7.Sınıf 3.ÜNİTE TÜRK TARİHİNDE YOLCULUK Özet
3.ÜNİTE TÜRK TARİHİNDE YOLCULUK
A)TÜRKLERİN YENİ YURDU ANADOLU
Anayurttan Göçler
Türklerin ilk yurdu Orta Asya’ydı. Burada boylar halinde yaşıyorlardı. Yaşadıkları yerin bozkır olması ve iklim koşulları nedeniyle geçimlerini hayvancılıktan sağlıyorlardı. Hayvanlarına otlak bulmak için yaylak ve kışlaklar arasında konargöçer bir yaşam sürdürüyorlardı. Bir süre sonra göç etmek zorunda kaldılar.
Orta Asya’dan Göçlerin Nedenleri:
- Zamanla nüfusun artması, otlakların hayvanları besleyemez olması.
- Boylar arasında çatışmalar başlaması
- Çin’in baskısı.
- Salgın hastalıklar nedeniyle hayvanların çoğunluğunun ölmesi.
Anadolu’ya İlk Akınlar:
Türklerin Orta Asya’dan göç sonucunda yeni yurt arayışına girdiler. Büyük Selçuklu Devleti kurulmadan önce 1015 yılından itibaren Çağrı Bey’in önderliğinde Anadolu’ya ilk akınlar başladı.
Bu akınların amaçları şunlardı:
- a) Anadolu’yu tanımak
- b) Ganimet elde etmek
- c) Bizans’ın gücünü yıpratmak.
Pasinler Savaşı(1048
1048 yılında Erzincan yakınlarında yapılan PASİNLER SAVAŞI’nı Selçuklular kazandı. Bu savaş ilk Türk-Bizans savaşıdır.
SELÇUKLU DEVLETİ
Türklerin Anadolu’yu Yurt Edinmesinin Nedenleri
- 1-Anadolu’da güçlü bir devletin olmaması
- 2-Anadolu’nun göçebe yaşayan Türkler için bolca su kaynaklarına ve otlaklara sahip olması
- 3-Anadolu’nun iklimin uygun olması
Malazgirt Savaşı (1071):
- Neden: Anadolu üzerinde hâkimiyetini kaybetmeye başlayan Bizans, Türkleri buradan çıkarmak istiyordu. Bu amaçla imparator Romen Diyojen kalabalık bir ordu ile harekete geçti.
- Selçuklu ordusu Bizans ordusunu yenilgiye uğrattı (1071). Bizans imparatoru esir alındı.
- Sonuçlar:
- A) ANADOLU’NUN KAPISI TÜRKLERE AÇILDI.
- B) Anadolu’da İlk Türk Devletleri kuruldu.
- C) Türkiye Tarihi başladı.
- D) Bizans’ın Anadolu’yu savunma gücü kırılmıştır
Anadolu’da İlk Türk Devleti ve Beylikler Kuruluyor
Alp Arslan komutanlarına; “Bugünden itibaren Bizans ile barış sona ermiştir, artık Anadolu fethedilecektir.” emrini vererek onları fetih ve gaza ile görevlendirdi. Malazgirt Zaferini izleyen 5-6 yıllık sürede Anadolu’nun büyük bölümü Türk hâkimiyetine girdi.
Anadolu Nasıl Türk yurdu haline getirildi?
Anadolu’nun Türk yurdu olmasında askerlerin başarısının yanında bu yeni vatana gelen bilim insanları, sanatkârlar, tüccar ve esnaf grupları ile şeyh ve dervişlerin de önemli katkıları oldu. Halkın eğitiminde, Anadolu’yu vatan olarak benimsemesinde önemli rol oynayan bu kişiler arasında Mevlana, Hacı Bektaşi Veli, Yunus Emre ve Ahi Evran-ı Veli’yi sayabiliriz. Malazgirt Zaferi’nden sonra Anadolu’nun fethiyle görevlendirilen Danişment Ahmet Gazi, Saltuk, Artuk, Mengücek, Süleyman Şah gibi beyler, Bizans, Gürcü ve Haçlılar ile mücadele ederek Anadolu’ya Türklerin yerleşmesini sağladılar. Hâkim oldukları bölgelerde cami, medrese, han, kervansaray, hastane, köprü gibi dinî ve sosyal kurumlar inşa ederek ülkenin imarına katkıda bulundular. Aynı zamanda Anadolu’da yaşayan farklı milletlere inanç özgürlüğü tanıyarak Anadolu’ya barış ve huzur getirdiler..
