Yanıt: Atatürk Oratoryosu 2
ATATÜRK ORATORYOSU
— SELANİK’TEN CUMHURİYET’E -
— Yıl 1881
—Selanik’te Türk milletinin aydınlığı parlak bir güneş doğuyor.
Selanik pırıl pırıl o gece
Gökten iri bir yıldız kaydı
Sabaha karşı yüz yıl önce
Aktı Karadeniz’e doğru
Cihan tarihini süsledi adı
Ey büyük milletim övün ve sevin
Bir benzeri daha yaratılmadı
Dünyada bir tane senin Kemal’in
Işıklıydı yüzü al aydınlıktı
İlkbahar göklerinin pembe bulutları gibi
Maviydi gözleri, mavi
Akdeniz’in suları gibi…
Ak bir yol çizdi uzun uzun
Karanlıklar içinden.
Sildi karayazısını alnımızın
Daha o günden.
— Zaman ve günler geçer, Mustafa adı verilen çocuk serpildikçe serpilir, geliştikçe gelişir. Artık okul çağı gelmiştir.
Yavrum sen de olacaksın bir asker
Evet, asker, çünkü vatan er ister
Bilirsin ki çok sever seni baban
Fakat senden sevimlidir şu vatan.
— Mahalle mektebi
— 1893 Askeri Rüştiye
— 1895 Askeri İdadi
— 1902 Harp Akademisi
— ve 11 OCAK 1905 Mustafa Kemal Kurmay Yüzbaşı
— 1912 Balkan Savaşları
— Galiçya, Trablusgarp, Çanakkale Savaşları. Mustafa Kemal Osmanlı ordusunun en gözde subaylarındandır.
Gece karanlık ve soğuk
Dışarıda bıçak sırtı bir ayaz
Gökte ay üşür,
Gökte yıldız üşür,
Dışarıda gece üşür,
Mustafa Kemal üşümez,
Düşünür.
— Anadolu, güzel Anadolu. Türk’ün kanla, irfanla yoğurduğu mukaddes Anadolu.
— O bile çok görülmüş Türk’e. Atılmak, koparılmak isteniyor canından.
Et kemikten ayrılır mı?
Göğüsten sökülür mü yürek?
Türk ayrılır mı Anadolu’dan
Onu öldürsek.
Ankara’nın taştır yolu
Her tarafı asker dolu
Yetiş Kemal Paşa kolu
Kan ağlıyor Anadolu
— Bu sese kulak verdi Mustafa Kemal. Milletinin feryadı titredi kulaklarında.
— Yıl 1919, Mayıs’ın 19’u
— Millet suskun, aç, sefil
— Başlar eğik, gözler yaşlı
— İmanından başka milletin her şeyi alınmış.
“Ön düşüncem istiklaldi
Son düşüncem – Ya istiklal ya ölüm! –
Böylece halkımla birlikte oldum yürüdüm.”
Analar bacılar yola döküldü
Cephane taşıdı arkasından
Irmaklar suyundan faydalattı
Ağaçlar daldasından
Yer gök inledi: Bir yol daha
Kurtuluş Savaşı’nda.
— Anadolu içlerinde köyde bir anne “ ben nice çileler çektim. Bir oğlum var o da vatana feda olsun” diyerek oğlunu cepheye uğurlamaktadır.
“Durma, git evladım, açıktır yolun
Cenge sıvansın o bükülmez kolun
Silahını al, ön safa geçmiş bulun
Uğurun açık olsun uğurlar ola.”
Bir tehlike karşısında
Milletçe
Önce vatan
İşimizi bırakarak bir yana
Bir koşu geliriz köyden kente
Kara gözlü kızları yurdumun
Dağları, taşarlı, denizleri
Sen, ey Mehmet
Aslan yeleli ışığısın sınırlarımın
Tutun ellerinizden bir birinizin
“- İstiklale kavuşuncaya dek
—Bütün milletle birlikte
—Fedakârlıkla çalışacağım
—Kutsal inançlarım adına
—Yemin ediyorum
—Artık ben Anadolu’dan başka
—Hiçbir yere gidemem.” Böyle and içildi, yemin edildi, Mustafa Kemal’in ardından.
20 HAZİRAN 1919 Amasya’dan gürleyen bir ses
Kesildi gürültüler ruhu okşayan bir nefes
“İSTİKLALİ YİNE MİLLETİN KESİN KARARI KURTARACAKTIR.”
Vatan sürüklenirken bir uçurum ucuna
Dağılan kuvvetleri topladı avucuna
Kurşunlar gülle oldu, sopalar süngü oldu
Sınırlar baştanbaşa bir çelik örgü oldu
Bir kale heybeti var vatanın her taşında
Her işin başında o, her iş onun başında.
— Orada durmadı Mustafa Kemal
— Anadolu’ya Anadolu’nun bağrına iyice girmek istiyordu.
