Giriş


REFORMTÜRK 17. YIL


2 sonuçtan 1 ile 2 arası
  1. #1
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    Standart Karagöz Oyunu "Kanlı Kavak"

    Karagöz Oyunu "Kanlı Kavak"
    KANLI KAVAK

    Karagöz
    Hacivat
    Karagöz’ün karısı
    Zenne
    Aşık Hasan
    Muslu
    Cin
    Bayram Ağa
    Ramazan Ağa


    Hacivat: Hay hak! İşte çıktık sahneye, seyirci bizi izleye!
    Karagöz: Hoş geldin ıspanak suratlı!
    Hacivat: Diyelim işimizi mevlam rast getire
    Yar bana bir eğlence meded
    Aman bana bir eğlence meded

    Karagöz: Geliyorum, geliyorum
    Hacivat: Aman bana bir eğlence meded
    Karagöz: (Atlar, boğuşurken) Dur Hacivat, şaka yaptım
    Hacivat: Bırak birader, sakalımı yoldun.
    Karagöz: (sırt üstü yatar) Aman, öldüm, bayıldım, eski hasırlar gibi yerlere yayıldım. Seni gidi utanıp arlanmaz, bacası çökmüş, çatısı yıkılmış, kiremiti kalmamış kerata!
    Hacivat: Vay Karagözüm, maşallah maşallah; akşam-ı şerifler hayırlar olsun.
    Karagöz: Olsun bakalım olsun!
    Hacivat: Akşam-ı şerifler hayırlar olsun, derim.
    Karagöz: Senin de sinsileni sansarlar boğsun (tokat)
    Hacivat: (Hiddetli) Bak Karagöz, beni böyle gelir gelmez hırpalamaya hakkın yok.
    Karagöz: Sen de şu yumruğu al da burnuna sok. (tokat)
    Hacivat: A birader, ben şuraya gelir gelmez bir vaveyladır koptu.
    Karagöz: Nerden koptu?
    Hacivat: Ne?
    Karagöz: O mor leylak.
    Hacivat: A külhani, ben sana şimdi mor leylak sordum mu? (tokat)
    Karagöz: Ya ben de sana taze açmış zambak sordum mu? (tokat)
    Hacivat: A birader, hep lafların setrepeki.
    Karagöz: On paralık da bana al.
    Hacivat: Neden?
    Karagöz: O sert tömbekiden.
    Hacivat: A birader, ben senden sert tömbeki sordum mu? (tokat)
    Karagöz: Ya ben senden taze Bafra tütünü istedim mi? (tokat)
    Hacivat: Bak Karagözüm, bu akşam Ramazan-ı şerifin 18. gecesi, cnab-ı hak cem-i cümleyi çok senelere yetiştirsin.
    Karagöz: Amin…
    Hacivat: Sen davul çalmasını bilir misin?
    Karagöz: Haydi doğru hapse!
    Hacivat: Ne hapsine Karagözüm?
    Karagöz: Bekçinin davulunu çalayım, polisler yakalasınlar.
    Hacivat: Yani Karagözüm, manicilerin çaldığı gibi.
    Karagöz: Haa, onu yaparım.
    Hacivat: Davulun var mı?
    Karagöz: Var ya.
    Hacivat: Haydi al da gel.
    Karagöz: Ne olacak?
    Hacivat: mahalle mahalle dolaşır, sen davul çalarsın, ben de maniler söylerim. Beş on kuruş para kazanırız. Haydi git, davulunu al da gel.
    Karagöz: Olur (perde kapanır. Karagöz eve gelir.)
    Karagöz: Yahu!
    Karısı: Huu!
    Karagöz: Şu davulu ver.
    Karısı: Aaa, ben onu kırdım, kasnağında su ısıttım, çocuğun bezlerini yıkadım.
    Karagöz: İyi halt ettin.
    Karısı: Ne yapacaksın?
    Karagöz: Hacivat’la sokaklarda mani söyleyip para kazanacaktık. Sana da fistanlık alacaktık.
    Karısı: Öyleyse şaka söyledim. Kömürlükte duruyor, git de al.
    Karagöz: Ha şöyleee! (Perde kapanır, davulla meydana gelir.)
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=108660
    Karagöz: Geldik Hacivat!
    Hacivat: Hadi Karagözüm, şurdan aşağı mahalleye gidelim, gel benimle. (birkaç kere giderler)
    Karagöz: Daha gidecek miyiz? Yoruldum be! (yere oturur)
    Hacivat: Kalk canım, işte geldik, başla çalmaya.
    Karagöz: (hem söyle hem çalar)
    Hacivat: Size geldim size geldim
    İnci mercan size geldim…
    Karagöz: (çalar)
    Hacivat: Benim güzel komşularım,
    Arzulayıp size geldim
    Karagöz: (çalar)
    Hacivat: Havaya attım fişeği
    Döndü dolaştı köşeyi
    Arkadaşımı sorarsanız
    Paçacının kör eşeği

