1935 yılında Erzincan'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitiren Akbulut, bir süre serbest avukat olarak çalıştı. 1983-1991 yılları arasında Erzincan Milletvekili olarak TBMM'ye giren Akbulut, İçişleri Bakanlığı yaptı. Akbulut, 24 Aralık 1987 - 1 Eylül 1989 ve 11 Eylül 1989 - 9 Kasım 1989 tarihleri arasında da Meclis Başkanlığı görevinde bulundu.

Turgut Özal'ın Cumhurbaşkanı olmasının ardından Başbakan oldu ve 1989-1991 yılları arasında bu görevi sürdürdü. ANAP Genel Başkanlığı da yapan Yıldırım Akbulut, 18 Nisan 1999 seçimlerinde de ANAP'tan Ankara Milletvekili olarak TBMM'ye girdi. Akbulut'un milletvekilliği 3 Kasım 2002 seçimleriyle son buldu. Akbulut, evli ve üç çocuk babası.

Bir ilki gerçekleştirdi

20 Mayıs 1999'da TBMM Başkanı seçilen Yıldırım Akbulut, cumhuriyet tarihinde, ''TBMM'ye 3 kez başkanlık yapan kişi'' unvanını aldı.

TBMM'de en uzun süre başkanlık görevini 11 yıl 5 aylık süre ile Abdülhalik Renda (1.3.1935 - 5.8.1946) yürüttü. İsmet Sezgin ise TBMM'ye (18.10.1995 - 8.1.1996) tarihleri arasında 2,5 ay süre ile başkanlık yaptı. Yıldırım Akbulut ve Hüsamettin Cindoruk, TBMM'de iki dönem üst üste başkanlık görevinde bulundular.

3. Akbulut dönemi nasıl başladı

ANAP'lı Yıldırım Akbulut, DSP'nin de desteğini alarak, 3'üncü kez TBMM Başkanı seçildi. Akbulut 332 oyla, 191 oy alan MHP'li Somuncuoğlu'na büyük fark attı. Hükümet oluşumu sürecinde, MHP'nin, ''Özür krizinin çözümü için'' DSP'nin, adayları Sadi Somuncuoğlu'nu desteklemesi talebi geri tepti.

Hem DSP Lideri Bülent Ecevit, hem de MHP Lideri Devlet Bahçeli, bu sonucun hükümet kurma çalışmalarını etkilemeyeceğini vurguladılar. Seçimin final turunda ANAP'lı Akbulut 332 oyla, 191 oy alabilen rakibi MHP'li Somuncuoğlu'na büyük fark attı. 541 milletvekilinin katıldığı oylamada 7 oy geçersiz sayıldı, 11 üye ise boş oy verdi.

Akbulut'a partisi ANAP'ın dışında, DSP, FP ve DYP'den de destek verildiği saptandı. DSP, Somuncuoğlu'na destek verip vermemeyi tartıştı, ancak tavrı Akbulut'a destek yönünde oldu. Somuncuoğlu'na ise partisinin dışında çok az sayıda DYP ve DSP'li üye oy kullandı.

10. Cumhurbaşkanlığı seçimi için adaylığı koyan TBMM Başkanı Yıldırım Akbulut ilk turda 56 ikinci turda 88 oy aldı. Akbulut, Avrupa Ülkeleri Meclis Başkanları toplantısına katılmak için yurt dışına çıkması nedeniyle üçüncü tur oylamaya katılmayarak adaylıktan çekildi.

Akbulut fıkraları

Turgut Özal'dan sonra önce ANAP'ın başına geçti. Sonra ülkenin de başına geçip başbakan oldu. En bilinen özelliği , belki hakkında en çok fıkra ve anekdot üretilen politikacı olmasıydı.

Kısa süren Başbakanlığı döneminde Akbulut için üç fıkra kitabı yazıldı. Ercan Deva'nın "Bir Başbakan Varmış, Bir Başbakan yokmuş", Hasan Uysal'ın "Böyle Başa...", Can Ozan'ın da "Pirzola" isimli kitapları, baskı üstüne baskı yaptı. En güzel Akbulut fıkralarını seçmek için bir de yarışma düzenlendi.

