin Rabbindendir, sakın tereddüde düşenlere katılma."
Ayet 61: "Sana ilim geldikten sonra, seninle tartışmaya kalkarlarsa, deki; Hadi gelin; oğullarımızı–oğullarınızı, kadınlarımızı–kadınlarınızı, kendimizi–kendinizi çağıralım; karşılıklı lânetleşelim, "Allah'ın lânetini" yalancılara yöneltelim!..."(5)
Ayet 62: "Kesinlikle gerçek olay şudur: Allahtan başka ilah yok. Ve Allah gerçekten güçlüdür hâkimdir."
Ayet 63: "Yüz mü çevirdiler, eh Allah fesatçıları iyi tanır…"
Ayet 64: "Deki ey ehl–i kitap(6) aramızda denk olacak ilkeye gelin(7) Allahdan başkasına tapın (ıp, itaat yap) mayalım. Ona birşey ortak bilmeyelim.
O'nu bırakıp birbirimizi sahip (koruyucu) saymayalım. Yine de kaçınırlarsa; "Şahidolun, biz müslümanız!" diyin.
Ayet 65: "Ey ehl–i kitap, niçin İbrahim hakkında tartışıyorsunuz? Aklınız almıyor mu; Tevratın da, İncilin de ondan sonra indirilmiş olduğunu?..."
Ayet 66: "İşte siz, hadi azıcık bildiklerinizi tartıştınız. İyi de hiç bilmediğinizi niye tartışırsınız? Allah bilir, siz anlamazsınız…"
Ayte 67: "İbrahim ne Yahudi, ne Nasraniydi. O Hanif–Müslimdi ve asla müşriklerden de değildi…"(8)
Ayet 68: "Gerçekten, İbrahim'e en uygun insanlar, zamanında ona uyanlarla, işte bu Peygambere uyan ve ona iman edenlerdir. Allah Müminlerin velisidir…"
Ayet 69: "Kitaplılardan bir zümre sizi şaşırtmayı diledi ama sadece kendi kendilerini aldattıklarını sezemezler…"
Ayet 70: Kitaplı (sayılan)lar, göz göre göre nasıl Allah'ın belgelirini inkar ediyorsunuz?..."
Ayet 84: "Deki biz Allah'a ve bize indirilen (Kur'ana)e inandık. İbrahim'e, İsmali'e, İshak'a, Yakub'a, torunlara ve Musa'ya, İsa'ya ve öbür nebilere Rablerinden inene inandık. Bir tanesini bile ayırıma tabi tutmayız; çünkü biz müslümanız."
Ayet 85: "Kim İslam'dan başka din ararsa, o kabul olmaz ve ahirette de o hüsranda kalacaklardandır."
Ayet 89: "Ama bütün bunlardan sonra tevbe edip düzelenler (için) Allah merhamet eder, bağışlar…"
Maide 116: "Allah, ey Meryem oğlu İsa, sen mi dedin, insanlara; beni ve anamı ilah edinin Allah'ı bırakın? Cevap verdi: Ey en yüce, ben nasıl söylerim yetkim olmayanı? Hem desem, sen bilirdin: Sen benim içimde gizlediğimi de bilirsin ama, seninkini bilemem. Sen zâten gaipleri yegâne bilensin."
Tevbe 30: "Yahudiler Üzeyr Allah'ın oğlu dediler. Hıristiyanlar da Mesih (İsa) Allah'ın oğlu dediler. Bu onların, kendilerinden önceki inkârcıların ağzından kaptıkları sözler. Allah kahretsin nasıl da iftira ediyorlar…"(9)
Tevbe 31: "Papazlarını, ruhbanlarını da Allah'dan ayrı olarak, Rab sayarlar. Meryemoğlu Mesihi de öyle sayıyorlar. Hâlbuki sadece Allah'a itaat (ve ibâdet) le emrolunmuşlardı. O tek ilah yüce ve onların koştukları şirkten beridir…"
Tevbe 33: "O ki, Resulünü doğru tarz ve hakk dinle göndermiştir ki: bütün dinlere hakim olsun. Varsın müşrikler hoşnutsuzluk göstersinler…"



