Eşlerin birbirlerine karşı görevleri
Aile ve aile fertlerinin karşılıklı görevleri pedagoji, sosyoloji, hukuk vb.
bilimlerin alanına giren önemli konulardan
Aile ve aile fertlerinin karşılıklı görevleri pedagoji, sosyoloji, hukuk vb.
bilimlerin alanına giren önemli konulardan biridir. Bu bilimlerin her biri, farklı
bir açıdan bu konuya yaklaşmıştır. Biz burada bu yaklaşımların tümüne değinecek
durumda değiliz. Sadece konuya bir eğitimci gözüyle bakıp neşeli ve huzurlu bir
hayat için gerekli olan hususları açıklamak istiyoruz. Bu amaçla karı kocanın
görevlerini üç bölümde ele alıyoruz:
1. Karı kocanın karşılıklı görevleri.
2. Kocanın görevleri.
3. Kadının görevleri.
Hemen belirtelim ki bu bölme, ev ve karı koca ile sınırlı bir bölmedir. Eğer bu
çerçevenin dışına çıkacak olursak, başka görevler de gündeme gelir. Eşlerin
ailelerinin görevleri, toplumun karı koca karşısındaki görevleri, devletin bu
husustaki görevleri vs. gibi. Ancak bu kısa yazıda onlara değinmemiz mümkün
değildir. Dolayısıyla bu üç görevi esas alarak yazımızı üç bölüme ayırıyoruz. Her
bölümde kısaca bu görevlerin bir kısmına değineceğiz.
a) Karı kocanın karşılıklı görevleri:
1. Karşılıklı saygı: Karı kocanın birbirine saygı göstermesi ailenin ruh sağlığı,
sevginin artması ve aile temelinin sağlamlaşması açısından büyük öneme sahiptir. Bu
saygı, karı kocanın birbirinin kişiliğine değer vermesini; birbirinin görüşlerine,
düşüncelerine ve zevklerine saygı duymasını kapsar ve hayatlarının tüm alanlarını
güzel etkisi altına alır.
2. Karşılıklı sevgi: İnsanların birçok duygusal ihtiyacı vardır ki en önemlilerinden
biri de, sevgiye olan ihtiyaçtır. Karı ve koca, birbirinin sevgisine ve ilgisine
mazhar olmayı severler. Sevgisiz yaşamın cazibesi yoktur; insanların çoğu ondan
kaçar. Allah'ın Elçisi (s.a.a.) buyuruyor ki: "Erkeğin, karısına 'Seni seviyorum'
demesi, hiçbir zaman onun kalbinden çıkmaz."
3. Affedici ve bağışlayıcı olmak: Karı kocanın birbirinin hataları ve yanlışlarını
affedip görmezlikten gelmesi, aile ortamında büyük öneme sahiptir. Bu hususa dikkat
etmemek, aileye hâkim olan samimiyet ve huzur ortamını huzursuzluk, kötümserlik,
asabîlik ve memnuniyetsizlik ortamına dönüştürür. Ruhun sakinliği, kinin bertaraf
olması, izzetin artması, ömrün uzaması vs., hadislerde affedici ve bağışlayıcı
olmanın etkilerinden sayılmıştır. Resullullah (a.s.) şöyle buyuruyor: "Üç şey dünya
ve ahiretin yüceliklerindendir: Sana zulmedeni bağışlaman, seninle ilişkisini
kesenle ilişki kurman ve sana karşı cahilce davranana karşı sabırlı ve halim
olman."
4. Sorumluluk almak: Aile mutluluğunun temininde etkili olan amillerden biri de,
eşlerin karşılıklı sorumluluk duygusuna sahip olmasıdır. Kadın ve erkek, müşterek
bir yaşamı kabullenmekle, aile kurmadan önce üzerlerine görev olmayan birtakım
sorumluluklar aldıklarını bilmelidirler. Bu sorumluluklar, kadın ve erkeğin
yetenekleri, yetkileri ve özel koşulları dikkate alınarak belirlenir. Geçimi
sağlamak, aileyi idare etmek, eşlik görevlerini yapmak, çocukları eğitmek vs. gibi.
Bu duygunun varlığı, aile bağının güçlenmesine ve ruhun huzurlu olmasına sebep
olur.
5. Ahlâk: Ahlâk, insan hayatında önemli ve belirgin bir niteliktir. İnsanlara,
özellikle de eşe ve çocuklara karşı güzel ahlâklı olmak, insanın kişiliğinde derin
bir etki bırakır; toplumu ve aile ortamını sefa ve samimiyetle doldurur. Güzel
ahlâkın olmayışı da, hayatı karartır ve asabîlik, asık suratlılık, sabırsızlık,
bahanecilik vs. gibi olumsuz yan etkilere neden olur; korku, kaygı, kişilik kaybı
vs. gibi etkileri beraberinde getirir. Tatlı dillilik, insanlara saygı göstermek,
alçak gönüllülük, geniş kalplilik, selâm vermek, hâl hatır sormak ve şefkat
göstermek, güzel ahlâklılığın tecellilerinden sayılır.
