ANA-BABA OKULU
Çocuğunuz, içinde bulunduğu ortamda kendini yeterince ifade edemiyor, diğer çocuk ya da çocukların baskılarına mı maruz kalıyor... Baskın karakterli arkadaşlarının ilgi ve istekleri doğrultusunda davranmak zorunda bırakılıyor, hatta onlara "yaranabilmek" için kendi özel eşyalarını bu çocukların değersiz eşyalarıyla değiş-tokuş ediyorsa aşağıdaki notları lütfen dikkatlice okuyunuz.

Bir Arkadaşıyla Başı Dertte
Doç. Dr. Nilüfer Darıca
Hacettepe Üniversitesi
Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi

Bir insanın herhangi bir olaya ya da bireye karsı geliştirdiği tutumlar, onun kişiliği doğrultusunda şekillenir. Kişilik ise insanı başkalarından ayıran tutum ve davranış örüntülerini içeren tüm ruhsal özelliklerden oluşur. Diğer bir deyişle, bir insanın tüm İlgilerini, tutumlarını, dış görünüşünü ve çevresine uyum biçimini kapsar.

Genelde ev dışındaki ortamlarda yaşıtları tarafından ezilen, hor görülen ya da istenen davranışlar sergilemesi yönünde baskıya maruz kalan çocukların hem kendi kişilik gelişimlerinde bazı olumsuzluklar söz konusudur hem de anne babaları tarafından yetiştirilme biçimlerinde...

Okula başlama, çocuğun yaşamındaki en önemli dönüm noktalarından biridir. Bu süreç ve onun gerektirdiği uyum, çocuk yönünden belli düzeylerde zihinsel, duygusal ve sosyal olgunluğa ulaşmış olmayı gerektirir.Her şeyden önce çocuk o güne kadar son derece güvenli, her türlü kuralını, kendisinden nelerin beklediğini bildiği, her sıkıntılı durumda yanında anne ve babasını bulduğu bir ortamdan, hiç bilmediği bir ortama girmiştir.

Özellikle okulöncesi dönemde yaşıtları ile yeterince ilişkiye girememiş çocuklar için okul, kendilerini göz önünde ve korunmasız hissettikleri bir ortamdır. Ailenin ve öğretmenlerin gerekli özeni göstermemeleri durumunda bu çocuklar utangaç, çekingen olabilir ve giderek içlerine kaplanabilirler.

Anne babanın yanlış tutumu
Çocuğun korkak, ürkek, çekingen olması, kolayca arkadaş edinememesi ya da güçlü olarak tanımladığımız bazı çocuklar tarafından ezilmesi, baskı altına alınması, büyüme ve kişilik gelişiminde çok önemli rolleri olan anne babasının tutumlarından kaynaklanabilir. Anne babalarda çocuk yetiştirme konusunda genelde sık gözlediğimiz tutumlardan biri aşırı koruma ve kollamadır.

Tüm hakimiyet ve sorumluluğun ebeveynde olduğu aile ortamında yetişen çocuklar, çoğunlukla ev dışına çıktıklarında kendi kanatları ile uçamaz hale gelir, ailelerinden ayrıldıklarında bocalarlar.

Evde her dediğini yaptırabilen çocuklar ise arkadaşları arasında sinebilir, bir köşeye çekilerek, diğerlerine karışamayabilir ya da kendilerini yeterince koruyamayabilirler. Kimi zaman bunun tersi de söz konusu olabilir. Bazı ailelerde hiç sınır tanınmaması, çocuğun disiplin uygulanmadan büyütülmesi de onda birtakım davranış bozukluklarına ve uyumsuzluğa neden olabilir.

Benlik imajı
Çocukluktan başlayarak insanların çevrelerindekilerle kurdukları iletişim bir yandan insanın toplumsallaşması, öte yandan da kendi benliğini tanımasını sağlar. Çocukların benlik imajları, kendilerini nasıl düşündükleri ve hissettikleri ile ilgilidir. Benliğin gerçekte ne olduğu değil, bireyin kendisi hakkındaki görüşleri, düşüncelerinin benlik imajı üzerinde nasıl etkili olduğu önemlidir.

Çocuğun kişilik, en önemlisi de benlik algısını etkileyen etkenlerden biri anne babası, diğeri arkadaşlarıdır. Hiçbir çocuk benlik kavramına sahip olarak dünyaya gelmez. Bunu doğduğu andan başlayarak ebeveynleri, kardeşleri ve çevresindeki diğer insanlarla ilişkileri sırasında edinir.