DİPNOTLAR:
1. Meselâ: Anaya–babaya itaat, yalan söylememek, hırsızlık etmemek, adam öldürmemek; kurnaz hahamlarca, sadece birbirine karşı olduğuna yorulmuş; başka ırk ve milletlere karşı ise tam tersi emredilmiştir.
*.Tevrat olarak tanıtılan bu kitabın her bölümünde; zina, hiyanet ve zulüm meşru gösteriliyor. (Makalenin sonuna bakınız.)
2. Bakara: 106–Çasiye:29
3. Hadid:25
4. Bizim dünyamızda bu felaketi ne yazık ki–ilahiyat kurmayları yaşayıp, taşımaktadır. O da Cemarr mezhebinin yâda modernist girişimlerin her renginde görülen bir müzmin illettir: Bak: Dini Modernizmin Üç Şövalyesi–önsözü (Bedir Yayınları–1998). ve "Dinde Yenilikçiler"–Ali Nar İslami Edebiyat Yay. 2006 İstanbul.
5. İmanı zayıflar bu işe yanaşamaz tabii; mechûlüm gücünden korkarlar…
(Bu, mülâene ayetine bağlı olarak bir de, tahaddi/meydan okuma ayetlerini hatırlayalım.
İsra 88: "Deki, bu Kur'anın dengini getirmek için insanlar ve cinler toplaşsa birbirine destek olsa bile onu getiremez." Hud 13: "Yoksa onu (Muhammed) kendisi mi uydurdu, diyorlar: Deki, hadi yüreğiniz varsa onun gibi uyduruk(!) On sure getirmek için Allahtan başka kimi dilerseniz yardıma çağırın."
Bakara 23: "Eğer kulumuz'a indirdiğimizden şüphede iseniz, onun dengi bir sûre getirin; Allah'tan başka tüm şahitlerinizi de çağırın…"
6. Yani ellerindekini semâvi vahiy sayan kimseler… demektir.
7. Tevhide çağrıdır. Çünkü onlar; İsa veya Üzeyri Tanrının oğlu bilmekle kâfir ve müşrik olmuşlardır.
8. Tevbe:30/31. ayette açıklanıyor: Son meallere bakın.
9. Mesih İsa'yı put (tanrı) saymak Pavlos'la başladı: Maksadı, o dini geçersiz kılarak (dejenere ederek) Yahudiliği üstün kılmaktı (yani o, Hıristiyanlığa bir dönme idi) Üzeyir meseleside şöyle çıktı: Çeşitli millet ve orduların saldırısı sonucu Hz. Musa'nın emâneti (vahiylerini) saklayan sandık (tabut) kaybolmuş onlar da Tevrat'ı unutmuş, hatta Peygamberleri öldürmeye başlamışlardı. Daha sonra İsrailiyattan rivâyetlere göre; Üzeyir (a.s.) Allah'a yalvarmış, Tevrat onun hafızasına girmiş. O da bu ezberini yazmış. O yüzden onu "Allah'ın oğlu" saymışlar. Hâlbuki şu an var olan Tevrat fitne ile doludur…



SEMAVİLİK, KİTABİLİK BUNLARIN NERESİNDE?

Asrın önemli bir araştırmacısı Muhammed Hamidullah (merhumun) "İslamiyet ve Hristiyanlık" adlı kitabından; İnanç esaslarını ve kısa yorumunu alalım:(1)
Hristiyan Amentüsü
1–Ben, yeri göğü herşeyi yaratan Baba Tanrıya
2–Ve efendimiz olan, O'nun biricik oğlu İsa'ya.
3–Ruhul–Kudüs'ten gebe kalana
4–Ve bâkire Meryem'den doğana
5–Onun Pontus Pilotus'tan zulûm gördüğüne,
6–Çarmıha gerildiğine, öldüğüne, dirildiğine.
7–Cehennemlere indiğine,
8–Üçüncü gün tekrar canlandığına
9–Göklere çıkıp kadir olan Baba Tanrı'nın yanına oturduğuna,
10–Oradan gelip, ölüleri, dirileri hesaba çekeceğine,
11–Ruhul Kudüs'e
12–Mukaddes Katolik kilisesine,
13–Azizlerin cemaatine,
14–Günahların affedileceğine,
15–Vücudun tekrar canlanacağına,
16–Ebedi hayata… İnanırım

* * *
Hristiyanların; kurtarıcı, affettirci yegane hüvviyet olarak işin özüne oturttukları İsa, "Bir yüzüne tokat vururlarsa, öbür yanağını çevir…" formülüyle taktim edilir.
"Barış–hoşgörü" sadece onda!.. Ama (Luka İncili 19/17) ye bakıyoruz: "Lâkin üzerlerine kral olmamı istemeyen o düşmanlarımı getirin ve öldürün!.." diyormuş.
Pavlos'un mektuplarında ise(2) "Çünkü bütün düşmanları kendi ayakları altına koyuncaya kadar onun saltanat sürmesi lazımdır…"
Yine (Matta 10/34) "yeryüzüne selâmet getirmeğe geldim sanmayın. Selâmet değil kılıç getirmeğe geldim…"(3)
Bağlıların Haçlı seferinde yaptıkları, Endülüste işledikleri (hem de bizzat Papazların) sömürgelere, Kızılderililere ve Zencilere revâ gördüklerini hatırlatmak da yeter!...

