Babalar hep haklıdır; ama öldükten sonra daha da çok haklıdır


Yonca sen hayal alemindesin kızım.



Sen her şeyi kendi mahallendeki gibi sanıyorsun kızım.

Bu ülkede insanlar okumaz. Cahildir.

Bu ülkede insanlar seyahat etmez, üşenir.

Parası olsa seyahete çıkmak yerine, altın almayı bilir.

Bu ülkede medeni geçinen kimsenin medeniyet anlayışı kendi evinde işlemez.

Bu ülkede tutuculuk kendi karısından başka kimse için geçerli değildir... Kendi karısına bakılmasını istemeyen, başkasının karısına göz diker.

Sen buradan çıkar mini etekle Tunalı’ ya gidersin, ama Ulus’ a gidemezsin.

Bunları bil kızım.

Gözünü dört aç. Herkese güvenme.

Asla susma.

Herşeyi sorgula, önce anla, sonra olaya atla.

***

Ah Babacım! Neredesin Babacım?

Çık gel yanıma. Ne olur gel...

Kendimi hiç bu kadar yalnız hissetmemiştim bu hayatta.

Hem de yanımda ailem olmasına rağmen yalnız hissediyorum Baba.

Kız çocuğu olan bir ANNE olarak, bir KADIN olarak korkuyorum Baba.

Anlayamıyorum; birileri “yavaş yavaş” diyor, birileri “adım adım” diyor, birileri ağzından baklayı kaçırıyor, örtbas ediliyor... Oysa herşey bana “hızlı” ve “takır takır” oluyormuş gibi geliyor.

Bir salak ben miyim?

8 yıldır yurtdışındayız Baba.

Bunca yıldır, ülkeme her baktığımda hasretten, özlemden, gururdan duygulanarak gözlerim doldu. İlk defa dün, üzüntü ve utançtan iki gözüm iki çeşme ağladım Baba.

Bunu bana hissetirmeye kimin ne hakkı var ki?

Herkes kaçacak yer arıyor, herkes “Gidecek yerimiz kalmayacak mı artık?” diyor.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=84608

Herkes haklı baba.

Herkes.

Sen bana “İnsanın hayatta kalmasını sağlayan iki duygu; “aidiyet” ve “güven” duygusudur” derdin.

Ben daha yeni anladım Baba.

Ama, ben kendimi ait hisettiğim yere karşı artık güven duymuyorum baba. Ait olduğum yer bana karşı oyun oynuyor, dalga geçiyor benimle Baba.

Kime danışsam bilmiyorum.

Arkadaşlarım da çok huzursuz, herkes birbirine “Ne yapsak?” diye sorar oldu.

Beni artık ne yürüyüşler ne de protestolar kesmiyor, ben hukuki ve kesin çözümler derdindeyim.

Herkes kaygılı baba.

Nasıl ihtiyacım var başımı omzuna dayamaya, destek ve akıl almaya...

Ah be Baba! Ne olur çık gel yanıma.

Uçuk kaçık, deli dolu; ama beynime kazınan kelimelerine, vereceğin ümit ışığına o kadar ihtiyacım var ki Baba.

Bir de sen bana “Hep böyle umut dolu ol!” derdin... Son bir haftadır çok uğraşıyorum, ama olamıyorum Baba.

22 yaşında bir kadın okurum dün bana: “Sanki bir karabasandayım; bağırıyorum ama sesimi duyuramıyorum, ölüyorum, çok mutsuzum.” yazmış.

Bunu bu yaşta bir genç kadına hissettirmeye hangi politikanın hakkı var baba?

Benim ülkem bunu hakedecek ne yaptı ki?

***

“Sen güçlü bir çocuksun Yonca.”

“Hislerine her zaman güven, ihtiraslarına asla yenilme!” derdin ya hani...

Yardım et bana; gücüm bitmesin, ihtiraslarım da endişeme yenik düşmesin diye.

Sen ölene kadar çok zor günlerimiz oldu Baba...

Anlaşamadığımız günlerimiz oldu.

Senin her türlü fikrin, endişen bence uzaylılara layıktı.

Nitekim haklıymışım, bence senin fikirlerin bu dünyaya fazlaydı.

***

Babam yaşarken haklıydı...

Sadece benim genç kafam anlamadı.

Babam 14 yıl önce öldü.

Bakıyorum hala haklı!

Öyle mahçubum ki...

Neden bu kehanetlerini bana miras bıraktı?

Keşke haksız olaydı, haksız çıkaydı...

Benim gözümde uçuk bir adam olarak kalaydı...

Ama olmadı.

Yonca hatalı, Babası haklı çıktı.