Anadolu’da İlk Türk Devletleri ve Beylikler
- SALTUKLULAR (1072-1202)
- Kurucusu: Alp Arslan’ın komutanlarından Ebulkasım Saltuk Gazi tarafından kuruldu. Başkentleri Erzurum’du.
- Siyasi gelişmeleri: Gürcüler ve Haçlılarla mücadele etmişlerdir.
- Bıraktıkları Eserler:*Erzincan’da Saltuklu hükümdarlarından Mama Hatun Külliyesi içinde kervansaray, hamam, mescit ve türbe bulunmaktadır.
- MENGÜCEKLİLER (1080-1228)
- Kurucusu: Yine Alp Arslan’ın komutanlarından Mengücek Gazi tarafından kuruldu. Erzincan ve çevresinde faaliyet gösteriyorlardı.
- Siyasi gelişmeleri: Bizans ve Gürcülerle mücadele etmişlerdir.
- Bıraktıkları Eserler:*Mengücekler zamanında inşa edilen Sivas’taki Divriği Ulu Camisi ve Darüşşifası (Hastanesi). Taş
- işlemeleri ile ünlü eser UNESCO’nun (Unesko) korunması gereken dünya mirası listesine alınmıştır.
- DANIŞMENDLİLER (1080-1178)
- Kurucusu: Büyük Selçuklu komutanlarından Danışmend Ahmet Gazi tarafından Sivas ve çevresinde kuruldu.
- Siyasi gelişmeleri: Danişmentliler
- Haçlı, Bizans ve Ermenilerle savaşarak Anadolu’nun Türk yurdu olarak kalmasına hizmet ettiler.
- Bıraktıkları Eserler:Yaptıkları eserlerle Anadolu’nun Türkleşmesine katkıda bulundular.
- *Danişmentlilerin, Tokat Niksar’da açtıkları Yağıbasan Medresesi Anadolu’daki ilk medresedir. Burada tıp eğitimi veriliyordu.
- *Niksar Ulu Cami, Danişmentliler Dönemi eseri olup Anadolu’nun sağlam olarak ayakta kalabilen ilk camilerinden biridir.
- ARTUKLULAR (1102-1409)
- Kurucusu: Büyük Selçuklu devletinin komutanlarından Artuk Gazi’nin oğulları tarafından Mardin, Hasankeyf ve çevresinde kuruldu
Siyasi gelişmeleri: Hasankeyf, Harput ve Mardin olmak üzere üç kol halinde geliştiler. - Bıraktıkları Eserler:
- Sınırları içindeki diğer halklara iyi davrandılar. Bilim insanlarını korudular. Artuklular Döneminde inşa edilen Diyarbakır’daki Malabadi Köprüsü dünyanın en büyük taş kemerli köprüsüdür.
- ÇAKA BEYLİĞİ (1081-1093)
- Kurucusu: Çaka Bey tarafından kurulmuştur.
- Siyasi gelişmeler: Çaka Bey Oğuz Türklerindendi. Bizans’a düzenlenen bir akın sırasında onlara esir düşmüştü. Esirliği boyunca Bizanslılardan denizciliği öğrendi. İstanbul’dan kaçıp İzmir’e geldi ve burada Çaka Beyliğini kurdu. (1081) Kurduğu donanma ile Midilli, Rodos, Sakız vb. adaları aldı. Bizans donanmasını yenilgilere uğrattı.
- ÇAYA BEY İLK TÜRK DENİZCİSİDİR.
İlk Türk Devletlerinin Anadolu’nun Türkleşmesine Katkıları;
- *Türkmenlerin Anadolu’ya göç edebilmesi için uygun ortam hazırladılar,
- *Anadolu’da yen şehirler kurdular, eski şehirleri imar ettiler,
- *Şehirlere, köylerde, dağlara, göllere, ovalara, ırmaklara Türkçe isim verdiler,
- *Bizans, Ermeni, Gürcü ve Haçlılarla mücadele ederek Anadolu’da Türk varlığının güçlenmesini sağlamışlardır,
- *Anadolu’ya pek çok cami, medrese, külliye, han, hamam, köprü, kervansaray inşa etmişlerdir
TÜRKİYE SELÇUKLU DEVLETİ(1075-1308)
Büyük Selçuklu Devleti’ne adını veren Selçuk Bey’in torunlarından Kutalmışoğlu Süleyman Şah tarafından kuruldu. Kendisi Malazgirt Zaferi’nin ardından Anadolu’nun fethiyle görevlendirilmişti. İç karışıklar yaşayan Bizans’ın zayıflığından yararlanarak İznik’e kadar ilerledi ve burayı başkent yaparak Türkiye Selçuklu Devleti’ni kurdu (1075).