Artık, sözün başına aldığımız bazı tabirler anlaşılmıştır:
a) Dinler yok, tek din vardır, oda İslam'dır. O halde diyalog kiminle yapılacak?
b) Semavi olmak (yani ilâhi muradın melek aracılığı ile peygambere gelmiş olmasına bağlı olarak) o vahiylerin korunması, doğru tesbiti, tahrif ve tağyir edilmeden yeniçağlara ulaştırılması gereklidir ki, semavilik hâlinden söz edilsin.
Adı geçen metinlere ise, "Ahd–iatik" dedikleri insanın yüzü kızarmadan bakması olanaksızdır; müstehcen ve çirkin tablolar, Peygamberlere iftiralarla doludur.
"Ahd–ı cedid"se, beşer mantığı ve mantalıtesinin kabullenemeyeceği efsane ve saptırmalardan, İsa ve anasına iftiralardan ibarettir.
Semavilik, kitabilik bunların neresindedir?
c) O zümrelerle mesele müzakere edilmez, tebliğ ve davet yapılabilir...
d) Din özelliği olmayan bu sistemlerin, İslam ile bir asıldan olması nasıl söylenebilir?.. Biri Yahudi egoizminin dünyalık ideoloji programı hâline gelmiş. Öbürü ise filozofların zorlaya zorlaya sistem haline soktuğu efsane ve olaylaştırılmış akıl dışı yorumları.

* * *
Son söz olarak; günümüzde kullanılan semavi dinler, İbrahimi dinler, ilahi dinler deyimleri son derece yanlıştır. Allah indinde semavi dinde, ilahi dinde bir tanedir, oda İslam dinidir. Dünya üzerinde, çok sayıda batıl din bulunmakatdır. Bu batıl dinler arasında sapıklık noktasında farklılık bulunmamaktadır. Tekraren altını çizelim ki; Din sadece İslam dinidir. Müslümanlar herkesle irtibat, diyalog kurabilir. Bunda hiçbir beis yoktur. Ancak İslam dini kurumsal olarak, batıl dinlerle asla dıyalog kurmaz. Kurmaz çünkü onları batıl ilan etmiştir. Batıl ilan ettiği bir inancı meşrulaştırıp karşısına alması akılla izah edilir bir durum değildir.



DİPNOTLAR:
1. M. Hamidullah–Bütün Eserleri–Beyan Yayınları–İstanbul 2004 ve
Suat Yıldırımın: Mevcut kaynaklara göre, Hıristiyanlık İzmir–1996
2. Korintoslulara: I,XV–25
3. İslamiyet ve Hristiyanlık Sh.29 Tercüme: İhsan Süreyya Sırma…



İSTİSMARA AÇIK BİR KONU "EHL-İ KİTAP"
Yahudi ve Hıristiyanlar konusunda çok ciddi bir istismar ile karşı karşıyayız. Kur'an ve Sünnete; "Siyaset–i şer'iyye" olarak, doğrudan puta tapan yâda Allah'ı ve onun birliğini inkâr eden sırf kâfir ve müşriklerle; az çok Allah–Resul ve ahiret düşüncesine aşina/bundan haberdar olan Musevî ve İsevileri taltif ve teşviki, ters yormalarıdır…
Hâlbuki bu yolla, belki, şerde birleşmeleri de önlenecektir. Bu okşama ve bölme ile bir kısmını Hakka ısındırmak, alıştırmaktır… Nitekim bazı ayetlerde müşrikler şiddetle yerilirken; kitaplı sayılanlar yoldan beri gösterilir. Bazen de "İslam'a en uzak olanlar; müşriklerle Yahudilerdir" buyrulurken Hıristiyanlar daha yakın sayılır, hatta onlar arasında çok mülayim ruhbanlara işaret edilir.(1) Sonuç olarak, bu iki sınıfın kestiği yenir, kadınları nikâhla alınır, zor durumda şahitte tutulur.(2) Müşriklerle ise asla hoşgörülü ilgi kurulamaz…

* * *
Ama kitaplı sayılanların çok kesin olarak kâfir olduklarını da Mâide suresinde okuyoruz:
Maide 17: "Meryem oğlu Mesih Allah'tır. Diyenler kesinlikle kâfirdir. Deki, eğer Allah Meryemin oğlu Mesih, anasını ve yeryüzündeki her şeyi helâk etmek istese; kim ondan bir şey kurtarabilir?..."
Maide 72: "Allah, Meryemin oğlu Mesihdir, diyenler kesin kâfir olmuştur. Hâlbuki Meryem oğlu Mesih, beni israile; "Benim ve sizin Rabbiniz olan Allah'a tapın; unutmayın ki, Allah'a ortak koşanlara Allah cenneti haram kıldı, diye uyarmıştı…"
Maide 73: "Kesinlikle, "Allah üç (uknumdan) biridir" diyenler kâfirdir. Hâlbuki Allah tek, yegâne ilahtır."
Maide 75: "Meryem oğlu Mesih, sadece bir peygamberdir. Tıpkı ondan önce geçenler gibi… Anası da sıddıyka bir kadın. İkisi de yer, içerler…"

