TUTANKHAMON

Tuthankamon'un Lord Carnarvon'un çabaları sonucu ortaya çıkarılan mezarından çıkan en değerli parça olan ustu değerli taslarla bezenmiş maskesi..

Akhenaton ve Nefertiti'nin 6 kızı ve bir oğlu olmuştu. 6 kızı da bilinmeyen sebeplerden ölmüştü ve Akhenaton lanetlenmiş kral olarak görüldü. Amarna şehrindeki 17 yıllık dönem boyunca Aton tek tanrı olmuştu. Akhenaton'un oğlu Tuth-ankh-aten yarı(üvey) kız kardeşi Ankhesenamon ile evlendi. Tutankhaten adını değiştirdi ve Tuthankamon yaptı.

Tutankhamon firavun olmasından bir sure sonra Ey vezir oldu. Saraya giriş çıkış ve kararlar eyden çıkıyordu.

Tutankhamon 20 yaşında gizemli bir şekilde öldü. Ölümünün ardından birisi Tutankhamon'un izlerini çalışmıştır.

Cenaze günü 12 adam Tutankamon'un çekerken Ey bu kişilerin arasında değildi. Ey'in üzerinde panter derisi ve başında da firavun tacı vardı.

Ey Tutankhamon'u alt edip firavun olmayı başarmıştı.

Ankesenamon bunun üzerine düşmanı olan Hitit Kralına bir mektup yazmış ve bu mektupta resmen yalvarmıştır. Krala onun çok fazla oğlunun olduğunu söylemiş ve oğullarından birini göndermesini istemişti. Bir hizmetçiyle evlenemeyecegini söylemişti.

Kral bunun bir numara olduğunu düşünerek reddetmişti. Ankesenamon tekrar mektup yazmış ve neden böyle düşündüğünü sormuş.

Eğer doğru olmasaydı kendini küçük düşürmeyeceğini ve ona yalvarmayacağını yazmış ve tekrara bir hizmetçiyle evlenemeyeceğini söylemiş. ( bu mektuplar şuanda bey şehirde müzede bulunuyor.)

Saraydan birinin onu evlenmeye zorladığı kesindi. Sonunda kral oğlunu yollamış ancak Mısır sınırlarına ulaşamadan öldürülüyor.

Ey sonunda Ankesenamon'la evlendi. Ankesenamon'un kurtulmaya çalıştığı hizmetçi Ey'di ve sonunda Ey firavun olmuştu.

Günümüzde bulunanların arasında bir yüzük vardı ve bu yüzüğün üstünde 2 kartuş vardı. Bir kartuşta Eyin diğer kartuşta ise Ankesenamon'un adı yazılıydı. Yani bu yüzük evlendiklerine dair bir başka kanıt oldu.

Ey firavun olduktan 3 yıl sonra öldü. Mezarında eski eşi Tey'in de adı geçiyordu ancak isim silinmişti.

Tutankhamon'un mezarına bakıldığında çiftin birbirine çok bağlı olduğu fikri ediniliyor.

Duvarlardaki figürlerde birbirine dokunurken veya yardım ederken resmedilmiş. Örneğin bir resimde Tutankhamon avlanırken Ankesenamon ona okunu uzatıyor. Kol kola dururken resmedilmişler.

Bulunanların arasında Tutankhamon'un Ankesenamon için yaptırdığı altından bir tabla var. Üstünde hiçbir işleme olmayan bir lamba var. Lamba çok sade ancak yanınca üzerinde Tutankhamon ve Ankesenamon'un resmi oluşuyor.

Ankesenamon'un 2 düşük yaptığı mezarındaki 2 mumyadan anlaşılıyor. Birisi 5 (mumyalanmış) ve digeri ise 8 aylık (yarı mumyalanmış) olmak üzere ikisi de kızmış.

Tutankhamon'un mezarına Nefkeperur gibi zengin ve sağlıklı olsun yazılmış.

Aped festivalinde Karnak tapınağında Tutankhamon'un resmi görevler yapmış olduğu da duvarlardaki kayıtlardan görülüyor.

Tutankhamon 20 yaşındayken ölmüştür. Mezarı açıldığında çok zengin bir görüntüyle karşılaşıyoruz.

Mısırlıların ısı kullanmadan altını şekle konusunda uzmanlaştıkları burada bulunanlardan da gayet iyi anlaşılmaktadır. Tabutu 120 kg ve 0.5 cm kalınlığında altından yapılmıştır. Altın maskesi de bulunmuştur.

