ACİL SERVİS

Perde açılır. Sahnede hastane dekoru. Sedye, ilk yardım müdahale masası, pansuman aletleri, masa, sandalye, Masanın üstünde telefon, reçete, kalemlik, vs…
Sahneye hemşire girer.
HEMŞİRE: Doktor Bey, Doktor hanım. İkisi birden nereye kayboldular.
İçeri bir hasta girer.
HEMŞİRE: Hastane Allah’a emanet.
HASTA: Öyleyse ben gideyim.
HEMŞİRE: Nereye?
HASTA: Kahveye maça!
HEMŞİRE: Siz kahvede maç mı yapıyorsunuz?
HASTA: Hııı karşılıklı iki direk kurduk, maç yapıyoruz.
HEMŞİRE: Zor olmuyor mu?
HASTA: Niye zor olsun.
HEMŞİRE: Kahvenin içinde çift kale maç yapmak.
HASTA: Ne Kahvesi!
HEMŞİRE: Türk kahvesi, nereden bileyim ne kahvesi, sen söyledin…
HASTA: Ne söyledim?
HEMŞİRE: Kahveye maç yapmaya gidiyorum dedin.
HASTA: Ben söyledim sende balıklama atladın. Maç yapmaya değil, izlemeye gidiyorum.
HEMŞİRE: Bu darbeyi nerede aldın?
HASTA: Stadyumda.
HEMŞİRE: Ne oldu, stadyum mu çöktü. Nasıl oldu bu iş?
HASTA: Şimdi biz iki arkadaş, güzel hafta sonumuzu değerlendirip, güzel bir maç izlemek için güzel güzel stadyuma girdik. Maç başladı, onuncu dakikada bizimkiler bir attı tam sevinecektik ki, hakem golü vermedi.
HEMŞİRE: Neden?
HASTA: Ofsayt varmış.
HEMŞİRE: Ofsayt varsa doğru karar.
HASTA: Gez göz arpacıktan değil, dürbünle bakıyoruz. Kendini bilmez 50 bin liralık hakem.
HEMŞİRE: O elli bin lira neyin nesi.
HASTA: Maça gidiyoruz sinemaya değil. Böyle durumlarda, tedbirli ve tedarikli olacaksın.
Bizde tedbirimizi aldık içeri pet şişe almadılar, bende cebimdeki 50 bin lirayı hakeme fırlattım.
HEMŞİRE: Ne oldu?
HASTA: Hakemin kafasından kanlar boşalmaya başladı, hakemde maçı iptal etti.
HEMŞİRE: Eeee sonra ne oldu.
HASTA: Sonrası malum dışarı çıktığımızda karşı taraf bizleri kılıç kalkan ekibiyle karşıladı ve neticesinde buradayız.
HEMŞİRE: Sizlerde adam gibi oturup maçınızı izleseydiniz, bunlarda başınıza gelmezdi.
HASTA: İzlemesine izleyeceğim de iki kişiyle maç izlemek zevkli olmuyor.
HEMŞİRE: İki kişimi, sizden başka seyirci yok muydu?
HASTA: Varda yok!
HEMŞİRE: Nasıl oluyor bu iş.
HASTA: Şimdi şöyle oluyor. Aslında stadyum dolu, ama bunlar seyirci değil.
HEMŞİRE: Peki ne bunlar?
HASTA: Spor eleştirmeni, hakem. Teknik direktör. Biri oradan bağırır, bu futbolcu ilk onbire alınır mı? Bir diğeri, çıkarsana kırmızı kartı nasıl hakemsin sen! Kimisi maçın m sinden anlamaz yorum yapar, yani sizin anlayacağınız gerçek seyirciyi bulmak çok zor.
HEMŞİRE: Tamam tamam bana vaaz verme geç şöyle otur, doktor gelince seninle ilgilenir.
HASTA: Geç kalır mı?
HEMŞİRE: Ne acelen var. Başka delinecek yerlerini deldirmeye mi gideceksin. Geç şöyle bekle.
Sahneye Hasta Bakıcı girer.
H.BAKICI: Beklemez hemşire hanım bu tarz şeyler beklemez
HASTA: Ne tarz şeyler beklemez.
H.BAKICI: Başhekim çok yoğun. Hiç kimseyi beklemez.
HASTA: Niye başhekim Eminönü Üsküdar feribotumu zamanı geldiğinde kalksın, kimseyi beklemesin.
H.BAKICI: Beni burada oyalama meşgul adamım. Başhekim doktorları odasında bekliyor.
