Ölüm, hayat vazifesinden bir terhistir, bir paydostur, bir mekan değiştirmedir, bir varlık dönüşümüdür, ebedi hayata bir davettir, bir başlangıçtır, baki bir hayatın kapısıdır. Nasıl ki hayatın dünyaya gelmesi bir yaratma ve takdirledir. Öyle de, dünyadan gitmesi de bir yaratma ve takdirle, bir hikmet ve tedbirledir. Çünkü, en basit hayat tabakasında olan bitkilerin ölümü, hayattan daha sistemli bir sanat eseridir. Zira, meyvelerin, çekirdeklerin ve tohumların ölümü, çürüme ve dağılma göründüğü halde, gayet sistemli kimyevi bir muamele, ölçülü bir element birleşimi ve hikmetli atomik bir oluşumdan ibaret olan bir yoğurmaktır ki, bu görünmeyen sistemli ve hikmetli ölümü, sümbülün hayatıyla ortaya çıkıyor. Demek çekirdeğin ölümü, sümbülün hayatının başlangıcıdır.
İşte, en aşağı hayat tabasında olan bitkilerin ölümü böyle hikmetli ve sistemli olsa, hayat tabakalarının en üstünü olan insan hayatının başına gelen ölüm, elbette, yeraltına girmiş bir çekirdeğin hava âleminde bir ağaç olması gibi, yeraltına giren bir insan da berzah aleminde elbette ebedi bir hayat sümbülü verecektir.
“Ejder ağzı, vahşet yatağı, hiçlik boğazı” olarak görülen ölüm, aslında gerçek hayatın anahtarıdır. Ölümün, zannedildiği gibi korkunç olmadığını birkaç maddede özetleyelim.
Birincisi: Ölüm, ağırlaşmış olan hayat vazifesinden ve yaşamın ağırlıklarından âzâd edip, yüzde doksan dokuz ahbabına kavuşmak için berzah alemine bir kavuşma kapısı olduğundan, en büyük bir nimettir.
İkincisi: Dar, sıkıntılı, gürültülü, zelzeleli dünya zindanından çıkarıp, geniş, sevinçli, ıztırapsız, bâki bir hayata mazhariyetle, Ebedi Sevgili’nin rahmet dairesine girmektir.
Üçüncüsü:İhtiyarlık gibi, hayat şartlarını ağırlaştıran birçok sebep vardır ki, ölümü, hayatın pek üstünde nimet olarak gösterir. Meselâ, sana ıztırap veren pek ihtiyar olmuş peder ve validenle beraber, dedelerinin dedeleri, hallerinin sefaletiyle senin önünde şimdi bulunsaydı, ölüm ne kadar büyük bir nimet olduğunu bilecektin. Hem meselâ, güzel çiçeklerin âşıkları olan güzel sineklerin, kışın şiddeti içinde hayatları ne kadar zahmet ve ölümleri ne kadar rahmet olduğu anlaşılır.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=63338
Dördüncüsü: Uyku, nasıl ki bir rahat, bir rahmet, bir istirahattir. Özellikle musibetzedeler, yaralılar, hastalar için. Öyle de, uykunun büyük kardeşi olan ölüm dahi, musibetzedelere ve intihara sevk eden belâlarla müptelâ olanlar için nimet ve rahmettir.