BU MU İLAHİ KİTAP!
Şimdi bu iki sistemin kendi kaynaklarındaki haline bakalım; sonra da İslâm nizamıyla; akide de, ibadet ve ahlakta benzerlik taşıyıp taşımadığını görelim:
Tevrat'tan enstantaneler:
Tevrat'ı (Ahd–i atik)
ve Yahudilik
Şu an Türkçe (kötü çevirisi) olarak elde bulunan kitabı tarafsız edayla okuyalım. Musa Aleyhisselam'ın dini; yâda Yahudilik (veya İsrailiyat)ın temel kitabı bir dünyevi ideoloji kaynağıdır. Yani insana/insanlığa huzur getirmek gibi bir kaygısı yoktur. Sadece bir ırkın zafer ve hâkimiyetinin taktik ve stratejisidir.(3)
Oradaki hâkimiyete götürecek tedbirler (Yehova'nın) emir ve irşadları(!) ise insanın yapısını ters yönde zorlamadan ibarettir: Bizim en çok dikkatimizi çeken ise, Kur'an–ı Kerim'in, peygamber olarak tanıtıp insanlığa örnek gösterdiği zevatın, son derece düşük, sinsi ve normal ahlak ilkelerini aleni ihlâl eden (sıradanlığın da altında) kişiler olarak tanıtılması:
"Peygamber/mürşid," sıfatı yok zaten. Onlar, kral olarak belirtiliyor ve rast gele bir vatandaş gibi; başarıları da hakka ve haysiyete tecavüzü de serbestçe sıralanıyor… Sonunda çok çirkin ve normal insana yakışmaz portreler çıkıyor. Hatta bu portre ve kimlikler, öteden beri anlatılıp yazılan "Yahudi karakterini" ortaya koyuyor.
Seks skandalları, insanlara kıyma, hile yapıp şaşırtma, soygun ve ticari dalavere vb…
İşin en feci yanı ise; bu kralların yaptıklarını değerlendiren (kâh tanrı, kâh bir beşer üstü dost gibi yansıyan) "YAHOVA"
Meselâ; bir yerde Davud'a bir fahişe bulup zina etmesini emrederken, bir yerde yaptığı zinadan dolayı onu tehdit ediyor:
"Yahova", ismini gelişi güzel kullanamazlar. O, İsrail'in hem ilâhı, hem kocasıdır. Ondan ayrılan zina etmiş olur…
Yahova–Elohim Tevrat'ın çeşit bölümlerinde emir ve talimatları hatta bilgi aktarmaları var:
Bölümler: Tekvin, Husuç, sayılar, Samuel, Krallar, Tesniye, İşaya, Yeremya…


KUTSAL KİTAP MI YOKSA EROTİK YAYIN MI?
1– İsrail sittinde oturdu. Kavim, Moab kızlarıyla zina etmeğe başladı.(4)
2– Yakub'un ilk oğlu Ruben, Yakub'un bir karısı ile zinâ etti. O da oğulluktan reddetti.(5)
3– Nuh'un torunu–Kenan, dedesine uykudayken tecavüz etti.(6)
4– Lut'un kızları, babalarını sarhoş edip, zinâ ettiler.(7)
5– Kral Davud, komutanının karısıyla zinâ etti. İlk çocuğunu Yahudi öldürdü… Sonra o kadından Salamon (Yani Hazreti Süleyman) doğdu.(8)
6–Yahova ona kızınca,(9) Davud kaçıp Kudûs'te saklandı. Oğlu Apşalom, Davudun on karısıyla zina etti: (10)
6–Salamon da Yahova'yı dinlememiş: 700 karısı, 300 câriyesi varmıştı. Karılarının dinine girer,(11) onların putlarına secde eder.
7–Yahova'nın evi (Süleyman mabedi)miş…(12)
8–Yabancıya faizle para verebilirsin,(13) ama biraderine faizle para verme.(14)
9–Sept (7. gün) haftalık bayram 7. yıl toprağın istirat etsin. 7x7=49 yıl jübile, ellinci yıl…(15)
10–Mısırdan çıkarken, halktan en kıymetli eşyalarını alıp geriye vermeyeceksin–Mısırlıları soyacaksınız.(16)
11–Milletlerin sütünü, kralların memesini emeceksin.(17)
12–Leş yemeyeceksin. Ama yabancıya satabilirsin.(18)
13–Rabbin gadabı bütün milletlere, hiddeti onların askerleri üzerindedir: Onlara lânet etti. Onları katle verdi.(19)
14–Masum yavruları gözleri önünde yere çarpılacak(20) evleri yağma edilecek, karıları kirletilecek.(21)
15–O gün Mısırlılar kadın gibi olacak… Yahudi diyarı Mısırlılar için bir dehşet olacak.(22)
16–Rabbin sana teslim ettiği kavimleri bitirecek, acımayacak şehirlerinde canlı bırakmayacaksın.(23)
17–Çünkü senin kocan Halik'ındır. O'nun adı orduların tanrısıdır.(24) Senin velin İsrail'dir. Ona bütün dünyanın tanrısı denecek.(25)
18–Yusuf, Mısır topraklarını ve halkını Firavuna mülk ve köle etti: Meşhur yedi bolluk senede Firavun Yusuf'a sordu:
–Ne yapayım?
–Halkın zahiresini parayla al ve depola dedi. Öyle yaptı yedi kıtlık yıl gelince;
–Şimdi ne yapalım dedi. Yusuf:
–Zahireyi halka para karşılığı sat diye tavsiye etti…
Firavun ona yaptı, paralar bitince Yusuf sırayla:
–Hayvanları karşılığı da zahire ver…
–Tarla ve bahçeleri karşılığı ver… dedi ve hepsi bitince Firavun:
–Şimdi ne karşılığı? Deyince
–Şimdi, nefisleri karşılığı… dedi. Böylece Mısırlılar; arazisi, malı ve canıyla Firavun'un malı oldu kölesi oldu…(26)
19–Zinâyı ilk icad eden Yakub'dur: Ana karnında ikiz kız kardeşinin topuğunu tuttu…(27)
Gibi şeyler sürüp gider. Zina, yalan, soygun, batıl, hıyanet… Nasıl vahiy, nasıl ilâh, nasıl din kitabıdır?..
Yahudilikle ilgili kısa bilgiyi de:
"Yaşar Kutluay'ın: İslam ve Yahudi Mezhepleri" (Anka Yay.2001 Ankara)
"Ziya Uğur'un: İnkılâplar–İhtilaller ve Siyonizm" (Üçdal Neş. 1968–İstanbul)


