Giriş


REFORMTÜRK 17. YIL


2 sonuçtan 1 ile 2 arası
  1. #1
    soleil - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    konya
    Mesajlar
    4,856
    Tecrübe Puanı
    110

    Sevginin Farkında Olabilmek...

    Sevginin Farkında Olabilmek...

    Yeryüzünün derinliklerini, gökyüzünün sonsuzluklarını bilmek için sürekli arıyor, araştırıyor. Meselâ, ay yüzündeki lekelerin anlamını çözmeye çalışıyor.
    Güneşteki patlamaları zamanından önce haber veriyor.
    Fırtınayı, hortumu olmadan biliyor.
    Depremi, vaktinden önce bilmeye çalışıyor.

    Gece, gündüz, hangi gezegenin nerede, nasıl ve ne durumda bulunduğunu ilmen açıklıyor.

    Yıllar önceden, ayın, güneşin ne zaman doğup, ne zaman batacağını hesaplıyor.
    Denizlerin gel-gitlerini, karaların heyelan tehlikesini tahmin ediyor.
    Kısacası, kainatta meydana gelen büyük küçük bütün olayları merak ediyor, araştırıyor, irdeliyor.Sonuçta da anlıyor, biliyor, açıklıyor. Bilgisine göre tedbirler alıyor.

    Ancak, ayın yüzündeki lekeleri araştıran insanın, yanıbaşındaki sevgilerin lekelenmesini, gölgelenmesini farketmemesi nedendir?

    Güneşteki patlamayla igilenenlerin, meselâ patlamak üzere olan eşlerini, çocuklarını farketmemesi ne garip değil mi?

    Tabiatı sarsan, tahrip eden fırtınayı, hortumu haber verenler, ailesini sarıp sarsan sevgisizlik fırtınalarının, şefkatsizlik hortumlarının gelişini nasıl anlayamıyorlar?
    Depremi önceden bilmeye çalışanlar, gönüllerde kırılan manevî fay hatlarına ilgisiz kalabilirler mi?

    Bir uzay araştırmacısı, arkadaşına övünüyormuş:

    “-Bak Azizim, ben şimdi, gecenin bu vaktinde, hangi gezegen nerede, nasıl, ne durumda bilebilirim.”

    Arkadaşı bilge bir adammış.Onun bu övünmesini takdirle karşılayacağına, şu çok anlamlı cevabı vererek susturmuş:

    “- Uzay boşluğundaki yıldızların, gece karanlığında bile, nerede ve ne durumda olduğunu bilen arkadaşım, acaba şimdi yetişkin kızının, oğlunun, nerede ve ne durumda bulunduğunu da biliyor mu?”

    Hiç beklemediği bu karşılık, inşaallah araştırmacımızı düşündürmüştür.
    Beni düşündüren ise, bizlerin gözümüzü hep uzak noktalara dikmiş olmamızdır.
    Dikkatini hep uzaklara odaklamış olanlar, yanıbaşlarında olup bitenleri farkedebilirler mi?

    Meselâ, Dünyada olup bitenleri merak ettiğimiz kadar; evimizde eşimizle, ya da işyerimizde ortağımızla daha iyi ve kavgasız geçinmeyi merak ediyor muyuz?
    Eğer, bizi az ilgilendiren şeyler kadar, çok ilgilendirenleri de merak edip düşünsek, geçimsizlik ve kavga çıkmaz.

    Ay ve güneşin yüzündeki lekeleri anlamaya çalıştığımız kadar, sevdiklerimizin yüzlerinde biriken sevgisizliği anlamaya çalışsak, kırgınlıklar, kızgınlıklar ve ayrılıklar kalmaz.

    Magazin programlarının dedikodulu saatleri kadar, aile sohbetimiz, arkadaş muhabbetimiz olsa, dünyamız sevgi dünyası haline gelir.
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/ask-sevgi-ve-evlilik/46794-sevginin-farkinda-olabilmek.html#post95400

    Gözümüz, hep uzaklara dikiliyor.
    Özümüz, yakınlarımızdan kopuyor.

    Ülkeyi kurtarmaktan da öte, dünyayı kurtarmaya talip oluyoruz. Ancak elimiz kısa, gücümüz az, ömrümüz gelip geçici...

    Fakat elimizin altında bulunan gönüller var. Biz, öncelikle o gönüllerin kurtarılmasından sorumluyuz. Madem ki acıyan bir vicdan sahibiyiz. Madem ki, kurtarmayı seviyoruz. Öyleyse bırakalım, uzanamayacağımız uzak ufukları. Önce, en yakınlarımıza bakalım. Elimizi ve gönlümüzü onlara uzatalım.

    Ziya Paşa’nın deyimiyle, yeni yetme bir çok müneccim, yıldız aramak için kafasını hep gökyüzüne dikmiş de, yol üzerindeki kuyuları görmezleşmiştir.

    Gökte yıldız arayıp nice turfa müneccim
    Görmez kuyuyu kendi rehgüzerinde.

    Sevgi insanı, önce kendine, içine, yüreğine bakar.

    Sonra en yakın çevresine, eşine, evlâdına, akraba ve dostlarına... Elbette bütün insanlık dünyasından da sorumludur insan, ama, kendi evi harap olan, başka evleri imar edemez. İçini düzeltemeyen ailesine çeki düzen veremez. Ailesinde sağlam ve güçlü olanların başkasına faydası da çok olur.

    Öyleyse, sevgi insanı sıralamayı şaşırmamalı, gözünü hep uzak ufuklara dikmemeli, daha sık ve daha çok önüne, çevresine ve yakınlarına bakmalıdır.
    Zira, ancak ayağını yere sağlam basanlar, ufukları güven içinde görebilirler.

  2. #2

    Üyelik tarihi
    15 Eylül 2007
    Yer
    İstanbul
    Yaş
    52
    Mesajlar
    219
    Tecrübe Puanı
    21

    Standart --->: Sevginin Farkında Olabilmek...

    teşekkürler çok güzel bir yazı

Benzer Konular

  1. Farkında Olmalı İnsan Sunusu
    By Mustafa Uyar in forum Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 06.Haziran.2010, 16:11
  2. Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 07.Temmuz.2008, 11:07
  3. Keşke, farkında olsaydınız..
    By Beyza in forum Hikayeler & Yazılar
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 23.Nisan.2008, 13:28
  4. Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 05.Mart.2008, 10:59
  5. Farkında mısın?
    By kardelen in forum Şairlerden Şiirler
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 16.Eylül.2006, 16:00

Bu Konudaki Etiketler


Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.