KİTABIN ADI: Süper Öğrenme
KİTABIN YAZARI: S. OSTRANDER
YAYINEVİ VE ADRESİ:Altın Kitaplar Yayınevi Cagaloğlu / İSTANBUL
BASIM TARİHİ: 1998
KİTABIN YAYIM MAKSADI

Öğrenme Ve Öğrenme Üzerine Yapılan Çalışmalar Konusunda Bilgilendirmek
KİTABIN ÖZETİ :
Son yıllarda yapılan bir çok araştırma; insan beyninin müthiş bir potansiyele sahip olduğunu, aklın yaratılıcılık kapasitesinin sonsuz olabileceğini, bilinçli komutlarla beyin merkezimizin geliştirilebileceğini ve düşleyemediğimiz güçlerimizi kullanabileceğimizi ortaya koymuştur.
Bilim adamları insanların içinde yaşadığı kozayı kırdığını, içindeki potansiyeli fark ettiğini, bu potansiyeli çeşitli metotları uygulayarak, öğrenme sistemlerinin geliştirilebileceğini, çeşitli deneylerle kanıtlamışlardır. Bütün bu araştırmaların temelinde insanın mantıklı bir zekaya, bedene ve yaratıcı zekaya sahip olduğu ilkesi diğer bir deyişle bedenin sağ ve sol beyinle uyum içinde kullanılması ilkesidir yatmaktadır. Düşünme süreci konusundaki karmaşık araştırmalar, sağ ve sol beynin uyumu kavramına yönelmiştir. Teoriye göre beynimizin sol tarafı, mantıklı, akıllı, analitik düşünür. Beynimizin sağ tarafıysa, iç güdü, yaratıcılık ve düş gücüyle ilgilenir. Teoriler, sol beynin, bedenin ve sağ beynin birbirlerine karşı çalışmalarına ve yeteneklerinizi kısıtlamalarına engel olarak, bu üç faktörü birlikte çalıştırarak süper öğrenmeyi ortaya çıkarır. Süper öğrenme teknikleri uygulanırken, insanlardaki mevcut bazı olumsuz kanıları örneğin; korkuları, suçluluk duygusunu, kendini küçük görme ve sınırlı yetenekleri ortadan kaldırmaya yönelik programlar da birlikte uygulanmaktadır. Kendimizi engellediğimiz bir çok duvarı yıkıp, engellenmemiş kişiliğimizi ortaya çıkarır. Süper öğrenme size yeni bir şey vermez, zaten sahip olduğunuzu yani kendinizi ortaya çıkarır. Eğitimciler buna" engellenmemiş, kendini merkeze koyan ve ışık saçan kişilik ” diye tanımlarlar.
1960’lı yıllardan sonra özellikle Bulgar ve Rus bilim adamları insanların öğrenme yeteneklerini ve bellek gücünü arttırma üzerine çalışmalar yapmaya başlarlar. Bulgarlar 1960 yılında Sofya’da Dr. Lozanov yönetiminde Öneribilim Enstitüsünde çalışmalarını hızlandırırlar. Araştırmacılar beyin kapasitemizin yüzde onunun kullanıldığını, geri kalan yüzde doksanının harekete geçirilmesinin öğrenilmesi gerektiğini vurgulanmaktadır. Dr. Lozanov Öneribilim Sistemi adını verdiği öğrenme sistemi ile insanların akıl ve bedenlerinin kapalı noktalarına erişmeyi, beynin sağ ve sol kısımlarının bir orkestra gibi uyum içinde çalışıp, insanların yapmak istediklerini daha iyi yapmalarını sağlamaktadır.
Öğrenmeyi elli misli hızlandıran sistemde; temel eğitimde, ilk başlayan programlarda, yeni bir iş öğrenmede ve kişinin yeteneklerini genişletmede inanılmaz sonuçlar elde etmiştir. Araştırmalar sonucunda beynin engellemeden, rahatsız edilmeden çalışması durumunda her türlü bilgiyi sünger gibi emdiğini, beynimizin bilgileri kayıt makinesi gibi kayıt ettiğini tespit etmişlerdir. Öneribilim yönteminde müzikle birlikte yabancı dil öğrenimi uygulanmış iki saatlik bir seansta 120-150 kelimenin çoğunun okunup-yazılmasını ve gramer kurallarını da zahmetsizce öğrenmişlerdir. Gayret göstermeden hiçbir şey öğrenemeyeceklerini düşünmelerine rağmen, birkaç hafta içinde daha önce tek kelime bilmedikleri yabancı dili su gibi öğrenmişlerdir.
Öneribilim Enstitüsü, eğitimciler, doktorlar ve mühendislerin birlikte çalışmaları ile hızlı öğrenme ve süper belleği nelerin harekete geçirdiğini anlamaya çalışırlar. Bu kurstan mezun olanlar sık sık merkeze çağrılıp çeşitli sınavlara tabi tutulmuş,böylece öğrenciler hızlı öğrenmenin yanında öğrendiklerini de unutmamışlardır. Dr. Lozanov’un; aklın kapalı kapılarını açarak süper belleği geliştirmek ve hızlı öğrenimi sağlamak için kullandığı müzikli hatırlama yöntemi üzerinden epey bir zaman geçmiştir. Bugün bu sistem diğer ülkelerde de kullanılmaktadır.
-Süper öğrenme ile ilgili çalışmalarda bazı psikolojik engellerin öğrenmeyi engellediği ortaya çıkmış bunlar genelde şu başlıklar altında toplanmıştır;
-Eleştirici/Mantıksal Engel: Kişinin başkaları başarır, ama ben asla şeklindeki yorumları.