Mısırlılar altının güneşten geldiğine inanıyordu (dünyanın oluşumu). Altın Ra'nın simgesiydi. Firavunlar kendilerini altınla kaplıyorlardı.

Burada Ankesenamon'un öldürülmüş olabileceğine dair kanıtlar vardır.

Tutankhamon'un taş mezarı açıldıktan sonra X-ışınlarıyla incelenmişti. Kafasının arkasından darbe aldığı görülüyor ancak yüzüstü yatar pozisyonda iken alınmış bir darbe olduğu saptanmıştı.

Neden öldüren kişi bulunmaya çalışılmamıştı ve yargılanmamıştı? Çünkü bu işi vezirin yönetmesi gerekiyordu ve vezir bu işi yürütmüyordu. Vezir'i de kimse yargılayamıyordu.

Bugün onca yaptığından sonra kimse vezir Eyi tanımıyor. Mezarı soyulmuş ve biriktirdiği tüm mirası çalınmış ve duvardaki yazılar da silinmiş.

Tutankhamon krallar vadisinde günümüze kadar gömülü kalan tek firavundur.

CLEOPATRA

Cleopatra saltanatı Roma İmparatorluğu’nun gücünün ve Mısır saltanatının sonu anlamına gelmektedir. Harfi harfine tercüme edildiğinde Cleopatra isminin anlamı “Babasının Şerefi” demektir.

Cleopatra MÖ 69 yılında doğmuş olup Ptolemy XII’nin ikinci kızıydı. Annesi hakkında bir bilgimiz yok fakat Cleopatra Makedonyalıdır. Mısır dilini öğrenen ailesindeki tek kişidir. MÖ 51 de babasının ölümü üzerine Cleopatra erkek kardeşi Ptolemy XIII ile birlikte tahta çıktı ve evlendi.

MÖ 48 yılında bir iç savaşın iki kez çıkması üzerine acele durumu sakinleştirmeye başladı. Caesar MÖ 48 yılının Ekim ayında Mısır’a ulaştığında Cleopatra savaşının galibiyete yardim etmek için büyük saltanatı inandırma görevini o aldı.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=130150

MÖ 58 yılında kovulduktan sonra babasının gücünü tekrar ele geçirmek için yardim istedi. Güçlü Roma İmparatoru ile anlaştı. Onun fevkalade yeteneklerinden etkilenerek ona sürpriz yaptı. Etrafında Caesar savaşıyordu. Caesar sonunda savaşı kazandı ve Cleopatra tahtına tekrar yerleşti su an kardeşi Ptolemy XIV ile tahtı paylaştı. Caesar zaferinden sonra Mısır’ı terk etti MÖ 47. oğlu Caesarion Celopatra’nin canini sıkmaya başladı. Caesar’in çocuğu diye söylentiler çıkmaya başladı. 2 yıl için Caesar’in hanimi gibi Onun villalarından birinde yasamaya başladı. O Caesar’in öldürülmesinden sonra derhal Roma’yı terk etti.

MÖ 42 yılında Philippi Savaşı’nı kazandıktan sonra Caesar’in suikastında yenildi. Mark Antony yakın zamanda İran’ı istila etmeyi gözüne kestirmişti. Cleopatra’nin Tarsus’ta bulunması gerekiyordu O kraliçenin entrikalarıyla acele büyülenerek Tarsus Nehri’ni bir mavnayla geçti. Antony savaşı ikinci planda bırakmaya kararlıydı ve Cleopatra ile beraber Alexandria (İskenderiye)’ya döndü.

MÖ 40 yılında çiftleştiler ve Cleopatra Selene ve Alexandria Helios adında ikizleri oldu. Antony Caesar’in büyük erkek yeğeni Octavian ile yerleşim anlaşmasını görüşmek için Roma’ya gittiği yılla ayni yıldır.

Octavia’nin kız kardeşi Octavia ile evlenir. 3 yıl sonra Mısır için Roma’yı terk etti (karisi ve 2 çocuğunu bırakarak).

Kız kardeşinin şerefine derinden intikam almak için saldırıda bulundu. Roma kanunlarına aykırı olan Antony daha da uzaklara gitti. Roma İmparatorluğu çocukları için gereken resmi kararları ilan etti.