Doğumdan itibaren çocuk, çevresini saran sosyal ve fiziksel çevreye uyum savası verirken en büyük desteğini anne babasından alır. Özellikle anne baba, çocuğun kişiliğinin oluşumunda önemli rol oynayan ilk özdeşim modelleridir. Yaşamın amacı olan ve yaşama anlam katan çocukların sevgi, saygı ve anlayış içinde büyütülmeleri, sağlıklı kişilikler geliştirerek toplumda katılımcı ve üretken bireyler olmaları açısından çok Önemlidir.

Aile içi ilişkilerde doyum sağlayabilen, anne babası tarafından desteklenen çocuklar uyumlu bir kişilik geliştirerek toplumda olumlu İlişkiler kurup sürdürebilmekte, grup çalışmalarına katılabilmekte, öz saygılarını geliştirerek başkalarının haklarına saygı göstermeyi, sorumluluk alabilmeyi öğrenmektedirler.

Yaşam boyu karşılaşılabilecek problemleri çözme konusunda kendine güvenen bir çocuk yetiştirmek her anne babanın isteğidir. Buna rağmen anne baba, bazen bu isteğe paralel gitmeyen tavırlar sergiler. Aşırı koruyucu ve kollayıcı tutum bunlardan biridir.

Genelde bu tip ailelerin yetiştirdiği çocuklar, aşırı korkak, ürkek, kendini ifade etmede zorlanan ve arkadaş edinmede problemler yaşayan çocuklardır. Tüm bu davranışların altında yatan temel neden, anne babanın asın koruyucu ve kollayıcı tutumu karsısında geliştirilen güven eksikliği ya da Özgüven yetersizliğidir.

Güvensizlik, kişilerde bazı sorunlara temel olabilecek olumsuz bir durumdur. Temelinde güvensizlik olan ufak bir sorun bile, okul başarısızlıkları, uyum güçlüğü, yalan söyleme, tırnak yeme vb. davranış bozuklukları ya da gece işemesi, saç dökülmesi, karın ağrısı vb. psikosomatik bozuklukların başlamasına neden olabilir. Uyumsuzluk gösteren bazı çocuklarda kişilik incelemeleri yapıldığında, bu çocukların genelde kendilerine güvensiz oldukları belirtilmektedir.

Kendine güven duygusundan yoksun olmak, tüm ilişkilerde yakınlaşmayı, sevgiyi, başarıyı engelleyici bir faktördür. Diğer bir deyişle; kişinin özgüveni, beklenmedik bir duruma uyum sağlayabilecek, zor bir koşula katlanabilecek direnci oluşturan temel unsurdur. Yakınlarının güven duygularından cesaret alan bir çocuğun durumlara yaklaşımı rahat, kavrayışı güçlüdür.

Özgüven duyguları gelişmiş çocuklar arkadaş gruplarıyla ve yetişkinlerle uygun İletişim kurabilirler. Genelde "sen bunu başarabilecek güçtesin, sana güveniyorum" sözleri, anne babanın çocuklarına gerektiğinde söyleyebilecekleri sihirli sözlerdir. Çocuk başkalarına ve kendine dair yapıcı duygu ve düşünceleri bu biçimde geliştirebilir, sorumluluk alabilir.

Bebeklikte sevgi, ilgi ve şefkat eksikliği,
Anneden uzun süre ayrı kalmak,
Anne babanın eğitimlerinde, baskıcı ve kısıtlayıcı olması
Anne babanın evden çekip gideceğini, kendini öldüreceğini söylemesi,
Aile yaşantısının sürekli şikayetçi bir ortam İçinde, karşılıklı olumsuz davranış ve tavırlarla sürmesi,
Otoriter, katı, hoşgörüsüz aile ortamı,
Asın yardımcı bir tavırla çocuğunu kollayan ve onda yetersizlik yaratan bir tutum İdinde bulunulması, çocukta güvensizlik yaratabilir.
Ona Nasıl Yardımcı Olabiliriz
Çocuktaki olumsuz değişiklikleri dikkate almalı, bu olumsuzluğa neden olan kaynağı araştırmalıyız.
Kaynak belirlendikten sonra, can sıkıcı durumun yerini, zamanını ve sıklığını araştırmalıyız.
Çocuğun verdiği tepkileri belirlemeliyiz.
Çocuğun durumdan duyduğu kaygıları önemsemeliyiz.
Kaygısını İfade etmesine olanak sağlamalıyız.
Tüm duygularını açıkça ifade etmesi için sabırla, konuşmasını beklemeli, ona cesaret vermeliyiz.
Durumla ilgili çözüm önerilerini birlikte değerlendirmeliyiz.
Ona güvendiğimizi göstermeli, cesaretlendirmeliyiz.
Duygusal acılarına karsı duyarlı olmalı, hissettiklerini paylaşmalıyız.
Kendisini ezen çocuğa aynı sekildi davranması yönünde öğütler vermemeliyiz.
Sınıf içi (okul içi) arkadaşlık ilişkilerini gözden geçirmeliyiz. (Eğer çocuğun kendine güveni azsa ya da çocuk pasifse, tamamen aktif, güçlü çocukların arasına yerleştirilmesi hatalı olacaktır. Sınıf, en azından çocukların davranış özellikleri yönünden dengelenmiş olmalıdır).
Onu, özgüveni geliştirici spor, sanat gibi etkinliklere yönlendirmeliyiz.
Anne baba ya da eğitimcisi olarak, çocuk yetiştirme tutum ve davranışlarımızı yeniden gözden geçirmeliyiz.