* * *
Merhum Yaşar Kutlay, bu sahanın uzmanıydı ve ihtimaldir Siyonist suikasta kurban gitti. Merhumun kitabına dikkat edelim.
"…Yahudi Dini: İslâm'a benzerlik iddiası boştur. Çünkü tamamen zıttır: İslam'ın kaynağı; Kur'an ve Peygamberin uygulamasıdır. Yahudilikse Tora (Tevrat'a)ya dayandığı söylenir. Tevrat'sa, bunun tahrif edildiğini (kirletildiğini) yukarıdaki alıntılarla ve Kur'an da çizilen Yahudi karakter ve vahşetiyle açıkça görülmektedir.
Kendi kaynakları, Tevrat'ın yazılı olanı yerine, şifâhi olanı ön plana çıkarır. Tevrat'ın yorumu ve esas Yahudi'nin her yönünü (yapı ve niyetini) çizen Talmut'a göre ; "Rab Yohannan'a (Yahova olmalı…) Allah, İsrail'e olan akdini şifâhi Tora'da ifade etmiştir…"
"…Ahd–i Atik'in tamamlanması M.Ö.1200–100, yani bin yıldan fazla sürmüştür. Musa'ya gelen (Yahudi inancına göre) Tevrat, daha sonra gelen nebilerin (onlara göre kralların) sözleriyle bu kadar yılda tamamlanmış!.."
Her devirde bu oluşma tenkit edilmiştir.
"Musa'nın bir kanun koyucu olduğu belli ama bugünkü metninden bir tek ilke bile ona mâl edilemez!.." derler.
M.Ö. Saul ilk kral olmuş, ardından Davud Kral olmuş. M.Ö. 1007'de Beyt–i Makdis; yaptıran Süleyman (Şlomo) sonrası din şekillenmiş: Kitabın yazısı değiştirilmiş. Birçok kitap ve nüshanın evirip çevrilerek Miladi II. Asırda son şeklini alıyor. Nihayet, "Talmut" ve Yahudi tasavvufunun sunan "Kabbala" ya ulaşmış.
Bir bakıma, milâdi XI. asra kadar bunlar yazılmadan nakille gelmiş… Mişnâ ile metinleşmiş.



