Bilal'ın Son Ezanı
Ezanı ilk okuyan O’ydu son okuyan da O. Bilal, iki cihan sultanının dâr—ı bekaya göçünden sonra, O’nsuz bir dünyada ezan okumayı kendine haram kılmıştı. Mekke ve Medine de ona dar gelmiş, uzaklara, çok uzaklara gitmişti. Yokluğun ateşinden kaçıyordu, fakat boşunaydı. Kaçtığı ateş yüreğindeydi.
Ve birgün Peygamber (s.a.v)’in köyüne geri döndü. Daha fazla dayanamamıştı. Mescid—i Nebevi’nin miski, amberi kıskandıran kokusu burnunda tütüyordu. Mescidin hasırlarını gözyaşları ile bir kere daha sularken onu görenler etrafını sardı. Peygamber’in müezzini gelmişti. Hazreti Hasan ve Hüseyin boynuna dolandı. “Ne olur ya Bilal, ne olur bir kere daha oku ezanı. Efendimiz’in ‘Bilal, ezan oku da içimize bir su serp’ buyurduğu gibi, ne olur gönlümüze bir kere daha inşirah sal” dediler. Evet, Bilal’e haramdı ezan, fakat isteyen de O’nun torunlarıydı. Kıramadı.
Yıllar sonra bir kere daha mescidin duvarına çıktı. Titreyen elini kulağına götürdü ve tarihin son kez şahit olacağı ezanını okumaya başladı. Ilk “Allahu ekber” dediğinde mesciddekilerin dizinin bağı çoktan çözülmüştü. Bütün Medine ahalisi akın akın Mescid—i Nebevi’ye koşmaya başladı. Bilal’in sesini duyanlar Peygamber Efendimiz’in geri döndüğünü zannettiler. Gelenler inkisarla boyun büküyor ve gözyaşlarına boğuluyordu.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=131571
Sıra “Eşhedü enne Muhammeden Rasullah”a gelince Bilal bunu ancak bir kez söyleyebildi. Ikincisine takati kalmamıştı. Diğer Peygamber aşıklarının kucağına yıkıldı.
Bu hazin tabloya, O’nu görüp O’nu duyup da O’ndan ayrı kalmaya, kan ağlasa da ancak sahabe yüreği dayanabilirdi. Ve o sahabeler Efendilerine kavuşabilmenin heyecanı ile cepheden cepheye koştular, Mekke’de, Medine’de, hele yatakta ölme korkusu ile tüyleri diken dikendi.