I.Kılıç Arslan Dönemi
Avrupa’nın farklı devletlerinin bir araya gelerek oluşturdukları kalabalık Haçlı ordusu Anadolu’yu kolayca geçebileceklerini düşünüyordu. Ancak I. Kılıç Arslan, Danişmentlilerin de desteğini alarak Haçlı ordusuna büyük kayıp verdirdi (1097). Fakat başkenti İznik’ten Konya’ya taşımak zorunda kaldı. Haçlı ordusu buna rağmen Anadolu’yu geçerek Kudüs’e ulaştı ve şehri ele geçirdi.
II.Kılıç Arslan Dönemi
I.Kılıç Arslan’ın ölümünden sonra da Türkiye Selçukluları Haçlı Seferleriyle mücadele etmek zorunda kaldılar. Bir yandan Haçlılarla mücadele eden Selçuklular bir yandan da Anadolu’nun tamamında kendi hâkimiyetlerini sağlamaya çalıştılar. Mücadele ettikleri devletlerden biri de Bizans’tı.
Miryokefalon Savaşı (1176)
Neden: Türkiye Selçuklularının kuvvetlenmesinden endişe eden Bizans’ın Haçlı Seferlerinden faydalanarak büyük bir ordu ile Türkleri Anadolu’dan çıkarmak için harekete geçmesi.
Selçuklu ordusu Bizans ordusunu ağır bir yenilgiye uğrattı (1176).
Sonuç: Bu zafer Bizans’ın Anadolu’yu geri alma ümitlerini tamamen ortadan kaldırdı. Bizans, Anadolu’nun Türk yurdu olduğu gerçeğini kabul etmek zorunda kaldı. Yani savaş ANADOLUNUN KESİN OLARAK TÜRK YURDU OLDUĞUNU İSPATLADI.
Alaaddin Keykubad Dönemi
Türkiye Selçuklu Devleti Alaaddin Keykubad’ın hükümdarlığı zamanında en güçlü dönemini yaşadı. Anadolu’da ticaret, sanat, bilim ve kültür merkezi olan büyük şehirler inşa edildi. Bu şehirleri kale, cami, konut, han, hamam, medrese ve türbe gibi mimari eserlerle donattılar.
Kösedağ Savaşı (1243)
Neden: Alaaddin Keykubad’ın ölümünden sonra ülke içinde karışıklıklar baş göstermesi ve Asya’nın büyük bölümünü ele geçiren Moğollar, Anadolu’yu ele geçirmek istemesi.
Selçuklu ve Moğol orduları Sivas’ın doğusunda Kösedağ Savaşı’nda karşılaştılar. Selçuklu ordusu sayıca daha kalabalık olmasına rağmen Moğol ordusunun saldırısı karşısında dağıldı (1243).
Sonuç: Kösedağ Savaşı’ndan sonra Anadolu’da Moğol hâkimiyeti başladı. TÜRKİYE SELÇUKLU DEVLETİ YIKILMA SÜRECİNE GİRDİ. Moğollar, Anadolu’ya gönderdikleri vali ve komutanlarla ülkeyi yönetmeye başladılar. Son Selçuklu hükümdarı II. Mesud’un ölümü ile Türkiye Selçuklu Devleti son buldu (1308).
Haçlı Seferleri
- ve 13. yüzyıllar arasında Avrupalılar tarafından değişik nedenlerle Müslüman dünyasına yapılan seferlere denir. Haç Hıristiyanlığın simgesidir. Bu yüzden bu seferlere Haçlı seferleri, katılan askerlere de Haçlı askerleri denir.1096-1270 yılları arasında değişik zamanlarda toplam 8 tane Haçlı seferi olmuştur. Haçlı seferlerinin nedenleri şunlardır:
a-Dini nedenler
*Hıristiyanlar tarafından kutsal sayılan Kudüs, İznik gibi kentlerin Müslümanların elinde olması.
*Hıristiyan din adamlarının krallardan Müslümanlara saldırmalarını istemesi
b-Ekonomik nedenler
*Yoksulluk içinde olan Avrupa’nın Doğu ülkelerinin zenginliğinden yararlanmak istemesi.