DİPNOTLAR:
1. Maide 82: Gerçekten, müminlere karşı en eşed düşmanlık edenlerin Yahudilerle müşrikleri bulacaksın. Yine müminlere en sempatik ve sevecen olarak da; biz Hıristiyan'ız" diyenleri göreceksin. Bu, aralarındaki kibirli olmayan papaz ve ruhbanların varlığındandır.
Maide 83: Zaten Resul'e (as) ineni dinleyince, gerçekle yüz yüze geldiklerinden gözlerinin yaşardığını gördünüz. Hem de; yarabbi biz inandık. Bizi şahadet getirenlerle birlikte yaz dediler…
2. Bakara suresi 282. Ayet.
3. Talmut ise bu; raporun gizli(sanılan) yorumudur ki; insanlığı topyekûn imha ve idlâl metinleridir?
4. Sayılar:b–25,c–1
5. Tekvin:b–49, c–4
6. Tekvin: b–9,c–20,25
7. Tekvin: b–19, c–30
8. Mülûk–i sâni–samul: b–12,c–11
9. Yahova köy ağası gibi birşey. Kızıyor ama; Yahudiler arası olduğu içindir. Yoksa yabancıyla zinayı emrediyor zira: Bu alıntılar: K.M. (Eski yeni ahıt) 1 İstanbul 1997 bakısındandır.
10. Yahova köy ağası gibi bir şey. Kızıyor ama; Yahudiler arası olduğu içindir. Yoksa yabancıyla zinayı emrediyor zira: Bu alıntılar: K.M. (Eski yeni ahıt) 1 İstanbul 1997 bakısındandır.
11. Krallar: 1. b–11
12. Krallar: 1. b–11
13. Krallar: 1. b–14, c–24
14. Tesniye: b–23, c–19
15. Leviler : b–25
16. Huraç : b–3, c–21,22
17. İşaya : b–60, c–16
18. Tekvin : b–14,c–21
19. İşaya :b–40,c–2
20. Bu işlem Filistin kamplarındaki kıyımda işlendi: çocuklar duvara çarpılarak öldürüldü…
21. İşaya : b–13, c–14,17
22. İşaya : b–19, c–16,17
23. Tesniye : b–7,11,20, c–16,24
24. 2005'te bir ilkokul çocuğunu, 11 kurşunla öldüren askere sorulunca: "Komutanım, hiçbir canlı bırakmayın demişti" diye savundu. Yani Tevrat'ın emrini–emretmiş, o da uygulamış…
25. İsaya : b–54, c–5
26. Kur'an'ın tanıttığı Hz Yusuf'la, Tevrat'ın tanıttığı Yahudi tüccarını anlayın. Tekvin: b–41.43.47
27. Yahudilikte zinâ: Yabancı kadın–erkek ilişkisi veya Yahudilikten ayrılma anlamları var. Çünkü Yahova İsrail'in kocasıdır. Yahova'yı terk, başka ilaha bağlanma bir zina oluyor. Esasen, zinâ, kendi aralarında yasak. Yabancıyla yapma adeta bir başarı!... Tekvin: b–49, c–4



HIRİSTİYANLIĞIN ve YAHUDİLİĞİN AMENTÜLERİ

Yahudiliğin
İman Esasları
Yahudi Philo (M.Ö. 20–M.S. 60 arası yaşamış.) İran dininden (ünlü Babil Sürgünüyle, Yunan ve Roma dinlerinden ve belki de İsa Aleyhisselam'ın tebligatından etkilenmeler sonunda) bazı esaslar tespit etmiş:
Allah var, hokum kor.
Allah bir, âlem sonradan yaratılmış.
Yaratma tektir, yaratmayı, İlâhı takdir idare eder.
Fakat bu görüşler, çünkü "Allah'ın birliği" ilkesi bile Yahudi şeriatının tanıtışı değil, felsefi tevhididir.
Çünkü Philo filozoftur ve bu ilkeyi, "İlk sebep" arayışından türetmiştir.
Hâlbuki o günden beri Yahudi iman esasları olarak: "On emir", Musa'nın yazdırdığı iddia edilen on levhadan ibarettir…"
Müslümanlarla temaslar sürünce de, eksiklerini görüp böyle bir sistem (İman cetveli) oluşturmayı lüzumlu bulan haham ve Yahudi ideologları; El–feyyum (894–942) Mutezile kelamından etkilenerek "Emanet ve İtikad" adı eseri yazdı.

