Pek çok kişinin inanası gelmiyor biliyorum ama; öfke kontrol edilebilir. Öfke son derece doğaldır. İnsanın içinden gelen, hakkında bilgi sahibi olduğunda rahatlıkla kontrol edebileceği bir duygudur.


Öfke, tehdit olarak algılanan durum ya da kişiler karşısında, onlara saldırıp/sataşmaya yönelik hissedilen duygunun adıdır. Çocukluk yıllarından itibaren öğrenilerek gelişir. Daha ziyade meydan okuma algısına veya karşımızdaki kişilerin bizi tehdit ettikleri algısıyla birleşir. Hatta pek çoğumuz, dışarıdan gelen ani bir uyarıcı olmasa bile, kendi iç duygularımızda öfke duygusu yaşayabiliriz. İçten içe kızmalar, sinirlenmeler, sinirden oraya buraya kızmalar…vs. gibi.

Öfke öğrenilir sevgili okurlar! İnsani olan ve kendisini korumaya yönelik olan bu duygu, zaman içinde çok da işe yaradığı için tamamen davranışlara yerleşir. Boyutları fazlalaşmaya başladığında da içinden çıkılmaz haller alır, kırıcılığa, ilişkiyi tehdit eden boyutlara ulaşır.

Bir önceki yazıdan sonra sizlerden çok sayıda soru geldi. “Öfkeden kurtulabilir miyim?” şeklinde.

Elbette kurtulursunuz. Sonuçta öfke, öğrenerek ve bol bol deneyerek kendinize kazıdığınız bir süreç. Öfkenizin temellerini ve adım adım ondan uzaklaşmanın metodlarını öğrendiğinizde tamamen kurtulabileceğiniz bir durumdur. Hatta tekrar hatırlatmakta fayda var; öfke insani bir duygudur; öfkenin kontrolden çıkıp, saldırganlığa dönüşmesi yanlıştır.

Bir annenin, yorgunluktan ve fazla emek harcamaktan dolayı yıpranıp, çocuğunun yaramazlıkları karşısında öfkelenmesi normaldir. Ama aynı annenin, öfkesinin şiddetini artırıp, kontrol edilemez hale getirip, çocuğunu dövmesi; işi, şiddete çevirmesi anlamına gelir ki hatalıdır.

Eve geç gelen eşinize karşı öfkelenmeniz normaldir. Ama sizin için normal olan duygunuzu, çeşitli otomatik düşünce hatalarıyla kışkırtarak (“gördün mü bak ohh beyefendi yine geç kaldı!”, “kimbilir yine hangi arkadaşına takıldı!”, “bizi sevseydi evine erkenden gelirdi!”,”eve gelmeden önce annesine rapor vermeye gitmiştir Allah bilir!”…vs gibi), eşinizle bağıra çağıra şiddet içerikli görüntülerle kavga etmeniz hatalıdır.

Günümüzde “Öfke Kontrol Çalışması” adı altında güzel çalışmalar yapılıyor. Dünyanın çeşitli yerlerinde olduğu gibi ülkemizde de uygulanan keyifli çalışmalar. Bireysel veya grup terapileri şeklinde yapıyoruz. 10 oturumluk çalışmalara katılıyor ve öfkeden kurtulmuş oluyorsunuz.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=89505

Bu çalışmalardan eğitimler sırasında katılımcılara kazandırmak istediğimiz bakış açılarından bazı öneriler sıralayayım dilerseniz; Öncelikle, öfkenizin nedenleri hakkında düşünmeye çalışın. Niçin öfkeleniyorsunuz? Genellikle öfkelenen kişiler, niye öfkelendiğini bildiğini zanneder. Ama bu cidden bir “zan”dır; çünkü öfkesinin altında yatan gerçek duygusunun farkında bile değildir. Öfkenizin kaynağına bakmaya gayret ederseniz, öfkenizin gerçek sebebini anlayabilir ve bu öfkeyi kontrol de edebilirsiniz.

Çevrenizde olan her olayı kişisel algılamamaya çalışın. Bu da öfke uyandırır. Herkesin her yaptığı davranış, tamamen sizinle ilgili olmayabilir.

Öfkenizi kullanarak, çevrenizdeki herkesi kontrol altında tutma alışkanlığı geliştirmeyin. “Düzgün söyleyince yapmıyorlar, en iyisi bağırayım da herkes korkup hemen hizaya geçsin!” şeklindeki alışkanlıklar, öfke nedenlerinizi ve dolayısıyla da saldırganlık nöbetlerinizi artırır.

Öfkelenmeye başladığınızda, doğru biçimde nefes alıp vermeye çalışın. Burnunuzdan derin nefesler alıp, ağzınızdan verin. Böylece beyninize bol miktarda oksijen girer ve daha az öfkelenirsiniz.

Otomatik düşünce hataları tuzağına düşmemeye gayret edin. Kızmaya başladığınızda, kendinizi kışkırtacak düşüncelerden uzaklaşıp, elinizden geldiğince sizi yatıştıracak şeyler düşünmeye gayret edin.

Öfkenizi ve öfke nedeninizi, karşınızdaki kişiyi rencide etmeden, sözel olarak ifade etmeyi alışkanlık haline getirmeye gayret edin. İçerde bir öfke varsa, vardır… öyle ya da böyle dışarı çıkmak isteyecektir. Kelimelerle çıkmasına izin vermezseniz, sert davranışlarınızla ve kırıcı yanlarınızla dışarı çıkar. Bu da sizin yakınlarınızla olan ilişkilerinizi çok fazla zedeler.

Etrafınızdaki insanların sizin yerinize düşünmelerine göz yummaya çalışın. “Kimse benim ne yapacağıma karışamaz!” kısa vadede işe yarar gibi görünse de, uzun vadede sizi öfkeli hale getirir. İnsanlar sizin yerinize düşünebilirler. Bu düşüncelerini dile getirebilirler. Ama siz illaki onların söylediklerini yapacaksınız diye bir kaide yok. Bırakın düşünsünler. Hoşunuza giden düşünceleri alır kullanırsınız. İşinize yaramayacak düşünceleri kullanmazsınız.

Sonuçta öfke çok işinize yarar sevgili okuyucular! Ne işinize yaradığını iyi tespit etmeniz lazım. Öfkeniz hangi işinizi kolaylaştırıyor? Ve acaba öfkeyi kullanmadan, aynı işe yarama noktasına ulaşmanın farklı yolları var mı?

Dilerseniz bu süreci kendi içinizde yakalayabilir, daha az öfkeli olabilirsiniz. Ama kendi başınıza yapamıyorsanız, adım adım bunun eğitimini alır, öfkeden uzak rahat bir hayat yaşarsınız.