Giriş


REFORMTÜRK 17. YIL


1 sonuçtan 1 ile 1 arası
  1. #1
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    Standart 10.sınıf Tarih Temel Kavramlar

    Tekfur :
    Bizans İmparatorluğu zamanında vali düzeyinde olan yöneticilerle Anadolu ve Rumeli'deki Hristiyan beylerine verilen genel ad.
    Bizans İmparatorluğunda merkez dışındaki şehirlerin müstakil valilerine Tekfur denirdi. Bunların idari ve askeri vazifeleri vardı. Türkiye Selçukluları ve Osmanlı Devletinin ilk zamanlarında Tekfurlarla çok sıkı münasebet kuruldu. Tekfurlar Türk akınlarından korunup, istiklallerini muhafaza etmek için Türklere çok miktarda vergi verirlerdi.
    Tekfurların bazıları durumlarını muhafaza edebilmek için Türk kumandan ve beyleriyle akraba olma yollarına başvururlardı. Bu sebepten ekserisi kızlarını Türk kumandan veya oğullarına gelin verirlerdi. Bu tekfurların içinden Müslüman olanlar da oldu. Bunlardan Harmankaya Tekfuru Köse Mihal en meşhurudur. Osmanlı Devletine ve İslamiyete hizmetlerde bulundu.
    Bizans İmparatorluğu yıkılınca tekfurluk da tamâmen tarihe karıştı.


    Fütüvvet :

    Fütüvvet fetâ kelimesinden gelmektedir. Fetâ yiğit, fütüvvet yiğitlik demektir. Fütüvvet, yiğitlik anlamına meslekî bir organizasyon; meslek teşkilatı olarak gelmektedir. Tasavvufî yönü olan bir meslek teşkilatıdır. Kaynağı şundan kaynaklanmaktadır; Sûfileri, tarikat erbâbını, dervişleri, tekkeye devam eden müridleri umûmiyetle, beleşçilikle itham etmişlerdir, oysa sûfiler, kendi emeğini biçmek fikrinde olan kimseler olarak görülmektedir.
    Anadolu’ya, Horasan’dan Orta Doğu’ya, Bağdat’a, Selçukîlerle Anadolu’ya gelmiş fütüvvet teşkilatı çok canlı olarak yaşamıştır. Kırşehir’de fütuvvetin pîri Ahî Evren olarak bilinmektedir. Şehirde, senede bir kez Ahî Evren merasimleri yapılmaktadır.
    Döneminde, bir insan ahîyse; zengin, varlıklı, itibarlı, yüksek mercilerde olduğu anlaşılmaktadır.

    Sözlükte Fütüvvet kelimesi; "1. Soy temizliği, 2. Mertlik, Gençlik, Yiğitlik, Delikanlılık, 3. Cömertlik, Elaçıklığı"(1) anlamlarına gelmektedir. Fütüvvet kurumunun kanunnâmeleri durumundaki fütüvvetnâmeler incelediğinde, bu kelimenin aslının Arapça olduğu ve "fetâ" kelimesinden türemiş bulunduğu görülür. "Fetâ" tekil bir kelime olup, "delikanlı, yiğit, eli açık, iyi huylu" anlamındadır. Çoğulu "fityan"dır(2).

    Voyvoda :

    Voyvoda Slav dillerinde kumandan ya da prens anlamına gelir. Osmanlı Devleti Eflak ve Boğdan'ı topraklarına katmadan önce bu ülkelerin kralları voyvoda adıyla anılmaktaydılar. Osmanlı Devleti zamanında aynı terim Eflak ve Boğdan vilayetlerine padişah tarafından tayin edilen valiler için kullanılmaya devam etti. Voyvodalar Osmanlı Devleti'nin kadrolarında sancak beylerine eşit konumdaydılar. Anadolu ve Rumeli'deki resmi hristiyan yöneticilere bu ad verilmiştir.