6. İyimserlik: Tarafların birbirine güvenmesi, müşterek hayat için büyük bir
sermayedir. Nitekim güvensizliğin de hayatta birçok menfi etkisi vardır. Kötümser
bir kimse, negatif ve hasta bir ruha sahiptir. Onun ruh sağlığı ve dengesi bozuktur.
Kötümserlik sonucu eşine güveni olmayan bir insan, aile hayatının sefa ve huzurundan
mahrum kalır. Böyle bir insan, sosyal ilişkilerde de başarılı olamaz. Çünkü
başkaları hakkında kötü zan besleyen biri, dostları ve arkadaşlarını kaybeder ve
yalnız kalır. İmam Ali (a.s.) buyuruyor ki: "Bir insana kötümserlik galip gelirse,
onunla hiçbir dostu arasında barış ve huzur kalmaz."
7. Rıfk ve müdara: Eşlerin birbirine karşı görevlerinden biri de, rıfk ve müdaradır.
Şöyle ki; eşimizin kusurları, eksiklikleri ve hoşlanılmayan davranışları karşısında
sert bir tepki göstermemeli ve şiddete başvurmamalıyız; tam tersine, şefkat ve
samimiyetle yaklaşmalıyız. Çünkü kadının da, erkeğin de sözlerinde ve
davranışlarında karşı tarafın hoşlanmayacağı eksikliklerinin olması doğaldır. Ne var
ki müdara etmek, eşimizin kusurları ve eksiklikleri karşısında umursamaz olmamız
anlamına gelmez. Müdaranın anlamı, eşimizin kusuru veya eksikliğini gidermeye
çalışırken onun kapasitesini göz önünde bulundurmamız, yapabileceğinden fazlasını
ondan beklemememiz ve istenmeyen özellikleri karşısında büyük insanlara yakışan bir
davranış sergilememizdir.
8. İffetli ve namuslu olmak: Günümüz toplumunda bu özellik, genellikle kadınlardan
beklenir. Ancak hadislerin bu husustaki bakış açısı daha geniştir. Hadislerde,
iffetli olmak, karı kocanın karşılıklı görevlerinden biri ve en üstün ibadet olarak
sayılmıştır. Hz. Ali'nin (a.s.) tabiriyle iffet, şehvetler karşısında direnmektir.
Bu da hem kadından ve hem de erkekten istenilen bir şeydir. Hadislerde, karı kocaya,
birbiri için süslenerek iffetlerini korumada birbirine yardımcı olmaları tavsiye
edilmiştir. İffetli olmak; eşin kirli insanlardan korunması, aile bağının
güçlenmesi, eşin güvenini kazanmak vs. gibi faydaları beraberinde getirir.
9. Birbirini anlamak: Ailevî sorunların birçoğunun temelinde eşlerin birbirini
anlaması yatmaktadır. Eşinin içinde bulunduğu şartları ve yaşadığı sıkıntıları
anlayan bir kimse, onun iyiliklerini daha iyi derk eder ve zahmetlerinin kadrini
bilir. Eşini anlamayan bir kimse, onun bütün çabalarını görmezlikten gelir,
kusurları ve eksiklerini gözünde büyütür; zahmetlerinin kadrini bilmediği ve onu
teşvik etmediği gibi, iğneli ve kinayeli sözleriyle de onu incitir ve yaşama
sevincini ondan alır. Gurur ve kibirden kurtulmak, birbirinin ruh hâllerini ve
sıkıntılarını bilmek, eşlerin birbirini anlaması yolunda atılacak ilk adımlardır.
Yanıt: Eşlerin birbirlerine karşı görevleri
b) Kocanın görevleri:
1. Ailenin yönetimi: Çünkü o, bedenen daha kuvvetlidir ve aileyi idare etmek için
daha güçlüdür. Kadın, tıpkı gül gibidir; gül, yakıcı güneşe, rüzgâra ve kasırgaya
dayanamadığı gibi kadın da, ağır ve yıpratıcı sorumluluklara dayanamaz.
İmam Ali (a.s.), oğlu İmam Müçteba'ya şöyle vasiyet etmiştir: "Kadına, şahsî
işlerinden fazlasını yükleme. Çünkü o, reyhandır; kahraman değildir."
Erkeğin sorumlulukları, sadece ailenin geçimini sağlamakla sınırlı değildir. Aile
fertlerine doğru yolu göstermek, eğitim ve terbiyelerine nezaret etmek, onlara
iyiliği emretmek, ahlâkî yönden sapmalarına engel olmak vs. erkeğin önemli
vazifelerindendir. Dikkat edilmesi gereken husus ise şudur: Erkeğin aile
müdüriyetinde başarılı olması, ancak aile fertlerinin gönüllerine taht kurmasıyla
mümkündür.