ÖĞRETMENLER VE ANNE BABALAR EV ÖDEVLERİNE NASIL YARDIMCI OLABİLİRLER?

Giriş

Ev ödevleri, öncelikle okulda öğrenilen bilgi ve yaşantıların kalıcılığını sağlamak veya bu bilgi ve yaşantıları genişletmek amacıyla öğretmenler tarafından öğrencilere verilmektedir. Sınıftaki öğrenci sayısının fazla olması ve programda ayrılan zamanın yeterli olmaması gibi çeşitli nedenlerle öğrencilerin bireysel çalışmalarına ve uygulamalarına imkan verilemeyen durumlarda ev ödevleri, ders dışı etkinliklerin en önemlisi olmaktadır.

Öğrenciler ev ödevlerini yaparken yeni malzemeler kullanmalı ve yeni deneyimlerde bulunmalıdırlar. Bu deneyimler, öğrencilerin, bilgi ve yeteneklerinin farkına varmalarını ve geliştirmelerini, eksik yönlerini tamamlamalarını, bağımsız ve düzenli ders çalışma alışkanlığı kazanmalarını, okul dışındaki bilgi kaynaklarını kullanmalarını ve verilen sorumluluğu yerine getirmeyi öğrenmelerini ve dolayısıyla derslerinde başarılı olmalarını sağlamaktadır. Öğrencilerin düşüncelerini geliştirmeyen, yaratıcılığını desteklemeyen ve ezberciliğe yönelten ev ödevlerinin, eğitim açısından bir anlamı bulunmamaktadır.

Aynı zamanda ev ödevleri, anne babalara çocuklarının okul hayatıyla ilgilenmeleri için bir fırsat vermektedir. Aileler, çocuklarına uygun çalışma ortamı hazırlama, gerekli malzemeleri sağlama, istendiğinde yardımcı olma vb. gibi yollarla çocuklarının ev ödevlerinde, dolayısıyla eğitim ve öğretimlerinde önemli bir role sahip olmaktadır.

Ev ödevleri, öğrencilerin ilgi ve yeteneklerine göre verilmediği, amacının açıklanmadığı ve öğretmene teslim edildikten sonra içeriği hakkında değerlendirme yapılmadığı durumlarda ise öğrencilerin akademik konulara ilgisi azalabilmekte, öğrenci ödevini başkasına yaptırma ve başkasından alıntılar yapmaya yönelebilmekte veya yaptığı işi değersiz bir etkinlik olarak algıladığı için ödev yapma sorumluluğunu almayabilmektedir.

Bu olumsuz sonuçların ortaya çıkmasını engellemek amacıyla öğretmenlere ve anne babalara bazı öneriler verilebilir;

Öğretmenler Neler Yapmalı?
1 Öğrencilerin ilgi ve yetenekleri doğrultusunda ev ödevi vermeye dikkat etmelidirler. Öğrenciler ilgi ve yeteneklerine uygun olan ödevleri sıkılmadan ve zorlanmadan yapacaklarından ev ödevlerine karşı olumlu duygular besleyeceklerdir. Ödevlerini yapabildiklerini görmek öz güvenlerini artıracaktır.

2 Ödevin kısa sürede yapılabilecek şekilde olmasına özen gösterilmelidir. İlgi ve yeteneklerine uygun olsa da ödevlerin fazla zaman alması, öğrencilerin kişisel veya sosyal etkinliklere (arkadaşlarıyla birlikte olma, tv. izleme vb.) zaman ayırmasını engelleyecek ve ödevlerden sıkılmalarına neden olacaktır. Öğretmenlerin ödev verirken öğrencilerin dikkat sürelerini de göz önüne almaları gerekmektedir. Ayrıca öğretmenler, ev ödevini teslim etme süresini öğrencilerle birlikte belirlemelidirler.

3 Öğretmenler, daha çok düşünmeyi geliştiren, yaratıcılığı destekleyen ve araştırmaya sevk eden ev ödevleri vermelidirler. Ev ödevi öğrencilerin bilgileri kitaptan deftere aktarması şeklinde değil, araştırmasını, deney yapmasını, yaparak yaşayarak öğrenmesini sağlamalıdır. Bu amaçla öğrencilere farklı hazırlık gerektiren (fotoğraf çekme, proje hazırlama, materyal toplama vb.) ev ödevleri vererek bilgiye ulaşmanın farklı yolları gösterilebilir. Bu yollarla öğrencilerin hem eğlendikleri hem de öğrendikleri görülecektir.

