Cumhuriyete Nasil Kavustuk
1- MONDROS ATEŞKES ANTLAŞMASI
Birinci Dünya Savaşına giren Osmanlı Devleti, itilaf devletlerine karşı; ittifak devletlerinin yanında yer almış ve yenik çıkmıştır. Savaş sonunda Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri arasında Mondros Ateşkes Antlaşması (30 Ekim 1918) imzalanmıştır.

Mondros Ateşkes Antlaşması'nın bazı önemli şartları şunlardır :
· 7. Maddeye göre İtilaf devletleri, güvenliklerini tehdit eden bir durum olursa istedikleri yerleri işgal edebileceklerdi.
· Doğu Anadolu'da bulunan altı ilimizde (Sivas, Erzurum, Van, Bitlis, Diyarbakır, Harput) karışıklık çıkarsa, İtilaf Devletleri, bu illerin herhangi bir bölümünü işgal edebilecekti.
· Boğazlar (İstanbul-Çanakkale) işgal edilecek, bütün gemilere açılacak, böylece Anadolu Rumeli Bağlantısı kesilecekti.
· Ordunun büyük bölümü terhis edilip silahlara el konulacaktı.
· Haberleşme ve ulaşım araçları bu devletler tarafından kontrol edilecekti.

Bu antlaşmanın ardından İtilaf Devletleri haksız olarak yurdumuzu işgale başladılar
2- KURTULUŞ SAVAŞI
Mustafa Kemal, 9. Ordu Müfettişi göreviyle 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı. İşgalleri durdurmak için gerekli çalışmalara başladı.

Milli bilincin güçlendirilmesi için sürekli çalışmalar yapıldı, genelge yayımlandı ve

kongreler toplandı.

22 Haziran 1919 tarihinde Amasya Genelgesi yayımlandı.
23 Temmuz 1919 tarihinde Erzurum Kongresi toplandı.
4 Eylül 1919 tarihinde Sivas Kongresi toplandı.

Mustafa Kemal ve Temsil Heyeti üyeleri 27 Aralık 1919 tarihinde Ankara'ya geldiler. Artık vatanın kurtuluşu için yapılan çalışmalar Ankara'dan yürütülecekti.

Misak-ı Milli (Milli Ant)
Osmanlı Mebuslar Meclisi'nde Mustafa Kemal'i destekleyen bir grup milletvekili bir bildiri hazırladılar. Bu bildiriye Misak-ı Milli (Milli Ant) adı verilmektedir. Misak-ı Milli ile Kurtuluş Savaşımızın amaçları belirlendi. Milli sınırlarımız tüm dünyaya duyuruldu.

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Açılışı
Türkiye Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920 tarihinde Ankara'da törenle açıldı. Büyük Millet Meclisi'nin açılması çok önemlidir, çünkü böylece millet egemenliği kabul ediliyordu. TBMM, millet adına, devleti yönetmeye başlıyordu. Meclisin açılış tarihi olan 23 Nisan günü bayram olarak kabul edilir. Mustafa Kemal, bu günü Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ilan etmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasından sonraki olaylar
Padişah ve İstanbul Hükümeti, Türk milletinin bağımsızlığı yolundaki çabaları engellemek istiyorlardı. İtilaf Devletleri ve İstanbul Hükümeti birlik olarak, halkı Mustafa Kemal ve arkadaşları aleyhinde kışkırtma çalışmalarına başladılar. Bu arada azınlıklar arasında ayaklanmalar başlamış ve bazı azınlıklar halkı katletmişlerdi.

10 Ağustos 1920 tarihinde Osmanlı Devleti, İtilaf Devletleri ile Sevr Antlaşması imzaladı. Bu antlaşma yurdumuzun işgal edilmesini kabul ediyordu. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Sevr Antlaşması'nı kabul etmedi ve bu antlaşma hiçbir zaman yürürlüğe girmedi.

TBMM, Kuvayı Milliye birliklerini düzenli ordular haline getirdi. 3-SAVAŞ DÖNEMİ

Doğu Cephesi
Doğu'da Ermenilerle savaşıldı. Sarıkamış ve Kars geri alındı. Savaş sonunda Ermeniler yenildiler. 2 Aralık 1919 tarihinde Ermenilerle Gümrü Antlaşması imzalandı. Gümrü Antlaşması, Türk Devleti'nin imzaladığı ilk resmi antlaşmadır.

