İNSAN olmak için kadın olmak gerekmiyor, ama duyarlı ve sorumlu olmak yetiyor.

Amerika'da gündem, arka arkaya gelen iki dişi kasırga Katrina ve Rita'nın marifetleriyle doluyken, ABC televizyon kanalında insanlık açısından kadınları ön plana çıkaran bir önemli araştırmanın sonuçlarını görme fırsatımız oldu. Programda gizli kamera kullanılarak ayrıntılarıyla yayınlanan ve çeşitli ortamlarda yapılan araştırmaya göre, kadınlar çevrelerindeki olaylara karşı erkeklerden daha duyarlı ve cesurlar.

Programdaki ilk araştırma, bir parkta rol gereği, erkek arkadaşı tarafından sözle ve fiziki olarak taciz edilen bir genç kıza etraftan geçenler tarafından gösterilecek tepki üzerineydi. Erkek, kızı hemen hemen boğazlama aşamasındayken bile yanlarından geçen erkeklerin sadece onda biri yaklaşıp olaya herhangi bir şekilde tepki gösterirken, bu oran kadınlarda onda beşti. Oradan geçen büro müdürü genç bir kadın, kız arkadaşını tehdit eden adamın karşısına elinde cep telefonu açık olarak dikildi. Hem davranışı hem de sözleriyle olayın olumsuz yönde gelişmesine engel oldu. Sağlıklı bir hayat için yürüyüşe çıkmış orta yaşlı bir kadın da, tanık olduğu ve erkeklerin sadece bir an için bakmakla yetinip uzaklaştığı olayda, insani değer yargısıyla, aklen de sağlıklı olduğunu kanıtlayarak, tacizci genç adamı durdurma cesaretini gösterdi. Diğer kadınlar da cep telefonlarıyla 911’i arayarak polisi haberdar ettiler.

İkinci gözlem bir bakkal dükkanında yapılıyordu. Rol gereği genç ve çekici bir kadın dükkana giriyor ve bu araştırmadan haberi olmayan diğer müşterilerin gözleri önünde ne bulursa çantasına atıyordu. Dükkan sahibi kadının yapılan araştırmadan haberi olduğu için olayı görmemezlikten geliyordu. Buradaki araştırmada, insanların tanık oldukları ve yanlış olduğunu bildikleri bir olay karşısında nasıl bir tepki gösterdiği inceleniyordu. Sonuç hiç de iç açıcı değildi. Çünkü aralarında yıllardır o dükkandan alış veriş yapanlar da dahil olmak üzere müşterilerin çoğu, tepki doğrudan göstermek bir yana, dükkan sahibine durumu bildirme gereği bile duymadılar. Ve erkeklerin hiç biri herhangi bir şekilde olaya tepki göstermezken, sadece kadınların (aralarında küçük bir kız çocuğu, annesi ve orta yaşlı bir kadın) tanık oldukları hırsızlık karşısında duyarlılık gösterip dükkan sahibini olaydan haberdar etmeleri çok düşündürücüydü. Aslında erkekler adına daha da utanç verici olan, ağızlarının suyu akarak baştan aşağı süzdükleri, sarışın, mini etekli kızın, yüzlerine baka baka hırsızlık yapıp dükkandan elini kolunu sallayarak çıkmasına göz yumarak, böyle durumda bile akıl ve değer yargılarının belden yukarıya çıkamadığını göstermeleriydi.

Gözlemlenen üçüncü olaysa, bir golf sahası yakınındaki parkta geçiyordu. Rol gereği çocuk bakıcısı genç kadın, baktığı çocuğu aşalayıcı sözlerle azarlayıp duruyordu. Çocuk, gözlerinde yaşlarla savunmasız bir şekilde bakıcı kadının gazabına uğrarken, biraz ileride golf oynayan beş erkek, olayı bir süre tepkisizce izlediler ve sonra oyunlarına devam ettiler. Diğer taraftan, oradan geçen kadınların hemen hemen hepsi, bakıcı kadının küçük çocuğa yaptığı davranışa şiddetle tepki gösterdiler ve bakıcıyı polise şikayet etmekle tehdit ettiler. Bu olayda da erkekler duyarsızlık örneği sergilediler.

Daha sonra bütün bu araştırmada tanık olan ve farkında olmadan katılan insanların hepsi sonradan bilgilendirildi ve stüdyoda olaylar karşısında gösterdikleri tepkiler ya da tepkisizlik üzerinde kendileriyle toplu olarak görüşme yapıldı. Özellikle golf oynayan beş erkekten biri olan ve yaptığının yanlış olduğunu kabul eden bir avukat, birinci olayda, kız arkadaşına şiddet kullanan genç adama tepki gösterme duyarlılığını gösteren diğer iki erkek ve kadınlar tarafından eleştirildi. Dükkanındaki hırsız kızı kendisine bildirmeyenlere---ki aralarında yıllardır alışveriş yapan müşterileri de olan insanlara--- hayalkırılığı içinde sitem etti. Olaya tanık olan erkek müşteriler de genç kadının hırsızlık yaptığını gördüklerini ama kimisi işleri acele olduğu için kimisi de haber verip vermemekte kararsız kaldıklarını yüz kızartıcı bir duyarsızlıkla ifade ettiler.

