Asr-i Saadet Anilari-9
ASR-I SAADET ANILARI-9


ANBER SEFERİNDEKİ YOKSULLUK HALİ



Bediüzzaman hazretlerinin 19. Mektup’ta şöyle güzel bir tespiti var: “Malûmdur ki, Ceziretü'l-Arab, suyu ve ziraati az bir yerdir. Onun için, ahalisi, hususan bidayet-i İslâmdaki Sahabeler, dıyk-ı maişete maruzdular. Hem susuzluğa çok defa giriftar oluyorlardı. İşte, bu hikmete binaen, mucizât-ı bâhire-i Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâmın mühimleri, taam ve su hususunda tezahür etmiş. Bu harikalar, dâvâ-yı nübüvvete delil ve mucize olmaktan ziyade, ihtiyaca binaen, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâma bir ikram-ı İlâhî, bir ihsan-ı Rabbânî, bir ziyafet-i Rahmâniye hükmündedir”



İşte böyle bir misali anlatmak istiyoruz. Ümmetin emini Ebu Ubeyde bin Cerrah hazretleri hicretin sekizinci senesi, 300 kadar mücahitle Kızıldeniz yöresini teftişle görevlendirilmişti. Yanlarına bir çuval un erzak olarak verilmişti. Mücahitlerin vazifesinin 15 gün kadar uzaması üzerine erzak tükenmişti. Sahabeler yanlarında buluna birkaç deveyi kesmek zorunda kaldılar. Derken, her gün bir hurma ile yetinmeye başladılar. Ama hurma yemek için değil emmek içindi.Cabir(RA); “O hurmanın kıymetini de bitince anladık” der. O da bitince ağaç kabuklarının suda kaynatmaktan ve bununla tegaddi etmekten başka çare kalmadı.




Herkes helak olmaktan korkmaya başladığı, dizde derman, gözde fer kalmadığı bir sırada deniz kıyısında büyük bir balığın-Anber balığı-bir tür balinanın kıyıya vurduğunu gördüler. Çok sevindiler. On sekiz gün o büyük balığı yediler ve Efendimize(ASM) de ikram ettiler.Allah Resulu(SAV) : “Bu Allah’ın size göndermiş olduğu bir rızıktır” buyurmuştu..




HZ.ALİ’NİN BİR KABİR ZİYARETİ

Hz. Ali’nin hizmetkârı Kumeyl anlatır: “Ben bir defa Hz. Ali ile beraber gidiyordum. Ormanlık bir yere varınca o bir kabristana yöneldi. Ve şöyle buyurdu: “Ey kabirde yatanlar, ey harabedekiler, ey yalnızlık ve ıssızlık içinde bekleyenler! Ne var, ne yok, ne haldesiniz?” Sonra şöyle buyurdu: “Bizim size söyleyeceğimiz haber şudur: “Sizden sonra mallarınız paylaştırıldı, çocuklarınız yetim kaldı, hanımlarınız başkalarıyla evlendi. Size olan haberlerimiz bunlardır. Siz de biraz kendinizden bahsedin.” Sonra bana dönerek; “Kumeyl! Eğer konuşmalarına izin verilseydi, “en iyi azık takvadır” derlerdi. Bunu söyleyip ağlamaya başladı ve “Ey Kumeyl! Kabir amellerin sandığıdır. Bu ancak ölüm anında anlaşılır” dedi.


“ONUN YANINDA BİR GÜN OLMAK YETER”
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=41292

Tarihin meşhur zalimlerinden Haccac bin Yusuf es Sakafi zamanında valilik yapmış bir kimse Ömer bin Abdülzaziz tarafından bir yere vali olarak gönderilmişti. Ama halife, daha sonra bu zatın Haccac’ın adamı olduğunu öğrenince, anında onu görevden aldı. Adam; “Ben Haccac’ın yanında az bir zaman çalıştım” deyince Ömer Bin Abdülaziz şu cevabı vermişti: “Haccac’ın yanında bir gün veya ondan daha az kalman kötü olman için yeterlidir.”


MUSAB BİN UMEYR’İN ANNESİ
usab bin Umeyr’in annesi Hunnas binti Malik çok fettan bir kadındı. Musab, Müslüman olduğunda yeryüzünde korktuğu yegâne kimse annesiydi. Musab hazretleri Müslümanlığını gizliyor ve gizli gizli sahabe eğitim merkezi Dar-ül Erkam’a gidiyordu. Bir gün bu gidişi fark eden birisi durumu annesine haber verdi. Musab annesi tarafından evin direklerinden birine bağlandı, kapı üzerine kilitlendi. Günler günleri kovaladı..Ve Müslümanların Habeşistan’a göçleri başladığında bir gün annesini ve muhafızını gaflete getirip, yola düşen kardeşlerine katılıverdi…


Habeşistan’dan döndüklerinde annesi onu tekrar hapsetmek istediyse de, Musab’ın kendisinin hapsedilmesine yardımcı olacak herkesi öldüreceğine yemin etmesi üzerine annesi geri adım attı.


Bu sefer annesi onu başka bir yeden vurmak istedi; “İstediğin yere git! Bundan sonra senin annen değilim” dedi. Evlatlıktan ret edilmiş, mirastan mahrum bırakılmıştı. Ama o bütün bunlara rağmen dönmedi ve bilindiği gibi şehid olduğunda ardından bir kefen bile bırakamamıştı..


EN BÜYÜK MUSİBET DİNİ HAYATA GELENDİR

Sahabe-i Kiram’dan Hz. Ebu Talha(RA) bir gün bağında namaz kılıyordu. Bir kuş dikkatini çekti. Ağaçların sıklığı kuşun çıkış yolu bulmasını güçleştiriyor ve hayvan bir o yana bir bu yana uçuşuyordu. Ebu Talha’nın zihni karışmış, kaç rekât kıldığını unutmuş ve huzurun edebini ihlal edilmişti. Namazı bitirdiğinde soluğu Allah Resulü’nün(ASM) huzurunda aldı ve şöyle dedi; “Bu musibet o bağ yüzünden başıma geldi. Bundan dolayı o bağı Allah yoluna veriyorum, siz nereye dilerseniz oraya harcayınız.”


İSAR HASLETİ
İsar, Kur’anın sahabenin şahsiyetinde övdüğü bir haslettir: “Kendileri ihtiyaç içinde bile olsalar kardeşlerini kendi nefislerine tercih ederler.”(Haşr:9) İbn-i Ömer bu konuda şu hatırasını anlatıyor: “Biri, bir sahabeye hediye olarak bir koyun başı verdi. O sahabe; “Benim falan arkadaşımın daha fazla ihtiyacı var, çünkü ailesi kalabalık ve daha fazla muhtaç” diyerek koyun başını ona göndermişti. O da üçüncü kişi hakkında aynı şeyi düşünerek ona göndermiş, kısaca bu şekilde koyun başı yedi evi dolaşarak ilk sahabenin evine geri gelmişti.”



KAYNAKLAR



1-Fezâil-i A’mal- Muhammed Zekeriyya Kandehlevi- Gülistan Neşriyat-İst-



2-Yeryüzü Yıldızları-Halid Muhammed Halid-Beka Yayınları- İst–2005



3- Son Peygamber-Prof. Dr. M. Ebu Zehra- Kitabevi Yayınları- İst–1997

4- Mektubat-Said Nursi- Işık Yayınları-İzmir–2001