Kimekler (Kimek Devleti)
Ortaçağ'da Türk Anayurdu'nun batı kesiminde yaşayan Kimekler (Kimegler), eski ve büyük bir Türk ulusudur. VIII. yüzyıl ortalarından, XI. yüzyıl ortalarına değin süren bir devlet de kurmuşlardı.
Kimekler'in yaşamış olduğu bölgenin yerli tarih kaynakları, son derece kıttır. Orada yürütülen arkeoloji araştırmaları, pek yetersiz bulunduğu gibi, yazılı tarih kaynakları da henüz ele geçmediğinden, Kimek ülkesinin iç haberleri yoktur. Göktürk çağı yazıtlarında (VIII. yy.) Kimekler veya bu boy birliğinde bulunan öteki boylar üzerinde bilgi verilmemektedir.

Komşu bölgelere ait yabancı kaynaklar da titizlikle taranarak, incelenmemiştir. Çinlilerin kuzeybatı yönünde ve oldukça uzakta bulunmalarına rağmen, onların Kimekler'i bildikleri, Saray Yıllıkları'ndaki kayıtlardan anlaşılmaktadır. Bazı eski kayıtlar da, IX. ve X. yüzyıla ait İslâm coğrafya eserlerinde bulunuyor. Bunlar, düzenli ve etraflı değil, tüccar ve gezginlerden derlenmiş, küçük bilgilerden ibarettir.

Kimek (Kimäk) boy adı, Kime (kéme) “gemi” sözcüğünün ilk şekli olan “Kimeg”den alınmış olabilir. Bilindiği gibi onlar İrtiş (Ertiş) ırmağının iki yanında yaşamışlardı. Bu büyük akarsuyu geçmek için, onların kullandıkları bir tür gemiden alarak komşularınca verilmiş olabilir. Türk boy biliminde böyle kullanılan hayvan veya eşyanın adının, boya ad olarak verildiğini biliyoruz. Nitekim biçimce buna benzeyen “Kanglı” ve “Kayıg” adlı boylar da, eski kaynaklarda geçmektedir.

Kimekler, tarih sahnesinde, İrtiş'in orta boyunun iki yanında ve daha çok doğu yöresinde iken görünmüşlerdir. Burası, Türk Anayurdu'nun batı kesimidir. Kimekler'in ilk yurtları, belki yine burası idi. Belki de İrtiş'in doğusundaki Altaylar'dan yayılarak, buraya indiler. Türk ilkçağı başlarında, İrtiş boyunda, başka Türk boyları bulunduğuna göre, bu ikinci ihtimal daha mümkün görünüyor.

Kimekler, yakın komşuları Farsların, destanî tarihinde yer almıştır. Gerçekten, Kimekler'in Turan ötesi komşusu olan Farslar'ın eski destanlarında bu ulusun adı geçmektedir. Fars söylentilerini derleyerek “Şehname” adlı büyük eserini ortaya koyan ünlü şair Tus'lu Firdevsî (935?-1020?), Turan'ın büyük hükümdarı Afrasyab'ın (Alp Er Tunga), İran Hükümdarı Keyhusrev'e yenilip, geri çekildiğinde, Kimek ülkesine ve “Derya-yi Kimek”e gittiğini anlatır.

VII. Yüzyılda

Bu yüzyılda Kimekler'in, Altay dağlarının kuzey batısında ve İrtiş ırmağının orta kıyılarında yaşadıkları anlaşılıyor. Bu durumda, Batı Göktürk Kağanlığı'nın sınırları içinde ve onların hakimiyeti altında olmalıdırlar. Yüzyıl boyunca, Batı Göktürk Kağanlığı zayıfladığı ölçüde, onun idaresi altında bulunan boylar, bağımsızlığa doğru gidecekler ve kendi idarelerini kazanacaklardır. Yine bu arada, yüzyılın sonlarına doğru, Çu havzası merkez olmak üzere Türgiş Devleti de kurulacaktır.

VIII. Yüzyılda

Yüzyılın ortalarına değin İli havzası, Batı Türklerinden bir bölük olan Türgişler eline geçmiş bulunuyordu. Geçen yüzyılın sonlarına doğru kurulan bu Türgiş Kağanlığı'nın hâkimiyet alanı, İrtiş'in orta havzalarına uzanmış olsa gerektir. Bununla birlikte, Türgiş-Kimek münasebetleri üzerinde hiç bir bilgimiz yoktur. Öte yandan, Gök Türk çağı yerli kaynaklarından olan ve yüzyılın ilk yarısına ait yazıtlarda, “İrtiş” adı birkaç kere anılır ise de, onun kayıtlarında hangi boyların yaşadığı belirtilmemiştir.

