Osmanlı – Fransız İlişkileri
1535 yılında iki taraf arasında ticaret ve dostluk antlaşması imzalandı. Bu antlaşma iki hükümdar yaşadığı sürece yürürlükte kalacaktı. Eşit haklar üzerine kurulan bu antlaşma ile Osmanlı İmparatorluğu;
• Coğrafi Keşiflerin etkisiyle ülkede sönükleşmeye başlayan ticaret faaliyetlerini canlandırmayı
• Avrupa devletleri arasına girerek dengeleri kendi lehine çevirmek ve Türk dünyasına karşı kurulmaya çalışılan Hristiyan birliğini parçalamayı
amaçlamıştır.
1535’te yapılan antlaşma ile Fransızlara ticari, şahsi, adli ve idari alanlarda imtiyazlarla seyahat, ikamet, ibadet ve kazanç elde etme serbestiyeti verilmiştir. Ticari imtiyazlarla Fransızlara, Osmanlı limanlarını kullanma ve düşük vergi ödeme hakkı verilmiştir. Ayrıca, diğer Avrupa devletlerinin sadece Fransız bayrağı altında Osmanlılarla ticaret yapabilmesi kararlaştırılmıştır.
Adli imtiyazlarla yabancıların işledikleri suçlardan dolayı, Osmanlı Devleti tarafından değil, uyruğu olduğu devletin konsoloshanesi tarafından yargılanması kabul edilmiştir.
Fransızlar, Osmanlılarla yakınlaşmadan dolayı elde ettikleri çıkarlardan vazgeçemedikleri için kendilerini Türk dostu olarak göstermişlerdir. Fakat zaman zaman Osmanlı Devleti’ne karşı Avrupa devletleriyle anlaşarak ikili politika izlemişlerdir. Herşeye rağmen Osmanlı – Fransız ilişkilerinde önemli sorunlar çıkmamıştır. Bunu da Osmanlı Devleti sürekli tavizler vererek sağlamıştır.
1535 yılında imzalan dostluk ve ticaret anlaşması,d,n ayrılıklarının devletin çıkarları sözkonusu olduğunda ne kadar önemsiz olduğunu oktaya çıkarmıştır.
Akdeniz’de Üstünlük Sağlanması
Preveze Deniz Zaferi
Osmanlı donanmasıyla Haçlı donanması Preveze Körfezi’nde karşılaştılar. Yapılan deniz savaşını Osmanlı donanması kazandı (1538).
Preveze Deniz Savaşı’nın sonucunda;
• Akdeniz egemenliği bütünüyle Osmanlıların eline geçmiş ve Türk gölü haline gelmiştir.
Kıbrıs’ın Fethi (1571)
Osmanlı İmparatorluğu;
• Akdeniz ticaretinin ve Anadolu sahillerinin güvenliğini sağlamak
• Kıbrıs’ta üstlenen Hristiyan şövalyelerin ticaret gemilerine saldırılarını engelleyerek Akdeniz hakimiyetini pekiştirmek
• Venedikleri Kıbrıs adası için ödedikleri vergileri kestiklerinden dolayı cezalandırmak
gibi nedenlerden dolayı adanın alınmasına karar verdi.
Kıbrıs’ın fethinden sonra;
• Venedikliler Doğu Akdeniz’den çıkarılmış ve burası tamamen Osmanlı hakimiyeti altına girmiştir.
• Anadolu sahilleri ile Mısır ve Suriye deniz yollarının güvenliği sağlanmıştır.
• Konya ve çevresindeki illerden Türk aileler Kıbrıs’a yerleştirilmiştir. Ayrıca, Kıbrıs merkeze bağlı bir eyalet haline getirilmiştir.
Kıbrıs’ın fethi Avrupalıları harekete geçirmiş, Papa’nın kışkırtmaları sonucunda İspanya, Malta, Venedik, Ceneviz ve diğer İtalyan devletleri birleşerek bir Haçlı donanması kurmuşlardır. Haçlı donanması İnebahtı Körfezi’nde Osmanlı donanmasını yakmıştır (1571). Osmanlı donanmasının İnebahtı’da yanması, Akdeniz’de Osmanlı hakimiyetinin sarsılmasına neden olmuştur.
Sokullu’nun Kanal Projeleri
Don – Volga Kanalını Açma Girişimi
II. Selim döneminde Sokullu kanal projesini gerçekleştirmek için harekete geçti.
Osmanlı İmparatorluğu, Don – Volga kanalını açmakla;
• Rusların güneye yayılmasını, güçlenmesini ve Türk hanlıklarına verdiği zararın önlenmesini
• Karadeniz’den çıkarılacak donanmayı Hazar Denizi’ne geçirerek İran’ı kıskaç altında tutmayı
• İpek Yolu’nun canlanmasını sağlamayı
• Orta Asya’daki Türklerle iyi ilişkiler kurmayı ve gerektiğinde yardım yapmayı
• Kafkasya’nın bütününe hakim olmayı
amaçlamıştır. Don ile Volga nehirleri arasında kanal açılamamıştır.
Süveyş Kanalı Projesi
Osmanlı Devleti Süveyş Kanalı Projesiyle;
• Hindistan kıyılarını Portekizlilerin baskısından kurtarmayı
• Akdeniz ticaretini canlandırmayı
• Güney Asya’daki Müslümanları Avrupalılara karşı korumayı
amaçlamıştır. 1568’de gündeme gelen proje gerçekleşmemiştir.
Hint Okyanusu’nda Üstünlük Sağlama Mücadeleleri
Kanuni döneminde;
• Hint deniz ticaret yolunu açmak ve denetimini ele geçirmek
• Portekizlileri Hint Okyanusu’ndan atmak
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=101832
• Müslüman devletlere ve tüccarlara yardım etmek
gibi amaçlarla Hindistan’a dört defa deniz seferi yapılmıştır. Seferler genellikle Osmanlıların başarısızlıklarıyla sonuçlanmıştır.
Hint deniz seferlerinin başarısızlıkla sonuçlanmasında;
• Portekizlilerin zenginleşmelerini borçlu oldukları Hindistan bölgesinin ekonomik değerini kavramaları ve savaşlara iyi hazırlanmaları
• Hindistan’daki Müslüman devletlerin Osmanlı İmparatorluğu’na gerekli yardımı yapmamaları ve Portekizlilerle anlaşmaları
• Osmanlı gemilerinin okyanus koşullarına uygun olmaması
• Kanuni’nin gayretlerine rağmen bölgenin ekonomik değerini anlayamayan devlet adamlarının seferlere gereken önemi vermemeleri
gibi nedenler etkili olmuştur