4 Öğretmenler, ev ödevinin amacını net bir şekilde öğrencilere açıklamalıdırlar. Öğrencilerin ev ödevlerinin amacını bilmeleri, ödevlerini bilinçli bir şekilde yapmalarını sağlayacaktır. Ödev ne amaçla verilmektedir? Ödevi hazırlayabilmek için neler yapılmalıdır? vb. gibi konularda öğrenciler bilgilendirilmelidir.

5 Ev ödevlerini düzenli aralıklarla kontrol etmeli ve sonucunda her öğrenciye yönelik geri bildirimler vermelidirler. Öğrencilerin neler öğrendiklerini belirlemek, ödevlerin sonucunu değerlendirmek ve dolayısıyla öğrencilerin içten denetimli olmasını sağlamak amacıyla ev ödevlerinin kontrol edilmesi ve sonuçlarının değerlendirilmesi gerekmektedir.

6 Ödevin niteliğine göre öğrencilere, bireysel veya grupla çalışmasına olanak verecek ödevler verilmelidir. Hangi ödevin bireysel veya grup olarak yapılacağını öğretmenin belirlemesi ve öğrencileri buna göre yönlendirmesi gerekmektedir.

7 Öğretmenler, düzenli aralıklarla anne babalarla görüşerek, anne babaların ev ödevleri hakkındaki görüşlerini öğrenmeli, anne babalara çocuklarına nasıl yardımcı olacakları ile ilgili bilgiler vermelidirler. Öğretmenlerin anne babalarla görüşmesi sonucunda, çocukların ödevlere karşı olan tutumu, ilgisi ve ailesinden destek alıp almadığı ortaya çıkacaktır. Öğretmenler, anne babalara çocuklarının rahat çalışması için ev ortamını nasıl düzenleyecekleri ve çocuklarına nasıl rehberlik edecekleri konusunda yardımcı olabilirler.

Anne Babalar Neler Yapmalı?

1 Çocuklarına uygun çalışma ortamı (aydınlık, sessiz vb.) ve araç-gereç sağlamalıdırlar. Çocuklar ödevlerinin büyük bir kısmını evde yapmaktadırlar. Çocuğun rahat çalışabilmesi için dikkatini dağıtacak uyaranların olmadığı bir odasının olması, ısının ve aydınlanmanın yeterli olması ve odasında çalışması için gerekli araç-gerecinin olması ödevlerini yapmasını kolaylaştıracaktır.

2 Özellikle ilköğretimin ilk yıllarında çocukların ev ödevlerini yapma zamanını planlamada güçlükler ortaya çıkabilmektedir. Küçük çocuklar genellikle oyuna veya tv. izlemeye daha fazla süre harcayarak ödev yapmayı aksatabilmektedirler. Bu nedenle ilk yıllarda anne babalar, ödevlerin yapılacağı zamanı birlikte planlamalı, çocuğun bu plana uymasını sağlamalıdırlar.

3 Çocuk yardım istediğinde ev ödevlerine yardımcı olmalıdırlar. Bu yardım, çocuğun ödevini yapmaya değil, onu yönlendirmeye yönelik olmalıdır. Çocuklar ödevlerini yaparken zorlandıklarında veya ödevlerle ilgili çeşitli soruları olduğunda en yakınlarında bulunan yetişkinin yardımına ihtiyaç duyabilmektedirler. Anne babaların çocuklarının tüm sorularını cevaplaması mümkün olmayabilir. Bu durumda anne babaların çocuklarının sorularına ilgisiz kalmamaları, başvuru kaynaklarını göstererek uygun rehberlikte bulunmaları gerekmektedir. Anne babaların çocuklarının yerine ödevlerini yapmaları ise çocukların çalışma alışkanlığı kazanmalarını ve sorumluluk duygusunu geliştirmelerini engelleyecektir.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=12869

4 Anne babalar, çocuklarının ev ödevlerini kontrol etmelidirler. Ödevlerin okulda sunulmadan önce evde anne babalar tarafından kontrol edilmesi, çocuklara yaptıkları hataları düzeltme ve eksiklerini tamamlama fırsatı verecektir. Ayrıca çocuğun ödevini bitirince takdir edilmesi öz güven ve öz disiplinini geliştirici bir pekiştireç olacaktır.