— Sivas illerine doğru yollandı.
Sivas illerinde sazım çalınır
Çamlı beller bölük bölük bölünür
Yardan ayrılmış bağrım delinir
Kâtip arzu halim yaz yâre böyle
— Şöyle haykırdı Mustafa Kemal Sivas’tan:
“MANDA VE HİMAYE KABUL OLUNMAZ. MİLLİ SINIRLAR İÇİNDE VATAN BİR BÜTÜNDÜR, BÖLÜNEMEZ. MİLLETİN İRADESİNİ HÂKİM KILMAK TEMEL ESASTIR.”
Ne yıldızlar kaynaşır gökyüzünde
Ne sevda ile taşar gönüller
Bir rüzgâr eser ki bıçak gibi
El ayak şişer
Erzurum yollarında geceleri
Ağır ağır kağnılar gider.
— Eylülde tekrar döndü Sivas’a
— Başladı Sivas Kongresi
— Subaylar, çiftçiler, din adamları, memurlar oturup şunları konuştular:
“ Vatanın dört bir yanını düşman sarmıştır.”
“ İstanbul hükümeti hiçbir şey yapmamaktadır.”
“ Anadolu’da uyanan sesi düşman boğmak istiyor.”
“ Nerede milli bir kıpırdanma varsa sindirmeye çalışıyor.”
Biz biliriz bizim işlerimizi
İşimiz kimseden sorulmamıştır
Kılıçla, mızrakla, topla, tüfekle
Başımız bir kere eğilmemiştir.
Bir selam gibi gitti Erzurum’a
Bir selam gibi geldi, Sivas’a Erzurum’dan
Dağlar alçaldı yol vermeye
Temizlendi iklimin karından
Yer gök inledi bir daha
İstiklal sevdasından.
— Mustafa Kemal ve arkadaşları 27 ARALIK 1919 günü, türküler ve bal verici çiçekler toprağı Ankara’ya ayakbastılar.
Ankara’nın taştır yolu
Her tarafı asker dolu
Artık yetiş Kemal Paşa
Kan ağlıyor Anadolu.
Kara bulut ne ki?
Kara gece ne ki?
Güneş şöyle bir vurunca
“Dağ başında duman” gibi
Dağılı dağılıverir
Evremizi saran sızı.
— İstanbul’un işgali, Mustafa Kemal tarafından şöyle protesto edildi. Ona göre “bu işgal 20. yüzyıl insanlık ve medeniyetine temel prensiplerine indirilmiş bir yumruktur.”
Gökyüzünde kara kara bulutlar
Başımıza neden geldiniz
Bizler konukseveriz ama
Düşmanları sevmeyiz.
Bu toprak bizim yurdumuzdur
Deli gönül yücesine çıkar
Bir üveyik olur uçar gider
Ardahan’dan Edirne’ye
Edirne’den Ardahan’a kadar.
Bir gün kara bulutlar göklerimizde konaklamış
Yaylılar gelip geçiyordu güneyden
Örtük kara perdeler sallanıyordu
Utanıyordu Anadolu’dan gelip geçenler
Milletin yüreği kan ağlıyordu.
—Biz haklarımızı ve istiklalimizi korumak için giriştiğimiz savaşın kutsallığına ve hiçbir gücün bir millete yaşama hakkından mahrum bırakmayacağına inanıyoruz.”
— 23 NİSAN 1920 Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı.
Bahar çiçekleri kanımız bizim
İnönü, Sakarya şanımız bizim
Kurumadı hala süngümüzde kan
Seni yabanlara vermeyiz vatan
— Milli savaşımızı yürütmek için Anadolu’nun bağrına toplanan bu meclisin görevi alınan haklarını geri almak idi.
“Tek gayem milletin istiklalini yeniden kazanmasıydı.”
“Egemenlik milletin olmalıydı.”
“ Milli bir ordu kurulmalıydı.”
“ Türk vatanından işgalci güçler atılmalıydı.”
Haince yurduma saldıran Yunan
Er olan evinde kalmasın anam
Kardeşler ocağı yıkılan yuvam
Toprağı düşmanlar almasın anam.
— Başlamıştı mukaddes savaş. Millet varlığını feda ediyordu. Kadın, kız, çocuk, genç, ihtiyar baş koymuştu istiklal savaşına.
— Türk milleti Mustafa Kemal’ini büyük bir göreve getirir. “ Türk Orduları Baş Komutanlığı…
Davranı da deli gönül davranı
Kemal Paşa dinlemiyor fermanı
Anası, bacısı, kızı, kızanı
Bizim gibi millet görülmemiştir.
