İnsan, kainatta sayıları yüzbinleri bulan canlılar aleminin en güzel ve en mükemmeli, yaratılmışların en üstünü, alemlerin özü, kainatın sırrıdır. İyi ve kötü işler yapmaya müsait olarak yaratılmış olan insan; görme, işitme, bilme ve kudret gibi konularda sınırlı, yaptığı ve yapacağı konularda ise sorumlu varlıktır. İnsanın en büyük arzusu mutlu olmak, barış ve güven içinde yaşamaktır. Bu isteğin gerçekleşmesi, insanın Allah’a ve yaratılanlara karşı görevlerini sorumluluk bilinci içinde yapmasına bağlıdır. Yani herkesin üzerine düşen görevi en güzel şekilde, samimi olarak ve severek yerine getirmesi; kişi ve toplumların huzur ve güven içinde yaşamasını sağlar.
Nefsine esir olma...
Kur’an-ı Kerim’de Cenab-ı Allah “Yaptıklarınızdan mutlaka sorumlu tutulacaksınız.” (Nahl) “Sizi boş yere yarattığımızı ve gerçekten huzurumuza geri getirmeyeceğimizi mi sandınız?” (Mü’minün) “İnsan kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır.” (Kıyame) buyurmaktadır. Bu bakımdan sorumluluk bilinci içindeki kişiler, iyi davranışlarda bulunurlar, kişisel çıkarlarını ülke ve millet çıkarları önüne geçirmezler. Cenab-ı Allah’ın “Kim zerre mîktarı hayır yapmışsa onu görür, kim de zerre miktarı şer işlemişse onu görür.” (Zilzal) emri, ailede ve okulda kişilerin gönüllerine yerleştirildiğinde, bugün şikayet ettiğimiz yanlışlıkların büyük bir bölümü sona erecek, kaliteli hizmet ortaya konacak, kişilerin birbirine güveni artacak ve böylece birbirini seven insanların oluşturduğu mutlu toplum meydana gelecektir. Yani hakiki birlik ve dirlik, kişilere sorumluluk duygusunun aşılanmasıyla, toplumda gözle görünür hale gelecektir. İnsanın sorumluluğu kendinden başlar, ailesine, çocuklarına, yakınlarına, komşularına, milletine, hatta insanlığa doğru devam eder. Hepimiz bu sıralama doğrultusunda yani merkezden muhite doğru görevlerimizi yerine getirmekle yükümlüyüz. Bakınız Yüce Allah bir ayetinde bu hususu bize şöyle bildirmektedir. “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.” (Tahrim)
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/islami-bilgiler/35102-hesap-gunu-kapida.html#post73998
Cenneti hak etmek...
Allah Teala bu ayette herkesin, önce kendi nefis muhasebesini yapmasını, varsa kötü davranışlarını terkedip iyiye dönüştürmesini, daha sonra da eşine, çocuklarına, yakınlarına, milletine, yani sözü geçen kişilere yararlı davranışlarda bulunması için öğüt vermesini, bu konuda her türlü tedbiri almasını emrediyor ve yükümlülüklerini böylece yerine getirenlerin daha dünyada iken cennete girmeyi hakketmiş olacaklarını bildiriyor. O halde dünyada yükümlülüklerimizi yerine getirmek, bizden sonrası için bir eser bırakarak adımızın hayır ile anılmasını sağlama bilincinde olmak durumundayız. Görülüyor ki, bireyden her kademedeki idareciye varıncaya kadar herkesin olumsuzluklar karşısında “neme lazım, bana ne, adam sen de” dememesi, usulüne uygun olarak tepki göstermesi emredilmektedir.