    Karagöz: Bunda halt ettin. Tokmak kafana gelecek ha!!!
    Hacivat: Aman Karagöz çal, bak hanımlar gülüyor.
    Karagöz: Ben eşek olduktan sonra herkes güler.
    Hacivat: Canım sen aldırma, çalmana bak.
    Karagöz: Olur (çalar)
    Hacivat: Ayna camlar açılır
    Çil paralar saçılır
    Beyimin gönlü olunca
    Kesenin ağzı açılır
    Karagöz: Açılır…
    Zenne: (içerden) Bekçi baba? Biraz gelebilir misiniz?
    Hacivat: Geleyim efendim. (gider)
    Zenne: Alınız şu parayı, size kayık değil ama kusura bakmayınız.
    Hacivat: Aman efendim, ne zahmet ne zahmet…
    Karagöz: Parayı alıyor, bir de kedi gibi ne zahmet ne zahmet diyor.
    Hacivat: Ben söyledim, bahşişimi aldım, sen de söyle sen de al. (gider)
    Karagöz: Şey… Hacivat… Gitti kerata (çalar)
    Zenne: (İçerden) bana bak davulcu, başımız ağrıyor git başka yerde çal…
    Karagöz: Hacivat paraları aldı, savuştu gitti. Bana metelik vermedi.
    Zenne: Sen ne istiyorsun?
    Karagöz: Bana da para verin.
    Zenne: Aşçıbaşı, o bulaşık tenceresini getir, şunun kafasına dök de gitsin.
    Karagöz: Hay inayetinizle yerin dibine geçin(gider)
    (sahneye ağaç konulur, karagöz ağaca çıkar, oradan düşer.)
    Karagöz: Aman! Kolum kanadım, başım gözüm, vay vay vay!
    Hacivat: Ne oldun Karagözüm?
    Karagöz: (Ayağa kalkar) bu ağacı kim dikmiş?
    Hacivat: Ne oldu?
    Karagöz: Ne olacak, atlayım dedim, üstüne düştüm, az daha kafam patlayacaktı.
    Hacivat: Bunun adına Kanlı Kavak derler, bu ağaç Hozat’la Ovacık arasında ünlü bir ağaçtır.
    Bunun altına çift gelen tek gider; tek gelen hiç gider. Sen bunun altında çok dolaşma, sonra karışmam.
    Karagöz: Vay uydurucu herif vay! Bir alay yalandı, uydurdu gitti.
    (Ağaca bakarak) Ooo… burada bir çeşme var, şurdan bir su içeyim. (ağzını çeşmeye yanaştırırken, başına vururlar.)
    Karagöz: Aman kafama kim vurdu? (Arkasına ve yukarı bakarak)
    Burada kimseler de yok. Ama kafama kim vurdu? Belki çocuklar taş atmışlardır. Su da soğukmuş, hele biraz daha içeyim.
    Karagöz: (Tam su içerken vururlar.) Vay anam, gene vurdular, neme lazım buradan gitmeli.
    Hacivat burada durma demişti.
    Perde kapanır.

    Aşık Hasan: Bana bak oğlum Muslu, öyle bir yere geldik ki buradan çift gelen tek gider, tek gelen hiç gider. Sen şöyle önüme geç oğlum.
    Muslu: Babacığım, arkandan geliyorum, hiç küçükler büyüğünün önüne geçer mi?
    A. Hasan: Sen şimdi beni dinle, geç önüme, burası bir netameli yerdir. Sonra seni çalarlar.
    (Cin gelir, Muslu’yu götürür.)
    A. Hasan: Haydi oğlum Muslu, geç önüme! Oğlum Muslu???
    Karagöz: Vay hemşerim, burada musluk yok, şurada çeşme var, orada takılı musluk.
    A Hasan: Ah, zalim kavak! Dalın budağın kırılsın, yaprakların solsun! Oğlum Muslu?!!
    Karagöz: Baba, burada musluk filan yok.
    A Hasan: Musluk değil, benim oğlumun adı Muslu, bu zalim kavak aldı gitti. Benim ciğerimi dağladı.
    Karagöz: Yaa, demek bu kantorlu kavağın hırsızlığı da var ha?
    A Hasan: Sazımla şu zalim kavağa yalvarayım, belki insafa gelir de oğlumu bana bağışlar.
    Kavak: Niçin feryat edersin Aşık Hasan? N’idelim, senin Muslu’nu behey avanak!
    A Hasan: Hak dost!
    Tutar seni intizarım, kurusun dalın budağın zalim kavak
    Ne ittin ebnim Muslu’mu?
    Kavak: intizar etme aşık, bende oğlun yoktur, var yürü git altımdan; bende Muslu’n yoktur.
    (Cin Muslu’yu getirir.)
    A Hasan: Ah oğlum, Muslu; nerelerdesin acep?
    Muslu: Buradayım baba!
    A Hasan: Oğlum, neredesin, geç önüme.
    Muslu: Peki babacığım. (önüne geçer
    A Hasan: Nerelere gittin oğlum?
    Muslu: Beni götürdüler, şeker verdiler, şerbet verdiler; tekrar buraya getirdiler.
    A Hasan: Haydi oğlum, buralardan gidelim. (Karagöz sahneye gelir.)