Kuzumuz var yaylalarda meleşir
Çeşmemiz var gece gündüz söyleşir
Yazımız var pehlivanlar güreşir
Bu toprağa kimse girememiştir
Düşman koymuş meydanları kaçıyordu
Kattı Kemal Paşa’nın ordusu
Düşmanı önüne
Pişman etti anasından doğduğuna.
— Aydınlandı 26 AĞUSTOS şafağında memleketim Türkiye’m son sözü söylüyordu Mustafa Kemal.
“ ORDULAR, İLK HEDEFİNİZ AKDENİZ’DİR, İLERİ’”
—Böyle bir imanla, böyle bir emirle savaşan bir millet, elbette ki muzaffer olacaktır. Ardından Batı Cephesi komutanına bir telyazısı:
“ SİZ ORADA DÜŞMANI DEĞİL TÜRK MİLLETİNİN MAKUZ TALİHİNİ YENDİNİZ.”
— 25 AĞUSTOS
— 26 AĞUSTOS
30 AĞUSTOS ve 9 EYLÜL güzel İzmir yeniden Türk’ün olmuştur.
Kattı Kemal Paşa’nın ordusu sürdü gitti
Yetiştikçe vurdu düşmana
Hain düşman sallana sallana
15 günde İzmir’i dar buldu
Ölen kurtuldu, sağ kalan teslim oldu.
İzmir’in dağlarında çiçekler açar
Altın güneş orda sırmalar saçar
Bozulmuş düşmanlar yel gibi kaçar
Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa
Adın yazılacak mücevher taşa.
Güzel İzmir kordon boyun şen olsun
Beni senden ayıranlar son olsun.
— Kemal Paşa bir an bile durmayacaktı, çünkü vakti çok azdı. Ona göre asıl savaş şimdi başlıyordu: Medeniyet savaşı…
10 KASIM 1938
O sabah
Gök karardı birden bire
Kuşlar kanat çırptı
Yaprakları döküldü ağaçların
Yıl 1938
KASIM 10
9.05 geçiyordu saat
Ve o, Kocatepe’de
Bir çadırdan bir çadıra geçer gibi
Rahat ve cesur
Ankara’dan gelir geçer trenim
Bir gün olur elbet ben de binerim
Varır toprağına yüzüm sürerim
Biz vatan çocukları Gazi Paşa’m
Dilimiz takılı kaldı: DİYEMEDİK
Boynumuz bükülü kaldı: DOYAMADIK
Gidiyor, rast gelmez bir daha tarih eşine
Gidiyor, milyonları takmış peşine.
Yağışın ince ince toprağa
Ya dağılışın, bereket
Bayrak bayrak dalgalanışın
Kan, ümit, kuvvet
Gelişin çiçek çiçek açmış bahara
Gidişin kızılca kıyamet.
Gidiyor, sulhun ufuklarda yanan meşalesi
Gidiyor, harbin en korkulu aslan yelesi.
Sana borçluyuz ta derinden
Çünkü yurdumuzu sen kurtardın
Hasta yorgun düşmüştük
Yaramızı iyice sardın
Gidiyor, sonsuz olan kudreti sığmaz akla
Gidiyor, göğsünü çepeçevre saran bayrakla
Yiğittin, inanç doluydun, yapıcıydın
Sanatkârdın denizler kadar engin
Kimsenin görmediğini görürdü
Sevgiye bakan gözlerin.
Dedin ki, bu millet, bu büyük millet
Yüzyıllar boyunca geri kalmış
Bu yurt, bu güzel yurt, bizim yurdumuz
Her yanından yaralar almış
Büyüyor, gökten inmiş toprağa yaklaştıkça
Büyüyor, git gide gözlerden uzaklaştıkça
Dedin ki, bir güzel savaşmalı
Kurmak için yeniden
Bilgiyle, inançla, coşkunlukla
“ ÖVÜN, ÇALIŞ, GÜVEN!”
Yanıt: Atatürk Oratoryosu
Atatürk Oratoryosu
İhtiyarlar Korosu
Yol kapalı, yol uzun, tanyeri karanlık,
Yürür Atatürk elinde ışık...
Geceler mi çöktü? Karalar mı bastı?
Çatılar mı göçtü? Damlar mı yıkık?
Yetişir Atatürk imdada o zaman,
Atatürk başta o zaman,
İşte Atatürk o zaman büyük.
Analar Korosu
Hey çelik göğüslü, kaya omuzlu!
Düşman binlerle, engel yüz bin!
Doruklar yüce, tepeler şahin,
Okla, kılıçla kesildi önün!
Gençlik Korosu
Gene de onun buyruğu: İleri!
Yüreği, soluğu ileri...
Ordular, atılın ileri!
Kartallar sınırdan sınıra uçun!...
Yiğitler, koşun ileri!
Halk Korosu
Nasıl atıldındı düşmana acınla,
Ellerin kanda, kırılmış kaburgan.
Nasıl döğüştündü yenilmez gücünle,
İnmeden bir soluk atından.