*Doğu ülkesini gezen gezginlerin buları gezdikten sonra Avrupa’ya dönerek buraları anlatmaları.
c-Sosyal ve siyasal nedenler
*Türklerin akınlarından bunalan Bizans’ın Avrupa’dan yardım istemesi.
*Avrupa’daki toprak sahiplerinin Doğu ülkelerinden de toprak kazanmak istemeleri.
HAÇLI SEFERLERİ
Birinci Haçlı Seferi (1096-1099):
Bu ordu Anadolu Selçukluların başkenti İznik’i kuşattı. Şehri, I.Kılıç Arslan’ın kardeşi Davut savunuyordu. Davut, kuşatmaya fazla dayanamadı ve şehri Haçlılara teslim etti. Antakya’yı ele geçiren Haçlılar buradaki Müslüman halkı öldürdüler. 1099 yılında Kudüs’e ulaştılar ve burasını ele geçirdiler. I. kılıçarslan Başkenti İznikten Konyaya taşımıştır
İkinci Haçlı Seferi (1147-1149):
Musul Atabey’i İmalettin Zengi Antakya’yı Haçlıların elinden aldı. Bunun üzerine Avrupalılar burasını geri almak için ikinci Haçlı seferini başlattılar. Bu Haçlı seferine Alman İmparatoru 3. Konrad ve Fransa Kralı 7.Lui de katıldı. Anadolu Selçuklu Sultanı Mesut Haçlılara büyük kayıplar verdirdi. Büyük kayıplar veren Haçlılar Şam’ı kuşattılar. Ama başarılı olamayarak 1149 yılında geri çekildiler.
Üçüncü Haçlı Seferi (1189-1192):
Eyyubilerin kurucusu Selahattin Eyyubi, 1187 yılında Kudüs’ü Haçlılardan geri aldı. Gelişme üzerine Haçlılar Kudüs’ü kurtarmak için Üçüncü Haçlı seferini başlattılar. Bu sefere de Alman İmparatoru Frederik Barbaros ve İngiltere kralı Aslan Yürekli Rişar katıldı. Anadolu’yu geçerken Anadolu Selçuklu Devleti Sultanı II. Kılıç Arslan onlara büyük kayıplar verdirdi. Kudüs’e ulaşan Haçlılar burayı almayı başaramadılar. Geri dönmek zorundalar.
Dördüncü Haçlı Seferi: (1202-1204):
Bu haçlı seferi de Eyyubilerin Filistin’deki ve Suriye’deki bazı şehirleri ele geçirmesi üzerine düzenlendi. Fakat bu haçlı seferi için gelenler İstanbul’a ele geçirip burada bir krallık kurdular.
Diğer seferler
Bu dört Haçlı seferlerinden başka dört tane daha Haçlı seferi vardır. Diğer dört haçlı seferi Anadolu üzerine yapılmamış, farklı yerlere yapılmıştır. Haçlılar bu seferlerde de başarısız oldular.
SONUÇLAR
- Dini Sonuçlar:
- 1-Hıristiyan din adamlarına duyulan güven azaldı.
- 2-Kudüs, Antakya vb. kutsal kentler Müslümanların elinde kaldı.
- Siyasi Sonuçlar:
- 1-Haçlılarla başarı ile savaşan Türklerin, İslam dünyasındaki saygınlığı arttı.
- 2-Bizans, Anadolu üzerindeki hâkimiyetini iyice kaybetti. Ama ömrü uzadı.
- 3-Avrupa’da Feodalite zayıfladı.
- Ekonomik Sonuçlar:
- 1-Haçlılar dönerken yanlarında Müslümanlar da gördükleri barut, pusula, kâğıt, matbaa gibi icatları da götürdüler. Bu durum Coğrafi Keşiflere, Rönesans ve Reforma ortam hazırlamıştır.
- 2- Akdeniz limanlarının önemi arttı.