Başbakanlığı döneminde üretilen yüzlerce Akbulut fıkrası arasında o dönem en çok dillerde dolaşanlarından birkaçı şöyle:

SABİLE

"Parti dışından yetmiyormuş gibi parti içinden de başlayan eleştirilerle iyice canı sıkılmış Akbulut'un. Gece yarısı eşi Samia hanımı alıp Başkent Gazinosu'na gitmişler. Kapıda hemen tanımışlar Akbulut'u. Sahnenin tam karşısına, en iyi masaya oturtmuşlar ikisini de.

Üvertür sanatçılar, dansöz falan derken sahne sırası assolist Emel Sayın'a gelmiş. Gazino patronu kulağını bükmüş Emel Sayın'ın "Akbulut burda, özel ihtimam göster" diye. Emel Sayın birkaç şarkıdan sonra Akbulut'un masasına gelmiş:

- Sayın Başbakanım en sevdiğiniz şarkının adını verirseniz, sizin için söylemek isterim.
Akbulut ilgiden memnun, biraz düşündükten sonra hatırlamış en sevdiği şarkıyı:
- Sabile isimli şarkıyı söylerseniz çok sevinirim.

Emel Sayın şaşırmış:
- Özür dilerim Sayın Başbakanım ama ben böyle bir şarkı bilmiyorum. Akbulut kaşlarını çatmış:

- Nasıl bilmezsiniz? Biz her akşam sizin kasetinizden dinliyoruz. Bakın size hatırlatayım: Yıllarayır sabile... Yollarayır sabile..."

* * *

SIR

Başbakan Akbulut, hakkındaki fıkraları toplayıp kitap yapan gazeteciyi dava etmiş. Akbulut'un avukatları gazetecinin Başbakana "Saf" dediğini, aşağıladığını ve "cahil" birisi olarak tanıttığını ileri sürerek cezalandırılmasını istemişler.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=112958

Mahkeme ilk celsede gazetecinin ağır hapse ve para cezası ile cezalandırılmasına karar vermiş. Üstelik ilk celsede böyle bir karar verilmesi üzerine gazeteci itiraz etmiş:
- Başbakana saf demek bu kadar ceza gerektirir mi? Biraz insaf sayın yargıç.

Yargıç gözlüklerini burnunun üzerinden kaldırıp çıkışmış gazeteciye:
- Sana verilen ceza hakaretten değil, devlet sırrını açıklamaktan verildi.

* * *

OTOBÜS YAKIŞIR

Başbakanın biri, makam otomobiline binerken sürekli eğilmek zorunda kalıyormuş... Anlatılanlara göre şöyle yakınıyormuş: Ben hal müdürü iken ne güzel otobüsle giderdim. Şimdi makam otomobiline bineceğim diye iki büklüm oluyorum.

* * *

YURTDIŞI TAHSİLİ

Başbakan Yıldırım Akbulut, başbakanlık konutunda çalışmaktadır. Yardımcısı Mesut Yılmaz da konuta girerken, Başbakan'ın lapa lapa kar altında ders çalışan kızlarını görür.

Hayretler içinde kalır, İçeri girdiğinde ilk işi bunun nedenini öğrenmek olur:
-Sayın başbakan kızlarınız neden dışarıda okuyorlar?
-Neden olacak Mesut. Herkes çocuklarını dışarıda okutmuyor mu?

* * *

HEY TAKSİ

Akbulut bir taksiye biner, gideceği yeri söyler. Şoför gevezenin biridir, oradan buradan lafladıktan sonra, "Ağabey sana bir Yıldırım Akbulut fıkrası anlatayım" der.

Akbulut sinirlenir, "Ben Yıldırım Akbulut'um" der. Şaşırıp, kendinden özür dileyeceğini beklerken şoför ne dese beğenirsiniz: "O zaman tane tane anlatırım"

alıntıdır