Büyüktü savaşın, büyüktü ulusun da,
Bastığın toprak kahraman.
Analar Korosu
Sana bağlandı gönüller o gün,
Baş kodu yoluna başı olan
Sana eklendi sevgiler, saygılar,
Yüceydin daha da yüceldin o zaman...
Atatürk bir destan oldu koskoca.
İhtiyarlar Korosu
Açıklar, açlar, yenikler, yitikler,
Bir uçtan bir uca çırpınan bir vatan.
İnişler, yokuşlar, göçüşler, çöküşler,
Kağnı kağnı ateş, oluk oluk kan.
Nineler dizlerini uzattı başına,
Analar saçlarını örttü üstüne,
Yorgun kanatları, omuzları kan...
Saf saftı ölüler meydanlarda,
Vurulmuş devlerdi açıkta yatan.
Gençler Korosu
Göz seni görmeyince kör oldu o gün,
Bir seni bulmayan umutsuzdu.
Adını anmayan mutsuzdu,
İzinde yürüyen yol aldı o gün.
Analar Korosu
Ömrün koskoca bir acıydı, Atatürk.
Kimse çekmedi sencileyin.
Baş baştı yüreğin, göz gözdü.
Gençler Korosu
Karaydı geceler doğularca,
Bir sen güneşce gürledin.
İnanın dedin ulusa inanınca,
Güvenin dedin.
Halk Korosu
El ele çıktık yola seninle,
Sen öğrettin, biz öğrendik seninle,
Ateşe, ölüme gittik seninle.
İşte önümüz sonumuz seninle,
Ya varız ya yoğuz seninle...
Gençler Korosu
Sen gel bize gene, Atatürk!
Yürü bizimle ölüme dirime,
Hep sen ol bizimle,
Kal bizimle,
Yürü bizimle,
Ara, bul bizimle,
Hep sen ol bizimle
Atatürk!
Selahattin BATU
Yanıt: Atatürk Oratoryosu
10 kasım atatürk oratoryosu
solo :
Bu bir oyun , bir temsil değildir.bu , mustafa kemal’in varlığında hala yaşayan ve yaşamaya devam edecek olan gerçek ifadesidir.
Koro- mustafa kemal!
Solo :
Mustafa kemal’i anıyoruz bugün.o’nu anmak demek bir kez daha mustafa kemaller olmak demektir.tek bir varlıokta mustafa kemal’in varlığında birleşmek demektir.
Koro-mustafa kemal!
Solo- o’nu anmak çalışmak demektir.
Solo : Inandık sana yüce insan
kendimize ve güneşe inanır gibi
emek gerekse ülkeye
denizlerimiz olsun
can gerekse ülkeye
denizler kanımız olsun
inandık sana yüce insan
kendimize ve güneşe inanır gibi
vakit tamam yol hazır
düşelim yola , düşelim yollara.
Koro : Edirne’den ardahana kadar
bir toprak uzanır
boz kanatlı üveyikler üstünden uçar
edirne’den ardahana kadar
solo : O yaratılış destanının engin denizinden gelip
bağımsızlığın ve hürriyetin gemisini
karadenizde muzaffer bir ufka götüren
bu rüzgar bize benzer
koro- biz mustafa kemal’e benzeriz.
Solo : Bu gök
büyük sutunlara sonsuz ırmaklar çivileyen
orhun göklerine benzer.
Bu anadolu’dur , güzeldir , kahramandır.
Anadolu yalnız bize benzer
koro- biz mustafa kemal’e benzeriz.
Solo : Samsun’un evleri denize bakar
sokakları yosun içinde
çapalar , takalar , mavnalar
bilyalar gibi suyun üstünde
bir iner bir kalkar
solo : Var git karadeniz var git başımdan
mızıka çalındıda düğün mü sandın
bir yol koyup gideni gelir mi sandın
mustafam ! Mustafa kemal’im
çayır ağlar , çimen ağlar , ben ağlarım
yaşın yaşın mezarını ararım
şu dünyanın işine bak
mustafam ! Mustafa kemal’im.
Solo : 1919 yılının mayısında. 1881 doğumlular 38 yaşındaydı.
Bunlardan biri de büyük insan , büyük komutan mustafa kemaldi. Türk olmanın haklı gururuyla tarihin yanlış akışını durduran mustafa kemal. Türk’ün hayatını yeniden başlatan insan.
Solo : Ses eder mustafa kemal haykırarak
gecenin ve türk’ün sonsuzluğunda
doruk doruk söker kocaman bir şafak
solo : Bu millet içinde bir kemal demiş ki :
Vatanın bağrına dayamış düşman hançerini
yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini
solo : Bu milletin içinde bir kemal , mustafa kemal diyor ki :
Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini
bulunur kurtaracak bahtı kara maderini
koro- mustafa kemal’im , atatürk’üm
solo : Ses eder mustafa kemal
parladı yüzlerde ve karanlıkta sancak
hak !
