Ortalığı birbirine katmak: Kargaşa çıkarmak, herkesi birbirine düşürmek."Şimdi gelip ortalığı birbirine katacak diye korkuyorum."
Ortalık düzelmek: Tedirginlik kalmamak, toplum içindeki karışıklık yok olmak."Çok şükür ortalık düzeldi."
Ortalık karışmak: Kargaşa çıkmak, toplumda düzensizlik baş göstermek."Ortalık yine karıştı, insanlar birbirine girdi."
Orta malı: 1. Herkesin yararlandığı (şey). 2. Her isteyenle ilişkide bulunan."Benim bisikletim orta malı mı ki herkes binmeye çalışıyor."
Ortaya dökmek: 1. Gizli olan ne varsa açıklamak. 2. Çıkarıp göstermek."Bütün sırlarını ortaya dökmek için harekete geçti."
O tarakta bezi olmamak: Bir şeyle, bir işle ilişiği bulunmamak, o şeyle ilgilenmemek."O tarakta bezi olacağını hiç sanmam."
Ot yoldurmak: Çok güçlük çıkarmak, zor bir iş gördürmek, çok uğraştırmak.
Oya koymak: Bir işin sonucunu belirlemek üzere oy verilmesini istemek, oylama yoluyla bir topluluğun görüşünü almak."Bu görüşü oya koymayı teklif ediyorum, kabul edenler el kaldırsınlar."
Oy birliği: Bir toplantıya katılan, bir meseleyi konuşan kimselerin aynı düşüncede olup aynı yönde oy kullanmaları."Sınıf başkanını oy birliği ile seçtik."
Oyuna gelmek: Aldatılmak, tuzağa düşürülmek."Onların oyununa gelmemeye çalış, dikkatli ol."
Oyunbozanlık etmek: Mızıkçılık etmek, birlikte yapılması gereken işten tek taraflı vazgeçmek."Oyunbozanlık etme de gel birlikte eğlenelim."
Oyun etmek: Aldatmak, kurnazlıkla birini tuzağa düşürmek."Bana kötü bir oyun ettiler."
Ö
Öbür (öteki) dünya: Ahiret, insanların öldükten sonra gidecekleri ve ebedî olarak kalacakları âlem."Öteki dünyada inşallah yüzümüz güler."
Öç almak: Yapılan bir kötülüğün acısını aynı derecede bir kötülük yaparak çıkarmak."Öç alma fikrinden vazgeçirmeliyiz onu."
Ödü patlamak: Ani bir olay sebebiyle çok korkmak."Fareden ödüm kopar."
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=97666
Öküzün altında buzağı aramak: Kimi sebepler, bahaneler uydurarak suç ve suçlu bulma çabasında olmak.
Öküz öldü, ortaklık bozuldu: Aradaki yakınlık dayanağı kalktı, yakınlık da kalmadı.
Ölçüyü kaçırmak: Uygun derecenin üstüne çıkmak, aşırı gitmek,"Sofraya her oturuşunda ölçüyü kaçırırdı."
Ölme eşeğim ölme (yaza yonca bitecek): Umutsuz bir bekleyişi anlatmak için kullanılır.
Ölmek var, dönmek yok: "Neye mal olursa olsun, iş sonuna kadar götürülecektir, yapılmasından kaçınılmayacaktır" anlamında kullanılır."Özgürlük yolunda ölmek var, dönmek yok bize."