Yüzyılın ortasında, doğu ve batıdan uzanmış iki istila ordusu, Arap ve Çin orduları, karşı karşıya geldi. Her ikisi de, bölge için hakimiyet mücadelesinde idi. Kimekler'in güneyinde yaşayan Karluklar'ın, 751 yılı yazında yapılan Talas Savaşı'nda, Araplar yanında yer almasıyla, Çinliler, büyük bir yenilgiye uğrayıp çekildiler. Bununla birlikte, Arap kumandanı da, bölgedeki hakimiyetini kuramadı. Böylece Isık Göl'ün batısında uzanan Talas yöresi, adı geçen Karluklar'ın idaresi altına girdi. Oradaki bazı boylar, otlaklarını bu yeni hakime bırakarak kuzeybatıya doğru çekilmek zorunda kaldı. Karluklar'ın gittikçe güçlenmesi sonucu, 765 sıralarında Türgiş Devleti de artık kesin olarak dağıldı. Bununla, Çu havzası, onların sınırı içine giriyordu. Öte yandan daha 745'lerde Uygur, Karluk ve Basmıllar'ın akınlarıyla, doğudaki Göktürk Kağanlığı da çökmüş bulunuyordu.

Doğu ve Batı Türkistan'da arka-arkaya gelen bu olaylar sonucu, Orta Asya'daki siyasî durumun değişmesi sırasında, Kimekler de VIII. yüzyıl ortalarında bağımsızlıklarını almış ve devletlerini kurmuş olmalıdırlar. Onların bir çok boydan kurulmuş bir ulus olduğunu biliyoruz. İşte gerek bununla ilgili sonraki haberler, gerek çağın benzer Türk devletleri göz önünde tutulduğunda, bu devletin göçer evli büyük boylardan kurulu birlik niteliğinde olduğu anlaşılıyor. Devlet idaresinde “Hakanlı” derecesinde bir teşkilat kurmuş olan boy birliğinin en kalabalık boyu, belki daha başta Kıpçaklar idi.

Kimek Devleti ile ilgili en eski bilgi, Arap elçisindendir. Emeviler'in yıkılışı ve Abbasîler'in çıkışı sıralarında, Halife tarafından Tokuz-Oğuz Hakanı'na elçi olarak gönderilmiş Bahroğlu Temim (Temim b. Bahr el-Muttavvi'î), raporunda Kimekler'i de gördüğünü, hükümdarlarını ve göçer evli hayatlarını anlatarak belirtilmiştir (760-800?).

Bu yüzyılın son çeyreğinde Oğuzlar'ın Doğu Türkistan'ın Selenge bölgesindeki yerlerinden, batıya doğru hareketle, bir aralık Kara ve Ak Ertiş'de Kimekler'in güneyinde komşu kaldıklarını, Arap kaynaklarının Abbasî halifesi Mehdî çağına (775-785) ait haberlerinden öğreniyoruz. Arap tarihçisi Ali el-Mes'ûdî, Oğuz, Karluk ve Kimekler'in birleşerek Peçenekler'e karşı mücadeleye giriştiklerini anlatır.

Ona göre adı geçen boylar, Aral Gölü kuzeyi ile Hazar arasında yaşayan Peçenekler ile Peçni, Bacgırd (Başkurd) ve Nugerde adlı boylar üzerine saldırmışlardır. Bu Peçeneklerin doğusunda, Kıpçaklar ile Oğuzlar bulunuyordu. Amansız bozkır mücadelesi sonunda Peçenekler, yenilmeleri sonucu otlaklarını (ve yurtlarını) onlara bırakıp batıya doğru çekilmeye başlayacaklardır. Böylece Peçenekler'i biz, daha sonra doğu Avrupa'da, Kuzey Kafkaslar'da ve Hazarlar arasında yer almış göreceğiz. Bu haberlerden anlaşılıyor ki, batıya gelen Oğuzlar, eski yakınları olan boylar ile birleşerek, kendilerine yurt bulmak üzere adları geçen boylara karşı mücadeleye girmişlerdir. Bu bozkır mücadelesi, VIII. yüzyıl sonları veya IX. yüzyılın başlarında Oğuzlar'ın yeni yerlerine yerleşmesiyle bitmiştir. Büyük bir kısmı Avrupa'ya doğru göçe başlayan Peçenekler'den, eski yerlerinde kalan az sayıdaki uruklar ise, yeni gelen Oğuz ulusu içine gireceklerdir. Bunları, Oğuzlar'ın, sonraki 24'lü boy düzeninde buluyoruz.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=101505