5 Anne babalar, çocukların ev ödevlerine olan yaklaşımlarını etkileyecek olumsuz tutumlar göstermemeye çalışmalıdırlar. Anne babaların çocuklarının ödevlerine karşı aşırı ilgili veya ilgisiz, baskıcı ve arkadaşlarıyla kıyaslayıcı tutumları,a çocuğun ödevlerden hoşlanmamasına ve ödevini yapamama kaygısı duymasına neden olabilir. Anne babaların çocuklarına ev ödevlerinde destek ve rehberlik veren tutumlar sergilemeleri gerekmektedir.

6 Ödev yaparken çocuğun dinlenmesini ve enerji toplamasını sağlamak amacıyla anne babalar çocuklarıyla birlikte gevşeme veya rahatlama egzersizleri yapmalıdırlar. Rahatlatıcı bir müzik dinlemek, bir şeyler yiyip içmek ya da vücudunu hareket ettirmek yararlı olacaktır. Çocuğun ödevini yaparken sıkılmasını önlemek için kısa süreli aralar vermesi de sağlanmalıdır.

7 Öğretmenler, anne babalar için çocukları ve onların öğrenimleriyle ilgili her türlü konuda rehber kişi durumundadır. Bu nedenle, anne babalar düzenli aralıklarla öğretmenle görüşerek, ev ödevleri hakkındaki tutum ve beklentilerini, çocuklarına ev ödevlerinde nasıl yardımcı olacaklarını da öğrenmelidirler.

Yeni Başlayan Anne Babalar İçin Internet Hakkında Öncelikle Bilinmesi Gerekenler

Bir çoğumuz için bilgisayar heyecan verici ama aynı zamanda da karmaşık. Çocuklarınız genellikle bilgisayarlar konusunda sizden daha çok bilgiye sahipler. Öte yandan anne babalar olarak sizler, yaşam hakkında daha fazla deneyime ve bilgiye sahipsiniz. Sizin bilgi ve deneyimlerinizle çocuklarınızın bilgisayar ve Internet konusundaki bilgileri birleştirilebilirse, sizler çocuklarınıza bilgisayar kullanımı konusunda daha fazla yardımcı olabilirsiniz.

Internet tıpkı posta servisi gibi size posta hizmetleri sunabilir. Tanıdığınız insanların e-mail (elektronik posta) adresini alabilir isteğiniz anda, 24 saat boyunca, Dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, posta gönderebilir ya da alabilirsiniz.
Internet tıpkı telefon gibi insanlarla eş zamanlı haberleşme olanağı sunar. Bazı tartışma gruplarına katılabilir, kendi grubunuzu oluşturabilir ve kesintisiz haberleşebilirsiniz.
Internet tıpkı kütüphane gibi, hayal ettiğiniz ya da edemediğiniz bir çok konuda farklı formatlarda bilgi sunar. Bu bilgilere, Internet üzerinden kitap olarak, makale olarak, ses kayıtları ya da video kayıtları olarak ulaşabilirsiniz.
Tıpkı gazete gibi her gün, hatta her an, Dünya haberleri, iş, spor, seyahat, eğlence haberleri dahil, yeni haberlere ulaşabilirsiniz.
Ayrıca, www (world wide web) ya da kısaca web, yani Internet bir çok insan için ilgi çekicidir çünkü canlı görsel ve işitsel materyal içermektedir.
Internet genel olarak yukarıda söylediklerimizin dışında eğitim öğretimde nasıl kullanılabilir?
Son dakika haberleri, bazı önemli dokümanların kopyaları, fotoğraflar, araştırma sonuçları, istatistiksel bilgiler gibi birçok eğitim içeriğine Internet aracılığıyla ulaşılabilir.
On-line ansiklopediler, sözlükler, hesap makineleri, istatistiksel bilgisayar programları, okuma kaynakları gibi bir çok yardımcı araç, ödev hazırlamada kullanılabilir.
Internetin sunduğu çok renkli görsel ve işitsel içerik sayesinde okuma becerisi geliştirilebilir.
Internetin sunduğu iletişim araçları sayesinde Dünyanın her yanından insanla iletişim kurulabilir, onların değerleri ve kültürleri hakkında bilgi edinilebilir.
Anne baba olmakla ilgili bir çok bilgi edinilebilir, Internet aracılığıyla diğer ailelerle iletişim kurulabilir ve anne babalık becerileri geliştirilebilir.
Internet her türlü bilgiyi çeşitli formatlarla barındırdığından ve internet üzerinde bir sansür mekanizması olmadığından, çocuklarınız için televizyon izleme, yabancılarla konuşma, sinema ya da video filmlerinin seçiminde nasıl bir eleme işlemi yapıyor, kurallar koyuyorsanız, burada da kurallar koymanız, çocuklarınızı yönlendirmeniz gerekir.