* * *
Yahudi öğretileni başlıca üç unsur ihtiva eder:
Emirler–Yasaklar. Mükâfatlar–Cezalar, ilâhi emirlerin izlerini görmek mümkün olan tarihi şahsiyetler…
Dini ilkelerden herhangi birini ilga etmek imkânı azdır.
Çünkü Tevrat kendisinin devamlılığını ifâde eder…
Geleceğe ait iddiaları:
İsrail oğullarını sürgününden bir Mesih kurtaracak: David'in oğlu Mesih gelecek. Kudüs'ü kurtaracak. Yahudiler Filistin'e toplanınca yeniden dirilme zamanı gelir.
Saadia Gaon adındaki Yahudi düşünürü (Haham) ise; Yahudi inancını sekiz madde olarak ifâde eder:
–Âlem hadistir (sonradan olmuş)
–Allah tek olup, cismi yoktur.
–Yahudi an–anesi (şifahi Tevrat'la birlik) vahye iman.
–İnsan hem ruh, hem bedenen günahtan menedilmiş.
–Mûkâfat ve ceza haktır.
–Ruh saftır, ölümle bedeni terk eder.
–Yeniden dirilme haktır. (Filistin'de devlet)
–Mesih'i bekleme, nihai hüküm haktır.(1)
Büyük çoğunluğu etkileyen İbni Meymun (Moşe ben Maimun) onun tespiti ise on üç maddedir. (özetle)
Ben inanırım:
–Yaratan ismi yüce olsun… O yaratacaktır.
–Yatan birdir ebedi tanrımızdır.
–İlktir, son da olacaktır.
–İbadete lâyıktır.
–Peygamberlerin sözleri haktır
–Efendimiz Moşe, önceki ve sonrakilerin başıdır.
–Elimizdeki Tevrat, Moşe'ye inenin aynıdır.
–Tevrat'tan başka Allah kitap vermeyecektir.
–İnsanın her şeyini o bilir.
–Emirlerine uyanı mükâfatlandıracaktır.
–Mesih gelecektir.(2)
–İradesiyle tanrı insanları tekrar kaldıracaktır.
1896 yılında ise ABD Yahudi bilginleri Milwaukee şehrinde toplanıp ittifak ettikleri esaslar:
–Allah bir.
–İnsan onun timsalidir.
–Ruh ölümsüzdür. Muhakeme haktır.
–İsrail oğullarının gelecekteki işi, Mesih'i beklemede(3)
Mesih'i bekleyişte, Hıristiyanlığa benzer ve zıt söylenti ve görüşler var.
Helenizm ve Yunan etkileri bu tür kanaatleri farklılaştırmaktadır: Ölümden sonra kalkış fikri de bu felsefi kaynaklardan gelmiş olduğu iddiaları vardır. Çünkü Yahudiler arasında da derin ayrılıklar vardır.

* * *
Muhafazakâr Yahudiler
Ortodoks Yahudiler
Reformist Yahudiler.
Bunun sonucunda birçok mezhepler oluşsa da; Tevrat'ın bugünkü içeriği ve o'nu tamamlayan öbür kaynaklarla, yorumu olan Talmut; Yahudiliğin bir ırkın dini (milli din) hâline sokulduğu ve Yahudi olmayan milletlerin aşağılandığı, zaten başka anadan doğanların Yahudi olması mümkün olmadığı nazara alınırsa; semavi ve kitabi bir din olmadığı anlaşılır.
Yahudilikte, son zamanlara rastlayan bu (sözüm ona) Tevhid dini görüntüsü/özentisi boşunadır. Çünkü "YAHOVA" ları tam bir ırk tanrısıdır. Tevrat onun gaddarlığını sahneliyor:
Emirlerinden biri:
"Girdiğin beldede, canlı bir şey bırakmayacaksın!..." Bu Yahudi'nin dünya hâkimiyetinin bir dayanağıdır. Öbürü de;
"Mısırlıları soyacaksın!..." emri.
Birini soykırım diye de adlandırabiliriz…
İkincisini de ekonomik savaş… Her oyun meşrû'dur !...
Üçüncü olarak, soyun "anneye" bağlı görülmesidir ki; bu beşer'in yapısına terstir.
Mâlum, hayvanların anası esastır. (Belki babası belli olmadığı için?) Ama dönüp kendilerini İbrahim'in evladı görmeleri de ayrı bir tezad… Bu yapı; Mısır'da Firavun eliyle uğradıkları soykırımdan sonra ortaya çıkmıştır… "İsrailli" olmak, bu kafaya göre, anasının İsrailli olmasıyla yeterli görülmüştür. Kur'an–ı Kerim'ın(4) üç ayrı yerinde tekrarlanıp, hatırlatılan durum:
"Hani biz, sizi Firavun'un adamlarından kurtarmıştık; onlar size azabının en çirkinini tattırır; oğullarınızı öldürüp kadınlarınızı bırakıyorlardı. Bu yüce Rabbinizden size bir bela idi…"
Dördüncü hal ise; kimsenin (soy dışında) kendisini Yahudi sayması mümkün değil…