Alexander Helios Selene ve Cyrene’yi alıp Ermenistan ve Fırat Nehri’nin batısındaki yöreye giderler.

MÖ 36 yılında Ptolemy doğar ve Ermenistan’ın batısındaki adayı ele geçirirler.

Roma senatosu Antony ve Cleopatra üzerine savaş olacağını açıklar ve MÖ 31 yılında adi kötüye çıkan Actium Savaşı ile yenilirler. Octavia tarafından Mısır’da takip edildiler. Cleopatra söylemek için hizmetçiler göndermişti ama O anıtkabirinde ölmüştü. Antony Octavian ile barış yaptı.

Fakat Cleopatra’nin yaşadığını görmüştü. Octavian ile olan görüşmelerinde basarisiz oldu. Cleopatra bu sefer altın yatağında muhteşem elbisesiyle bir engerek yılanı tarafından kendi kendini öldürmüştü. Onun ve Antony’nin istekleri doğrultusunda yan yana gömüldüler.

Caesarium Mark Antony şerefine Cleopatra tarafından inşa edilmişti. Ayrıca “Cleopatra’nin İğneleri” olarak bilinen iki dikilitaşa sahiptir. Thutmose III başlangıçta Kahire’de onlara sahip olur fakat MÖ 30 yılında tapınağın yerini değiştirirler. İğneler 19.yy.da Amerikan ve İngiliz hükümetlerine ödül olarak sunuldu. Su an biri New York ‘takı Central Park’ta diğeri Londra’daki Embankment’dedir.

RAMSES

En büyük savaşı başlatan firavundur. Ramses savaşmayı biliyordu ancak İsrail Tanrısıyla yaptığı savaşta yenildi.

Babası Seti çok başarılı bir adamdı ve tapınaklar yaptırtmıştı. Bu tapınaklardan birinde politik bir ifade kullanıldığı görülmüştür: 'Hükümdarlığımdan çok şey bekleyin'

Ramses 22 yaşında Ebu Simbel Tapınağını yaptırtmaya başlamıştır Bu tapınak dağın içi oyularak yapılmıştır. Ramses yaşayan her varlığın kendinden korkmasını istiyordu.

Ebu Simbel ve Ramses'in 4 dev boy heykeli 20 yılda yapıldı. Çok az bir teknolojiyle ve bu kadar az zamanda nasıl yapıldı hala bilinmiyor.

Nubia'dan Mısır'a geçenler Amon Ra Thoth ve Ramses'in bu heykellerinden korkuyordu.

Ramses eşi Nefertari'ye de tapınak yaptırdı ve 'Güneşin parladığı kadın' yazdırttı.

Teb'de tapınaklar inşa etti. Memfis'teki yönetimi ve başkenti Delta bölgesine taşıdı. Bu bölge sulaktı ve askeri harekata geçmek için uygun bir yerdi. Daha sonra Pi-Ramses adında yeni bir şehir yarattı. 25 yaşında en büyük profesyonel orduyu oluşturdu. 25000 piyadeden oluşuyordu.

ANKHENATON

Mısır firavunları çoğunlukla zorba baskıcı savaşçı ve acımasız kişilerdir. Bu firavunların ortak özellikleri Mısır’ın çok tanrılı dinini benimsemeleri ve bu din sayesinde kendilerini tanrılaştırmalarıdır. Ancak Mısır tarihinde bir tek firavun vardır ki diğerlerinden çok farklıdır. Bu firavun tek bir yaratıcıya inanılması gerektiğini savunmuş ve bu yüzden özellikle çok tanrılı dinin kaymağını yiyen Amon Rahipleri ve bunlara destek veren bazı askerler tarafından büyük baskıya maruz kalmış sonunda da öldürülmüştür.

Bu firavun MÖ 14. yüzyılda basa geçmiş olan IV. Amenofis'tir. IV. Amenofis MÖ. 1375'te tahta çıktığında yüzyılların getirdiği bir tutuculuk ve gelenekçilik ile karşılaştı. Bu döneme dek toplum yapısı ve halkın kraliyet sarayı ile olan ilişkileri değişmeden gelmişti. Toplum diş olaylara ve dinsel yeniliklere kesin olarak kapılarını kapalı tutuyordu. Tutuculuk yukarıda da açıkladığımız gibi Mısır’ın doğal coğrafi koşullarından kaynaklanmaktaydı.

