Öğrenci Seçme Sınavı'nda (ÖSS) test usulü soruların yanı sıra, adayların klasik yazılı sınavlardaki gibi cevap yazacağı ''açık uçlu'' sorular da yöneltilmesi için ''deneme'' hazırlıkları başlatılıyor.

Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, ilk aşamada, sınava giren öğrenci sayısı az olduğu bu yöntemin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde (KKTC) 2008 yılında uygulanacağını bildirdi. Türkiye'de ÖSS'ye giren öğrenci sayısı birkaç yüz bin kişiye indirilirse bunun uygulanabileceğine işaret eden Prof. Dr. Yarımağan, ''Türkiye bu sınavdan kurtulmak istiyorsa bir siyasi liderin veya bir bakanın 'ÖSS'yi kaldıracağız' demesi yetmez'' dedi.

ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, Anadolu Ajansı'na yaptığı açıklamada, bugünkü ÖSS sisteminden kimsenin memnun olmadığını belirterek, ''Herkes sistemi eleştiriyor. Toplantılar yapılıyor, şurada eleştiriliyor, sağda solda eleştiri yapılıyor ve haklılar'' dedi.

''Sistemin olumsuz yanlarını kendilerinin de gördüklerini'' dile getiren Prof. Dr. Yarımağan, YÖK'ün hazırladığı strateji raporunda da ÖSS ilgili bölümler yer aldığını anımsattı.

Sınav sistemi ile ilgili görüşlerini anlatan Prof. Dr. Yarımağan, sorunun üniversite kontenjanlarının yetersizliği ve yükseköğretime talebin fazla olmasından kaynaklandığını vurguladı.

''Memnuniyetsizlik var''
Prof. Dr. Yarımağan, şunları kaydetti: ''Türkiye'de yükseköğretime talep, Türkiye'nin ekonomik ve sosyal koşulları nedeniyle aynı durumdaki ülkelere göre daha farklı. İşsizlik ve diğer nedenler üniversiteye yönelmeyi etkiliyor. Kontenjanlar yetersiz, talep de fazla olduğu için bir yığılma meydana geliyor. Liseyi her yıl 500-600 bin kişi bitirirken, üniversite sınavlarına 2 milyona yaklaşan sayıda aday başvuruyor. Bu kadar çok sayıdaki aday arasından seçim yaptığınızda kullanabileceğiniz tek yöntem var, o da çoktan seçmeli test sınavı. Bunun da eğitim açısından getirdiği olumsuz sonuçlar oluyor tabii. Sadece çoktan seçmeli sınav yaptığınızda öğrenciler sınava hazırlanmak açısından sadece belli yeteneklerini geliştiriyorlar, diğer yeteneklerini geliştirmiyorlar. Ortaöğretim bundan etkileniyor ister istemez. Daha az etkilenmesi için geçen yıl yaptığımız değişiklikler bu yöndeydi ama gene de etkileniyor. Sonuç olarak bir memnuniyetsizlik var. Analizi iyi yaparsanız, bunun giderilmesi için neler yapılacağı da kendiliğinden ortaya çıkıyor.''

''YÖK-MEB-Hükümet sıkı işbirliği yapmalı''
Prof. Dr. Yarımağan, sorunun giderilmesi için öncelikle kontenjanların artırılması gerektiğini vurguladı. Bunun kısa sürede olmayacağını bildiklerini, ancak belirli bir dönemde ve planlı bir şekilde artırma yapılması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Yarımağan, yeni üniversite açılmasının yeterli olmayacağını söyledi. Prof. Dr. Yarımağan, geçen yıl 15 ''yeni üniversite'' açıldığını ancak
bir tek kontenjan bile ilave edilmediğini belirterek, şöyle konuştu:

''Kontenjanların hissedilir düzeyde artırılması lazım. Bunun için de ülkenin yükseköğretime önem vermesi, öğretim üyesi yetiştirmesi gibi üç-beş yıla yayılan bir planlama yapılmalı. Bunu Türkiye'nin yapması lazım. Bu yönde hiçbir belirti görmüyoruz. Bunun için Yükseköğretim Kurulu ile hükümetin, Milli Eğitim Bakanlığının çok sıkı işbirliği yapması lazım.''