    İskan :

    Yurtlandırma. Yurtlanma. İskan Etmek : Boş bir yere insan yerleştirmek.
    " : Ev yurt kazandırmak.İskana Açmak: Kadastrosunu planlarını ve altyapısını bitirip bir bölgeyi inşaat yapmaya hazır duruma getirmek.

    Kolonizasyon :

    Sömürgecilik, genellikle bir devletin başka ulusları, devletleri, toplulukları, siyasal ve ekonomik egemenliği altına alarak yayılması veya yayılmayı istemesi, müstemlekecilik, kolonyalizm (TDK Sözlüğü)
    Sömürgeciler genellikle sömürdükleri bölgelerin kaynaklarına el, iş gücüne, pazarlarına el koyar ve aynı zamanda sömürgeleri altındaki halkın sosyo-kültürel, dini değerlerine baskı uygularlar. Sömürgecilik ile emperyalizm kimi zaman birbirleri yerine kullanılan terimler olmakla birlikte emperyalizm, şekli olduğu kadar şekli olmayan alanlarda da kontrolün hakim gücün elinde bulunduğunu durumlarda kullanılmaktadır. Sömürgecilik terimi aynı zamanda bu sistemi meşrulaştırmak veya yaymak için kullanılan bir dizi inanca da işaret etmektedir, zira Sömürgeciler kendilerinin sömürdükleri insanlardan daha üstün olduklarına inanırlar. Sömürdükleri insanları gelişmemiş toplumlardan seçerler . Dünya bu sömürgecileri, gelişmemiş toplumları refaha kavuşturmak ve gelişmelerinde katkıda bulunmak amacıyla baskı altında tuttukları şeklinde algılar veya algınlanması sağlanır. Bir bakıma iyimserlik havası estirilir. Sözde bilimsel teorilerle de desteklenmeye çalışılan bu tip inançlar daha çok 19.yüzyılda Avrupa'da yayılmış ve Avrupalıların tüm dünyada sömürgeci güç olarak yayılmasının da sözde meşru dayanağı olmuştur.
    Avrupa sömürgeciliği kabaca iki büyük dalgaya ayrılabilir. İlki keşiflerle başlamış ikincisi de 19.yüzyılın ikinci yarısında başlayan dönemidir...


    Sömürge Tipleri Farklı sömürgecilik tipleri vardır. Sömürgecilerin büyük kentlerdeki halkları sömürdükleri topraklara taşıdıkları tipe örnek ABD'nin ilk onüç eyaleti, Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda, Arjantin ve Sovyet döneminde Sibirya'da gerçekleştirilmiştir. Sömürgeciler sömürdükleri topraklardaki yerli halkı kontrol etmesi veya güçle tehdit etmesi için İngilizlerin Hindistan'da, Mısır'da, Hollandalıların uzakdoğuda ve Japonların sömürge imparatorluklarında yaptıkları gibi yöneticiler atarlar. Bazen Latin Amerika ülkelerinde olduğu gibi sömürgeci gücün kendi topraklarından getirdiği halklar yerli halklarla karışır bazen de ki çoğunlukla olan budur; Fransa'nın yönetimi altındaki Cezayir'de veya Güney Rodezya'da olduğu gibi ırken ayrı topluluklar halinde yaşamaya devam ederler.
    Bir başka türde de Barbados, Saint-Domingue ve Jamaika gibi ülkelerdeki geniş çiftliklere (plantasyon) beyaz sömürgeciler siyah köleler getirerek çalıştırırlar. Bir diğer sömürge türünde ise sömürgenin asıl amacı bölgenin daha geniş bir şekilde kolonize edilmesi değil ticarettir.