Siyasi Birlikten Yeniden Beyliklere
Kösedağ Savaşı’ndan sonra Anadolu’nun büyük bölümü Moğol hâkimiyetine girdi. Böylece Anadolu’da siyasi birlik parçalandı; yeniden beylikler dönemi başladı
Bu beylikler şöyledir: Karamanoğulları, Germiyanoğulları, Karesioğulları, Candaroğulları, Menteşeoğulları, Ramazanoğulları, Saruhanoğulları, Hamitoğulları, Dulkadiroğulları…
B)OSMANLI’NIN KURULUŞU
Söğüt e geliş ve bağımsızlık
Türk boylarından olan Kayılar, Malazgirt Zaferi’nden sonra birçok Türk boyu ile beraber Anadolu’ya gelmişlerdi. Başlarından boy beyi olarak Ertuğrul Gazi vardı. Türkiye Selçuklu Devleti hükümdarı Alaaddin Keykubad Kayılar’ı Bizans sınırında bulunan Söğüt ve Domaniç’e yerleştirdi. Ertuğrul Gazi’den sonra beyliğin başına Osman Bey geçti.
Günden güne beyliğini genişleterek Bizans topraklarını fetheden Osman Bey, Söğüt ve Domaniç’ten ibaret olan topraklarını genişletti.Osman Bey, Moğollar’ın Batı Anadolu’da egemenliğinin kaybolduğu, Türkiye Selçuklu Devleti’nin iyice zayıfladığı bir dönemde bağımsızlığı ilan etti: 1299… Beylikten devlete geçildi. Devlet onun zamanında kurulduğu içinde onun adı verildi: Osmanlı Devleti.
Büyüyüp Siyasi Güç Olarak Ortaya Çıkmasında Etkili Olan Faktörler:
- Coğrafi Konumu elverişli olması
- Bizans’ın zayıf durumda bulunması
- Yetenekli, iyi eğitim almış padişahların iş başına geçmesi
- Anadolu Türk Beylikleri ile iyi ilişkiler kurulması
- İskân Politikası
- Hoşgörü Politikası
- Ahilerin Desteği
- Merkezi Otoritenin Güçlü Olması
- Balkanların güçlü bir siyasi yapının olmaması
Anadolu’dan Rumeli’ye Geçiş
Osman Bey’in vefatından sonra oğlu Orhan Bey, beyliğin başına geçti (1324).Bursa fethedilerek beyliğin merkezi oldu (1326).Bursa’nın ardından Bizans’ın Anadolu’da kalan son iki önemli şehri İznik ve İzmit de fethedildi. İznik şehri, camiler, mescitler, medreseler, hanlar, hamamlar ile donatıldı. Karesioğulları Beyliği topraklarını savaş yapmadan ele geçirdi. Böylece Rumeli’ye geçişi sağlayacak olan Çanakkale Boğazı ve çevresi Osmanlı hâkimiyetine geçti. Bu beyliğin donanması, asker ve komutanları da Osmanlı’nın hizmetine girdi.Osmanlı ordusu Bizans içindeki taht kavgasında taraflardan birine yardım etmek veya Bizans üzerinde baskı kuran Sırp ve Bulgarlara karşı mücadele etmek için Rumeli’ye geçmeye başladı. Geçişler için Bizans Gelibolu’daki Çimpe kalesini Osmanlı’ya üs olarak verdi (1353). Osmanlı ordusu kısa süre içinde Gelibolu’dan başlayarak Balkanlar’ın içlerine kadar ilerledi. Bu fetihlerde Osmanlı ordusunun başında Orhan Bey’in oğlu Süleyman Paşa bulunuyordu.
İskân Politikası
Fethettiği yerlere Anadolu’dan Türk halkı getirerek iskân etti (yerleştirdi). Böylece İskan Politikası adı verilen bu uygulamayla;
- *Fethedilen yerleri Türkleştirmek,
- *Boş arazileri tarıma açarak üretimi ve vergi gelirlerini artırmak,
- *Anadolu’daki göçebe Türkleri yerleşik hale getirmek
- *Fethedilen yerlerde kalıcı egemenlik sağlamak amaçlanmıştır.
Orhan Bey sınırların genişlemesiyle Türk gençlerinden sürekli savaşa hazır bir ordu oluşturdu. Bu orduda atsız askere “yaya”, atlı askere “müsellem” adı verildi. Rumeli’de fetihlerin genişlemesiyle “yaya ve “müsellem”ler ihtiyacı karşılayamaz oldu. Bunun üzerine Hıristiyan ailelerin erkek çocukları asker olarak yetiştirilmek amacıyla toplanmaya başladı. “Devşirme sistemi” ile yetiştirilen askerlerle “Kapıkulu” ordusu meydana getirildi.
C)KARALARIN VE DENİZLERİN HÂKİMİ OSMANLI
Bin yıllık tarihinin sonuna gelmiş olan Bizans İmparatorluğu, sürekli toprak kaybederek sadece İstanbul şehrinden ibaret bir devlet durumuna düşmüştü.