Koro- yüz kere , bin kere hak !
Solo- yıl 1919 mayıs ayının 19.günü samsun’a çıktım.
Koro- mustafa kemal atatürk
solo : Kıyı takmış yaprağını gülünü
bahar eder
bir gemi yaklaşır karanlıktan
felek terk-i diyar eder.
Koro- eder ooyyy…
solo : Kimseler bağımaz çağırmaz
sanki uzaklara bakar ar eder
gönül çarptıkça yelken beyazlığına
ruz-i gar eder.
Koro – eder ooyyy…
solo : Ecdadın en yüksek mukaddesatı ,
tarihi , bayrağı çiğneniyordu.
Endülüs halkının mukeddaratı
türk’e verilmek isteniyordu.
Koro – atatürk olmasaydı
solo : Ben çelikle imanın boğuştuğu bir yerde
şan dolu bir tarihi çevirdim yaprak yaprak
daha iyi anladım , niçin başım göklerde
neden geziyorum , yeryüzünde alnım ak.
Solo : Bir selam gibi gitti erzurum’a
bir selam gibi vardı sivas’a
dağlar alçaldı yol vermeye
temizlendi dumanından karından
koro- yer gök inledi bir kez daha kurtuluş savaşı’nda
kurtuluş savaşında
solo : Sana bağlıyız ta derinden
çünkü yurdumuzu sen kurtardın
hasta , yorgun düşmüştük
yaralarımızı iyice sardın
solo : Arkadaş ! Yurdumu alçaklara uğratma , sakın
siper et gövdeni , dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana vadettiği günler hak’kın
kim bilir , belki yarın , belki yarından da yakın
solo- atanın kararlı eli izmir’e doğru çevrilmiş
solo – ordular ! Ilk hedefiniz akdenizdir ileri
koro- görüyoruz seni kalbimizin gözleriyle
sen bütün milletin ruhu
kalplerde yatan adam
solo : Sen hürriyetin direği
sana borçluyuz ta derinden
en büyüğün mustafa kemallerin
biz seni hatırlarız.
Binip trene gidende
biz seni hatırlarız
önce adını öğrenir çocuklarımız
binler yaşa ! Yurdumuza hizmeti büyük
kemal paşa!
ölümsüz insan ! şanlı atatürk
sen insanlık aşkına açılan çiçek
kör gözlere nur , destanlara ibret oldun
sen vatan demeksin mustafa kemal
solo : Yiğittin , inançtın , sanatkardın , denizler kadar engin
kimsenin görmediğini görürdü
sevgiyle bakan gözlerin
koro : Yer sarsılsa yerinden
ne senden geçeriz , ne senin eserinden
Yanıt: Atatürk Oratoryosu
Şimdi bir deniz varsa,
Pamuk tarlaları
Rüzgarler altında
Şimdi bir tren geçiyorsa ovalardan.
Buğday sarısı güneşte
Bir kuş uçuyorsa.
Şimdi bir bayrak dalgalanıyorsa
Aylı yıldızlı
Yaşamak seninle güzel,
Yaşamak bunun için büyük
Sevgili ATATÜRK !
Mustafa Kemal’i düşünüyorum
Yeleleri alevden, al bir ata binmiş
Aşıyor yüce dağları,engin denizleri
Altın saçları dalgalanıyor rüzgarda
Işıl ışıl yanıyor mavi gözleri
KORO: ATATÜRK, her işte bir fikir
ATATÜRK, her işte bir adım
ATATÜRK, her işte bir nefes
ATATÜRK, her işte muradım
Yıl 1881, kiraz mevsimi
Vakit, alaca karanlık
Ay batacak ,güneş doğmak üzere
Toprak kabardı, gök gerine gerine uyanıyordu.
İki katlı evde, çifte şamdan yanıyordu.
Ve ansızın
Sarı,gür bir kadın saçı gibi
Dalga dalga esti rüzğar
Kiraz ağaçları, meyve yüklü pıtrak pıtrak
Gün ağardı, taze apak
Ve öptü yeni doğanın
Küçük Mustafa’nın parlak ışıklı yüzünü güneş
Selanik , baba ocağı.
Kilise çanlarının ezanla karışıp gittiği çocukluk yıllarım.
Gür ağaçlı bahçeler,
Ve tadına doymadığım kara dut.
Geçti dört mevsim,dört yaz
Uzun ince parmaklarımda.
Mahalle mektebinde diz çöküp
İlahilerle başladı okula.