''Kimse lise diplomasına güvenmiyor''
''Tüm ülkelerin sınav yaptığını, ancak Türkiye gibi üniversitelerin tüm bölümlerine sınavla öğrenci alan başka bir ülke bulunmadığını'' vurgulayan Prof. Dr. Yarımağan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Örneğin bizde kontenjanı sınırsız olan Açıköğretime bile sınavla giriliyor. Bunun başlıca nedeni de lise diplomasının belirli bir seviyeyi garantileyememesi. 'Türkiye'de okuma-yazma, toplama-çarpma bilmeyen lise mezunları var' deniyor. Bu biraz abartılmış da olsa Türkiye'de bir gerçeği dile getiriyor. Kimse lise diplomasına güvenmiyor. Öyle olduğu için de her yere sınavla alınıyor. Bunu kaldırmak, yıkmak lazım. Bunu yıkmak, ya liselerde diplomanın daha ciddi bir biçimde verilmesi ya da bir bitirme sınavı, olgunluk sınavı gibi bir sınav yapılmasıyla mümkün olur.''

''Sınav ciddi yapılırsa sınavsız girilebilir''
Prof. Dr. Yarımağan, ''bitirme sınavının objektif ve ciddi bir şekilde uygulanırsa ve bu sınavda başarı gösteremeyenlere yükseköğretim yolu kapanırsa'' o zaman bazı yükseköğretim programlarına doğrudan sınavsız olarak girilebileceğini kaydetti. Prof. Dr. Yarımağan, şunları kaydetti:

''Kontenjanları artırırsanız, bazı yerleri de sınavsız yaparsanız; sadece Açıköğretim'i demiyorum meslek sahibi yapmayan bazı lisans programları vardır ve bunlara da sınavsız girilebilir, üniversiteye giren sayısını büyük ölçüde azaltmış olursunuz. O noktaya geldiğimizde farklı sınav teknikleri yapılabilir. Bu da bugün toplumun bugün şikayet ettiği birçok konunun ortadan kalkmasını sağlar. Kimse bunları düşünmeden 'ÖSS kalkmalıdır' diyor. Ama kontenjanlar, Türkiye'nin ekonomik durumu böyle kalırsa, liselerin seviyesi ve diplomalarının düzeyi bu şekilde kalırsa hiçbir çözüm üretilemez. Herkesin bunun bilincinde olması lazım.''
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/universiteler/10705-osymden-acik-uclu-soru-denemesi.html#post16601

''Açık uçlu sınava adım''
ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Yarımağan, diğer ülkeler gibi Türkiye'de de üniversiteye girişte çoktan seçmeli testlerin yanı sıra ''açık uçlu'' soruların yöneltildiği sınav yapılabilmesine bir adım olması açısından hazırlıklara başladıklarını bildirdi. Prof. Dr. Yarımağan, şöyle konuştu:

''Çoktan seçmeli testler dışında açık uçlu soruların da yer aldığı sınavların üniversiteye girişte yapılabilirliği denemek için KKTC'de bunun bir uygulamasını 2008 yılında yapmak üzere hazırlıklara başladık. KKTC Milli Eğitim Bakanlığı, ÖSYM ve YÖDAK olarak el birliğiyle bu hazırlıkları yapıyoruz.

Az önce söylediklerim de Türkiye'de önümüzdeki 3-5 yıl içinde gerçekleşirse, Türkiye açısından bir hazırlık, bir bilgi birikimi olur. Ama 1.5 milyon kişiye açık uçlu sorularla kompozisyon yazdırarak veya küçük küçük, kısa sorular sorularak sınav yapılması pek mümkün değil. Ama bu sayıyı birkaç yüz bin kişiye indirirseniz, örneğin coğrafya sınavına 100 bin kişi girerse, matematik sınavına sadece 300 bin kişi girerse ve bu konuda örgütlenirseniz bunun yapılabilirliği ortada. Çünkü birçok ülke bunu bu şekilde yapıyor. Üniversiteye girişi sadece çoktan seçmeli test sınavıyla yapan tek ülke biz kaldık.''