    Yörük :

    Yörük, göçebe yaşam tarzını seçmiş Türkmenlerdir. Türkçe yürümek kelimesinden türetilmiştir. Anadolu'da yaylak-kışlak hayatı yaşayan Türkmen aşiretleri (obaları) için de kullanılır. 1990'lara kadar azalarak devam eden yörüklük geleneği günümüzde Çukurova, orta ve batı Toroslar'da yaşayan 1500 den fazla aile tarafından hala devam ettirilmektedir. Bu geleneğin gelecekte alternatif bir turizm anlayışı içinde değerlendirilerek yaşatılabilmesi için çalışmalar yapılmaktadır.
    Türkiye'de, Osmanlı döneminde 19. yüzyıldan sonra zorla iskan ettirilerek göçebe yaşam tarzından vazgeçirtilen gruplar da kendilerini "Yörük Türkmenler" olarak tanımlarlar. 17. yüzyıldan önce yerleşik hayata geçenler ise kendilerini "Manav Türkmenler" olarak tanımlarlar.
    Aslında Türkiye'nin nüfusunun oldukça büyük bir bölümü köken olarak Yörük-Türkmen'dir, fakat Türklerin Anadolu'ya göçüyle yerleşik hayata geçen Oğuz Türkleri "Türkmen" adıyla kalmış, göçebe kalanlar ise "Yörük" adıyla anılmışlardır. Bu yörükler de yavaş yavaş yerleşik hayat tarzına geçtikleri için, günümüzde özellikle Toroslarda göçebe Yörükler kalmıştır. Ancak göçebe yörüklere (fazla olmasa da) Türkiye'nin pek çok bölgesinde rastlanmaktadır. Günümüzde yörüklerin büyük bölümü ise tam yerleşik yaşam biçimine geçmişlerdir.

    Fetret Devri :

    Fetret Devri, Bunalım Devri veya Fasıla-i Saltanat, Osmanlı Devleti'nde Yıldırım Bayezid'in 1402'de Ankara Savaşı'nda, Timur İmparatorluğu'nun kurucusu olan Timur'a yenilip esir düşmesi sonucu ortaya çıkmıştır. Yıldırım Bayezid'in dört oğulu arasındaki taht kavgaları nedeniyle 1402den 1413e kadar süren kargaşa dönemidir. Fetret Döneminde birbirleriyle taht mücadelesine giren Yıldırım Bayezid'in oğulları Emir Süleyman, İsa Çelebi, Musa Çelebi, Çelebi Mehmet'dir. Bu dönemde bu rakiplerin yaptıklarının ayrı ayrı tematik olarak incelenmesi ile Fetret Devri'nin karmaşık gelişmelerini biraz daha anlaşılır hale getirmek imkanı vardır.

    Hanedan :

    Hanedan: Hükümran aile, hükümdarlık ailesi, hükümdar ailesi. Bir devletin hükümdarı bulunmuş, hükümdarlığını yapmış kişinin ailesi, onun erkek ve kadın üylerinin toplamı.
    Mecâzen eski, soylu, köklü büyük eşraf aileleri hakkında da kullanılsa da, bu manada tarih terimi değildir. Hanedan yerine sülale denilmemelidir. Sülale tarih terimi olarak çok nadir kullanılır ve hanedan terimini tam olarak karşılamaz.

    Saltanat :

    Bir ülkede hükümdarın, padişahın, sultanın egemen olması: �Bir medeniyetten öbürüne geçerken kaybolan şeylerin yanı başında gerçek saltanatlar da vardır.� -H. A. Yücel. 2. mec. Bolluk ve zenginlik, gösterişli yaşayış. 3. mec. Birinin bir işte, bir yerde bulunan kimseler üzerindeki egemenliği.

    Örf :

    Yasalarla belirlenmeyen, halkın kendiliğinden uyduğu gelenek: “Allaha şükür, Türk halkı kendi diline, dinine, örf ve âdetlerine hâlâ bağlıdır.” -M. Kaplan.