Aileler İçin Internet Kullanım Önerileri

Internetin, doğru kullanılmadığında zararlı olabileceği konusunda çocuklarınızı uyarın. Çocuklarınızın, Internet hakkındaki düşüncelerini ve bilgilerini günlük olarak takip edebilir, böylece yanlış bildikleri konuları düzelterek onları yönlendirebilirsiniz.
Internete bağlanmak için yalnız sizin bildiğiniz bir şifre kullanabilirsiniz. Böylece çocuklarınızın Internete ne zaman bağlandıklarından haberdar olabilirsiniz.
Bilgisayarı çocuğunuzun odasına koymak yerine, herkesin sık kullandığı bir odaya yerleştirin. Böylece çocuğunuzun, uygun olmayan sitelere gitmesine kolaylıkla engel olabilirsiniz.
Beş yaşından küçük çocuklarınızın tek başlarına bilgisayar ve Interneti kullanmalarına izin vermeyin. Bilgisayar ve Internet kullanma saatlerini sınırlandırarak ve bu saatlerde çocuğunuza eşlik ederek, çocuğunuzun güvenliğini ve denetimini sağlayabilirsiniz.
Çocuklarınızın Interneti uygun kullanıp kullanmadıklarını, sık kullanılanlar ya da daha önce girilen sayfaların listesini kontrol ederek denetleyebilirsiniz.
Internetin doğru kullanımı hakkında bildiklerinizi, arkadaşlarınızla ya da çocuklarınızın arkadaşlarının ebeveynleri ile paylaşabilirsiniz. Böylece çocuğunuzun, arkadaşlarının evinde de güvende olmasına yardımcı olabilirsiniz.
Çocuğunuz yanınızdayken uygun olmayan sitelere girmeyin. Çocuklarınız için uygun olmadığını düşündüğünüz sitelere girdiyseniz GEÇMİŞ bölümünden bu siteleri silebilir böylece çocuğunuzun daha sonra bu siteye ulaşmasını önleyebilirsiniz.
Çocuğunuzu Internette tanıştığı kişilerle, hiçbir şekilde telefonda konuşmaması ya da herhangi bir şekilde buluşmaması konusunda uyarın.
Eğer Internet aracılığıyla çocuğunuzdan bilgi isteniyorsa, sitenin güvenli olup olmadığını mutlaka kontrol edin. Bu bilgilerin ne amaçla kullanılacağını öğrenin ve bu bilgilerin üçüncü şahıslara ulaştırılıp ulaştırılmayacağı konusunda bilgi edinin.
Hepimizin bildiği gibi teknoloji hızla ilerliyor ve gelişmeleri takip etmek gerek kendimiz, gerekse çocuklarımız için, içinde yaşadığımız Dünyayı anlamak ve hayattan daha fazla zevk almak adına bir gereklilik halini alıyor. Bu yeni öğrenme sürecinde hepinize keyifli yolculuklar diliyoruz.

Yazarın Biyografisi

Çocuklarda Öz Saygıyı Geliştirecek 20 Yol



Çocuğa öz saygı kazandırma, çocuğun öğrenme, sevme ve yaratma yeteneğini güçlendirmektedir. Öz saygı, mutlulukla ve hayattaki başarıyla ilgilidir. Bazı düşünürlere göre öz saygı, tamamen aile sevgisiyle birlikte iyi bir eğitimin ürünüdür. New York'lu psikolog ve gençlik terapisti Prof. Dr. Barbara Berger'e göre öz saygı, çocuğun kendi kendisiyle gurur duymasıdır. Yüksek öz saygıya sahip olmak, çocuğun hem sevgi dolu hem de yetenekli olmasını sağlamaktadır. Çocuk, değerli olduğuna inanmalı, bir şeyler önermeli ve kendi kendisiyle ve çevresiyle barışık olmalıdır. Çocuğun sevgiyi ve yeteneğini hissetme derecesi, gelecekteki yaşamında onu her alanda etkileyecektir. Aynı zamanda da, çocuğun yaratıcılık yeteneğini, diğerleriyle ilişkisini ve başarılı olmasını belirlemede önemli bir faktör olmaktadır. Ebeveynler, çocuğun öz saygısının ilk temellerini oluştururlar. Çocuğun kendini sevgi dolu ve yetenekli hissetmesi için aileler neler yapabilir? İşte burada öz saygıyı geliştirecek 20 yol bulunmaktadır.