İNCİL (AHD–I CEDİD) VE HIRİSTİYANLIK
Hıristiyanların bağlandığı ve tabii / ana kaynak aldıkları İncil'in dört farklı nâkillerinin adıyla; Matta, Yuhanna, Markos, Luka'ya ek Pavlos'un mektupları; bir birine zıt bilgi haber ve ilkemsi kanaatler bildirmesine ilâveten; İsa (Tanrı) ile ilgili her iddia beşer aklını zorlayan efsane/uyduruk masal niteliğindedir. Öyle ki; dinin özü ve temeli bu efsaneden ibâret oluyor:
Hıristiyan düşünürler; bir tebliğin din olmasını; akıl ve duygularını zorlaya zorlaya bir yere vardırmışlar:
Din olmanın özü; beşer üstü yâda tabiiye ters şekilde bir doğumla ortaya çıkan rehber… Yine olağan dışı bir hayat sürmeli. Benzer tarzda ölmeli / kaybolmalı.
Sonra bazı insanlar bu oluşmayı yorumlamalı… İşte o zaman o din olur ve bağlanılır… (Pavlosun Saptırıcı yorumu gibi…)
Yani bizim kitabımızın, "ülül'azın Peygamberler"den birisi olarak tanıttığı İsâ Aleyhisselam'a biçtikleri kimliği, hayatı ve memati; "Din" olmanın ana çizgisi diye işleyip tâbilerine yutturuyorlar. Karşı çıktıkları gerçek Nebi ve Rasul'ün hayatı ve şahsiyetini ise buna ters görüp nübuvvete aykırı gösteriyorlar:
Anası–babası, soyu sopu belli. Doğumu–ölümü belli. Herkes gibi yaşıyor. Yiyip içiyor, evlenip çoğalıyor… Savaş yapıyor ölüyor, gömülüyor… Mezarı belli, devleti devâm ediyor; kanunları işliyor… "Böylesinden peygamber olmaz" diyorlar; Hıristiyan yazımcı teologları…
Tam da Kur'an–ı Kerimin (1400 yıl önce) müşrikleri uyardığı yanlış bakışlar bunlar:
İsra 94–95: "Kendilerine hidayet geldiğinde; inananları engellemek için; Allah, elçi diye bize böyle bir beşer mi gönderdi, derler… Deki, eğer yerde yaşayanlar uslu melekler olsa, biz de onlara gökten elçi olarak bir melek gönderirdik…"
En'an 8: "Dediler ki, ona bir melek inseya… Melek indirseydik iş biter, kendilerine göz açtırmazdı."
Enbiya 8: "Senden önce de onlara, kendisine vahyettiğimiz erkekler gönderdik bilmiyorsanız, kitaplılara sorun."
Müminun 24: (Nuh için)… "Bu da sizin gibi bir adam. Ama size hakim olmak ister. Biz atalarımızdan böyle şey görmedik. Hem Allah dilese melekler indirirdi."
Furkan 20: "Biz senden önce peygamberler göndermedik mi? Onlarda yer, içerdi, çarşılarda gezerlerdi…"
Görüldüğü gibi Hıristiyanlar bir garip bunalımdalar; rasyonalizm, pozitivizm, aydınlanma, modernizm… de onların iddiası ama bu garip ve çağdışı kafa da onların ilkel dinlerindeki gibi; insanı, bitkiyi tanrı saymak, ondan bir şey ummak ne acı: Halbuki din insana zihin açıcı, yön verip hayata hazırlayıcı olabilir.
İstanbul'da misyonerlerin dağıttığı broşüre bakın:
Kutsal kitap araştırma merkezi "Dinin ötesinde serisi" Mart–2005 sh.17:

2."İsa'nın çarmıhtaki ölümü."
"İsa, yeryüzündeki hayatı boyunca, kendinden önceki peygamberlerin hepsinden çok üstün ve insanlık için çok şaşırttığı mucizeler gerçekleştirdiği… İsa'nın çarmıhla getirilmesiyle ilgili yanlış anlatımlar var… Çarmıhta ölen odur!"

3. "İsa'nın ölümünden Dirilişi"
"… İsa mezarda kalmış olsaydı, bir tek kişi bile onun kurtarıcı olduğuna inanmayacak. Kurtarıcı değil de ancak peygamber olarak kabul etmek isteyenler(?) Onun öldüğünü inkâr eder…
"Mesih'in ölümünü kaydeden belgeleri uydurma sayarlar…"
"Oysa Mesih ölmüş olanların ilk örneği olarak ölümden dirilmiştir."(5)
"…dirilince talebesi Tomas'a: Ellerime ayaklarıma bakın işte benim…" çivi delikleri bulunan ellerini ayaklarını gösterdi.
Hani mezar, Romalı vali tarafından koruma altına alındı, üstüne ağır bir taş kondu… Peki o ağır taşı kim kaldırabilirdi, o tanrı değil de sadece peygamber olsa?.."

4. "İsa'nın göğe yükselmesi"
"Gökten inen Mesih, yerine döndü. Baba Tanrının yanına oturdu… İkinci defa gelecek; bu sefer günah affettirme değil, kurtarmak için…" Bu misyoner reklâmı işte…
Reklâm ve propagandanın temeli bile en basit aklı dahi tatmin edecek gibi değil… Bu akıl ve mantık dışılık, müteal–gayb değil. İnsan–etkemikten oluşan–beden için iddia ediliyor…
Kur'an–ı Kerim'de ilk iş olarak bunu reddeder…



DİPNOTLAR:
1. Müntezile Kelamının izleri besbelli.
2. Mesih, kurtarıcıdır?... Bütün bunlar XII. asırdan sonra oluşmuştur.
3. Bu, büyük İsrail devletinin kurulup, dünyaya hakim nitekim, Danyal'dan sonra (M.Ö. VI) değil M.Ö. II. asır) İşaya olmasıdır. Diriliş haberi Yahudiler içindir… Tevrat'ta dirilme yok!...
4. A'raf Suresi 141
5. İncil 1. Korintililer: 117–20