İstanbul’un Fethinin Nedenleri:
- 1-Bizans, Avrupa devletlerini ve Anadolu’daki Türk beyliklerini Osmanlı aleyhine kışkırtması.
- 2-İstanbul’un fethi siyasi ve ticari yönden önemli faydalar sağlayacaktı. Bu sayede boğazlar üzerinde tam hâkimiyet sağlanacak ve Karadeniz ticareti denetim altına alınacaktı.
- 3-Hz. Muhammed’in (S.A.V.) hadisi
- 4-Bizans’ın Osmanlı’nın toprak bütünlüğünü engellemesi.
İstanbul’un Fethi İçin Yapılan Hazırlıklar:
Mehmet hayallerini süsleyen İstanbul’u fethederek, Bizans’a son verme hazırlıklarına, 1452 yılında başladı.
- 1-İstanbul’un fethi için önce planlarını bizzat çizdiği büyük çapta toplar döktürdü.
- 2-Anadolu yakasında bulunan Anadolu Hisarı’nın karşısına Rumeli Hisarı (Boğazkesen) yapıldı. Bu sayede Boğazların kontrol ve emniyeti sağlanmış oldu
- 3-Yaklaşık 400 parçadan oluşan donanma inşa edildi. Osmanlıların hazırlıklarını takip eden Bizans da boş durmuyordu. Surları sağlamlaştırarak Avrupa’dan yardım istedi.
İstanbul’un Fethediliyor (29 Mayıs 1453)
Osmanlı ordusu Edirne’den yola çıkarak kuşatmayı başlattı (6 Nisan 1453). Şehrin en zayıf yeri olan Haliç’e zincirler nedeniyle Osmanlı donanması giremiyordu. II. Mehmet kuşatmanın en önemli kararını burada verdi. Osmanlı donanmasından 70 kadırga bir gecede kızaklar yardımıyla karadan yürütülerek Haliç sularına indirildi. Sabahleyin Türk donanmasını gören Bizanslılar, şaşkınlıkla paniğe kapılarak kara surlarını savunmaktayken bir anda Haliç’teki surları savunmaya yöneldiler. Böylece kara surlarının savunması zayıfladı. 29 Mayıs 1453 günü tüm askerlerin katılımıyla gerçekleştirilen hücumla Osmanlı askerleri şehre girmeyi başardı. İstanbul fethedildi ve Bizans İmparatorluğu yıkıldı.
İstanbul’un Fethinin Sonuçları:
- 1- II. Mehmet “Fatih” (fetheden) unvanını aldı.
- 2-Osmanlı toprak bütünlüğü sağlandı.
- 3- İstanbul Osmanlı Devleti’nin başkenti oldu.
- 4- Marmara ve Karadeniz’den geçen ticaret yolları denetim altına alındı.
- 5- Bizans İmparatorluğu tarihe karıştı.
- 6-Ortaçağ sona erdi Yeniçağ başladı.
Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’dan sonra da fetihlerine devam ederek Osmanlı Devleti’ni dünyanın en güçlü devletlerinden biri hâline getirdi. Fatih’ten sonra XVI. yüzyılın ortalarına kadar kronolojik sırayla II. Bayezıt, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman padişah oldular. Bu padişahlardan sonra da sınırlar genişlemekle beraber bunların hükümdarlığı zamanında büyük fetihler gerçekleştirildi
SINIRLAR GENİŞLİYOR
- Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’dan sonra da fetihlerine devam ederek Osmanlı Devleti’ni dünyanın en güçlü devletlerinden biri hâline getirdi.
- Ege Adalarının Fethi:İstanbul’u fetheden Fatih, Ege Denizine hâkim olan Osmanlı buradaki ticareti de kontrolü altına aldı.
- Trabzon’un Fethi: Bizans hanedanına mensup Komnenlerden de Trabzon alındı (1461).
- Mısır’ın Fethi Yavuz Sultan Selim’in başında olduğu Osmanlı ordusu Memlük ordusunu 1516’da Mercidabık, 1517’de Ridaniye Savaşları’nda mağlup etti. Bu devlete son verildi.
- Kırım’ın Fethi:Fatih Kırım’a bir donanma göndererek Cenevizlilerin elindeki şehirleri fethetti. Kırım Hanlığı da Osmanlı Devleti’ne bağlandı (1475).