2. Ailenin geçimini sağlamak: Evin asıl işlerini idare etmek kadının sorumluluğunda
olduğu için, doğal olarak erkek de ailenin geçimini temin etmelidir. Ancak bunu
minnetsiz bir şekilde yapmalıdır. Çünkü bu, aile reisliğinden dolayı üzerine düşen
bir görevdir.
3. Aileyi rahat yaşatmaya çalışmak: Aile bireyleri, geçimlerinin temininin yanında
nispî bir refah içinde yaşayabilmeleri için erkeğin cömertliğine muhtaçtırlar. Bu
yönden bir kısma ve kısıtlamayla karşı karşıya kalırlarsa, birçok ruhsal ve bedensel
darbeye maruz kalırlar. Ancak aileyi rahat yaşatmak, savurganlık yapmak ve israf
etmek anlamına gelmemektedir. Bunun anlamı, cimrilik yapmamak ve erkeğin ekonomik
imkânlarına uygun biçimde aileyi refah içinde yaşatmaya çalışmaktır. İmam Rıza
(a.s.) buyuruyor ki: "Erkeğin, ailesinin geçimini kısmaması gerekir ki ölümünü arzu
etmesinler."
4. Diktatörlükten sakınmak: Erkek, her ne kadar ailenin reisi ise de, emir ve
nehiyde bulunmaktan sakınmalıdır; eşinin ve çocuklarının görüşlerini dikkate
almalıdır. Kendini beğenmişlik ve yersiz sıkmalar, ailede diktatörlük düzeninin
hâkim olmasına sebep olur; sağlıklı aile ilişkilerine ve çocukların doğru biçimde
eğitilmesine zarar verir.
c) Kadının görevleri
1. Kocasının sırlarını korumak: Kadın, asla kocasının sırlarını ifşa etmemelidir.
Aksi hâlde kocasının güvenini kaybeder. Bazı erkeklerin işleri hakkında hanımına
fikir danışmamasının bir nedeni de, hanımının sır saklayacağından emin olmaması ve
söylediği şeyin ertesi gün ağızdan ağza dolaşmasından korkmasıdır.
2. Kocasının işine yersiz yere karışmamak: İnsan, fıtrî olarak özgürlük ve
bağımsızlık ister. Bu eğilim, erkeklerde daha güçlüdür. Hanımlar, hayırhahlıklarının
her zaman kocalarının yararına olacağını zannetmesinler. Bu konu, evlilik hayatında
zaman zaman ciddî krizlere yol açabilir. Bu yüzden erkeğin bağımsızlığına zarar
vermemeye çalışın.
3. Evi idare etmek: Evi idare etmek ve ev işlerini evirip çevirmek, hukukî olarak
kadının sorumluluğunda olmasa da, ahlâkî olarak onun görevlerinden sayılmıştır. Evi
idare etmek, oldukça önemli bir iştir. Maalesef yalnızca ev işlerini yapan kadınlar
(ev kadınları), kendilerinin ve yaptıkları işin gerçek değerini bilmiyorlar. Gerçek
bir ev kadını, önemli bir birimin tüm işlerini tek başına yapan liyakatli bir
müdürdür. Hem plânlayıcı, hem uygulayıcıdır. Uluslararası çapta kariyer sahibi olan
birçok erkek, bu başarısını "bir ev kadını"nın tedbiri, ahlâkı ve liyakatine
borçludur.
4. Ailenin harimini ve değerlerini korumak: Kadının kocası hakkındaki en büyük
vazifesi, erkeğin evdeki namusu ve vekili olarak davranışları ve sözleriyle ailenin
harimini ve değerlerini korumaktır. Böyle bir kadın, hem kocasının malını korur,
israfa ve lükse kaçarak kocasının servetini zayi etmez; hem tehlikeler karşısında
aile haysiyetini ve kocasının şerefini korur; hem de tesettüre riayet ederek
namahremlere karşı örtünür.
Kocanın cinsel ihtiyacını karşılamak, onu övüp teşvik etmek, sevgiyi şarta
bağlamamak vs. de, riayet edilmesi hâlinde hayatı neşeli ve sefalı kılacak olan
diğer hususlardandır.
Yanıt: Eşlerin birbirlerine karşı görevleri
3. Evi idare etmek: Evi idare etmek ve ev işlerini evirip çevirmek, hukukî olarak
kadının sorumluluğunda olmasa da, ahlâkî olarak onun görevlerinden sayılmıştır. Evi
idare etmek, oldukça önemli bir iştir. Maalesef yalnızca ev işlerini yapan kadınlar
(ev kadınları), kendilerinin ve yaptıkları işin gerçek değerini bilmiyorlar. Gerçek
bir ev kadını, önemli bir birimin tüm işlerini tek başına yapan liyakatli bir
müdürdür. Hem plânlayıcı, hem uygulayıcıdır. Uluslararası çapta kariyer sahibi olan
birçok erkek, bu başarısını "bir ev kadını"nın tedbiri, ahlâkı ve liyakatine
borçludur.
bu konuyu araştırmam gerekiyor ...