Doğu Anadolu Bölgesinde,Yukarı Fırat Bölümünde yer alan Erzincan, doğuda Erzurum, batıda Sivas, güneyde Tunceli, güneydoğuda Bingöl, güneybatıda Elazığ-Malatya, kuzeyde Gümüşhane-Bayburt ve kuzeybatıda Giresun ili çevrilidir. Erzincan İl’i genellikle dağlar ve platolarla kaplıdır. Güneybatıdan Munzur, kuzeybatıdan Refahiye dağları il alanına girer. Doğudan Erzurum’dan gelerek, batıya doğru uzanan Karasu ve Kop Dağları, İl alanını derinlemesine, aralarında geniş düzlükler bırakacak şekilde böler. İlin en yüksek noktasını Keşiş Dağları (3.537 m.) oluşturmaktadır. Köhnem Dağı (3.045 m.), Sipikör Dağı (2.666 m.), Mayram Dağı (2.669 m.), Kop Dağı (2.963 m.), Mülpet Dağı (3.065 m.), Munzur Dağları (3.449 m.), Kazankaya Dağı (2.531 m.), Ergan Dağı (2.531 m.), Dumanlı Dağları (2.618 m.), Coşan Dağı (3.976 m.) ildeki diğer yükseltilerdir. Dağlar arasındaki çukurlarda yer alan ovalar ve düzlükler boğazlarla birbirine bağlanmış durumdadır. Doğu Anadolu’nun, Yukarı Fırat Bölümünde yer alan Erzincan Ovası, doğu-batı yönünde uzanır. Erzincan Ovası, Doğu Anadolu Bölgesi’nin kuzeyindeki tektonik kökenli çöküntü alanı dizisinin batıdaki ilk ovasıdır. Doğuda Sansa Boğazıyla Tercan Ovasına bağlanır. Kalın bir alüvyon tabakası ile örtülü olan bölgenin en geniş ovası Pekeriç Ovası’dır. Munzur ve Dumanlı gibi dağların yüksek kesimlerinde geniş yaylalar yer almaktadır. Başlıcaları, Takkuran, Tahsullu yaylaları ile bir kısmı il sınırında bulunan Abıhayat ve Uzunçayır yaylalarıdır. İl topraklarının refahiye dışındaki kesiminin sularını Karasu toplar. Karasu, Kemaliye ilçesinde Kadıgölü suyu ile Miran suyunu aldıktan sonra, ilçenin güneydoğusunda Başpınar yakınlarında Elazığ il Sınırına girer. Kuzeybatı kesimindeki Refahiye yöresinin suları ise Çukurdere’nin katıldığı Kelkit aracılığı ile Karadeniz’e dökülür. Karasu’nun kollarından olan Tuzla Çayı üzerinde, Tercan barajı kurulmuştur. Yüzölçümü 11.903 km2 olan Erzincan’ın toplam nüfusu 316.841’dir.

Erzincan, genel olarak karasal iklim özelliklerine sahiptir. Doğu Anadolu Bölgesinde yer alan, Elazığ ve Malatya dışındaki diğer tüm illerden, daha ılıman bir iklimi vardır.

İlin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Yetiştirilen başlıca tarımsal ürünler, buğday, arpa, çavdar, fasulye, fiğ, şeker pancarı, soğan ve patatestir. Sebzecilik ve meyvecilik ve bağcılık, sulamanın yapılabildiği Erzincan Ovasında yoğunlaşmıştır.Dutluklar ilde geniş yer tutmaktadır. Hayvancılık küçük çapta olup, koyun ve kıl keçisi yetiştirilir. Merkezdeki şeker, et ve süt fabrikaları sığır besiciliğinin gelişmesine neden olmuştur. Özellikle süt ürünlerinden Erzincan’ın tulum peyniri ün kazanmıştır. Bunların dışında tavukçuluk ve arıcılık da ilin ekonomisinde önemli yer tutmaktadır.

Erzincan’ın çeşitli ilçelerinde bulunan zengin maden kaynaklarının pek azı işletilmektedir. İliç ve Kemaliye’de demir, Tercan’da manganez ve krom, İliç’te asbest, Çayırlı ve Refahiye’de magnezit, Kemaliye ve Refahiye’de linyit, Erzincan-Mollaköy’de perlit yatakları bulunmaktadır. Ayrıca büyük bölümünde mevsimlik üretim yapılan kaynak tuzlaları, Erzincan kenti yakınlarındaki Ekşi Su ve Bögert’te kaplıca ve maden suyu kaynakları bulunmaktadır.