- Preveze Deniz Zaferi: Barbaros, Osmanlı donanmasından daha büyük olan bu Haçlı donanmasını Preveze’de mağlup etti (1538). Böylece Osmanlı donanması Akdeniz’de rakipsiz hâle geldi.
- Kıbrıs’ın Fethi ve İnebahtı Yenilgisi: Ada yaklaşık bir yıllık kuşatmanın ardından fethedildi (1571). İnebahtı önlerinde kendisinden büyük bir donanma ile karşılaşan Osmanlı donanması ağır yenilgi aldı. Bu yenilgide Osmanlı donanmasının iyi yönetilmemesi etkili oldu (1571).
- Girit’in Fethi: Girit, Venedik’e bağlı korsanların elindeydi. Bu korsanlar Osmanlı Devleti’nin gemilerine zarar vererek ticaret yapmalarını engelliyordu. Ada 25 yıl süren bir seferin ardından ancak Osmanlı idaresine geçti (1669).
- Çeşme Baskını: Osmanlı Devleti Rumeli’de Rusya ile sa- vaş hâlindeydi. İngiliz donanması ile iş birliği yapan Ruslar, baskın yaparak Çeşme limanına demirlemiş Osmanlı donanmasını yaktı (1770).
- Sinop Baskını: Yine bir Osmanlı – Rus savaşı s ırasında Rus donanması Sinop’da bulunan Osmanlı donamasını yaktı (1853).
D)OSMANLI ORDUSU
KAPIKULU ASKERLERİ: Osmanlı Devleti, Rumeli’de fetihlere başlayınca sürekli olarak savaşa hazır bir orduya ihtiyaç duydu. Hıristiyan ailelerden ve esirlerinden toplanan çocuk ve gençler önce yetiştirilmek üzere Türk ailelerine verildi. Daha sonra Acemi Ocağına alınan ve burada eğitim gören askerler oradan da Yeniçeri Ocağına geçerlerdi.Yeniçeri Ocağı Kapıkulu askerlerinin en saygın ocağı olup savaşlarda padişahın yanında bulunurlardı. Bu ocaklar dışında silah yapımı ile uğraşan Cebeci Ocağı, top yapımı ve kullanımı görevini üstlenen Topçu Ocağı ve Kapıkulu Süvarileri (atlı askerler) Kapıkulu Askerlerini meydana getirirdi.
EYALET ASKERLERİ: Eyalet askerleri ordunun büyük bölümünü meydana getiriyordu. Eyalet askerleri, sınırlarda görev yapan “akıncılar”, savaş esnasında Anadolu’dan orduya katılan “azaplar” ve “tımarlı sipahilerden” oluşuyordu. Barış zamanı eyaletlerde sorumlu olduğu bölgede güvenliği sağlayan, vergileri toplayan Tımarlı Sipahiler, sefer esnasında orduya katılırdı. Tımarlı Sipahiler gelirleri oranında yanlarında asker besler, sefere bu askerleri de götürürlerdi.
OSMANLI DONANMASI
Karesi Beyliği’nin fethiyle bu beyliğin donanması Osmanlı’nın ilk deniz gücünü oluşturdu. Daha sonra fethedilen Aydın, Saruhan, Menteşe, Candaroğulları gibi beyliklerin Osmanlı sınırlarına dâhil edilmesiyle deniz gücü büyüdü. Osmanlı donanması en güçlü dönemini Kanuni Sultan Süleyman zamanında yaşadı. Bu dönemde Osmanlı’nın hizmetine giren ve Akdeniz’i çok iyi bilen Barbaros Hayrettin Paşa donanmanın başına geçti. “Kaptanı Derya” unvanı ile Osmanlı tersanelerini yeniden düzenledi.Kalyon tarzındaki yelkenli gemiler ise XVII. yüzyıldan itibaren kullanılmaya başlandı. Gemi görevlilerine ise levent, kalyoncu gibi isimler verildi.
E)OSMANLI DA DİVAN TEŞKİLATI
Osmanlı’da devlet işleri DİVAN adı verilen bir teşkilatta görüşülürdü. Divan ilk kez Orhan Gazi döneminde kurulmuştu. Divan toplantılarına Fatih Sultan Mehmet’e kadar padişah bu dönemden itibaren de Sadrazam başkanlık yapmaya başlamıştı. Divan üyeleri ve görevleri şöyleydi:
- Veziriazam (Sadrazam): Padişah katılmadığı zaman toplantıya başkanlık ederdi. Padişahtan sonra en önemli devlet adamıydı. Günümüzdeki Başbabakan’a benzetebiliriz.