Sonra devam etti ,
Şemsi Efendi ilk okuluna
Küçük Mustafa’nın içinde
Sönmeyen bir hevesti askerlik
Gizlice girdi askeri rüştiyeye
Yatılılık yılları başladı
Manastır askeri İdadisinde
Okul bitince…,
İstanbul’a ,Harbiye’ye girecekti,
Düşlerini gerçekleştirmeye
İSTANBUL ,İSTANBUL….
Bir evrensel bekçisiydi dünyanın
Burada geçti en güzel günleri hayatının
KORO: ATATÜRK, her işte bir fikir
ATATÜRK, her işte bir adım
ATATÜRK, her işte bir nefes
ATATÜRK, her işte muradım
Yıl 1905,
Mustafa Kemal şimdi yüzbaşı
Yıldızlar içinde yıldız,yücelmişti başı
Dışarıda, bıçak sırtı bir ayaz
Gökte ,yıldız ve ay üşür
Mustafa Kemal üşümez
Vatanını ve ulusunu düşünür
Önce Traplusgarp…
Issız ve sessiz çöller.
Balkan Harpleri derken
Kapımızda bulduk
Birinci Dünya Harbini birden
Yıl 1915,Gelibolu.
Üstümüze bütün gücüyle dayanmış
Koskoca bir emperyalist ordu.
Gemiyle tam karşımızda Çanakkale’de
Öğün ey Çanakkale, cihan durdukça öğün.
Ömründe göstermedin, bin düşmana bir düğün.
ÇANAKKALE TÜRKÜSÜ
Yıl 1918,
Mustafa Kemal, İstanbul’da
Ülke teslim edilmişti Mondros’ta
Bakarken düşman gemilerine bir bir
Geldikleri gibi gideceklerdir.
1.Dünya savaşı bulmuştu sonunu
Şaşırmıştı Avrupa kendi yolunu
Bölünmüş tüm Anadolu.
İngiliz’e,Fransız’a, Yunan’a
Ülkem Kan ağlıyor,
Düşman çizmesi altında.
Anadolu, güzel Anadolu.
Türk’ün kanla ,irfanla yoğurduğu
Mukaddes Anadolu.
O bile çok görülmüş Türk’e
Atılmak ,koparılmak isteniyor canından
Et kemikten ayrılır mı?
Göğüsten sökülür mü yürek
Türk ayrılır mı Anadolu’dan
Onu öldürsek.
KORO: ATATÜRK, her işte bir fikir
ATATÜRK, her işte bir adım
ATATÜRK, her işte bir nefes
ATATÜRK, her işte muradım
Zamanı geldi
Karar vermişti,Paşa
Eğilmiş vatan haritasına
Baktı baktı Anadolu’ya
Tutsak yaşamak,
Baş kaldırmamak ,en büyük ardır.
Gelin el ele verelim,
Düşmana haddini bildirelim.
Bir gemi yol alıyor ,
Karadeniz sularında.
Bir güneş taşıyor içinde
Samsun’da doğacak
Kurtaracak vatanını,
Düşman istilasından.
Bir gemi Karadeniz dağlarını yaman aşıyor,
Bir gemi Anadolu’ya umut taşıyor.
O gemide bir ümit ,bir inanç geliyor.
Yıl ,1919
Mayıs’ın on dokuzu.
Uyanın Samsunlular!
Uymak ölüme eş
Diriltin ruhunuzu,
Ufukta bir gemi var.
Bir gemi yanaştı Samsun’a sabaha karşı
Selam durdu kayığı,çaparı,takası
Selam durdu tayfası.
Samsun Limanına bu gemiden atılan
Demir değil,
Sarılan ana yurda
Kemal Paşa’nın kollarıydı.
GENÇLİK MARŞI
Havza’ya vardım ki,Kulağımızı koyalım bir
Bağımsız yaşamak diyelim bir,dinle ne ses verir.
Havza pazarına inmiş ,allı morlu köylüler
Çıkarlar ormanlardan gizli gizli ,çağıralım bir
Gelirler toplanırlar,ateşimizi onlar için yaktık
Özgür yüreklerinin soluğunu üflesinler bir
Sevelim dedi,Mustafa Kemal, sevelim bir
Selam verelim bir ,selam alalım bir
Halk olmak ne güzel şeydir.
20 Haziran 1919 Amasya’dan gürleyen bir ses
Kesildi gürültüler ruhu okşayan bir nefes
Ne yıldızlar kaynaşır gökyüzünde
Ne sevda ile taşar gönüller
Bir rüzgar eser ki bıçak gibi
El ayak şişer
Erzurum yollarında geceleri
Ağır ağır kağnılar gider.
Bir selam gibi gitti Erzurum’a
Bir selam gibi geldi Sivas’a Erzurum’dan
Dağlar alçaldı yol vermeye
Temizlendi ikliminden karından
KORO: ATATÜRK, her işte bir fikir
ATATÜRK, her işte bir adım
ATATÜRK, her işte bir nefes
ATATÜRK, her işte muradım
Kara günlerim uzaklaşın.