HEMŞİRE: Ne yapacakmış
H.BAKICI: Başhekime ne yapılacağı sorulmaz. O söyler biz yaparız.
HEMŞİRE: Burada da kraldan çok kralcılar var.
H.BAKICI: Bana öyle deniz ötesinden laf atma. Ben şimdi gidip şu doktorları bulayım.
HEMŞİRE: Hazır doktorların yanına gidiyorsun şu hastayı da götür bir baksınlar.
H.BAKICI: Yürü kardeşim yürü, burada fazla kalma, kılıç yarası adamı öldürmez, ama bunun lafları adamı sakat bırakır.
Hasta ve hasta bakıcı sahneden çıkar.
HEMŞİRE: Sen bana bir şey mi söyledin? Beni bekleyin.
Hemşirede arkalarından çıkar.
Sahneye iki stajyer girer.
I. STAJER: Heyt be yaşadık!
II. STAJER: Ne oldu niye bu kadar seviniyorsun?
I.STAJER: Başhekimin söylediklerini duymadın mı? Bizi Profesör veya Doçent değil, sırada bir Doktor sınava alacak.
Doktor hemşire ile sahneye girer.
II. STAJER: Doktor geliyor.
DOKTOR: Evet arkadaşlar. Bu sizin öğrenciliğinizin son yılı, gelecek yıl meslektaşımız olarak insan sağlığına yardımcı olabilmek için göreve başlayacaksınız ve şuna da eminim ki ikinizde bu sınavdan başarı ile geçeceksiniz. İkinize de şimdiden başarılar dilerim.
Doktor hemşireye dönerek.
DOKTOR: Hemşire Hanım içeri girip hastayı getirir misiniz?
Hemşire sahneden çıkar, hastayla birlikte tekrar içeri girer.
DOKTOR: Karşınızda görmüş olduğunuz hastanın hal, hareket, tavırlarına bakarak bu hastanın hastalığını hanginiz söylemek ister.
I.STAJER: Yüz ifadesi bir şey anlamadığını ortaya koyuyor, korkar gibi bir hali var. Demek ki bu hasta duymuyor.
Hasta söze karışır.
HASTA: Kulaklarında problemi olan hasta dışarıda bekliyor. Ben burnumdaki, eti aldırmak için buradayım.
DOKTOR: Hemşire Hanım hastayı götürebilirsiniz. Diğer hastayı içeri alın.
Hemşire hastayı dışarı çıkarır.
DOKTOR: Biraz daha dikkatli olmalısınız. İyi bir doktor iyi bir hemşire kısacası, iyi bir sağlık personeli iyi bir gözlemci demektir.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=41234
Hemşire diğer hastayı içeri getirir.
Hasta biraz topallamaktadır.
Doktor stajerlere ikinci soruyu sorar.
DOKTOR: Şu karşınızda görmüş olduğunuz hastanın sağ bacağı sol bacağından biraz daha kısa böyle bir durumda ne yaparsınız?
Stajerler biraz düşündükten sonra ikinci stajer sessizliği bozar.
I.STAJER: Doktor bey doğrusunu isterseniz aynı durumda siz olsaydınız, sizde topallardınız.
DOKTOR: Hemşire Hanım bu hastayı da dışarı çıkarabilirsiniz:
Hemşire hastayı dışarı çıkarır: Doktor I. ve II. stajerlere döner:
DOKTOR: Şu ana kadar sorduğum soruların hiç birini doğru yanıtlayamadınız. Soracağım son soruya da doğru cevap alamazsam başhekimin nasıl davranacağını tahmin edebilirsiniz herhalde. Soruyu soruyorum dikkatle dinleyin. Boğulmak üzere olan bir insana ilk yardım müdahalesi nasıl yapılır?
II. STAJER: Boğulma vakasına göre değişir.
DOKTOR: Örneğin kordon boyunda yürürken arkadaşınız denize düşüyor ve yüzmesini bilmiyor
bu durumda ne yaparsınız.
II. STAJER: Tabi ki etrafımdakilerden yardım isterim.
DOKTOR: Yüzmesini bilmiyor musun?
II. STAJER: Yüzmesini biliyorum.
DOKTOR: Yüzmesini biliyorsun da neden başkasından yardım bekliyorsun? Denize atlayıp arkadaşını kurtarsana.
II. STAJER: Şakamı yapıyorsunuz Doktor hanım Altınkum sahillerinden bahsetmiyoruz,
Kordon boyundan bahsediyoruz. Ben aklımı yemedim, lağım suyuna atlayacak kadar da enayi değilim.
DOKTOR: Ama arkadaşın boğuluyor.