- Vezirler: Her türlü işlerinde sadrazama yardımcı olan kişilerdi. Günümüzdeki Devlet Bakanlarına benzetebiliriz.
- Kazasker: Büyük davalara bakar aynı zamanda kadıların ve müderrislerin (medrese öğretmeni) atanması ya da görevden alınmasına karar verirdi. Günümüzdeki Adalet Bakanı ve Milli Eğitim Bakanına benzetebiliriz.
- Defterdar: Devletin her türlü mali işlerine bakar. Gelir ve gider hesaplarını tutardı. Günümüzdeki Maliye Bakanına benzetebiliriz.
- Nişancı: Padişahım mührünü taşırdı. Padişah emirlerinin altına bu mührü basardı. Ayrıca fethedilen yerlerin kayıtlarını tutardı.
- Divanı günümüzdeki Bakanlar Kurulu’na benzetebiliriz. Divan, 19. Yüzyılda önemini kaybetmişti. II. Mahmut Divan’ı kaldırarak yerine Nazırlıklar (Bakanlıklar) kurmuştur.
G)OSMANLI DEVLETİNDE HOŞGÖRÜ ANLAYIŞI
Osmanlı Devleti’nin varlığını sürdürdüğü toprakları düşünelim. Üç kıtada 600 yıldan fazla hüküm sürmüş bir devlettir. Birbirinden farklı milletler (Türk, Arap, Rum, Bulgar v.s.) ve farklı din ve mezhebe inanan insanlar (Müslüman, Hıristiyan, Yahudi) bir arada yaşadı. Osmanlı Devleti bu farklılıklara rağmen Hoşgörü ve adaleti yönetiminin temel esasları yaptı. Halk arasında dil, din, kültür ve değerleri ne olursa olsun ayrım yapmadı. Bu sayede insanlar kendi inanç, dil, kültür ve yaşam biçimini korudular. Bugün Balkanlarda, Orta Doğu’da insanlar kendi dillerini konuşabiliyor, kültürel değerlerini değişmeden sürdürebiliyorsa bu hoşgörü sayesindedir.
Türklerle Osmanlı idaresinde yaşayan diğer milletler birbirleri ile dostluk içinde yaşarlardı. Dinî bayramlarda Türkler, Hıristiyan komşularına çiçekler verirlerdi. Hıristiyanlar da kendi dinî bayramlarında Türklere yiyecekler sunarlardı. Osmanlı’da birlikte yaşamanın en güzel kanıtlarından biri yanda tanıtıcı resmi yer alan 1895 yılında II. Abdülhamit Döneminde açılan Darülaceze’dir. Darülaceze kimsesiz çocuklar, evsiz, hasta, engelli ve yaşlıların barınması için kurulmuştur. Günümüzde de faaliyetini sürdüren bu kurum dil, din, ırk, mezhep farkı gözetmeksizin cami, kilise ve havrasıyla insanlara hizmet etmeye devam etmektedir.
H)OSMANLIDA ŞEHİR KÜLTÜRÜ
Malazgirt Savaşı’nın arkasından Anadolu’yu yurt edinen Türkler, bir yandan yeni şehirlere kurarken bir yandan da var olan şehirleri imar etmişlerdir. Balkanlara geçtikten sonra da bu durum devam etmiştir. Osmanlı zamanında Konya, Edirne, Sivas, Bursa, Kayseri, Halep, Belgrat gibi şehirler siyasi, ekonomik ve kültürel açıdan gelişmişti.
Osmanlılara şehirlere pek çok eser yapmışlar, şehrin planlı, düzenli ve sistemli şekilde büyümesine dikkat etmişlerdir. Şehirlerde halkın refahı ve ihtiyaçlarının karşılanması için her şey düşünülmüştür. Osmanlı şehirlerinde birçok milletten insan huzur içerisinde yaşamıştır. Malazgirt Zaferi ile başlayan Anadolu Türk tarihi içinde yüzyıllar boyunca pek çok eser ve şehirler yaşadıkları değişim ile Türk kültür, sanat ve estetiğini yansıtan yapılarla donatılmıştır. Aynı zamanda Osmanlı’dan kalma pek çok eserin günümüzde de kullanılması Türk mimarisinde sürekliliği gösterir.