1 Şartsız Sevgi Göstermek
Çocuğunuz her ne yaparsa yapsın ona değer verdiğinizi ve kabul ettiğinizi bilmesini sağlayın. Ev ona göre için, risk ve tehlikelerle dolu dünyadan döndüğü zaman, sevgi için, emniyetli bir yakıt alma istasyonu gibidir. Mesajlarınız "Seni seviyorum - odanın kirli olmasına rağmen, kız kardeşin kadar atletik olmamana rağmen, notlarının çok iyi olmamasına rağmen, yaptıklarından hoşlanmama rağmen - hala seni seviyorum" olmalıdır. Onu hala sevdiğinizi göstermek ve çocuğunuzun yanlış davranışını düzeltmek için, onun doğru yaptığı bir şeyi görerek işe başlayabilirsiniz. Örneğin, odası karma karışıksa ve sadece yatağını toplamış ise ona "Gerçekten yatağını topladığına çok sevindim. Şimdi senden istediğim şey masanı temizlemen" diye ifade edin.

2 Sinirli Olmanızdan Sorumlu Olduğunu Belirtmek
4 yaşındaki çocuğunuz oyuncağını yatmakta olan kardeşinin beşiğine fırlattığı için sinirlisiniz. Onun böyle bir hareketinde sinirinizi ona nasıl aktarırsınız? Prof. Dr. Thomas Gordon'un önerdiği en basit mesaj "Ben" mesajıdır. "Sen kötü bir çocuksun!" ya da "Sen aptalsın!" yerine, "Sen böyle yaptığında, ben ............../............ hissediyorum","Sen oyuncaklarını attığında kendimi sinirli hissediyorum. Ona gerçekten zarar verebilirdin" diyebilirsiniz. Buradaki mesaj, duygularınızın onun çocuk dünyasına değil onun belirli davranışlarına yönelik olduğudur.

3 Açık İsteklerde Bulunmak
Çocuğunuzun ondan ne istediğinizi bilmesini sağlayın. Bu ona alternatif davranışları öğrenmesi için bir şans verecektir. Örneğin; "Oyuncaklarını kardeşinin beşiğine atmamalısın. Bunun yerine o uyandığında ona trenini gösterebilirsin" şeklinde bir açıklama yapılmalıdır. İstekleri ona açıkca belirtmek, ondan ne istediğinizi anlamasını kolaylaştıracaktır.

4 Dinlemeyi Öğrenmek
Çocukların duyguları, gözlemleri ve algıladıkları dinlenmeye değerdir ve böyle yapmak çocukların öz saygılarını artırmaktadır. Size bir şeyler söylemek istediğinde, gerçekten ona zaman ayıramayacaksanız uygun olmadığınızı ve ne zaman uygun olacağınızı söyleyin. Gordon'un bir başka tekniği olan "Aktif dinleme"de, çocuğunuzu yanınıza çağırıp onu duyduğunuzu ve onun ne söylemeye çalıştığını anladığınızı ifade edin. Mesela 7 yaşındaki bir kız çocuğu şöyle diyebilir:

Kız: "Baba sana çok kızgınım ve bir daha odama girmeni istemiyorum".
Baba: "Sen gerçekten çok kızgınsın öylemi hımm".
Kız: "Evet çünkü sen beni kaymaya ***üreceğini söylemiştim ama artık çok geç".
Baba: "Oh, anladım. Çünkü seni dışarıda kaymaya ***üreceğim konusunda söz verdim ve bu sözü tutmadım. Gerçekten üzgünüm. Çok geç vakte kadar çalıştım ve seni aramayı da unuttum. Bunu yarına alabilir miyiz?"

Aktif dinlemeyle aileler, olayları daha çok çocuğun gözünden görmeye başlamakta ve böylece çocuk da duygularına önem verildiğini anlamaktadır.

5 Çocuğun Duygularını Ciddiye Almak
Çocuğunuzun korkularını ve negatif duygularını onları reddetmektense ciddiye alın ve onları yenmesine ve kendi çözümünü bulmasına izin verin. Oğlunun canavarlardan korktuğunu öğrenen bir babanın yaklaşımı aşağıda verilmiştir.

Oğlan: "Baba yatağa gidemiyorum. Çünkü odamda canavarlar gizleniyor".
Baba: "Gel bakalım belki canavarlarla arkadaş oluruz. Canavarlar ne yemekten hoşlanıyor biliyor musun?".
Oğlan: "Belki tatlı, bisküvi seviyordur".
Baba: "Bu hoşlarına gidebilir. Gel canavarlara yemek koyalım. Canavarlara ne istediğini sor? Neden sormuyorsun?".
Oğlan: "İnsanları korkutmak istiyor".
Baba: "Neden?"
Oğlan: "Güçlü hissetmek için"
Baba: "Eğer onunla arkadaş olursan sana ne yapabilir?".
Oğlan: "Beni koruyabilir."
Baba: "Bana iyi bir arkadaş olabilir gibi geliyor ya sana?".
Oğlan: "Evet."

