Her isteği kısa süre içinde yerine getirilen çocuklar, bu imtiyazın hayatlarının her döneminde sürmesini bekleyebiliyor. İstekleri karşılanmadığında ise bencilce tepkiler veriyor ve hayal kırıklıkları yaşıyabiliyorlar.

Şehir hayatında geniş ailelerin yerini çekirdek aile almış durumda. Çalışan annelerin sayısı ise giderek artıyor. İş yoğunluğu içinde birden fazla çocuğa yeterli ilgiyi gösterememe endişesi ve ekonomik olarak ikinci çocuğun ihtiyaçlarını karşılayamama düşüncesi tek çocuklu ailelerin yaygınlaşmasına sebep oluyor.

'Biricik' evladını yetiştirirken özenli olma kaygısı taşıyan ebeveynler, aşırı koruma ve kollama gayreti sergiliyor. Çocuklarının daha özgür, daha sorumlu, zorluklar karşısında ayakta durabilen bireyler olmasını isteyen anne-babalar, bunun yolunun sınırları kaldırmak olduğunu sanabiliyor. Ailesine tüm isteklerini yaptıran çocuk, başka çocuklarla oynamayı arzuladığında sessiz, pasif, çekingen ve utangaç oluyor. İletişim kurmakta güçlük yaşıyor ve sorunlarını çözmek için anne-babasına ihtiyaç duyuyor.

Sürekli ailedeki yetişkinlerle olmaya alışan çocuğun temel güven duygusu gelişiminin sekteye uğradığını ifade eden uzmanlar, bunun da çocuğun yetersizlik duygusu geliştirmesine ya da her ortamda ayrıcalık istemesine neden olabildiği uyarısında bulunuyor. Memory Center Nöropsikiyatri Merkezi Psikiyatri Uzmanı Alper Evrensel, ailedeki tek çocuğun ruhsal ihtiyaçlarına cevap vermenin kolay olmadığını bildiriyor.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/saglik/47330-tek-cocuk-olmanin-bedeli.html#post96277

Büyüttükleri ilk çocukta anne babaların deneyimsiz olduğunu hatırlatan Evrensel, temel ihtiyaçlarının karşılanması sırasında sabırsız davranan çocuğun imdadına yetişen ailelerin sınırları belirlemekte güçlük yaşayabildiğini söylüyor. Her isteği kısa süre içinde yerine getirilen çocukların bu şartlanmaya çabucak uyum sağladığını ve devam eden süreçte de aynı beklenti içine girdiğini vurgulayan Evrensel, "Bu durumdaki çocuk doyumsuz, sınırsız, bencil, paylaşmakta zorlanan ve mutsuz olabilmektedir." diyor.

Benmerkezciliği pekiştirilen çocukların aynı ilgiyi ileriki yaşantısında da beklediğine dikkati çeken psikiyatri uzmanı Evrensel'e göre, bu tarz çocuklar okulda, işte, yakın ilişkilerinde ilgi göremediğinde, öncelikli konuşma, karar verme hakkı ona verilmediğinde hayal kırıklığı yaşayabiliyor. İstek ve ihtiyaçlarını ertelemekte güçlük yaşayan, annelerine bağımlı, eleştiriye tahammülsüz, uyum sorunları yaşayan bireyler hâline gelebiliyor. Çevresine karşı agresif davranabiliyor ya da yeterince sevilmeye değer olmadığını düşünüp içine kapanabiliyor.

Çocuk psikolojisi uzmanı Aynur Sayım da çocuğun kişilik gelişiminin aile ve çevre tutumlarıyla bağlantılı olduğunu bildiriyor. Tek çocuğa ailelerin daha fazla zaman ayırdığını, bu durumun avantajlarının yanı sıra, dezavantajları da bulunduğuna işaret eden Sayım, "Çocuk ev içinde kendini oyalamayı, yalnız oynamayı, kendi işlerini yapmayı, sorumluluk almayı başarmalıdır.

Eğer aile çok koruyucu, her an gözlemci durumdaysa, çocuk da onlar olmadan bir şey yapamayacağını düşünür ve kendine güveni gelişmez." diye uyarıyor. Çocuğa engellenmeyi, isteklerini gerektiğinde ertelemeyi, dürtü kontrolünü öğretmenin ebeveynlerin görevi olduğunu hatırlatan Sayım, anne-babaların çocuğuyla güven ilişkisini oluşturması gerektiğini bildiriyor.

Çocukların sosyalleşmesi için yaşıtlarıyla ve diğer kişilerle iletişim kurmasına kontrollü izin verilmesi gerektiğini söyleyen çocuk psikolojisi uzmanı Aynur Sayım'a göre, çocuğun anaokuluna gitmesi; yaşıtlarıyla oynaması, paylaşmayı öğrenmesi, otoriteye uyum ve becerilerini geliştirmesi açısından faydalı olur. Bu mümkün değilse, çocukların yaşıtlarıyla sık sık bir araya gelmesi yararlı olacaktır.

Tek çocuklu aileler ne yapmalı?

*Yaşına uygun kurallar koyun. Bu kuralları kararlılıkla uygulayın.

*Beklemeyi ve sabretmeyi öğretin. Her istediğini anında karşılama çabasına girmeyin.

*3 yaşından sonra yaşıtlarıyla ya da başka çocuklarla bir arada olmasını sağlayın.

*Kreşe gönderme imkânınız yoksa çocuğu olan ailelerle sık sık görüşün.

*Mükemmel olmasını beklemeyin.

*Söz hakkı verin ama tüm kararları ona bırakmayın.

*Uygun karar seçenekleri sunun, birisini seçmesini sağlayın. Bireyselliğinin gelişmesini destekleyin.

*Giyinme, soyunma, yemek yeme, temizlik gibi her türlü öz bakımını kendisinin yapmasına fırsat verin.

*Bu sırada ortaya çıkabilecek sorunlardan dolayı eleştirmeyin.