Seneler geçecek yavaş yavaş, kimbilir belki de geçmeyecek. Kimbilir belki de yaşadığın her gün bir sene gibi gelecek sana belki de seneler sora baktığında yaşadığın yıllar bir gün gibi gelecek sana...
Bir ruya göreceksin bir gece en savunmasız bebekler gibi uyurken...
Bir çiçek bahcesinde bulacaksın kendini bir anda, rengarenk. En parlak heveslerin kabaracak bir anda, sonsuza kadar koşmak isteyeceksin o bahcede ve başlayacaksın koşuşturmaya çılgınlar gibi, tam yorulmaya başlamışken uzaktan kıpkırmızı bir gül göreceksin heyecanlanacaksın bir anda koşmak isteyeceksin ama yorulduğun için durup nefes almaya karar vereceksin. Nefeslenirken gülün yavaş yavaş uzaklaştığını göreceksin... Hemen koşmaya başlayacaksın tekrar, ama sen koştukca gül yaklaşacağına uzaklaşacak, paniğe kapılacaksin... Mantığın dur diyecek ama kalbin bi kere yörüngesine girmiş olacak o gülün... Karşı koyamayacaksın... En son güçsüzlükten yere düşeceksin, nefes nefese kalmış olarak,gülün arkasından tuhaf bir duyguyla bakarken bir anda rüzgar serinletecek sırtını... Son bir dermanla fırlayacaksın yerinden ve tekrar koşmaya başlayacaksın... Güle yetişeceksin bir anda, yakalayacaksın... eline alacaksın koparıp.Ve bir anda etrafındaki çiçeklerle bezenmiş bahce,ışığından yoksun çiçeklerin büktüğü gibi boynunu bükecek...
O canlı renkler bir anda yerini ıssız bir karanlığın sessizliğine dönüşecek... Güle bakacaksın ama elinin boş olduğunu farkedeceksin...
Korkuyla uyanacaksın uykundan, bir anda etrafına bakacaksın ve sıcacık yatağnda olduğunu farkedecksin. Derin bir nefes alacaksın rahatlayarak. Bir bardak su içmek için kalkacaksın yatağından.
Odanın ışığını yaktığın anda en korkutucu kabusların gerçekliğiyle karşılaşacaksın bir anda, duvarlarındaki bütüp portrelerin artık siyah beyaz olduğunu, camının kenarındaki çiçeklerin hepsinin solduğunu, ve dahası duvarların sanki üstüne üstüne geliyo olduğunu sezeceksin, Bağıracaksın ama ne annen duyacak sesini ne de başkası... Bunun bir kabus olduğunu düşüneceksin ve kollarını cimciklemeye başlayacaksın
oysa çimciklerdiğin yerlerin morarmak yerine ıslandığını, ağladığını göreceksin. Sırılsıklam olacak kolların... Kendini toparlamaya çalışmak için radyoru açacaksın en sevdiğin kanalı ve radyoda en sessizliklerin sesini duyacaksın ve en aydınlıkların karanlığı çökecek ruhuna masanın üzerinde duran şişeryi farkedip bir bardak içkide arayacaksın sessizliğin içindeki sesi, karanlıkdaki aydınlığı ama bulamayacaksın... Bulabildiğin tek yılların hüznünde kaybolan demetlerce gül olacak, kıymetini bilmediğin..
Dışarı çıkacaksın sonra, hemen kapının önünde minicik şirin bir köpek göreceksin sana bakıyor olacak.. Onun eski köpeğin olduğunu hatırlayacaksın, ölen köpeğin olduğunu ve tekrar irkileceksin ve köpek bir anda gözden kaybolacak...
En kalabalık bildiğin caddelere çıkacaksın, sokaklarda insanlar yürüyor olacak ama hiçbiri seni farketmeyecek...Birinin karşısına geçeceksin, bakarmısınız diyeceksin oysa o bakmayacak, duymayacak bile seni... Kimse ama kimseye duyuramayacaksın sesini ve bir köşeye sinip bekleyeceksin korkuyla...
En kalabalıklarda en yanlızlıkları yaşayacaksın...
Yağmur başlayacak bir anda ama ıslanmadığını farkedeksin bu sefer... Bulutların bile sana küstüğünü anlayacaksın ve sebebini bulamayacaksın bir türlü...
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/ask-sevgi-ve-evlilik/5440-golge-oyunu.html#post8145
Beynin en derin köşelerinde bir can çekiştiğini, bir yıldızın söndüğünü, bir de gülün solduğunu hissedecceksin...
Sonra bir anda herşey olması gereken haline dönecek... Heryer aydınlanacak ve insanlar seni farkedecek...
Tam bunun sevincini yaşarken garip bir şey farkedeceksin...
Etrafta çok güzel bir ışık olmasına rağmen gölgelerin olmadığını...
İçindeki sevinç yaşamak isterken delice korkun ağır basacak ve ezevek sevincini tekrar...
Caddeyi boydan boya gezeceksin ama tek bir gölge bile göremeyeceksin...
Caddenin sonunda yıkık bir bina göreceksin...
Herşeyi göze alacaksın ve kırık kapısından yavaşca içeri gireceksin... Ama bu sefer kapının ağlarcasına çıkardığı ses korkutmayacak seni...
Uzuncaa bir yol göreceksin karşında, yürüyeceksin,
Sonra bir anda karşıda bişeylerin kıpırdadığını göreceksin ...
Yaklaştıkca sana doğru koştuğunu ve bunun bir gölge olduğunu anlayacaksın...
yaklaştıca gölgeye suratı şekillenmeye başlayacak ve bir an duraklayacaksın...
Gölgenin yüzünü tanıyacaksın ve korkarak başını yere çevireceksin...
Yerde kendi gölgeni göreceksin ve cesaretlenip koşan gölgeye baktığında orda kocaman bir boşluk içinde kaybolacak bakışların...
Tekrar yere bakacaksın ve gölgeni göreceksin...
Ama zaten az olan ışığın gittikce daha da güçsüzleştiğini, gölgenin ise kaybolduğunu.....
Işık iyice zayıflayacak ve sönecek.... Cebindeki tek kibriti yakacaksın sebebpsizce gölgeni görebilmek için.
Gölgenin arkanda olduğunu farkedeceksin, arkanı döneceksin ama gölge hala arkanda olacak...
Sinirlenecek, öfkeleneceksin...
Ve kibrit sönecek.... Gölgeni seyredemeden sönecek....

Yaşadığım herşeyi yaşayacaksın, bana yaşattıklarının sende tadına bakacaksın...

Ve oyunun son perdesi de sona erecek...

Perde kapanacak...

Vahan İSAOĞLU