Giriş


REFORMTÜRK 17. YIL


2 sonuçtan 1 ile 2 arası
  1. #1

    Üyelik tarihi
    24 Şubat 2007
    Mesajlar
    527
    Tecrübe Puanı
    29

    Günahları duymayan sağır ay hangisidir?

    Günahları duymayan sağır ay hangisidir ?




    Günahları duymayan sağır ay hangisidir

    16/07/2007

    Özlediğimiz nurlu aylar sonunda geldi.Mehmet Paksu, 3 ayların ilk nurlu kapısı olan Receb ayını tüm yönleriyle kaleme aldı.

    Recep ayını 16 Temmuz’da karşılayacağız. Günahları duymadığı için “sağır ay” adıyla anılan Receb ayında her amel için yüz sevap veriliyor. Ayrıca Regaib Kandili’ni de içinde barındıran bu mübarek ayı en iyi şekilde değerlendirmek için bol bol istiğfar etmeli ve Rabbimiz’e dua etmeliyiz.

    Bu ayın 16’sı ile birlikte mübarek ve feyizli bir mevsime giriyoruz. Din dilinde “Şuhûr- Selâse” olarak bilinen “Üç Aylar”a giriyoruz. Şimdiden Ramazan hazırlığı başlıyor. Receb diyeceğiz, biraz daha gönülden “Receb-i Şerif” sözünü seslendireceğiz.
    19 Temmuz Perşembe gecesi ilk nurlu geceyle buluşacağız. Rağbetimiz artacak Regaib Gecesine kavuşacağız. En Güzel Sevgilinin bu âleme nurunun yaklaştığını fark edeceğiz. Ağustos’un 10’u gelince Efendimizin izinde ve ondan aldığımız müsaade ile Mirac’ımıza yükselmeye çalışacağız. Mirac Gecesini doyasıya idrak edeceğiz.
    14 Ağustos der demez de Şaban ayıyla, Şâban-ı Muazzam’la tanışacağız.
    27 Ağustos gecesi bir gelmeye görsün, beratımızı almak için sıraya gireceğiz. Berat Gecesi’nden sonra iki hafta geçer geçmez bir de bakacağız ki, Ramazan ayı gelmiş dayanmış kapımıza. “Elhamdülillah” zikri dilimizden bir başka mana ile tekrarlanacak.

    Üç adet Cennet kapısı
    İsterseniz önce Üç Aylar’ı bir tanımaya ve anlamaya çalışalım:
    Receb, Şaban ve Ramazan üçü birden peş peşe önümüze dizilen birer Cennet kapısı, bir bereket hazinesi, bir sevap deposu, bir ibadet çağlayanı ve kendimizi Rabbimize sevdirme fırsatıdır.

    Meselâ, başka zamanlarda okunan her bir Kur'ân harfi için on sevap yazılırken Receb ayında bu sevap yüze katlanıyor, Şâban'da üç yüzü aşıyor, Ramazan'da bine çıkıyor, Cuma gecelerinde binleri buluyor, Kadir Gecesinde de otuz binlere ulaşıyor.
    Üstadın anlatımıyla üç aylar "pek çok uhrevî faydaları kazandıran ticaret-i uhreviyenin (âhiret ticaretinin) bir kudsî pazarı ve ehl-i hakikat ve ibadet için mümtaz bir meşheri (sergisi)" şekline bürünüyor.

    Fırsatlarla dolu uhrevî bir pazar
    Pazarlar ve fuarlar önemli ticaret yerleri arasında yer alır. Belli bir süre için kurulan pazarlar ve fuarlarda insanların ihtiyaçlarını karşılar.
    Bunun gibi üç aylar da yılda bir defa kurulan ve âhiret ticaretinin yapıldığı pazarlardır. İstifade etmesini bilenler, bu pazardan büyük kazanç sağlarlar. Âhirete yönelik amellerini diğer vakitlere oranla arttırırlar. Bunun için ne yaparlar? Daha fazla Kur'ân okurlar, ilme daha fazla yönelirler, uykularından kısarak ilim ve tefekküre, ibadetlere ve hizmetlere daha fazla vakit ayırırlar. Hayırlı işlerde birbirleriyle yarış içine girerler. Böylece, "bu çok sevaplı ibadet ayları"ndan tam bir istifade ile çıkarlar. Bir mânâda, bu mübarek vakitlerde yapılan mânevî hizmetler, insanın ebedî hayatı için yapılmış en kârlı "yatırım" olur.
    Buna karşılık, üç ayların fazilet ve kıymetinden haberdar olmayıp da değerlendiremeyenler, herkesin istifadesine açık tutulan çok kârlı bir ticaret imkânından mahrum kalırlar. Bu kimseler, aynı imkânı tekrar ele geçirebilmek için bir yıl daha beklemek zorunda kalacaklardır.

