Gökyüzüne baktığım zamanlar sadece güneşi, yıldızları ve Ayı izlemiyorum, şu anda Adana’da yere düşen yağmur damlalarını, kuruduğum için elimle tutup sevmiyorum, ağaçların dallarına uzanmayı, yaprakları koklamayı gösteriş olsun diye yapmıyorum. Fiziki olarak bana uzak olan seni arıyorum, bu arayışlarım manasız ve mantıksız olabilir, hayatın hangi evresinde mantık varki bende olsun. Çoğu insan başarılarımda veya başarısızlıklarımda değil, sadece donuk yüzümle etrafıma baktığım zamanlar bana bakıyor ve beklide farklı düşünüyor ama bu beni hiçbir şeyden, sen sevmekten alıkoymuyor. Bu yaşıma gelene kadar hep bir şeylerin mücadelesini yaptım, çoğu sevgi uğruna çalışıp çabaladım sonunda elimde avucumda bir sevgi bulamadım, şimdiyse gülümsüyorum sen yanımdaymışsın gibi, senin beni sevme umuduyla gülümsüyorum, bunlar hayal mi gerçek mi diye düşünmüyorum, gözlerimle gördüğüm ve duygularımla yaşadığım şeyleri hangi kitap hangi insan açıklayabilir ki. Hangi aşk kitabının yüreği var, hangi insanın gerçekten sevdiği var. Seven bir yüreğe sahip olma bir armağan mı? Yoksa bir ceza mı? Artık olabildiğince şu anı yaşamak istiyorum, seninle var olan anı gerçeğe dönüştürmek. Geçmişimi ve geleceğimi yanıma alıp yaşadığım anı senle beraber geçirmek istiyorum. Uçmayı öğrenmeden özgür olmaya çalışan kuşlar gibiyim, birgün ama birgün mutlaka bende uçmayı öğreneceğim, işte o anda yanımda sadece sen olmalısın.