AFVEDICILIK,

KABAHAT ÖRTÜCÜLÜK
Allah Teâlâ ve Tekaddes hazretleri buyurur:
"Mü"minler o muttakî kimselerdir ki, onlar hem sevinç, hem keder, hem varlik, hem darlik zamanlarinda fakirlere ihsan ederler,kizdiklari zamanlar da öfkelerini yutarlar,halkin kusurlarini afvederler." (Al-i Imran /134)
"Mü'minler fazilet sahibleridir ki, onlar sirk gibi günahlarin büyüklerinden ve zina gibi açik fenaliklardan çekinirler ve her ne zaman gazablanirlarsa onlar darildiklari kimselerin kusurlarini afvederler." (es-Sûrâ /37)
" Ya Ekreme'r rusül! Halk ile münasebetlerinde afv u mülâyemete yapis, aklen ve ser'an iyi olan seyleri emret. Delil kabul etmeyen musirr câhillerden yüz çevir, mücadele etme." (A'raf/199)
"Ey Iman Edenler! Eslerinizden ve çocuklarinizdan size düsmanlik edenler olur. Onlardan sakinin. Fakat kendilerine afv ile, safh ile muamele eder, kabahatlerini örter iseniz, bilmis olun ki Allah da sizlere karsi Gafûrdur, Rahimdir." (et-Tegabun/14)
Öfkesini yenenler, insanlarin suçunu bagislayanlar da cennetlikdir. Allah iyilik edenleri sever. " (Al-i Imran/134)
"Içinizde fazilet ve servet sahibleri kendi akrabalarina, öksüzlere, bîçârelere ve Allah yolunda hicret edenlere yardimda bulunmamak için yemin etmesinler. Onlarin kabahatlerini afv ile, safh ile mukabelede bulunsunlar. Ya sizler Allah'in sizi bagislamasini istemez misiniz? Allah Gafur'dur, Rahim'dir. " (Nur/22)
"Afvetmeniz takvaya daha yakin bir harekettir. Aranizda lutf ile muameleyi unutmayin. Süphe yoktur ki Allah islediklerinizi görüyor." (Bakara/237)
"Kötülügün cezasi, onun ayni olan bir kötülükdür. Bununla beraber kim afveder, barisirsa Allah mutlaka ecrini verir." (Sûrâ suresi/40)

Allah Rasûlünden:
Ebu Kebse radiyallahu anh'den rivayet edildigine göre,Rasûlü Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem buyurdular:
Nefsim yed-i kudretinde olan Allah hakkina söylerim.
Üç sey vardir ki yemin etme itiyadinda olsaydim bunlarin gerçek olduklarina yemin ederdim:
Sadaka olarak verdiginiz sey mali eksiltmez. Sadaka verin.
Ugradigi haksizligi Allah rizasi için bagislayan bir kimsenin de kiyamet günü Allah katinda izzet ve serefi çogalir.
Dilencilikten bir kapi açana da Allah Teâlâ ihtiyaç kapisi açar. (Tirmizî)
Hazret- i Âise radiyallahu anha anlatiyor:
"Rasûlü Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem'in, bir kere olsun,ugradigi haksizlikdan dolayi intikam almaga kalkistigini görmedim. Ancak haram irtikabinda en çok kizanlardan biri olurdu. Yine bunun gibi iki sey arasinda muhayyer buyuruldugu takdir
de,günah olmadikça daima kolay olanini tercih ederdi."
Ukbe radiyallahu anh anlatiyor:
"Bir gün Rasûl-i Ekrem ile karsilastim. Ya O benim elimden veya ben O'nun elinden tuttum. Buyurdular ki:
- Ey Ukbe, dikkat et! Sana dünya ve âhiret ehlinin en üstün ahlâkindan haber vereyim: Gelmeyene gitmen, vermeyene vermen ve sana kötülük edeni afvetmendir. " (Ibn-i Ebi'd-dünyâ)