Yok ulun kara düşüncelerim.
İşte vatanın bağrı can olmuş
Dermansız bilinen yürek
Birden derman olmuş.
Gazi Paşam önümüzde,
Gecemizde ,gündüzümüzde
Vatan bakışlı bir ceylan olmuş.
Bir ömür bilirim karadan kara,
Canlar içinde canlar uykusuz.
Bir dert işlemiş, vatanın gönlüne
Gönüller kor kor,
Dudaklar susuz.
Vatan,sen büyüksün
Sen güzel.
Bu can feda olsun senin yolunda
Varlık içinde yok sana bir bedel
Hilal sağ yanımda,
Yıldız solumda.
Ankara’nın taştır yolu
Her tarafı asker dolu
Artık yetiş Kemal Paşa
Kan ağlıyor Anadolu
ANKARA TÜRKÜSÜ
Gazi Paşa,Ankara’da.
Bir adım Afyon,
Bir selam, bütün yurt hazır.
Bir işaretle,yürekler bir kuş.
Bir sözle , bütün Anadolu
Cepheleri doldurmuş
Yer gök inledi bir yol daha
Kurtuluş Savaş’ından.
Analar , bacılar yola döküldü.
Cephane taşıdı arkasından
Irmaklar suyundan faydalattı,
Ağaçlar duldasından
Bahar çiçekleri kanımız bizim
İnönü,Sakarya şanımız bizim
Kurumadı hala süngümüzde kan
Seni yabanlara vermeyiz vatan
Kattı Kemal Paşa’nın ordusu sürdü gitti
Yetiştikçe vurdu düşmana
Hain düşman sallana sallana
On beş günde İzmir’i dar buldu.
Ölen kurtuldu ,sağ kalan teslim oldu.
İzmir’in dağlarında çiçekler açar
Altın güneş orda sırmalar saçar
Bozulmuş düşmanlar, yel gibi kaçar
Yaşa,Mustafa Kemal Paşa. Yaşa
Adın yazılacak mücevher taşa
Güzel İzmir kordon boyun şen olsun
Beni senden ayıranlar son olsun.
İZMİR MARŞI
29 Ekim 1923’te
Sen hoş geldin diyorduk
Yeni bir rejime.
Cumhuriyet,
Cumhuriyet çocuklar için doğacak
Cumhuriyet olmazsa gelecek olmayacak
Bu vatan Türk’tür.
Türk kalacak
Dildesin ,gönüldesin Cumhuriyet.
Yiğittin, inanç doluydun, yapıcıydın
Sanatkardın, denizler kadar engin;
Kimsenin görmediğini görürdü,
Sevgiyle bakan gözlerin.
Dedin ki:Bir güzel savaşmalı
Kurmak için yeniden;
Bilgiyle, inançla,çoşkunlukla
“ Övün,Çalış, Güven”
Sana borçluyuz ta derinden
Işığısın bu yurdun,
Dilimizi ,ulusallığımızı öğrettin bize,
Çünkü Cumhuriyeti sen kurdun.
Hürriyeti sen yaydın içimize
Halkçıyız, dedin halk içinden,
İnançta hür yetiştirdin bizi
Borçluyuz sana ta derinden!
Uygarlık denilen yüce hedefe,
Varmayı öğrettin bize Atatürk
Çağdaşlık yolunda şana şerefe,
Ermeyi öğrettin bize Atatürk
İlkelerin birer sarsılmaz kaya
Devrimler yapıldı arka arkaya
Dostluğu ,barışı, milli halkı
Sen öğrettin bize Atatürk
1933, 29 Ekimde
“ Türk Milleti “ diyerek başlamıştı söze
Kutlu günümüzdü
Bugün hepimizin
10 yaşındaydı Cumhuriyetimiz
Birlik içinde milletimiz
ATTÜRK’ÜN KONUŞMASI ; ONUNCU YIL MARŞI
Yıl bin dokuz otuz sekiz, 10 kasım Perşembe .
Hatırdan çıkmayacak bir sonbahar
Sarsılıyor İstanbul yedi tepe
Yaman esti Dolmabahçe’de rüzgar
Yıllardan, 1938
Ve bir 10 kasım sabahı
Özgürlüğüne kavuşmuş
Bir vatan içinde
Dağlanmıştı yüreklerimiz.
Kasım gülleri…
10 Kasım ardından
Gittin gideli hala güz kokar yastığım
Hazan sabahlarıyla baş başayım
Hayalinde kaldığım gibi,
Kasım gülleri açar geceleri,
Katmer katmer yalnızlık kokar.
Oysa gök yüzüne güneşi boyadım.
Gece gündüz ışığımı bul diye,
Şehir “sen” bakar ,
Güneş “ sen” yakar,
Kasım gülleri “sen “ açar,
Hüzün bakışlım.