IX. Yüzyılda

Bu yüzyıl sırasında, yine İrtiş ırmağı boyunda ve bugünkü Kazakistan'ın kuzeydoğu illerinde, fakat çok daha yayılmış olarak, büyük Kimek Devleti, varlığını sürdürdü. İslâm coğrafyacılarının Orta Asya'dan ilk bilgileri derlediği sırada, Batı Türkistan'ın kuzeydoğusunda, henüz İslâm'ı kabul etmemiş bir çok Türk boyu göçerevli yaşıyordu. Coğrafyacılar, Oğuzlar'ın (Guz) kuzey doğusundaki çok geniş bozkırda ve İrtiş ırmağı boyunda, Kimek adlı büyük bir Türk ulusunun bulunduğunu, onların batıda İtil veya Kama Irmağına değin uzanan yerleri, idareleri altında tuttuklarım belirtiyorlar. Bu durumda, Türkistan'ın kuzeyinde, batıdan doğuya, sırasıyla Oğuz devleti, Kimek devleti ve Kırgız Beyliği'nin bulunduğu anlaşılıyor.

Kuman-Kıpçak meselesi üzerine eğilenlerden Çek bilgini D. A. Rasovsky, bu IX. ve X. yüzyılda İrtiş ile Ural arasında yaşayan Kimek boyunun aslında Kuman olduğunu, bunların bir oymağını Kıpçaklar'ın teşkil ettiğini, X. yüzyıldan başlayarak bu Kıpçak adının yavaş yavaş bütün Kimekler'e ad olduğunu ileri sürmüştü.

X. Yüzyılda

Onuncu yüzyılda, Batı Sibirya'nın Güney yarısında Kimek Hakanlığı, büyük bir ulus halinde hayatına devam ediyordu. Ülkenin batı kesiminde Yayık (Ural) ırmağına değin uzanan yörede, birlikten bir boy olan Kıpçaklar yayılmışlardı. Komşuları olarak doğuda Kırgızlar, güneydoğuda Karluklar, güneybatıda Oğuzlar bulunuyordu. Kimek devletinin sınırları, yüzyılın ikinci yarısında, güneyde Seyhun boyundaki Savran kasabasına, batıda ise Ak İtil ırmağı kaynaklarına dayanmıştı.

Yüzyılın başında kuzeydoğu Çin'den çıkmış olan bir Moğol boyu olan Kıtanlar (K'itan, Kıtay, Khitay) bir devlet kurdular (916). Bunun sonucu olarak, oradaki bazı Türk boyları, batıya çekilmeye başlamıştır. Kıtan sürüleri, 924 yılında Selenge havzasını işgal ettiler ve Karabalık (Kara-Balasagun) kentine de girdiler. Onların akınları sırasında, 840 yılından beri oralarda bulunan Kırgızlar da sürülüp atıldı. Yukarı Kem (Yenisey) ve Kobdo yöresi bozkırına geçen Kırgızlar ise, oradaki Türk boylarını batıya sürdüler.

Yüzyılın ortalarında, Kimekler'in batıya doğru yayılması sürüp gitti. Batı kesimindeki boylar, Ural sıradağlarının güneybatı yöresine, Çim (Emba) ve Yayık (Ural) ırmakları vadilerine hakim oldular. Bu arada Hazar denizi kıyısına da ulaştılar. Coğrafyacı Istahrî'ye (933-51) göre, Kimek ile Guz (Oğuz) arasındaki sınırı İsil (Atıl, İtil?) ırmağı çizer.

Son araştırmalara bakılırsa, X. yüzyılda Orta Asya'daki Türk boyları şöyle dağılıyordu: En doğuda, Nanşan yöresinde Sarılar (Uygurlar), onların batısında Kaşgar'a değin uzanan alanda Karahanlılar Hakanlığı, Isık göl havzasında Türkmenler ve Karluklar, kuzeyde Altaylar'a varan yörede Kimekler, bunların doğusunda Kırgızlar, Kimekler'in batı kesiminde Tobol-İşim havzasında Kıpçaklar, onların güneyinde Ertiş-Seyhun-Yayık arasında Oğuzlar.

