Kendini nasıl da hatırlattın bana (unutamamıştım ki seni hiç)...
Sana dokunmadığım zamanlarda, kaprisli aşıklar gibi
oluyorsun hep...

Bir parçam olduğun gerçeğini bildiğin halde,
hep daha fazlası,
daha da fazlası,
senin için neyi ne kadar yapabilirim zorlaması,
bildiğin halde görmeyi isteme çaban...

Yoruluyorum ve yorulduğumla kalıyorum...
Keşke beni bu kadar zorlamasan diyorum
sessizce; duymuyorsun.

Dün yolda gördüm seni... Yaşını başını almış, ağır aksak
adımlarla çıkıyordum indiğin yokuştan...
Durup gözlerine baktım derin derin...

Uçarak kaçtın bakışlarımdan (gözlerime bakarken kuşun
kanadında buluyorum hep kendimi)...

Sana kaç adım vardı?...
Adımlarımı saymaya çalıştım. Düşünmek istemediğim
zamanların bitmesini istediğim senaryolarını geçirdim aklımdan...
Yüzü kızartılmış, sırtına attığı çantasının içine kendi benliğin
i tıkıştırmış, gözleri boşluğa bakan insanların
yanından kaçmaya çalıştım...

Yer kabuğunun kırık çizgilerine düşen, uykunun taşıdığı
başka alemlerden geri dönmek istemeyen bir
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/ask-sevgi-ve-evlilik/13957-sana-kac-adim-kaldi.html#post24415
kadının çığlığına dolandım...

Ayağa kalkmaya çabaladıkça, en derin mağaraların sonsuz
sayıda görünen galerilerine yuvarlandım.

Sana kaç adım vardı?
Yine sayamadım...
Soluk soluğa kaldım....