^

Enes radiyallahu anh'den rivayete göre Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem buyurur:
"Allah Teâlâ kiyamet gününde mahlûkatini mahser yerinde topladigi zaman Ars'in altindan bir dellal üç defa: Ey iman edenler Allah Teâlâ sizi afvetti. Siz de birbirinize olan hakkinizi bagislayin! diye seslenir." (Ebu Said Ahmed, Kitabu't-Tebsire)
Hadis-i serifde varid olmustur ki:
"'Allah Teâlâ mahlûkati cem'ettigi zaman bir münadî :
-Nerede ehl-i fazilet olanlar? diye çagirir. Ehl-i fazilet hemen kalkip sür'atle cennete kosarlar.
Melekler onlari karsilayip:
- Cennete sür'atle kosup gittiginizi görüyoruz. Siz kimlersiniz? derler. Onlar da kendilerinin ehl-i fazilet olduklarini söylerler.Melekler onlara faziletlerinin ne oldugunu sorduklarinda:
- Zulme ugradigimizda sabrettik, kötülük gördügümüzde de afvettik, derler. Melekler de:
- Öyle ise hemen girin cennete. Böyle amel isleyenlerin ecri ne güzeldir! derler.


^

Mesleme radiyallahu anh'den rivayete göre Rasul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem buyurur:
"Bir kimse bir müslümanin bir ayibini örterse, Allah Teâlâ onun dünyada ve âhirette ayibini örter. Bir sikintisini giderirse Allah Teâlâ kiyamet gününün sikintilarini ondan giderir. Kim müslüman kardesinin hâcetini görürse Allah Teâlâ da onun hacetini görür."
"Bir kimse bir müslümanin günahini ögrenip de gizlerse Allah Teâlâ da kiyamet günü onun günahini örter."


^

Ebu Hüreyre radiyallahu anh'den rivayete göre Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem buyurur:
"Kimin ki sadaka olarak verdigi mali azalmis ise ve kim ki kendisine zulmedeni ve haksizlik edeni afvetmisse Allah onlarin sereflerini artirir."
Rasûl-i Ekrem Efendimiz buyurdular:
"Kim bir ayip örterse, diri diri kuma gömülen kiz çocugunu kurtarmis gibi sevap alir." (Ebu Davud, Nesâî, Hakim.)
Gene buyurdular:
"Kim bir mü'min arkadasinin ayibini görmez, onu gizlerse, süphesiz Allah Teâlâ bu hareketi sebebiyle onu cennete koyar."(Taberânî)
Gene buyurdular:
"Kim arkadasinin ayibini örterse ,Allah da kiyamet günü onun ayibini örter. Kim ki müslüman kardesinin ayibini açiga vurursa Allah da onun ayibini açiga vurur. Hatta evinde bile onu rezil eder." (Ibn-i Mâce)
Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Ey dil ile iman edip kalblerine iman yerlesmeyenler! Insanlari giybet etmeyin, gizli seylerini arastirmayin. Çünkü bir müslümanin sir perdesini yirtip gizli seylerini açiga vuranin Allah Teâlâ sir perdesini yirtar. Isterse kendi evinde olsun, kötülüklerini meydana çikarir."


^

Ebu Hüreyre radiyallahu anh'den:
- Bir gün Rasûl-i Zîsan Efendimiz aramizda oturuyordu. Birden gördük ki gülüyor. Tâ iki mübarek yan disleri görününceye kadar.
Sahabe-i Kiram tarafindan soruldu:
- Neden tebessüm buyurdunuz ya Rasûlallah?
Buyurdu:
- Benim ümmetimden iki adam huzur-i ilâhîde diz çökmüsler, O iki kisinin birisi diyor ki:
- Ya Rabbi, benim hakkimi zalim kardesimden al.
" Yevm-i kiyamette herkes hakkini ister. Velev en yakin akrabasi dahi olsa bile!" buyurulur.
Allah Teâlâ buyurur:
- Ey zâlim, mazlum din kardesinin hakkini ver '
Zâlim der ki:
- Ya Rabbi, hasenatimdan hiç bir sey kalmamistir.

Mazlum:
- Ya Rabbi, o zalim benim günahimdan yüklensin.
Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz agladi ve buyurdu ki :
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=19471
- Muhakkak o gün öyle bir gündür ki o günde insanin kendi günahlarini diger kimselere yüklemege siddetle ihtiyaci vardir.
Allah Teâlâ, hakkini taleb eden mü'mine buyurur:
- Basini sema tarafina kaldir, cennetlere bak!
Hakkini isteyen mazlum, basini sema tarafina kaldirir. Hayret verici olan hayir ve nimetleri görür. Mazlum der ki :
- Ya Rabbi, su kimin içindir?
Allah Teâlâ buyurur:
- Semenini (bedelini) bana veren içindir.
Mazlum der ki:

- Kim o semene mâlik olabilir?
Allah Teâlâ buyurur:
- Sen mâlik olursun.
Mazlum:
- Ne ile ben mâlik olurum?
Allah Teâlâ ve Tekaddes hazretleri:
- Kardesini afvetmekle.
Mazlum der ki:
- Ya Rabbi, muhakkak ben onu, yani bana zulmedeni afvettim.
Allah Teâlâ buyurur:
- Kardesinin elini tut, cennete idhal et.
Hulâsa Cenab-i Hak, makbul bir amel ile hem zâlime, hem de mazluma ebedi nimetlerle mükâfat buyurur. (el-Hutabu'n-Nebevi)


^

Musa aleyhisselam:
- Ya Rabbi, senin ind-i ulûhiyyetinde en aziz kulun kimdir? diye sual ettiginde Allah Teâlâ hazretleri:
- Kendilerine eza edenin cezasini vermeye kudreti oldugu halde afveyleyendir," buyurdu.


^

Mahmud Sâmî kuddise sirruh, Hazret-i Ali radiyallahu anh kitabinda Hazret-i Ali'nin afvediciligi, hosgörürlügü üzerine sunlari zikreder:
Bir gün ashab-i güzîn -ridvanullahi aleyhim ecmain- Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem'den Hazret-i Ali'yi çok sevmelerinin sebebini sordular. Server-i âlem sallallahu aleyhi ve sellem:
- Varin Ali'yi çagirin! buyurdular. Ashab-i kIramdan birisi Hazret-i Ali'yi çagirmaya gitti.
Habib-i Ekrem, Hazret-i Ali gelmeden ashabina:
- Ey ashabim, siz birisine iyilik etseniz, o da size karsilik olarak kötülük yaparsa, ne yaparsiniz? buyurdular.
Ashab-i Kiram:
- Yine iyilik ederiz, dediler.
Rasûl-i Ekrem :
- O kimse yine kötülük yaparsa ne yaparsiniz? buyurdular.
Ashab-i kiram:
- Yine iyilik ederiz, dediler. Rasûl-i Ekrem:
- Tekrar size kötülükte bulununca ne yaparsiniz? buyurunca Ashab-i kiram baslarini asagi indirdiler, bir cevap veremediler. Hazret-i Ali radiyallahu anh geldi.
Rasûl-i Ekrem efendimiz Hazret-i Ali'ye:
- Ya Ali birisine iyilik etsen, o sana kötülük yapsa, sen ne yaparsin? buyurdular.
Hazret-i Ali radiyallahu anh:
- Iyilik yaparim, dedi.
Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem ayni soruyu yedi kere tekrarladi. Hazret-i Ali hepsinde de :
- Yine iyilik yaparim, diye cevap verdi. Sonra ilâve ederek: " O kimseye ben iyilik yaptikça o bana hep kötülükte bulunsa yine ben ona iyilik yaparim" dedi. Bunun üzerine Ashab-i kiram radiyallahu anhüm ecmain :
- Ya Resûlallah, Ali'yi çok sevmenizin sebebini anladik. Onun bu sevgiye lâyik oldugunu gördük, dediler ve Hazret-i Ali'ye dua ettiler.
Ahmed er-Rifâî kuddise sirruh buyurur:
"Bir mürid veya veli için sart odur ki, onda insanlarin ayiplarini görecek bir göz olmaya."
Reslân ed-Dimiskî kuddise sirruh, en güzel huylardan üçünü söyle siralardi:
- Intikam almaya gücü var iken afvetmek,
- Zillet aninda dahi mütevâzi olmak,
- Verirken minnetsiz, karsiligini beklemeden vermek.
Hata ve kusuru afvetmelidir. Büyükler buyurmuslardir ki :
"Bir din kardesin sana karsi bir kusur islerse kendinde onun yetmis çesit özrünü ara. Nefsin kabul etmezse nefsine de ki : Iste senin kötü huyun ve herkese fena söyleyiciligin! Kardesin senden yetmis türlü özür diliyor da kabul etmiyorsun!"
Kusuru bir günah ise, ona güzellikle o isten vazgeçmesini söylemeli.
Ibrahim en-Nehaî kuddise sirruh buyurur:
"Din kardesinden bir günah yüzünden ayrilma. Bu gün yaparsa yarin yapmaz."
Ebu'd-Derdâ radiyallahu anh'e:
"Din kardesin günah isledi, onu düsman tutuyor musun? denildikte:
"Günaha düsmanim, ama o benim kardesimdir" buyurmustur.
Kardeslik etmek suç degildir. Kardesligi kesmek ise suçdur. Sana bir kusur edip de özür dilerse afvetmen iyidir. Yalan söyledigini bilsen bile özrünü kabul eyle.
Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem buyurur:
" Bir kimseden kardesi özür diler de özrünü kabul etmezse, onun günahi, müslümanlarin yolunu kesip onlardan haraç alanin günahi gibidir."