-Sezgisel/Duyusal Engel: Daha önceki deneyimlerin, beceriksizliklerin güvenini sarsması, gelecekteki hayatını da etkiler.
-Etik/Ahlaksal Engel: İnsanların çoğu öğrenmenin zorlu, sıkıntılı ve ağır bir iş olduğuna şartlanmışlardır.
Süper Öğrenme Nasıl Gerçekleşir.? :
Potansiyelinizi yükseltmek ve kendinizi iyi hissetmek için çeşitli teknikler yüzlerce araştırma sonucu ortaya konulmuştur. Bunlar kısaca;
(a) Rahatlama Egzersizi :
Bu tip egzersizler sadece beden gerginliğini gidermek için değil, bilinç altıyla bağlantı kurulmanın da ilk adımlarıdır. Kas gerginliklerini gidermek vücudun gevşemesi insanların yorgunluktan kurtulup, canlı, faal ve iyi bir konsantrasyon için de ilk adımdır.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/kitap-ozetleri/45908-super-ogrenme.html#post93799
(b) Psikolojik Gevşeme :
Fiziksel gerginlik ve gevşeme gibi beden hareketlerinin yerine, hayal gücüyle gevşemede bir diğer gevşeme yöntemidir.
(c) Öğrenmenin Ve Hatırlamanın Zevki:
Kişi; kendi kendisine“kolay öğrenirim, mükemmel hatırlarım” demekle, öğrenmeyi ve hatırlamayı harekete geçiremez. Aklın derinlikleriyle, bilinç altıyla iletişim kurarken mesajları iletmeye yardımcı olan duygulardır. Başarılı bir deneyim sonunda hissedilen zafer duygusu, keyif hatırlanırsa öğrenme sürecinde daha hızlı bir etkileşim ortaya çıkar.
(d) Tempolu Nefes Alma:
Bu egzersizde ise ritimle nefes almayı öğrenme ve nefes kontrolüyle beden ve akıl ritimlerini yavaşlatma için kullanılır.
Dr. Lozanov’un Öneribilim Enstitüsünce geliştirilen süper öğrenme teknikleri 1976 yılından beri Bulgaristan’da 17 devlet okulunda- Lozanov’un yöntemiyle- ders işleme şeklinde uygulanmaktadır. Bu okullara devam eden çocukların her birinin dahi olduğunu düşünün. Bu tür bir öğrenim sistemi ile hasta çocuklar, ağır öğrenen çocuklar bile istenen standartta ulaştırılabilir.
Bütün bu gelişmeler askeri kesiminde gözünden kaçmamış, Askeri Akademilerden bu tekniği incelemek üzere çok sayıda kişinin geldiği de tespit edilmiştir. Ordu hızlı öğrenmeyi, sadece okuması yazması olmayan acemi erlere değil, aynı zamanda modern askeri silahların nasıl çalışacağını gösteren teknik bilgileri öğrenmesi gereken personele de uygulamak istemektedir. 1977 yılından sonra bu teknikler Bulgaristan ve Rusya tarafından uygulanmıştır.
Batı dünyası bu gelişmeleri yakından takip etmiş, kendi ülkelerine taşıyarak, eğitim sistemlerinde uygulayarak öğrenme performanslarını çok üst seviyeye çıkarmışlardır. Batılılar süper öğrenme, süper bellek sistemini ilk kez duydukları zaman sistemi rahat koltuklara oturup, müzik eşliğinde yabancı dil kasetleri dinleme şeklinde algılamışlar, uygulamaya başladıklarında başarısız olmuşlardır.
Hızlı öğrenmenin iki temel sırrı olan; “Gevşemiş olma ve ritmin eşzamanlı olması” daha sonra anlamışlardır. Bedenin ve aklın uyum içinde çalışması hızlı öğrenmeyi kolaylaştırmıştır. Dr. Lozanov bedenin gevşemesinde çeşitli meditasyon yöntemlerini kullanmış fakat belirli ritimli müziğin belirli bir şeklinin bedeni gevşettiğini gözlemlemiştir. Süper öğrenme seanslarında özel bir müziğin barok bestecileri dediğimiz Bach, Vivaldi, Telemann, Corelli, Handel’in eserlerini günde birkaç dakika dinleyenlerin gerilim ve stresten arındıkları, hatırlama ve fark etme gibi fonksiyonlarının geliştiği ağrılarının yok olduğu tespit edilmiştir. Bütün dünyadaki bilim adamları bu tür müziğin bitkilerin gelişiminde bile olumlu izlerini, yapılan deneyler ile ortaya koymuşlardır.
Dr.Lozanov;“Tarih ve toplum sürekli bize yeteneklerimiz hakkında bir takım önerilerde bulunuyor ve bu öneriler neler yapabileceğimiz konusunda bizi küçümseyerek sınırlıyor.” diyor. Sınırlamalara inanmak, sınırlı insanlar yaratır. Bizi bağlayan engellerin çoğu bilinçsiz önerilerdir. Doğduğumuz andan itibaren çevremizdekilerden nasıl davranmamız gerektiğini ve nasıl olmamız gerektiğini belirten öneriler almaya başlarız. Araştırmacılar “Uçabilirsiniz, ama önce kozanızı kırmanız gerek” diye öneriyorlar. Eğer uçmak istiyorsak, kontrolü ele almalıyız