''Test yönteminin yan etkileri var''
Diğer ülkelerin de test sınavı yaptıklarını, çünkü test yönteminin uygulandığı sınavın kolay gerçekleştirildiğini, objektif olduğunu ve iyi öğrenci seçtiğini anlatan Prof. Dr. Yarımağan, ancak test yönteminin de ''yan etkileri'' bulunduğunu ifade etti. Prof. Dr. Yarımağan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Test yönteminde öğrencinin sadece belirli yeteneklerini ölçebiliyorsunuz. Öğrenci sadece belirli konularda hazırlanıyor. Yani eğitim açısından bazı sakıncaları var. Bu sakıncaları ortadan kaldırmak için diğer ülkeler test sınavıyla birlikte diğer sınav tekniklerini de kullanıyorlar. Türkiye'nin de bunları kullanması gerektiğine inanıyoruz ama bunun ön koşulları var. Türkiye bu sınavdan kurtulmak istiyorsa bir siyasi liderin veya bir bakanın 'ÖSS'yi kaldıracağız' demesi yetmez. Bunu kaldırmak için, onun yerine birtakım hazırlıkları yapması lazım ve bu hazırlıklar da üç-beş yıl sürer. Bir yılda bunu kimse yapamaz.''

KKTC'deki sınav
KKTC'deki adayların KKTC'deki üniversitelere yerleştirilmesi için orada ayrı bir sınav gerçekleştirildiğini anlatan Prof. Dr. Yarımağan, KKTC'li öğrencilerden Türkiye'de okumak isteyenlerin aynı zamanda Türkiye'de gerçekleştirilen ÖSS'ye de girebildiklerini anımsattı. Prof. Dr. Yarımağan, KKTC'de üniversite adayları için yapılan sınavı KKTC Yükseköğretim Planlama, Denetleme, Akreditasyon ve Koordinasyon Kurulu'nun (YÖDAK) gerçekleştirdiğini anımsattı.

Üniversiteye girişte test usulü soruların yanı sıra ''Açık uçlu soru'' yöneltilmesi amacıyla yapılacak uygulama için YÖDAK'a destek vereceklerini bildiren Prof. Dr. Yarımağan, şunları söyledi:

''Biz KKTC'li öğrencilerin ÖSS'ye girmesi uygulamasını kaldırmıyoruz. Türkiye'de okumak isteyenler yine ÖSS'ye girer. ''Açık uçlu soru'' uygulamasının nedeni, oradaki sınava giren aday sayısının çok az olması. Sözünü ettiğim sınava 2 bin-2 bin 500 kişi giriyor. Dolayısıyla orada her türlü uygulamayı çok kolaylıkla gerçekleştirmek mümkün. Mesela Türkçe sınavına 2 bin 500 kişi girer de fizik sınavı yaparsanız muhtemelen 500 kişi girer. 500 kişiye her türlü sınav tekniğini uygulamak mümkün.''

''Türkiye'de bunun için verilmiş bir karar yok''
Üniversiteye giriş sınavı konusunda KKTC'de de Türkiye'deki gibi şikayetler olduğunu belirten Prof. Dr.Yarımağan, şöyle konuştu:

''Onlar da kendi sınav sistemlerinden memnun değiller. Onlar da sınavı bizimki gibi çoktan seçmeli yapıyorlar. Dolayısıyla aynı şikayetler var. Açık uçlu soru konusunda onlar kendileri açısından uygun olacağını düşündükleri için böyle bir şey yapıyorlar. Biz de bu konuda bir deneyim kazanalım diyoruz. İngiltere'de test sınavı neredeyse hiç yapılmıyor, açık uçlu yapılıyor. Komşumuz Yunanistan böyle yapıyor, çevremizdeki diğer ülkeler böyle yapıyor. Onlar böyle yapıyorken, bizim de böyle yapmamız gerektiğini düşünüyoruz. 'Bilgi birikimi oluşturalım, deneyim kazanalım' diyoruz. Türkiye'de böyle bir şey için verilmiş bir karar yok ama sırf deneyim kazanmak ve KKTC'nin sorunlarını çözmesi için yapılacak bir uygulama olacak.''