    Çıkma :

    Çıkma Edirne, Galata ve İbrahimpaşa saraylarındaki acemioğlanların derecelerine göre kapıkulu süvari bölükleriyle sarayın dış hizmetlerine ya da devlet hizmetlerine; saray hizmetlerinde bulunan kimselerin de dış hizmete atanmalarıdır.

    Dirlik :

    Dirlik; terim olarak, tımar sistemi ile devletin bazı hizmetler karşılığında, bir takım asker ve memurlara verdiği miktarı belirli gelir kaynaklarının genel adıdır.Dirlik sistemi ile devlet, daha çok ürün olarak alınan vergileri toplayıp hazineye aktarmak gibi bir yükten kurtuluyor, bu işi vergileri kaynağından toplayabilecek görevlilere bırakıyordu. Bu görevliler hem kendilerine vergileri bırakılmış dirlik alanını yönetiyor, hem de çağrıldığı anda beslediği askerlerle savaşlara katılabiliyordu. Miri arazinin en önemli bölümünü oluşturan bu dirlik sistemi ile devlet ordusunun büyük bir bölümünü oluşturan atlı eyalet askerlerini meydana getiriyordu. Dirlik arazide toprak dirlik sahibinin mülkü değildi, yani Miri arazinin, devlete ait arazi olmasından dolayı, bu toprakların asıl sahibi devlettir. Dirlik sahibi, torağın sahibi değildi ama dirlik bölgesini koruma, kollama ve gözetme hakkına sahipti. Bu yönetim hakkını hiçbir zaman keyfi olarak kullanamaz, kadı denetiminde dirliğini yönetirdi.

    Hirfet :

    Hirfet. Osmanlı Devleti'nde kunduracılık, duvarcılık, demircilik, marangozluk, dokumacılık gibi küçük el sanatlarına verilen addır.

    Lonca :

    Geleneksel Osmanlı idari sisteminde yerel kamu hizmeti niteliği taşıyan işleri yürüten bir kurum. Mesleki gruplaşmalardan doğan loncalar, hiyerarşik yapıda örgütlenmiş esnaf birlikleri olup bir bakıma yerel sivil toplum örgütleridir . Loncalar sayesinde esnaf idarede söz sahibi olmuştur . Loncanın başında bulunan esnaf şeyhi veya esnaf kethüdası, esnaf tarafından seçilir ve kadı tarafından sicile kaydedilirdi.
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=124107

    Gedik :

    Gedik, esnafa, zanaatlarını uygulayabilmeleri için verilen, bir nevi imtiyaz ya da tekel usulüdür. Bunların sattığını başkası satamaz ve işlediğini başkası işleyemezdi.

    Miri Arazi :

    Osmanlı İmparatorluğunda mülkiyeti devlete ait olan tarım arazileri.

    Tahrir :

    Tahrir kaydetme, kayıt ya da tescil, deftere geçirme; kadastrodur. Eskiden tahrir defterleri vardı. Fatih Sultan Mehmet döneminden itibaren toprak sahiplerinin , vergi yükümlülüklerinin sayısı tahrir defterine kaydedilirdi.
    Konu Mustafa Uyar tarafından (16.Kasım.2011 Saat 22:56 ) değiştirilmiştir.

Benzer Konular

  1. Biçim Bilgisi Temel Kavramlar
    By Mustafa Uyar in forum Türkçe Dersi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 01.Ocak.2015, 16:22
  2. Matematikte temel kavramlar
    By Mustafa Uyar in forum Lise Matematik Dersi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 29.Ağustos.2010, 18:58
  3. Ölçme değerlendirme temel kavramlar
    By soleil in forum Seminer Çalışmaları
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 14.Haziran.2009, 21:25
  4. İngilizce 'de temel kavramlar
    By yağmuryürek in forum İngilizce Dersi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 19.Ocak.2009, 00:33
  5. Matematik Temel Kavramlar videolu anlatım
    By Beyza in forum Lise Matematik Dersi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 11.Eylül.2008, 14:10

Bu Konudaki Etiketler


Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.