  2. #2
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    Standart Yanıt: Karagöz Oyunu "Kanlı Kavak"

    Karagöz: Ey Kantorlu Kavak, sen adamın musluğunu çalarsın, benim de enseme konarsın.
    (Cin gelir, Karagöz’ü alıp götürür, çarpık olarak geri getirir.)
    Hacivat: Karagöz , bu halin ne?
    Karagöz: Sorma Hacivat, sorma; bir zırıltı geldi; aldı götürdü, bu hale koydu. (ağlar)
    Hacivat: Ben sana demedim mi buralarda dolaşma diye, bu ağaca ilişme diye, var halini gör.
    Karagöz: Kuzum bana bir çare bul.
    Hacivat: öğütle uslanmayanı tekdir ederler, tekdirle de uslanmazsa döverler, benim öğüdümü tutmadın dayak yedin.
    Karagöz: Kuzum Hacivat, bana bir çare bul!
    Hacivat: Gene senin bu haline acıdım. Ben dua ederim, sen yalnız amin de.
    Hacivat: El-cinni mela cinni, kör cinni… estane mestane kuzu kuzu kestane…
    Karagöz: Amin amin, kabak çekirdeği, sarı leblebi, amin.
    Hacivat: Aman Karagöz’üm başka söz söyleme, cinler kızarlar, beni de senin gibi yaparlar, sonra ben yaparım?
    Karagöz: Karıştırmam daha beter olursun inşallah, amin!
    Hacivat: El-cinni mela cinni, kör cinni
    Karagöz: Şu herifi de götür cini! (cin gelir, Hacivat’ı da götürür, çıplak olarak getirir.)
    Karagöz: Ha ha haay! Aman Hacı cav cav, kuyu çengeline dönmüşsün.
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=108661
    Hacivat: Sahi mi? Eyvah, ben ne olmuşum yahu?
    Karagöz: Gülme komşuna gelir başına.
    Hacivat: Ben sana demedim mi aminden sonra söz söyleme diye! Senin yüzünden bakar mısın ne hal oldum? El cini mel cini!
    Karagöz: Amin amin… (cin, Karagöz’ü götürür, eski haliyle getirir)
    Hacivat: Haydi Karagöz’üm geçmiş olsun.
    Karagöz: Allah müstahakını versin.
    Hacivat: ya Karagöz’üm iyiliğe karşı kemik ha?
    Karagöz: Bugün de yarın da… Ey kantorlu kavak, ben senin kökünü kurutmazsam bana da Karagöz demesinler. (perde kapanır, Karagöz eve gelir.)
    Karagöz: Yahu!
    Karısı: Hu!
    Karagöz: Benim eski bir baltam vardı, şunu ver bakalım.
    Karısı: Ne yapacaksın?
    Karagöz: Sana kışlık odun keseceğim. Şimdi sen görürsün kantorlu kavak. (Ağacı kesmeye başlar.)
    Hacivat: Aman Karagöz, bindiğin dalı kesiyorsun, düşersen kafan gözün patlar.
    Karagöz: Sen karışma defol oradan! Şimdi kafana baltayı atarım.
    Hacivat: Yazıklar olsun, güzelim ağacı kesmişsin, elin ayağın kesilsin. (gider)
    Karagöz: Nasıl, bizi çarpar mı? Ben de onu parçalayım da görsün gününü! (keserken ağaçtan düşer)
    Vay kafam… Vay kafam… (Korucu Arnavut Bayram gelir)
    Bayram: Morey çim çecmiştir bu kavayi?
    Karagöz: Ne bileyim ben?
    Bayram: Tüü, Allah belasini versin, morey doğru söyle çim çesmiştir bu kavayi?
    Karagöz: Görmedim.
    Bayram: Ne yaparsin sen burada brey?
    Karagöz: Ben yolcuyum, işime gidiyorum.
    Bayram: Ne var o elinde?
    Karagöz: Çubuk, çubuk!
    Bayram: Ver onu bana bir çekeyim.
    Karagöz: Delikleri tıkalı.
    Bayram: Doğru söyle morey, nedir o elindeki?
    Karagöz: Kaval kaval!
    Bayram: Ver onu bir çalayım.
    Karagöz: Çatlak, çatlak.
    Bayram: (Arkadaşı Ramazan’a seslenir) Ho morey Ramezaan!
    Ramazan: Ne var morey Bayram?
    Karagöz: (Arkasına dönerek) Eyvah, Arnavutlar birdi iki oldu ne etmeli?
    Bayram: Ne var bu adamin elinde?
    Ramazan: Balta more kardeş.