Bu konuda KKTC'ye ne şekilde bir destek verileceği sorusu üzerine Prof. Dr. Yarımağan, 2 üyenin KKTC'den, 1 üyenin de Türkiye'den ÖSYM'den katılacağı bir sınav komisyonu oluşturulacağını bildirdi. Prof. Dr. Yarımağan, örnek soruların hazırlanmasından diğer tüm konulara kadar ÖSYM'nin birikimiyle KKTC'ye destek vermeye çalışacaklarını söyledi. Sınavı YÖDAK'ın gerçekleştireceğini ifade eden Prof. Dr. Yarımağan, ''Sınavın sahibi YÖDAK olacak. 2007 erken olur diye 2008 yılında yapılması kararlaştırıldı'' dedi.

''ÖSS Başvuruları, Şubat’ta başlayıp Mart’ta bitecek''
ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, 2007-Öğrenci Seçme Sınavı'na (ÖSS) başvuruların şubat-mart aylarında alınacağını belirterek, başvuru, içerik ve yerleştirme koşulları açısından 2007-ÖSS'nin 2006'dakinden farklı olmayacağını bildirdi.

Yarımağan, ÖSS başvurularının geçen yıl internet üzerinden alınmaya başlandığını anımsatarak, bu teknik imkanın kolaylık sağladığını anlattı. Bu kolaylık nedeniyle önceki yıllarda olduğu gibi başvuruları erkenden almayacaklarını söyleyen Yarımağan, ''Önceki yıllarda kasım ayında aldığımız başvuruları, bu yeni teknoloji kullanımı nedeniyle şubat-mart aylarında alıyoruz. 2007-ÖSS için başvurular şubat ayında başlayıp, mart ayında sona erecek. Ama kesin tarihler henüz belli olmadı'' dedi.

2007-ÖSS ile ilgili bir değişiklik olup olmayacağı sorusu üzerine Yarımağan, bu konuda karar organının YÖK olduğunu anımsatarak, ''Şu ana kadar bize ulaşmış bir değişiklik yok. Bildiğim kadarıyla önemli bir değişiklik yok. Sınav ilkeleri ve kuralları açısından geçen yılın aynısı olacak'' diye konuştu.

''Şurada alınan kararlar sadece tavsiye niteliğinde''
Adayların ''Değişiklik olacak mı?'' diye meraklanmalarının gereksiz olduğunu vurgulayan Yarımağan, şunları söyledi:

''Milli Eğitim Şurası'nda birtakım tavsiye kararları alındı. Ben adaylara, bunların sadece tavsiye kararları olduğunu, bu konuda yetkili organın YÖK olduğunu ve YÖK'ün alınmış hiçbir kararı bulunmadığını, 2007-ÖSYS'nin gerek başvurular, gerek sınavın içeriği gerekse yerleştirme koşulları açısından 2006'dan farklı olmayacağını belirtmek istiyorum.''

2006 yılında, kontenjanların büyük bölümünün boş kaldığı anımsatılarak, bununla ilgili bir önlem alınıp alınmayacağına ilişkin soruyu Yarımağan, şöyle yanıtladı:

''Bazı kontenjanların boş kalması bir miktar sistem değişikliğinden, bir miktar da adayların sınavda tercihlerinden kaynaklandı. Bu ve benzer sorunların 2007 yılında da yaşanmaması için birtakım küçük önlemler alınması düşünülebilir. Bu yıl yaşanan sorunun önümüzdeki yıllarda yaşanmaması gerekir. Yaşanmaması için adayların ve idare olarak bizim yapmamız gerekenler var. O nedenle bazı küçük değişiklikler olabilir ama bu değişiklikler adayları ilgilendiren değişiklikler değil. Adaylar yine aynı şekilde sınava hazırlanacaklar, aynı konulardan sınava girecekler. Yerleştirme aynı biçimde yapılacak. Hangi adayın hangi programlara gideceği değişmeyecek. Kamuoyunda 'katsayı' diye bilinen, adayların kendi alanlarındaki yükseköğretim programlarına gitmede onlara sağlanan avantaj sürecek. Bu sistemin genel kurallarında, genel ilkelerinde bir değişiklik olmayacak.''