    İslam’ın sembolünü duyurmalıyız
    Üç ayların ve bu aylardaki mübarek gecelerin büyük bir coşkunlukla ihyâ edilmesi bu bakımdan çok büyük önem taşıyor. Çünkü aylar ve günler birer şeâirdir, İslâm’ın sembolü ve alâmetlerindedir.
    Bu açıdan şeâirin duyurulmasında hem İslâm’ın izzet ve şerefinin gösterilmesi, hem de dini hayattan uzak yaşayan insanlara örnek olunması gibi büyük hikmetler vardır.
    Namazlarda, bilhassa Cumalarda ve Kandil gecelerinde camilerin dolup taşması, radyo ve televizyonlarda dini programların yapılması, camilerin mahyalarla (iki minare arasının ışıklı güzel yazılarla) süslenmesi, hattâ kandil simitlerinin dağıtılması, bu İslâm sembolünü ilân eden huzur verici olaylardır.
    Böylece her mü’min âhiret kazancına yöneliyor, Allah'ın rızası yolunda sonsuz bir yarışa giriyor, oluşan mânevî hava, bütün bir topluma huzur veriyor. Bu huzur havasından herkes derecesine göre istifade ediyor.

    Manevi hava temizleniyor
    Yapılan ibadetler, okunan Kur'ânlar, Arş'a yükselen ihlâslı duâlar, bitip tükenmek bilmeyen bir şevkle devam ettirilen İslâmî hizmetler, İlâhî rahmetin celbine vesile oluyor. Ayrıca sırf Allah rızası için ve ihlâsla yapılan bu hizmetler, günahların, sefahetlerin ve zulümlerin kirlettiği mânevî havamızı temizliyor.
    Bu açıdan her yıl Rabbimizin özel bir ikramı olan bu fırsatlardan olabildiğince faydalanmak gerekiyor. Bu vesileyle mü'min kardeşlerimizle daha sık bir araya gelip sohbet etme imkanı doğuyor. Kur'ân'ı paylaşıp günlük ve haftalık hatimler yapma kapıları açılıyor. Duaya ve zikre daha çok vakit ayırma fırsatı doğuyor.
    Bu arada, üç ayların ve kandil gecelerinin evlerimizde ve âile fertleri arasında ayrı bir mânâ içinde yaşanması da ön sıralara giriyor. Çocuklarımız o mânevî havayı soluya soluya büyüyor. Bu geceleri birer vesile ederek onları dini mekanlara ve camilere alıştırma gibi vesileler uygulama fırsatı buluyor.

    Receb: “Sağır ay”
    Üç ayların ilk ayı Receb ayıdır. Receb, tâzim ve saygı anlamına gelen bir aydınlık. İslâm öncesi Araplar Receb ayına ayrı bir önem verirler, saygı gösterirlerdi.
    Receb ayı gelince kılıçlar kınına girer, derin ve kanlı husumetlerin üzerine bir sükûnet örtüsü çekilirdi. Artık o gürültülü ve korkunç çöller tatlı bir huzurun baharına dalar, her taraf bir güven ve selâmet sahasına dönerdi. Öyle ki, bu ayda bir kimse babasının katiline rastlasa bile başını kaldırıp kaşına bakmazdı. Bu aya "sağır ay" denilmesi de sükûnet mevsimi olması dolayısıyladır.
    Receb ayına “asam-sağır” denmesinin bir diğer anlamı da, bu ayda işlenen günah ve hataları bu ay duymuyor, sadece yapılan ibadet ve sevaplara şahitlik ediyor. Böylece Cenab-ı Hak mü'min kullarının bu ayda işlemiş oldukları günahları bağışlıyor.

