Mısır tarihi içinde birbirinden ilginç sırları barındırıyor. Eski Mısır medeniyetinden bahsetmiyoruz. Sapsarı, sıra sıra altın dişleriyle yaz günlerinin sevilen yiyeceği mısır, Mısır uygarlığından bile eski. Mısır bitkisinin yaklaşık 9000 yıldır yetiştirildiği sanılıyor. Son araştırmalara göre anavatanı Meksika'da Tehuaca ile Yucatan arasındaki bölgede 5.500 yıl önce mısır ekimi yapılıyormuş. Mısır bitkisi otsu yabani bir bitkiden türetilmiş.

Mısırın yabani bitkiden yenilebilir mısır bitkisine dönüşme hikâyesi bugün hâlâ tam olarak çözülememiş bir sır. Bu konuda farklı teoriler ortaya atılsa da hepsi bir noktada yetersiz kalıyor. Kesin olan tek şey bugün bildiğimiz mısırın eski atalarıyla pek bir alakası kalmadığı. İlk mısır bitkileri arasında tırnak kadar küçük koçanı olan mısırlar, hatta mısır tanelerinin bugünkü gibi altın sarısı yerine, kapkaradan, kıpkızıla, masmaviden, mosmora kadar değişen renkleri varmış. Böylesine canlı renkleri olan mısırlar halen yetiştirilse de bugün dünyaya hâkim olan sarı mısır çok sonraları elde edilmiş.

Mısırın ilginç yanlarından biri yetişebilmek için insan eline ihtiyaç duyması. Zira mısır bitkisi kendi kendine üreyemiyor. Mısır koçanını sıkı sıkı saran mısır kabukları tohumları gizliyor ve döllenmeyi önlüyor. Tarihte pek çok ülke varlığını mısıra borçlu. Orta Amerika medeniyetleri adeta mısır bitkisi ile yoğrulmuş. Eski Maya tapınaklarında başköşe mısır tanrısına ayrılırmış. İnanışa göre yarı tanrı Quetzalcoatl mısır bitkisini Azteklere armağan etmiş. Eski İnka takvimi mısır ekiminin ve hasadının tarihlerine göre ayarlanır, mevsimler buna göre düzenlenirmiş.

Amerika'nın keşfiyle mısır ekimi dünyanın bu tarafına da yayılmış. Ancak mısır bitkisinin Kolomb'dan çok önce yayılmaya başladığı da rivayet ediliyor. Bu teoriye göre yaklaşık 1000 yılında Amerika kıtasından Polinezya'ya geçen mısır, oradan Güneydoğu Asya ülkelerine yayılmış. Yıllar sonra Hindistan'dan Arap tacirlerle Ortadoğu ve Anadolu'ya gelmiş ve oradan da Batı dünyasına geçmiş. Bu hikâyenin hangi kısmı doğru bilemeyiz, ama Venedik limanlarına ilk mısır kesinlikle batıdan değil doğudan gelmiş. Bu nedenle İtalyanlar mısıra "Türk tahılı" anlamına gelen "Grano Turco" adını münasip görmüşler.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=5168

Balkanlarda mısırın yaygın olmasının sebebi de gene Osmanlılar. Buğday başta olmak üzere her türlü tahıl vergilendirilirken, belki de hayvan yemi olarak kullanıldığı için mısır vergi dışı bırakılmış. Bunun üzerine halk mısıra yönelmiş. Bugün özellikle Romanya mutfağında mısırın önemi büyük. Her yemekte sunulan İtalyanların "Polenta"sına benzer "Mamaliga" mısır unundan yapılıyor.

Mısırın tanesi bol, ama binlerce değil. Üşenmeyip sayanların bildirdiğine göre bir mısır koçanında en fazla bin iki yüz adet mısır tanesi oluyormuş. Mısır bitkisi neredeyse tanesi kadar çok işe yarıyor, bin derde deva oluyor.

Mısır bitkisi yeryüzündeki en yararlı tarım ürünlerinden biri. Mısırdan birbirinden tamamen farklı pek çok ürün elde ediliyor. Yağ, şeker ve un gibi birbirine zıt ürünleri bağrından çıkarabilen başka ürün yok gibi. Mısırözü yağı, mısır şurubu ve mısır unu ile nişastası pek çok ülkenin mutfağında olduğu kadar gıda sanayinde de kendine tartışmasız bir yer edinmiş durumda. Mısır şurubu neredeyse tüm meşrubatların tatlandırılmasında kullanılıyor. Ancak sonuç çok da hayırlı olmuyor. Zira mısır şurubundaki şeker türü açlık hissini bastırmıyor. Bu nedenle aşırı şekerli ve kalorili meşrubatları içerek büyüyen nesiller semirdikçe semiriyor ve obezite artıyor. "Atlantic" dergisinin haziran sayısındaki yazısında Slowfood yöneticilerinden, yazar Corby Kummer mısır şurubunun çocuklar üzerindeki etkisinin tehlikelerine dikkat çekiyor.


TEK SAYILI SIRASI OLAN MISIRI BULAN...


Mısırdan elde edilen ve çok yaygın kullanılan bu ürünler dışında mısır bitkisinin tanesinden koçanına, püskülünden, yaprağına kadar her yeri kullanılıyor.

Mısır püskülü prostat ve böbrek hastalıklarına iyi geliyor. Selülit denilen illetin püsküllü belası mısır püskülü zayıflamak isteyenlerin de kurtarıcısı oluyor. Mısır yaprakları döşekleri doldurmaktan hasır örgüye kadar pek çok işe yarıyor. Mısır yaprağından oyuncak bebek yapımı Amerika'da yaygın bir halk sanatı.

Koçanı hayvanların ziyafeti olurken, tanelerinin bin bir çeşit kullanımı şaşırtıyor.

Afrika'da açları doyuran taneleri, Fransa'da zengin sofralarının dolaylı kaynağı oluyor. Fransa'nın Dordogne bölgesinde çatlayınca kadar tıka basa mısır yedirilen kazların aşırı yağlanmış ciğerleri lüks sofralarda baş tacı ediliyor. Kaz ciğeri ezmesi 'Foie gras' tadının gizini mısır tanelerinden alıyor.

Mısır bir tek protein yönünden zayıf. Ancak hayatları mısır üzerine kurulmuş olan Aztekler onun da sırrını çözmüşler. Mısırları kireçli veya küllü suda bekleterek içindeki protein oranını arttırmayı başarmışlar.

Mısırın gizlediği son bir sırrı daha paylaşalım. Bin bir çeşidi olan, minnacığından kocamanına kadar boyutu, karasından beyazına kadar rengi değişen mısırın sıraları her zaman çift sayıda oluyor. İsterseniz her soyduğunuz koçanın sıralarını sayın, tek sayılı sırası olan mısır bulursanız tarihe geçersiniz.