Kimekler için bir bölüm ayrılmış bulunan Hudûdü'l-Âlem'de (982), onların hükümdarlarına “Hakan” denildiği belirtilir. Bu kayıt, Kimekler'in bağımsız devletini ve bu devletin niteliğini açıkça göstermektedir.

XI. Yüzyılda

Güneybatıya sarkmaya devam eden Kimekler ve Kıpçaklar, yüzyılın başlarında Seyhun'un orta ve aşağı kıyılarına da hakim oldular. Aşağı İrtiş-İşim Tobol havzasında bulunan Kıpçaklar, çoğalarak daha geniş bir alana yayılmışlardır. Bu sıralarda batı komşuları Hazarlar içine girdikleri de düşünülebilir.

Yüzyılın başlarında, Kıtanlar'ın batıya doğru akınları gelişmeye başlamıştır. Bu sıralarda Kumanlar'ın ilk yurtlarından batıya doğru göçleri de, Kuzey Çin'deki Kıtan devleti'nin bu baskısına bağlanmaktadır. Şerefüzzemân Tâhir Mervezî'nin (1120?) aktardığına göre, Kunlar, Kıtay (Kıtan)'dan korkarak göçtüler. Arkadan gelen Kaylar, onları daha ileriye sürdü. Onlar Sarı'yı (Uygur), onlar Türkmenler'i, onlar Oğuzlar'ı, onlar Peçenekler'i iterek yurtlarını aldılar, işte bu sıralarda, Aral Hazar bölgesindeki Peçenekler'in kuzeyinde Hazarlar, doğusunda Kıpçaklar, güneyinde Oğuzlar bulunuyordu. İbnül-Esîr'de anlatılan, 1012-13'de Türklerin Çin'den çıkışı haberi de, yine bu Kun ve Sarıların (Uygur), Türkmen yurduna gelişi olmalıdır.

Gerçekten, 1004 yılında Çin ile barış yapan Kıtanlar, önce Kore ve sonra Gobi üzerine döndüler. Bu sonuncu bölgeden de, 1009 yılında Uygurlar üzerine yürüdüler ve onlardan Batı Kansu ile Kan-çou ve Su-çou kentlerini aldılar. 1017 sırasında Kıtan sürüleri, Karahanlı Devleti sınırları içindeki Kaşgar bölgesi ile Isık Köl yöresine de girmişlerdir. Çağın kaynaklarına bakılırsa, Kıtanlar, 300 bin çadır halkı halinde (toplamı belki iki milyona yakın nüfus) Karahanlı ülkesini istilaya başlamış oluyordu. Bazı öncüleri ise, Isık Göl'ün batısında bulunan başkent Balasagun'a sekiz günlük yere yaklaşmışlardır, işte bu ağır akın ve istila, Orta Asya'daki Türk boyları arasında, yeniden büyük bir boylar göçü doğurdu. Göçebe Kıtanlar'ın bütün varlıklarıyla, Türk boyları yurtlarına saldırışı, gerçekten ağır bunalıma yol açmış ve Türk boyları da birbirini yerlerinden sürerek, büyük bir göçe başlamışlardır.

XI. yüzyılın ilk yarısındaki büyük boylar göçü, Kimek ulusu üzerinde de kötü tesir bıraktı. Boy birliğinde ağır bir bunalım doğdu ve birlik bozuldu. Öyle anlaşılıyor ki, yüzyılın ortalarına doğru ülke içindeki karışıklıklar çoğaldı ve zayıflamış bulunan merkezî idareye karşı baş kaldırmalar arttı. Öte yandan, büyük nüfusa sahip Kıpçaklar'ın, çevredeki boylar üzerinde hakimiyet kurmaya girişmesi, ayrıca bunlardan bir kısmının batıya doğru göçe başlaması, Kimek Devleti'ni çözmüş olmalıdır. Boy birliğinin dağılışı ve merkezî idarenin çöküşü, o derecede anî ve kesin olmuştur ki, yüzyılın ikinci yarısında Kimek Devleti ve ulusunun adı bile unutulmaya başlamıştır. Onun yerini, en kalabalık boy olarak Kıpçaklar aldı. Bu son husus, yurtta kalan Kıpçakların, üstün sayılarıyla, belki de boy birliği idaresini ellerine geçirmeleri demek olabilir. Kimek ülkesindeki bütün boylar da bu Kıpçaklara bağlanmıştır.