    Receb’te bire yüz sevap var
    Sevgili Peygamberimiz duâlarında, "Allahım! Receb'i ve Şâban'ı hakkımızda hayırlı ve mübarek kıl, bizi Ramazan'a ulaştır" buyururlardı.
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/islami-bilgiler/28726-gunahlari-duymayan-sagir-ay-hangisidir.html#post56288
    Receb ayının Peygamberler tarihinde ayrı bir yeri vardır. Meselâ, Nuh Aleyhisselâm ve kavmi Receb ayında gemiye binmiş ve tufandan kurtulmuşlardır.
    Receb ayı, "üç aylar" olarak bilinen mübarek bir mevsimin ilk ayıdır. Bu aylara "çok sevaplı ibadet ayları" diyen Bediüzzaman, onların kazandırdıkları sevaplar bakımından, mü'minlerin önünde nasıl bir kademeli yükseliş vesilesi olduklarına şöyle işaret eder:
    "Her hasenenin (ibadetin) sevabı başka vakitte on ise, Receb-i Şerifte yüzden geçer, Şâban-ı Muazzamada üç yüzden ziyade ve Ramazan-ı Mübarekte bine çıkar ve Cuma gecelerinde binlere ve Leyle-i Kadirde (Kadir Gecesinde) otuz bine çıkar."
    Buna göre Receb ayında işlenen ibadet, edilen iyilik, yapılan hizmetlerin mânevî ecri ve sevabı bire yüz veriliyor.
    Bunun için mü'minler bu aydaki nasiplerini arttırmak maksadıyla daha çok gayret sarf ederler. Hayır ve hasenata biraz daha ağırlık verirler.

    “Üç gün oruç tut, üç gün tutma”
    Receb ayının diğer aylardan farklı bir ibadeti de oruçtur. Mümkün mertebe bu ayda daha fazla oruç tutulmaya çalışılır. Ama Ramazan ayı gibi hiç ara vermeden de oruç tutmamak gerekir. Hiç ara vermeden devamlı sûrette oruç tutan bir zâta Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselâmın bazı tavsiyelerden sonra şöyle der:
    "Haram aylarından bazısını tut, bazısını bırak, haram aylarda tut ve bırak, haram aylarda tut ve bırak."

    Hadisin devamında ravî olan Sahabî konuyu açıklarken diyor ki:
    "Resulullah 'tut' dedikçe, üç parmağını yumdu, 'Bırak' deyince de üç parmağını bıraktı." Böylece Peygamberimizin o zata, "Üç gün tut, üç gün ara ver" dediği anlaşılıyordu.
    Receb ayında devamlı olarak bir ay boyu oruç tutmanın uygun görülmeyişinin sebebi, Receb ve Şâban aylarının Ramazan ayına benzemesinden kaçınılmasıdır. Çünkü hiç kesintisiz bir ay boyunca oruç tutmak sadece Ramazan ayına mahsustur.

    Regaib Kandili
    Regaib Gecesi, Receb'in ilk cuma gecesidir. Bu gece, değerini Peygamberimiz Hz. Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm’ın bir cihette, görünen âleme teşrifi demek olan anne rahmine düşmesinden almaktadır.
    Bir başka ifade ile, "cismaniyet-i Muhammediye’ye ait ilk hayat maddesinin ismet ve iffet sadefi bulunan Hazret-i Âmine Hatuna tevdi olunduğu mübarek rahmet gecesidir. Bu nurlu gece veladet-i Ahmediye güneşinin açacağı sabahın rahmet ve saadet başlangıcı idi."

    Nasıl ki Peygamberlik Güneşinin doğuşuyla kâinat manevi karanlıklardan, inançsızlık zulmetlerinden kurtulup bir sevinç ve sürura gark oldu, o gelişi nasıl manen alkışladıysa, aynen öyle de dünyaya teşrifinin ilk basamağı olan bu geceyi bütün kâinat ve varlıklar alkışlamış, coşkun bir sevinçle karşılamışlardır.
    Regaib Gecesi, Peygamber Efendimizin hayatının yükseliş basamağı olduğu gibi, yine bu ayın 27. gecesine rastlayan Mi'rac Kandili de onun manevi yücelişinin en yüksek noktasını teşkil etmektedir. Her iki gecenin Receb ayında bulunması, bu ayın kudsiyetini daha da artırmaktadır.