    Karagöz: Şimdi hapı yuttuk!
    Bayram: Demek sen çestin bu kavayi!
    Karagöz: Hayır, ben kesmedim, bu balta kesmiş.
    Bayram: Tüü, Allah müstahakını versin!
    Karagöz: Tükürme be, suratımı mahvettin!
    Bayram: Ho more Ramezan, ne yapalim bu adami?
    Ramazan: Yakalım more yakalım.
    Bayram: Yazıktır, more yazıktır.
    Karagöz: Yazıktır ya!
    Bayram: Yazıktır tabii, bunu keselim en iyisi!
    Karagöz: Hay Allah razı olsun kesin tabii… Nee!!! Kesmek mi???
    Bayram: Yo yoo!... En iyisi asalim bunu more asalim!
    Karagöz: Hoppala! Beni öldürmek için tartışıyorlar, işe bak!
    Ramazan: Yazıktır more kardeş yazıktır.
    Karagöz: Yazıktır ya!
    Ramazan: Bunu kuyuya atalım.
    Bayram: Olmaz olmaz, kuyu lazım. Bağlayalım bir ağaca, suyun yüzüne biraz bal, bırakalım.
    Karagöz: Eyvah, suratımı arılara sineklere yedirecekler.
    Ramazan: Yazıktır more yazıktır!
    Karagöz: Vay köpeoğlu herifler, insanı çeşit çeşit öldürüyorlar.
    Ramazan: Bunun ayaklarına yüz sopa vuralım.
    Bayram: Vuralım. Bırak elinden baltayı, yat aşağı.
    Bayram: Bir imiş, iki imiş…
    Karagöz: Yavaş vurun be! Hay elleriniz kırılsın!
    Ramazan: Nasıl, keser misin kavayi? Bir imiş iki imiş üç imiş dört imiş…
    Karagöz: Vay ayacıklarım vay, yavaş vurun be!
    Bayram: More Ramezaann??? Kaç oldu bre?
    Ramazan: Bilmem unuttum.
    Bayram: Baştan… Bir imiş iki imiş üç imiş… Altı… yedi… on… otuz…yirmi…
    Karagöz: Herif hesabı şaşırdı.
    Bayram: More şaşırdım kaç idi?
    Karagöz: Otuzdu otuz.
    Ramazan: Ben de unuttum.
    Bayram: Baştan… bir…iki…altı…dokuz…dört…otuz…
    Karagöz: Ha bitiyor!
    Bayram: Yetmiş…seksen… doksan…
    Karagöz: Ha bitiyor ha!
    Bayram: More Ramezan, ben şaşırdım kaç idi?
    Karagöz: Doksan doksan!
    Ramazan: More ben de unuttum.
    Bayram: Bir imiş…iki imiş…
    Karagöz: Eyvah bu herifler beni sabaha kadar dövecekler.
    Ramazan: More kardeş, yeter bu kadar dayak.
    Karagöz: Hay Allah razı olsun.
    Ramazan: Takalım boynuna bir ip, soka sokak dolaştıralım, herkes suratına tükürsün.
    Karagöz: Hay inayetinle yerin dibine gir! Yaş kesenin baş kesenin hali budur işte!
    (Bayram ile Ramazan sahnenden ayrılır, Hacivat sahneye gelir)
    Hacivat: Karagöz’üm bu hal nedir?
    Karagöz: Orda vır vır konuşacağına el bakalım şu oduna.
    (Karagöz, odunu Hacivat’a yükler Hacivat dengesini kaybeder, yere yıkılır.)
    Karagöz: Oh olsun sana… Beni bu hallere düşürürsün değil mi!
    Karagöz: Oyunumuz burada biter, sürç-i lisan ettikse affola…
    Perde Kapanır…

Benzer Konular

  1. Kanlı Kavak oyunu
    By Mustafa Uyar in forum Piyesler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 17.Ekim.2010, 13:32
  2. Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 22.Kasım.2009, 11:03
  3. Bu içinde "sen" geçen cümlelerimin en "sonuncusu" olacak ..
    By Beyza in forum Aşk - Sevgi ve Evlilik
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 15.Temmuz.2009, 17:31
  4. Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 02.Ağustos.2008, 12:05
  5. Bir " Elif " Miktarı " Gül"ümse
    By esinti in forum Hikayeler & Yazılar
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 26.Temmuz.2007, 14:56

Bu Konudaki Etiketler


Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.