İlin kuruluşuna ait kesin bilgi bulunmamakla birlikte, Erzincan’ın 20 km. doğusundaki Altıntepe’de ve Küçüktepe Höyüğünde yapılan arkeolojik kazılarda ele geçirilen buluntulardan, yörede ilk yerleşimin İlk Tunç Çağına (MÖ.3500-2000) ait olduğu anlaşılmıştır.Altıntepe’deki İlk Tunç Çağına ait yerleşmenin üstünde Urartuların önemli merkezlerinden biri olan bu yerleşmede kale, saray ve tapınak kalıntılarına rastlanmıştır. MÖ.X.yüzyıldan sonra Urartuların egemen olduğu yöreye daha sonra MÖ.VI.yüzyılda Medlerin ve Perslerin, MÖ.IV.yüzyılda Makedonyalıların ve Seleukosların hakimiyetine girmiştir. MÖ.II. ve I. yüzyıllarda da Romalıların, Arsakların, Pontus ve Arakslar arasındaki çekişmelere sahne olmuştur.MS.II.yüzyılda Sasanilerin egemenliği altına girmiş, XI.yüzyılda da Mengüçlerin hakimiyetine girmiştir. Bundan sonra İlhanlılar, Eratna Beyliği hakimiyetinde kalmıştır. XIV.yüzyıl sonunda (1379-1403) Mutahheretten’in hükümdarlığında kalan yöre Timur’a bağlanmıştır. Yıldırım Beyazıt (1401) Erzincan ve Kemah yöresini kuşatmış, ancak, Ankara Savaşı’nda (1402) Timur’un üstünlük sağlaması üzerine yöre tekrar Timur’un eline geçer. Karakoyunluların kurucusu olan Kara Yusuf Bey tarafından (1410) ele geçirilen Erzincan, on yıllık bir süre Karakoyunluların yönetiminde kalmış, Bu dönemde Karakoyunlular ve Akkoyunlular arasındaki mücadelelere sahne olmuştur. Otlukbeli Savaşı’ndan (1473) sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından osmanlı topraklarına katılmıştır. XVI.yüzyılın başlarında bir süre Safavilerin denetimine giren yöre, 1514’te yeniden Osmanlı topraklarına dahil olmuştur.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=92604

XIX.yüzyıl sonlarında Erzurum vilayetine bağlı bir sancak merkezi olan Erzincan, I.Dünya Savaşı sırasında Rus işgaline uğramıştır. 13 Aralık 1917’de Erzincan Ateşkes Antlaşması imzalanmıştır.

Erzincan Türkiye’nin en etkin tektonik alanlarından birinde bulunduğundan birçok kez deprem geçirmiş ve yıkılmıştır. Bu depremlerin en önemlileri 1047, 1457, 1583, 1666, 1784, 1888, 1930, 1939’da olanlardır. 1939’daki depremden önce demiryolunun güneyinde bulunan kentin terk edilmesinden sonra, geçici olarak demiryolunun kuzeyine yerleşilmiş, daha sonra da bugünkü yerine taşınmıştır. 1963’ten sonra gelişerek Erzincan Ovasının kuzey kenarına kadar dayanmıştır.

Yeni kentte herhangi bir eski eser bulunmamaktadır. Deprem nedeniyle büyük zarar gören eski kentteki tarihi eserler ise; XIII.yüzyılda yapıldığı sanılan kümbet, Akkoyunlu ve Karakoyunlulardan kalma mezar anıtlar, Bey hamamı (1471), Çadırcı hamamı (1548), Erzincan kalesi, Terzibaba Türbesi, Hızır Abdal Sultan Türbesi, Melik Gazi Türbesi, Kemah’ta Gülalibey Cami, Tercan’da kervansaray, Hamam, mescit , Kemah’taki Mama Hatun Kümbeti’dir. Ayrıca şehir merkezine 15 km. uzaklıktaki Altıntepe’de bulunan Urartulara ait kent kalıntıları bulunmaktadır.