Firavunların halka benimsettirdiği resmi din eski ve geleneksel olan her şeye katıksız bir bağlılığı zorunlu kılıyordu. Oysa IV. Amenofis resmi dini benimsemiyordu. Tarihçi Ernst Gombrich söyle yazıyor:

Eski geleneğin kutsadığı bir çok alışkanlığı kaldırıp halkının bunca garip bir biçimde betimlenmiş sayısız tanrısına saygı göstermek istemedi. Onun için tek bir yüce tanrı vardı o da Aton'du. Aton'a taptı ve onu güneş biçiminde imgeleştirtti. Öteki tanrıların rahiplerinin etkisinden korunmak için sarayını bugünkü El-Amarna'ya taşıdı.

Babasının ölümünden sonra genç yastaki IV. Amenofis büyük bir baskıya maruz kaldı. Bu baskının sebebi geleneksel çok tanrılı Mısır dinini değiştirerek tek tanrı inancına dayalı bir din getirmiş olması ve her alanda köklü değişikliklere girişmesiydi. Ancak Teb önde gelenleri bu dini teblig etmesine müsaade etmediler. IV. Amenofis ve ahalisi Teb sehrinden uzaklasarak Tell El-Amarna'ya yerleştiler.

Burada "Akh-et-aton" adında yeni ve modern bir şehir inşa ettiler. IV. Amenofis de "Amon'un Hoşnutluğu" anlamına gelen adini Akh-en-aton yani "Aton'a Boyun Eğen" olarak değiştirdi. Amon çok tanrılı Mısır dininde en büyük toteme verilen isimdi. Aton ise Amenofis'e göre "göklerin ve yerin yaratıcısı" idi ki bu sıfatla Allah’ı kast etmiş olması kuvvetle muhtemeldir.

Bu gelişmelerden hoşnut olmayan Amon Rahipleri ülkenin içinde bulunduğu bir ekonomik krizden de faydalanarak Akhenaton'un gücünü elinden almak istediler. Düzenlenen bir komplo ile Akhenaton zehirlenerek öldürüldü. Ondan sonra gelen firavunlar da hep rahiplerin etkisi altında kaldılar.

Akhenaton'dan sonra basa asker kökenli firavunlar geçti. Bunlar eski geleneksel çok tanrılı dini yeniden yaygınlaştırdılar ve eskiye dönüş için önemli bir çaba harcadılar. Yaklaşık bir yüzyıl sonra da Mısır tarihinin en uzun süre hükümdarlık yapacak firavunu II. Ramses basa geçti. Ramses bir çok tarihçiye göre İsrailoğulları'na eziyet eden ve Hz. Musa ile mücadele eden firavundu.

ISİS

10.000 adı olan bereket tanrıçası Realkarnasyonla mısır halkı tarafından Kleopatra’nın içinde yaşadığına inanılıyordu.

Kleopatra`nın Sarayı M.Ö 300 yılında kurulan İskenderiye şehrinde bulunan Kleo`nun sarayı Kleopatranın ölümünden 400 yıl sonra meydana gelen büyük depremlerle sular altına gömülmüştü.Tarihe damgasını vuran bu saray yaklaşık 2 sene evvel İskenderiye körfezinde tekrar büyük araştırmalar sonucu yer yüzüne çıkarıldı.Bulunan ilk parçalar sarayın girişinde bulunan büyük surlar oldu.Daha sonra sudan çıkan 2 sfenks buradaki kalıntıların Kleo`nun sarayı olduğunu kanıtladı bu gerçekten büyük bir arkeolojik buluştu.

Sudan çıkan büyük yunan tanrısı Hermes`in heykeli ve kenti simgesi olan kıvrık yılan heykeli ilk bulunan bir kaç parçadan biriydi.Hiç bir zaman Kleo’nun tam bir resmi veya heykeli bulunamadı. Bulunan resim ve heykellerde hep başka türlü resmedilmişti.Ama bu kalıntılar içinden çıkan bir parada ilk defa Kleo`nun yüzü çok temiz ve güzel bir şekilde yapılmıştı. Sarayın yeri Strabon un çizdiği haritalardan yola çıkılarak aramalara başlandı.

Kleopatra Mısır`ın son hükümdarı oldu ve yaşamını Tarihte büyük izler bırakarak sona erdirdi.

alıntıdır