Kanımca, ABC’de yayınlanan bu araştırma, Amerika’da erkeklerin bencillik ve sorumsuzluğunun genel boyutu ve genelde insanların kendi çıkarlarına zarar vermeyen kötü bir davranışa karşı nasıl tepki gösterdiği konularında gerçeği göstermesi bakımından çok önemli bir çalışmadır. Bir erkek olarak, hemcinslerimin günlük olaylar sırasında karşımıza çıkan sorunların çözümlerini düşünürken, bir boyut daha atlayıp, para yapmak, iş kurmak, mal satmak, cinsel gereksinimleri doyurmak, iktidarsızlığa kafayı takarak Viagra bağımlısı olmak, kırkından sonra genç kızları ayartmak, araba sevdası, koyu takım taraftarlığı ya da siyasi konulardaki tutuculuk ve dar kafalılık gibi kısır döngülerden arınmaları gerektiğine inanıyorum. Erkeklerin genellikle sorumsuzluk ve duyarsızlık nedeniyle özürlü hale gelen bu tür bir bakış açısını değiştirip, dünyayı biraz da kadınların bakmaya cesaret ettiği gözle incelemelerini gerekiyor.

Amerika’daki kadınlarla erkekler arasındaki farklılıklar, kadınların kendi başına ayakta durabilen, sorunlar karşısında duyarlılıkları ve çözüme katkı sağlayan hatta erkeği geri planda bile bırakabilen tepkileriyle Türkiye’deki kadın erkek farkından daha değişik bir boyuttadır. Ekonomik bağımsızlığını kazanan, erkeğe maddi açıdan bağımlı olmayan ve aksine, eşit oranda katkı sağlayan yada yalnız başına yaşamını devam ettiren bilinçli kadınların erkeklere, insanlık ve duyarlılıkla ilgili pek çok konuda örnek olacaklarına inanıyorum. Maçoluk ve kıroluk girdabından çıkamayan erkek tipi, eğitim düzeyi ne olursa olsun, komplekslerinden ve kırsal kesim cahilliğinden kurtulamamış başka bir erkek tiplemesi yardımıyla dünyanın sonunu getirecektir. Bireyselliğin ve egoizmin en yüksek boyutta yaşandığı Amerikan toplumunda kadınlar duyarlılık bakımından kendilerini geliştirip olgunlaşırken, erkeklerin, tam tersine daha bencil ve sorumsuz olmaları teknolojik gelişmenin kadın ve erkekler arasındaki uçurumu fiziksel boyuttan çok daha uzaklara taşımıştır. Diğer yandan, Batı toplumlarındaki kadınlarda, erkeklerin egemen olduğu Doğu toplumlarındakinin tersine Feminizmin etkisiyle, kadın kimliği, erkeklik özellikleriyle karışıp özüyle çatışan bir konuma da gelmiştier. Ama yine de, Tanrı’nın kadına bahşettiği yaşamsal önemi olan duyarlılık ve sorumluluk duyguları Doğu kültüründeki hemcinslerinkinden pek farklı değil. Ama erkekler için aynı şeyi olumlu yönlerden söylemek mümkün değil.

Türkiye’de Adana’da bir kocanın eşini sokak ortasında, yüzlerce kişinin ve polislerin gözleri önünde öldüresiye dövüp hastanelik etmesi, aslında Amerikalı erkekler tarafından tepkiyle karşılanırdı. Ancak, sözde dünyanın en gelişmiş ve insan hakları doğrultusunda sahip olduğu bireysel özgürlükleriyle övünen bir ülkede bile, erkek yine tepkisiz kalarak oradaki kötü sonucu değiştirecek bir adım atamazdı. New York’da bir kadını öyle sokak ortasında polislerin gözleri önünde hiç bir eş dövemez, ama pasiflikle karışık “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın.” deyip neden oldukları durumların sorumluluğunu da üstlenmeyerek Adana’daki vahşetin başka bir versiyonu olarak karşımıza çıkarlar. Sorunlarını yağdan kıl çeker gibi çözmek isteyen erkekler hemen hemen her zaman kadınları kullanırlar, çünkü kendi zayıflıklarının ve komplekslerinin açığını ancak bu şekilde kapatabilirler. Bir zamanlar erkeklik kavramı cesaret, mertlik, dürüstlük ve koruyuculuk kavramlarıyla yanyanaydı. Günümüzde erkek artık genelde, çocuğun dünya gelmesini sağlayan bir donörlük (sperm kaynağı) olmaktan öteye gidemiyor, ne yazık ki. Oysa ki, kadın doğuştan gelen annelik ve sorumluluk içgüdüsüyle yaşama sarılıyor.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/kadinlar-kulubu/65017-insan-olmak-icin-kadin-olmak-mi-gerekiyor.html#post129121

Tanrı’nın niye kadını yarattığını merak edenlere cevabı aynadaki yansımaları zaten veriyor. İNSAN olmak için kadın olmak gerekmiyor, ama duyarlı ve sorumlu olmak yetiyor. Görüldüğü gibi, adam gibi adam olmak kolay değil. Hele ki, bir de İNSAN olmak en zoru.