Misafirperverlik mi yoksa ....
>>
>>Geçenlerde okuduğum bir yazıda Amerika'da yapılan bir araştırma
sonucuna
>>göre önümüzdeki yüzyıl içinde dünyada belli başlı konuşulan beş altı
dil
>>kalacağı vurgulanıyor. Maalesef bu diller arasında şu anda konuşulma
>>oranıyla dünya beşincisi olan Türkçe bulunmamakta.
>>
>>Tabii önce bunu, art niyetli bir araştırma, olarak canları öyle
istiyor,
>>kabilinden yorumlamak istedim. Fakat meseleye onların gözüyle bakmayı
>>deneyince niçin böyle düşündüklerine hak vermeden edemedim.
>>
>>Çünkü bu araştırmayı yapanların yerine bir an için kendimizi koyup,
>>yabancı ülkeye mesela, Almanya'ya Yunanistan'a gittiğinizi düşününün.
>>Uçaklarında Almanya (Germany) Hava yolları, Yunanistan (Greece) Hava
>>yolları yazıyor, hava alanında Türkçe tabelâlar karşılıyor sizi.
Taksi
>>şöförü Türkçe "Nereye gitmek istersiniz?" diye soruyor. Adım
attığınız
>>yerde bir Alman veya Yunanlı biraz ezik, biraz mahcup, mümkün
olduğunca
>>kibar, size olan hayranlığı her halinden belli yanınıza sokulup
Türkçe
>>olarak "Size yardımcı olabilir miyiz? Sizinle konuşabilir miyiz?"
tarzında
>>sorular yöneltiyor. Böyle bir tavır karşısında siz Almanların veya
>>Yunanlıların dilleri ve kültürlerinin kalıcılığı hakkında iyimser
olabilir
>>misiniz acaba? Hatta bu insanlar için yarım asır, bilemediniz bir
asır
>>sonra Türkçe konuşmaya başlarlar der misiniz, demez misiniz?
>>
>>Öyleyse....
>>Lütfen iğneyi kendimize çuvaldızı başkalarına batıralım. Madem ki,
biz
>>bunun hayalini kurarak böyle bir sonuca gidebiliyoruz; bunun canlı
>>örneğini ülkemize gelen her Amerikalı, Alman, Fransız İngiliz,
Japon....
>>bir fiil yaşıyor, öyleyse niye düşünmesinler?
>>
>>Biz ülkemize gelen turistlere karşı sergilediğimiz bu aşağılayıcı,
>>şahsiyetsiz tavırla misafirperver bir millet olduğumuzu değil,
kompleksli,
>>arayış içinde, kendi kültüründen uzaklaşmış, silik bir kişilik imajı
>>çizdiğimizin farkında mıyız acaba?
>>
>>Misafirperverlik turiste onun dilinde konuşma yapmak olarak
algılanmamalı.
>>Misafirperverlik gelen turiste Türkçe konuşarak -o isterse- yardımcı
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=2060
>>olmaktır. Zira Türkiye'ye gelen Turist, bizleri Türk kültürünü
tanımak
>>gayesiyle ülkemize gelmektedir. Öyleyse ihtiyaçlarını giderecek kadar
da
>>Türkçe öğrenmelidir. Değilse Can Dündar'ın Antalya'ya yaptığı bir
>>seyahatinde, kaldığı otelin resepsiyonunda görevli İsveçli genç
bayanın
>>Türkiye'de çalışmasına rağmen Türkçe "merhaba" demesini bile
öğrenmediğine
>>şahit olup, kendi memleketimizde bile odamıza yerleşebilmek için
İngilizce
>>meram anlatmak zorunda kaldık, bir sömürge toprağında tatil yaptığım
>>hissine kapıldım, tarzındaki serzenişini, bundan sonra başka
kişilerden de
>>sıkça işitirsek hiç şaşırmayalım.
>>
>>Çünkü bu konuya en çok hassasiyet göstermesi gereken
üniversitelerimizde
>>bile hala Türk Dil Kurumu'nun önerdiği yerleşke yerine kampüs
(campus),
>>çıkış yerine exıt; derslik veya dershâne yerine amfi hatta anfi; oda,
>>çalışma odası, işyeri, yerine ofis; kültür etkinlileri binası,
konferans
>>salonu, dinleyici salonu veya çok amaçlı birim, yerine auditorium,
>>odutoryum; camlı salon, camlı köşk, yerine cam cafe, diyenler ve
yazanlar
>>olduğu sürece ümitvâr olmak çok zor.
>>
>>Artık Türk milleti ve Türkçe sevdalılarının silkinip kendine gelme
>>zamanıdır. Türkçe kurtarılmadan Türkiye kurtarılamaz. Bu yüzden
Atatürk
>>"Türk demek, dil demektir. Milliyetin çok bariz vasıflarından birisi
>>dildir. Türk milletindenim diyen insanlar, her şeyden evvel ve
mutlaka
>>Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir insan, Türk harsına,
camiasına
>>mensubiyetini iddia ederse, buna inanmak doğru olmaz." der.
>>
>>Okutman. Abdulkadir BULGURCU
>>Türk Dili