Bu diyalog sayesinde aileler, çocuğun duygularını ya da neye gereksinimi olduğunu öğrenmekte, çocuk artık canavarın kendisine fazla tesiri olmayacağını görerek daha pozitif düşünmektedir. En önemlisi de çocuğun canavara yansıttığı gücü kendine çevirmesidir.

6 Çocuğun Varlığını Kabul Etmek
Annelerin zaman zaman söylenmelerinin hatta jestlerle bile "keşke çocuk doğurmasaydım, o bir yük ve artık dayanamayacağım" diye ifade etmelerinin yanlış olduğu, özellikle bu gibi mesajlar sık sık tekrar edildiğinde çocuğun istenmediği ve kendisine değer verilmediği duygusuna kapılacakları uzmanlarca hatırlatılır. Bu durum özellikle evdeki yeni bebekle ilgili olmasına rağmen, annelerin bu yakınmaları uyumlu bir çocuğun bile istenmediğini düşünmesine neden olmaktadır. Böyle zamanlarda çocukların özel bir ilgiye ihtiyaçları vardır. Aileler yakınları tarafından desteklenmeli ve yaşantıdaki çocuğun varlığına değer verilmelidir.

7 Değerlendirecek Günlük Bir Şeyler Bulmak
Çocuklar kötü bir şey yaptıklarında ilgi çekmek, iyi bir davranışta bulunduklarında da onaylanmak istemektedirler. Yaptıkları, hergün yapılan sıradan bir şey bile olsa, değerini artıran yaptıklarının onaylanmasıdır. Çocukların sevgi ve yeteneklerini onlara hatırlatan bazı etkinlikler aşağıda sıralanmıştır.

Disiplin içermeyen tüm ailecek yenen bir akşam yemeği. Herkes o gün birbiriyle başardıkları, öğrendikleri veya hissettikleri güzel şeyleri paylaşabilir. Örneğin; "Okula zamanında gittim" veya "Bir kurbağa buldum". Ebeveynler de bu etkinliğe katılarak çocuklarının başarılarını onayladıklarını gösterebilirler. Sorunları olan çocuklara bu arada "Bugün seni müthiş bir şey yaparken gördüm. Ayakkabını giydin ve bağcıklarını kendin bağladın." diyerek teşvik edilebilir.

Yine yemekte, sırayla herkesle ilgilenilir ve diğerleri onun nesini sevdiğini, hoşlandığını ve takdir ettiğini söyleyebilir. Örneğin; "Senin öğrendiğin yeni şarkıyı çok seviyorum." veya "Bu sabah söylediklerin gerçekten beni etkiledi".
Çocuğunuzun odasına, banyodaki aynaya veya beslenme çantasına ufak kağıtlara çizilmiş küçük resimler ya da yazılmış sevgi mesajları konulabilir.
Çocuğunuzun yatağının baş ucuna onun yapmayı sevdiği bir etkinliği içeren (örneğin oyun oynadığı veya ata bindiği) ve ailenin topluca yer aldığı iki fotoğraf konulabilir. Böylece çocuk her gece becerikliliğini ve sevdiklerini hatırlayacaktır.

8 Çocukla Yalnız Vakit Geçirmek
Bir çok ebeveyn için zaman çok sınırlıdır. Bununla beraber uzmanlar her bir çocukla yalnız zaman geçirmenin çok önemli olduğunu belirtmektedirler. Bir pazar sabahı dışarıda kahvaltı edilebilir veya yemekten sonra parkta küçük bir yürüyüş yapılabilir. Zaman zaman onun seviyesine inip onun kuralları ve oyuncaklarıyla oynamak da yararlı olacaktır. Kardeşini kıskanan ve yeni doğan bebekten dolayı geri planda kalan çocuğunuzla yalnız zaman harcamak için çaba sarfetmelisiniz.

9 Çocuğun Bazı Şeyleri Kendisinin Yapmasına İzin Vermek
Ebeveynler genellikle çocuklarının yapmakta zorlandığı işleri üzerlerine alarak onlara yardımcı olduklarını düşünürler. Bu yardım, "Sen bunu yapamazsın. Sen yeterince iyi değilsin" mesajlarını verebilir, ki bu da çocuğun kendine olan saygısını azaltır. Çocukların bir işi başarmak için mücadeleye davet edilmeleri gerekmektedir. Ayrıca çocuklara, problemlerini çözmek ve kendi yeteneklerini keşfetmek için fırsatlar da verilmelidir. Yardım istediklerinde, ilk olarak, o işin üstesinden gelebileceklerine onları inandırarak cesaretlendirmek gerekir. "Hadi bakalım, şu elbiseni kendin düğmeleyebilecek misin görelim?" denilebilir. Ya da direkt olmayan tavsiyelerde bulunulabilir. Örneğin "Baş parmağını ilikten geçirirsen, daha kolay düğmeleyebilirsin".