Toplumun düzeni kendisinin en küçük birimi olan ailedeki huzur ve mutluluğa dayanır. Ailedeki dirlik ve düzen ise eşlerin anlaşmasına bağlıdır. Her ne kadar evlilikteki birlik için temel olan koşullardan biri sevgi ise de tek başına yeterli bir unsur değildir.

Evlilikte eşlerin birbirini gerçekçi olarak değerlendirmeleri önemlidir. Eşlerden her biri kendi ailelerinde yaşadığı olumlu deneyim ve ilişkiyi evliliğe taşımak istediği gibi, kendi ebeveynlerinden gördükleri eksiklik ve aksaklığı eşlerinde görmek istemezler. Meselâ; babası cömert bir bayan kocasından da cömertlik bekler. Oysa babasında gördüğü cimriliği eşinde görmek istemez.

Eğer evlilik gerçeklilik üzere değil de hayal üzerine kurulmuşsa aralarındaki sevgi ve bağlılık zamanla azalır. Örneğin; her gün eşinden tatlı dil ve ihtimam bekleyen eşlerden biri, gelen ilk eleştiride hayal kırıklığı yaşayacaktır.

Evli çiftler konusunda yapılan araştırmalarda ilk bakışta eşlerin kişilik özelliklerinin birbirine pek benzemediğine rastlanır, benzer olmaması zıtlık olduğunu göstermez, eşler arasında bütünleyici özellikler taşınması önemlidir. Meselâ; içe kapanık bir erkek neşeli ve konuşkan bir kızı kendisine eş seçebilir.

Önemli olan eşler arasındaki farklılık değil, beklentilerindeki ortaklıktır. Karşılıklı olarak birbirinin ihtiyacını, duygusunu dikkate alan ve doyuran eşler arasındaki evlilik bağı her zaman güçlenerek artacaktır.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/konusuz-konular/5955-evlenirken-dikkat.html#post8736

Evlilikler ister görücü usulü, ister tanışarak meydana gelsin asıl olan her evlilik deneme yanılma, uzaklaşma yakınlaşma, çekişme uzlaşma dönemlerinden geçer.

Eşlerin aralarında uyum sağlamaları için şu ana başlıklarda anlaşmaya varmaları önemlidir.

1. Öncelikle eşler kendi ebeveynleri ile ilişkilerini başlangıçta düzene koymalılar. Dünürler arasındaki yaşanabilecek gerginliğin evlerine yansımaması için azamî çaba göstermeliler. Aile büyüklerinden birisi yeni kurulan yuvada yer alacaksa, bu önceden konuşulup, gerçekçi ve ortak bir karara varılmalıdır. Unutulmamalı ki, ebeveynlerle birlikte yaşayan ailelerin, sonradan büyüklerinden ayrılmak zorunda kalmaları, gereksiz ve kırıcı tartışmalara yol açabilmektedir.

2. Eşlerin çocuk sayısı ve çocukların eğitimi konusunda ortak kararlar alınmalı. Bazen eşlerden biri ya da ikisi de henüz karı-koca rolünü benimsemeden anne-baba olmaya karar verdiklerinde malûmdur ki, daha kolay yıpratıcı bir süreç içinde kendilerini bulabilirler. Çocuğu iki eş de candan istemeli ki, doğan çocuk aradaki bağı arttırsın. Ve çocuklarının eğitimi konusunda her zaman ortak karar alıp, ortak emek harcamaları gerekir.

3. Eşler arasındaki cinsel yaşam. Cinsel yaşam veya cinsel uyumu sanıldığı gibi ilk zamanlarda gerçekleşme oranı aslında düşüktür. Cinsel uyumun karşılıklı doyum sağlayıcı düzeye çıkması aylarca sürebilmekte. Toplumumuzda kadınlarımız bu konuda yetersiz ve yanlış bilgiler aldığından dolayı bu konu her zaman utanıp sıkıldığımız bir boyut taşımaktadır. Cinsel yaşam evlilik içindeki ilişkiden çok fazla etkilenmektedir. Yatak odası diğer odaları, diğer odalar yatak odasını etkilemektedir. Eşlerden her ikisi de cinsel uyum ve doyumun nasıl elde edileceği konusunda karşılıklı konuşmalı ve gerekenlerin yapılması konusunda açık ve duyarlı olmalıdır.