Yarımağan, ''adayların dikkat etmeleri gereken kuralları'' anlatırken, bugünkü sistemin adayları kendi alanlarındaki programlara gitmeye yönlendirdiğine işaret ederek, adayların bunun bilincinde olarak sınava hazırlanmaları gerektiğini vurguladı. Yarımağan, ''Bence okuluna devam eden, derste öğretmeninin anlattıklarını iyi öğrenen bir öğrenci, zaten kendiliğinden sınava hazırlanmış oluyor. Sınav okuldakinden farklı bir konuda yapılmadığı için sınava hazırlanmak zaten dersleri gereği gibi izlemek ve başarmak anlamına geliyor. Onu başaran büyük ölçüde sınava hazırlanmış demektir'' dedi.

Bu yıl olduğu gibi üçüncü bir ek yerleştirme yapılıp yapılmayacağı sorusuna karşılık Yarımağan, ''Olmaması lazım. Onun içinde de öğrencilerin bilinçlendirilmesi gerekiyor. Herkesin kendi alanındaki testlere cevap vermesi lazım'' diye konuştu.

''Şura, belli bir konuya odaklandı''
Yarımağan, 17. Milli Eğitim Şurası'nın kendilerini ilgilendiren bölümlerini izlediğini ifade ederek, şöyle konuştu:

''Açıkçası alınan kararları doğru bulmuyorum. Özelikle eğitim açısından doğru olmayan kararlar alındığını düşünüyorum. Bu şura, beni biraz hayal kırıklığına uğrattı. Türkiye'nin bu kadar seçkin eğitimcilerinin katıldığı bir şurada, çok daha derinlemesine ve eğitimle ilgili konularda görüşlerin belirtileceğini, kararların alınacağını düşünüyor insan. Oysa bu yönde belki bir tek, okul öncesi eğitimin zorunlu hale getirilmesi gibi bir öneri vardı. O da çok fazla ilgi çekmedi. Onun dışında gerçekten eğitimle ilgili bir görüşün veya bir kararın alındığını görmedim. Bütün şura, büyük ölçüde belli bir konuya odaklandı. Sanki şura o amaçla toplanmış izlenimi verdi. Bu yüzden de aslında şuranın amacına ulaştığını düşünmüyorum.''

''Gerçekleştirilirse olumsuz sonuçlar verir''
Yarımağan, şurada katsayı ile ilgili konuda alınan kararı da şöyle değerlendirdi: ''Bu bence eğitim açısından son derece olumsuz bir karar. Kararın kökeninde programların, yani meslek lisesi programlarının lise programlarıyla karşılaştırılarak gruplandırılacağı ifade ediliyor. Bunun arkasında şu seziliyor: Meslek lisesi programları lise programlarıyla eşitlenmeye çalışılacak, aynı haklara sahip olunması için. Bu da tabii eğitimi olumsuz yönde etkileyecek. Bir meslek lisesinin hem meslek lisesi derslerini hem de genel lisenin belli bir alanının tüm derslerini içermesi kağıt üzerinde gerçekleştirilebilir ama uygulamada buradan çıkacak adaylar ne meslek lisesi mezunu olurlar ne de genel lise mezunu olurlar. İkisinin ortasında, açıkçası çok da başarılı olmayacak öğrenciler olurlar. Bu tamamen belli bir amaca yönelik uygulamadır. Gerçekleştirileceğine inanmıyorum ama gerçekleştirilirse de son derece olumsuz sonuçlar verir.

Bunun yerine bence daha sağlıklısı, meslek lisesi mezunlarının kendi alanlarında üniversiteye gitme imkanlarının sağlanmasıdır. Meslek lisesi mezunlarının bir kısmı iş hayatına atılacaktır, bir kısmı sınavsız geçiş ile meslek yüksekokuluna gidecektir ama çok başarılı öğrencilere de kendi alanlarında lisans programlarına gitme imkanı verilebilir. Bunun ötesindeki uygulamalar bence eğitim açısından sağlıklı değil.''