Moskova Antlaşması (16 Mart 1921)
TBMM Hükümeti ile Sovyetler Birliği arasında imzalanmıştır. Bu anlaşma ile :
- Sovyetler Birliği ile sınır çizildi.
- Sovyetler Birliği, Sevr Antlaşması'nı reddetti ve Misak-ı Milli sınırlarını tanıdı.
- Kars, Ardahan ve Artvin koşulsuz olarak Türkiye'ye bırakıldı.
- Batum bazı şartlarla Gürcistan'a bırakıldı.
- Ermeniler, Sevr Antlaşması ile ilgili her türlü isteklerinden vazgeçtiler.
Güney Cephesi
Güney cephesindeki Kuvay-ı Milliye birlikleri, Fransızlara karşı savaştılar. Antep, Urfa ve Maraş yaşayan halk bağımsızlıkları için büyük özveriyle mücadele verdiler. Kahramanca mücadeleler sonucunda Antep, Urfa ve Maraş'taki halk düşmanı topraklarından çıkardı. Fransızlar, 12 Şubat 1920'de Maraş'tan, 11 Nisan 1920'de de Urfa'dan çıkmak zorunda kaldılar. Antep de on bir ay Fransızlara direndi. Bu yiğitçe mücadele sonucunda bağımsızlığa ulaştılar.
Fransızlarla 20 Ekim 1921 tarihinde Ankara Antlaşması imzalandı. Ankara Antlaşması ile Fransızlar yeni Türk devletini resmen tanıdılar. Ayrıca bu antlaşma ile Hatay sınırı hariç bugünkü Suriye sınırımız çizilmiş oldu.
Batı Cephesi
Mustafa Kemal, Samsun'a ulaşmadan dört gün önce yani 15 Mayıs 1919 tarihinde Yunanlılar, İzmir'i işgal ettiler. Daha sonra Anadolu'nun içlerine doğru ilerlemeye başladılar. Yunanlılarla, ilk mücadeleyi Kuvay-ı Milliye birlikleri yaptı. Yunanlılarla asıl mücadele, düzenli ordu kurulduktan sonra yapıldı.

Yunanlılarla sırasıyla
- Birinci İnönü Muharebesi
- İkinci İnönü Muhaberesi
- Sakarya Meydan Muharebesi
- Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi yapılmıştır.

Yunanlılara karşı yapılan mücadele sonucunda Anadolu'nun sonsuza kadar Türk toprağı olacağı anlaşılmış oldu.

11 Ekim 1922 tarihinde İtilaf Devletleri ile Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalandı.

20 Kasım 1922 tarihinde, İsviçre'nin Lausanne (Lozan) şehrinde bir barış konferansı toplandı. Konferansa, Türkiye, İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya katıldı. Ankara Hükümeti'nin isteğiyle Boğazlar sorunu tartışılırken, Rusya, Bulgaristan ve Gürcistan'da toplantıya katıldı. Dış İşleri Bakanı İsmet Paşa'nın başkanı olduğu bir heyet, konferansta Türkiye'yi temsil etti.

24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan Barış Antlaşması imzalandı. Bu antlaşma sonunda Türkiye'nin milli sınırları (Hatay hariç) çizildi. Boğazlar ve azınlıklarla ilgili kararlar alındı.TÜRK İNKILABI VE ÖNEMİ
Büyük zorluklarla kazanılan Kurtuluş Savaşı'nın ardından Türk milleti için yeni bir mücadele başlıyordu. Artık, Türk yurdunun kalkınması için çalışmak gerekliydi. Atatürk önderliğindeki Türk milleti, çağdaş devletler seviyesine çıkmak için tüm imkanlarını seferber etti.

Türk Devleti'nin çağdaşlaşması için Atatürk önderliğinde Türk İnkılapları gerçekleştirildi. Bu inkılaplar akla ve bilime dayanmaktadır.