II. STAJER: Merak etmeyin Doktor hanım bir kahraman gelir kurtarır nasıl olsa.
DOKTOR: Neyse boğulma tehlikesi geçiren birine ilk yardımı kısaca kim özetleyecek.
I.STAJER: Önce vatandaşı sudan çıkaracaksın, sonrada suyu vatandaştan çıkaracaksın.
DOKTOR: Hemşire Hanım, bunları doğru başhekimin odasına çıkarın.
Sahneden çıkarlar.
DOKTOR: Bunları da gönderdiğime göre benim kini bir arayayım da birazcık moralime doping olsun.
Doktor telefonun ahizesini kaldırır aramaya başlar.
DOKTOR: Alo! Merhaba canım, nasılsın?
Biraz dinledikten sonra konuşmaya devam eder.
DOKTOR: Teşekkür ederim.
Karşısındakinin konuşmasını dinler, tekrar konuşmaya başlar.
DOKTOR: Ne olsun bir tanem hep aynı, önce ipini koparan basmahaneye giderdi şimdi hastane geliyor. Psikopatı, jiletçisi, açığı, kaçığı ne ararsan var. Hem bunları bir kenara bırakalım, sana yazdığım şiiri okuyayım.
Sen orada bir yabancı
Ben burada bir çare
Sen tazecik açan bir gül
Ben sevmişim ne çare

Nameler dökülür dilimden
Bir şey gelmez ki elimden
İçim yanar çok derinden
Ben sevmişim ne çare

Nasıl beğendin mi?
Dinledikten sonra devam eder.
Yok, canım sana öyle geliyor. Bu kadar olumsuzluğa rağmen hastanemizde her şey güllük gülistanlık. Hiçbir şikâyet yok, gelen tüm hastalara anında müdahale ediliyor.
Hemşire apar topar içeri girer.
HEMŞİRE: Affedersiniz Doktor Hanım dün sabah getirilen acil vaka ortalığı kan gölüne çevirdi.
Doktor telefonun ahizesini eliyle kapatır.
DOKTOR: Bak şu saygısıza, bize mi sordu da hastalandı şimdi ortalığı karıştırıyor.
HEMŞİRE: Hasta ortalığı karıştırmıyor.
DOKTOR: Şimdi sen hastanın ortalığı kan gölüne çevirdiğini söylemedin mi?
HEMŞİRE: Evet söyledim ama bu sıradan bir hasta değil. Adam trafik kazası geçirmiş, her tarafı paramparça kanlar içinde, kapının önünde bir köşeye atmışlar orada öylece yatıyor.
DOKTOR: Şu Mezopotamyalı mı?
HEMŞİRE: Hayır İstinyeli
DOKTOR: Hani şu kısa boylu şişman olan mı?
HEMŞİRE: Kısa boylu şişmanlara fazla rağbet olmadığından, zayıf uzun boylusu gelmiş.
DOKTOR: Sen saçmalıyorsun.
HEMŞİRE: Ne saçmaladığımı ben biliyor muyum, beni de kendinize benzettiniz.
DOKTOR: Eğer sudan sebepten bir vaka için rahatsız ediyorsan seni savaş ay’ın programına konuk ederim haberin olsun.
Doktor telefonla konuşmaya kaldığı yerden devam eder.
DOKTOR: Affedersin hayatım burada bana bir dakika rahat yok. Sen bir yere ayrılma, birazdan seni arar son yazdığım şiiri de okurum.
Doktor telefonu kapatır. Hemşire ile birlikte sahneden çıkar. Sahneye polisle sarhoş girer.
POLİS: Sen buradan ayrılma, ben doktoru alıp hemen geliyorum.
SARHOŞ: Benim doktorluk bir işim yok, zaten geç kaldım bırakın gideyim.
POLİS: Nereye geç kaldın?
SARHOŞ: Zamanında yetişmezsem kovulurum.
POLİS: Anladım, patrondan habersiz dolaşırken kaza yaptınız.
SARHOŞ: Bu kazada benim suçum yok. Normal yolumuzda gidiyorduk geldi bize çarptı.
POLİS: Bunca yıllık meslek hayatımda, ben böyle trafik canavarı görmedim. Dümdüz yolda göz göre göre resmen üzerinize çıkmış.
SARHOŞ: Böyle insanları bırakın trafiğe, evden dışarı bile çıkarmayacaksın.
POLİS: Görüyorsun işte küçük bir dikkatsizlik onlarca insanın ölümüne, onlarca insanın yaralanmasına sebep oldu.