Ay tenine yangın ,
Bu canda.
Güz “sen “ kokar.
Her doğum başlangıçtır ölüme.
Ölüm;
Sığdırılmışsa içine bir yaşam,
Yaşam adanmışsa yaşamlara
Ve öldüğünde insan
Selam duruyorsa hala
Topuyla, tüfeğiyle ve elinde çiçeğiyle
Göz yaşlarıyla damla damla
İnsanlar.
Ve varsa hala ardından
Ağlayan kadınlar ve çocuklar
Ölümüm adı değildir
10 Kasım
Olsa olsa bir merhabadır ölüme.
Çakmak çakmak gözlerin; hala ışık saçıyor.
Doğum günün 10 kasım , tarih yanlış yazıyor
Biz ağlamıyoruz bak, gülüyoruz kasımda
Biliyoruz Milletçe , ATATÜRK başımızda
Mustafa Kemal,
Yüreklerimizdeki sevgi,
Kanımızdaki kıvılcım,
Canımızdaki ruh,
Dilimizdeki hece,
Alnımızdaki gurur.
Gönüllerde taht,
Dillerde marş,
Cumhuriyete ad,
Ulusumuza rehber.
Anafarta’larda MUSTAFA KEMAL’din
Kurtuluş Savaş’ında GAZİ KEMAL,
TÜRKİYE CUMHURİYETİ’ ni kurarken
ATATÜRK oldun.
Yaşarken önderimizdin
Yokluğunda ışığımız.
KORO: Öldü sanmayın beni
Kalbinizdeyim sıcak duygularınızla
Elinizdeyim verimli işler içinde
Nerede, üstünse başarınız,
Bilin ki orada ben varım.
Böldürtmeyiz vatan bizim canımız
İlkelerin tendir, bayrak kanımız,
Türk gençliğiyiz biz, büyük şanımız,
Rahat uyu ATAM, Biz varız.
HAZIRLAYANLAR:
İSTİKLAL İLKÖĞRETİM OKULU KÜLTÜR-EDEBİYAT VE KİTAPLIK KULÜBÜ
Yanıt: Atatürk Oratoryosu
ATATÜRK ORATORYOSU
UYKUSUZ GECELER
ERKEK:
Birinci Dünya savaşı bulmuştu sonunu,
Şaşırmıştı Avrupa kendi yolunu.
KIZ :
Fakat tanımıyordu Türk’ün oğlunu.
Donanmayla İzmir’e geldiği zaman,
KORO : Gözünü kırpmadı plan yaptı Ata’m.
ERKEK :
Düşman olmaz hayal kuruyor,
Anadolu’mu paylaşmak istiyordu.
KIZ :
Türk Milleti ise cesur,bekliyordu.
Güvenirken silaha çıldırmış düşman,
KORO : Mumlar bitti ama yine çalıştı Ata’m.
ERKEK:
Düşman olmuş batılının maşası
Unutmuş mu Fatih’i,Alparslan’ı?
KIZ :
Bilmiyor mu Türk’ün kalbinde yananı,
İsterken O,koparmayı candan,
KORO: Sabahlara kadar ayaktaydı Ata’m.
ERKEK:
Yurdum paramparça,her tarafta düşman,
Silahım süngü olsa ,ekmeğim yavan,
KIZ :
Yine de eser rüzgarım , ah ne yaman
Sarılmışken çevrem doğudan,batıdan,
KORO : Mavi gözlerini hiç yummadı, sabaha dek Ata’m.
ERKEK:
Tutmuş düşman Kocatepe’yi dört yandan
Mehmetçik öldü,vatan kaldı yaşayan.
KIZ :
Bu gün Türkiye’m hediyedir O’ndan
Zor durumdayken millet,Allah’a tapan,
KORO : Uyku nedir bilmedi,düşündü hep Ata’m.
ERKEK:
İtalyan’ı,Fransız’ı ve Yunan’ı,
Tanıdı,kendini ateşe atanı,
KIZ :
Vatan için toprak altına yatanı
Unutmuşken bunu karşıdaki düşman
KORO : Dinlenmeden çare aradı Ata’m.
ERKEK :
Bir on Kasım sabahı güneş doğmadan
Yüce milletin matemi son bulmadan,
KIZ :
Dokuzu beş geçe durdu yelkovan.
Ebedi uykusuna dalarken Ata’m
KORO : Uyuyabilir mi hiç yas tutan vatan?
ERKEK :
Çalıyor acı acı bu gün sirenler,
Ağlıyor dünya yüzündeki tüm Türkler.
KIZ :
Neler kazandırdı ,O ,bizlere neler,
Ne yaşlar dindi , ne matem sona erdi,
KIZ VE ERKEK :
Ama kalbimizde hep,
KORO : ATA’M ÖLMEDİ
-Son-