Siyasal Alanda inkılaplar
- Saltanatın kaldırılması (1 Kasım 1922)
- Cumhuriyetin ilan edilmesi (29 Ekim 1923
- Halifeliğin kaldırılması (3 Mart 1924)

Hukuk Alanında İnkılaplar
- Anayasanın (Teşkilat - ı Esasiye Kanununun) kabulü (20 Ocak 1921)
- Türk Medeni Kanununun kabulü ( 4 Ekim 1926)
- Türk Ceza Kanununun kabulü (1 Mart 1926)

Eğitim ve Kültür Alanında İnkılaplar
- Milli eğitimin sağlanması
- Öğretim birliğinin sağlanması (Tevhidi Tedrisat Kanunu 3 Mart 1924)
- Öğretimin yaygınlaştırılması,
- Milli eğitimin gözeteceği esasların belirlenmesi
- Yeni Türk harflerinin kabulü (1 Kasım 1928)
- Milli kültürün geliştirilmesi

Toplumsal Alanda İnkılap
- Kıyafette değişiklik (Şapka Giyilmesi Hakkında Kanun 25 Kasım 1925 )
- Takvim ve saatte değişiklik (1 Ocak 1926)
- Ölçülerde değişiklik (26 Mart 1926)
- Soyadı Kanunu (21 Haziran 1934)
- Türk kadın hakları (Kadınlara belediyelerde seçme ve seçilme hakkı 3 Nisan 1930, Kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkı 5 Aralık 1934)

Ekonomik Alanda İnkılap
- Tarım alanında yenilikler
- Ticaret alanında yenilikler
- Sanayi alanında yenilikler
- Bayındırlık alanında yenilikler

Türk İnkılabı'nın Önemi, Bize Kazandırdıkları ve Bu Konudaki Sorumluluklarımız "Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti sonsuza dek yaşayacaktır." Mustafa Kemal Atatürk

Cumhuriyetimizin kurulmasıyla birlikte yurdumuzun gelişmesi için pek çok çalışma yapıldı. Siyaset, hukuk, eğitim, kültür, toplumsal ve ekonomik alanlarda inkılaplar gerçekleştirildi. Büyük zorluklarla, değişik alanlarda yapılan yenilikler sayesinde bugün sahip olduğumuz cumhuriyete kavuştuk. Bizler, Türk İnkılabı'nın önemini anlamalıyız. Türkiye Cumhuriyeti'ni korumak ve geliştirmek için çalışmalıyız.
ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİ
Atatürkçülük
Atatürk'ün ilkelerinden oluşan düşünce sistemine Atatürkçülük adı verilmektedir. Bu düşünce sisteminin temel esasları Atatürk tarafından belirlenmiştir.

Atatürkçülük, devlet hayatının her alanını ve toplumun fikir hayatını kapsar. Türk milletinin, bugün ve gelecekte tam bağımsızlığa, huzur ve refaha sahip olmasını amaçlar. Devletin, millet egemenliği esasına dayandırılmasını öngörür. Aklın ve bilimin öncülüğünde, Türk kültürünün, çağdaş uygarlık düzeyi üzerine çıkarılmasını hedefler.

Atatürkçülüğün nitelikleri
Atatürkçülük, Atatürk ilkelerine dayanmaktadır. Atatürk İlkeleri bir bütündür ve birbirlerinin tamamlayıcısıdır.

Atatürkçü düşünce sistemi akla ve bilime dayanmaktadır. Vicdan ve düşünce özgürlüğüne dayalı olan Atatürkçü düşünce sistemi egemenliğin kayıtsız şartsız millet egemenliğine dayandığını savunur. Atatürkçülük, yurtta ve dünyada milletler arasında barışı korumak için çaba harcar.

Atatürkçü düşüncede milli güç unsurları
- Siyasi güç
- Ekonomik güç
- Askeri güç
- Sosyokültürel güç

Atatürk İlke ve İnkılaplarının Dayandığı Esaslar
- Milli tarih bilinci,
- Vatan ve millet sevgisi,
- Milli dil,
- Milli bağımsızlık ve özgürlük,
- Egemenliğin millete ait olması,
- Çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine yükselme,
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/sosyal-bilgiler-dersi/55260-cumhuriyete-nasil-kavustuk.html#post112866
- Milli kültürün geliştirilmesi,
- Türk milletine inanmak ve güvenmek,
- Milli birlik ve beraberlik, ülke bütünlüğü,
- Barışçılık,
- Akılcılık

Atatürk İlkeleri
Atatürk ilkeleri, cumhuriyetimizin temelini oluşturur. Bu ilkeleri öğrenmeli, benimsemeli ve uygulayıcısı olmalıyız.

- Cumhuriyetçilik
- Milliyetçilik
- Halkçılık
- Devletçilik
- Laiklik
- İnkılapçılık