^

Benî Isrâilde iki kisi vardi. Birbirini çok severler, bir dag basinda ibadet ederlerdi. Bir tanesi bir sey satin almak için sehre indi. Gözü meyhanedeki bir kadina takildi. Ona tutuldu ve ister istemez onunla kaldi. Birkaç gün geçince digeri onu aramaga geldi ve basindan geçenleri duydu. Yanina gitti. DIgeri utancindan " Seni tanimiyorum" dedi. Yanina gelen: " Üzülme, sana karsi olan sefkatim bugün senden ayrilacak kadar az degildir," dedi ve egildi öptü. Bu sefkati arkadasindan görünce gözünden düsmedigini anladi. Kalkti, tevbe etti ve onunla gitti.
Allah Teâlâ'nin isimlerinden biri de el-Gafur'dur. Bagislayici manasinadir. Allah Teâlâ, Peygamberini gerek Kur'an ve gerekse Tevrat'da bununla vasfetmistir. O'na afvetmegi emretmistir:
" Habibim, sen güçlügü degil, kolayligi saglayan yolu tut" buyurmustur.
Bu âyet hakkinda Cebrail aleyhisselam'a soruldugunda su cevabi verdi:
Bunun anlami:
"Sana zulmedeni afvetmendir."
Hadis-i meshurda beyan edildigine göre Tevrat'da ve Incil'de O'nun vasfi söyle geçmektedir:
"O kaba ve hasin degildir. Lâkin O afvedici ve müsamahakârdir." (Sifâ-i Serif'den)


^

Haci Bayram Veli kuddise sirruh buyurmustur ki:
"Ayip ve kusurlarini gördügünüz arkadaslarinizin, komsularinizin sirlarini ifsa etmeyiniz. Çünkü gördügünüz bu sirlar size emanettir. Emanete hiyanet ise çirkin bir harekettir."


^

Rahiplerden biri Hisam bin Abdilmelik'in huzuruna çikar:
Hisam, râhibe: "Zülkarneyn'in peygamber olup olmadigi hakkindaki görüsün nedir?" diye sorar.
Râhib: " O peygamber degildi. Fakat o dört hasletle mertebeye yükseldi ,dedi ve bunlari söylece anlatti:
" O gücü yettigi halde afveder, yalan konusmaz, verdigi sözde durur ve bugünden yarini düsünmezdi" dedi.
Diger biri de : "Zulme ugradigi halde yumusak davranip da sonra gücü yettigi takdirde intikam alan kimseye halîm denmez. Halîm, zulme ugradigi zaman sabredip intikam almaga gücü yettigi zaman da afvederek bagislayan kimseye denir " demistir.
Ibrahim Düsûkî kuddise sirruh dedi ki :
" Varini Hak yolunda harcamis velî kul... Iste o, sahib oldugu heybet yönü ile sultana benzer...

Tevâzu edis seklinde ise zelîl bir kula benzer. Kalbindeki duygu da budur. Kendisine daha fazla kiymet vermez.
O bir sultan olmusdur. Buna sebep ise: Onun iffetli olusudur, nefsini üste çikarmayisidir.
Afveder, hosgörür... Özünde ikram duygusu tasir. Kimseye minnet etmez. Yaptigi iyiligi basa kakmaz ve daha nice iyilikleri vardir.
Gene söyle buyurdular:
"Herhangi bir velî kulunu Allah Teâlâ imtihan yolu ile bir ibtilâya düsürmüstür. Bundan muradi onu mânâ erleri derecesine erdirmekten baska bir sey degildir.
Sâyed ibtilâya düsen velî sabreder, tahammül eder, kizmaz, darilmaz, afveder ve kerem sahibi olursa... Allah Teâlâ onu arzu ettigi derecelere yükseltir. Aksi halde oldugu yerde birakir ve derece vermez, kovar..."
Abdullah Tüsterî kuddise sirruh buyurmuslardir ki:
" Güzel huylunun en asagi hali, baskalarinin yükünü çekmek, yapilan kötülügü afvedip onu yapani bagislamaktir. "