    Regaib Gecesi’ni nasıl ihya edelim?
    Aslında üç aylardan olması hasebiyle Receb ayının her gecesi kıymetlidir. Ancak Cuma gecelerinin fazileti buna ilave olduğunda Regaib Kandilinin üstünlüğü daha da artmış olmaktadır.
    Bu geceye mahsus özel bir ibadet olmamakla beraber, kaza namazları olanların kaza kılmaları, Kur'ân okumaları, tesbih ve zikirle meşgul olmaları, duâ ve ilticada bulunmaları şeklinde özetlenebilecek bir ihya programı tatbik edilebilir. Ayrıca Receb ayının ilk Perşembe gününü oruçlu geçirmenin de müstehap olduğu ifade edilmektedir.
    Akıl ve kalplerin ilâhi feyze mazhar olduğu bu mübarek gecede imani bilgilerle meşgul olmak, Kur'ân'ın yüksek hakikatlerini tefekkür etmek, geçmiş ve gelecek hakkında muhasebeye dalmak, tevbe ve istiğfarda bulunmak gerekir. Duânın makbul olduğu böyle gecelerde Allah'tan dünya ve âhiret hayrı dilemek ve geceyi mümkün mertebe uyanık geçirmek gerekir.

    Reddedilmeyen beş gece
    İbni Ömer ve Ebû Umâme'nin rivâyetine göre Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm duâların reddedilemeyeceği beş geceyi şöyle ifade buyurmaktadır:
    "Beş gece vardır ki, onlarda yapılan duâlar geri dönmez, kabul olunur: Receb'in ilk gecesi, Şâban yarısı gecesi, Cuma gecesi, Ramazan bayramı gecesi, Kurban Bayramı gecesi."4
    Geceyi ihya etmek demek, diriltmek demektir. Kandillerde gözler ve gönüller uyanık olmalı, lisanlar zikirle canlanmalıdır. Gecenin ihyası ancak böyle mümkün olabilir.

    Receb ayı okunacak dua
    Madem Receb ayı günahların affedildiği aydır. Bağışlanmanın yolunu ve istiğfarın nasıl yapıldığını bilmek gerekiyor. Rivâyete göre şu istiğfar duâsını Receb ayında yedi kere okuyan kimsenin günahları affolunmaktadır.
    "Estağfirullâhe'l-Azîme'llezî lâ ilâhe illâ hû el-Hayyü'l-Kayyûmu ve etûbü ileyh. Tevbete abdin zâlimin li-nefsihî lâ-yemlikü li-nefsihî mevten velâ hayâten velâ nüşûrâ."
    Mânâsı: "Hayat sahibi olan, her şeyi idare edip ayakta tutan, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayan Allah'tan mağfiret dilerim. Kendi nefsine zulmetmiş kulun tevbesi gibi Ona tevbe ederim. Öyle bir kul ki, kendi nefsi adına ne ölüme, ne hayata ve ne de tekrar dirilmeye sahip değildir."

    Hz. Ali’nin Recep ayında okuduğu dua
    Üç aylar birer duâ ve niyaz mevsimidir. En güzel duaları başta sahabiler olmak üzere İslâm büyüklerinden öğreniyoruz. Hz. Ali'nin Receb ayında şöyle bir duası vardı:
    "Allahım, salat eyle Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm’ın üzerine; hikmet yıldızları ve devamlı nimet ve ismet kaynağı ehl-i beytine.
    "Allahım, beni her türlü kötülükten koru. Beni unutkan etme ve gaflet üzerinde bırakma. Sonumu da hasret ve pişmanlıkla bitirme. Benden razı ve hoşnut ol. Senin mağfiretin zalimler içindir, ben de nefsime zulmettim.
    "Allahım, beni bağışla, beni bağışlamakla Sana bir zarar gelmez. Bana nimetlerini ihsan et, bana vermekle senin ihsanın azalmaz. Senin rahmetin geniş ve boldur. Hikmetlerin ise hoş ve güzeldir.
    "Allahım, bana sıhhat ve âfiyet ver. Güven ve huzur ihsan eyle. Şükür ve takvaya ulaştır.
    "Allahım, Senden sabır ve doğruluk istiyorum. Bana işimde kolaylık ver. İşlerimi güçlükle gördürme. Aileme, çocuklarıma ve kardeşlerime iyilik ve ihsanda bulun. Onları mü'min ve Müslümanlardan kıl ve bu şekilde dünyadan ayrılmalarını nasip eyle."

    Regaib’in anlamı
    Regâib, Arapça bir kelimedir ve "reğabe" kökünden gelmektedir. "Reğabe" kelime olarak herhangi bir şeyi istemek, arzulamak, ona karşı meyletmek ve onu elde etmek için çaba sarf etmek, istek duymak anlamına geliyor.
    "Reğîb" kelimesi ise, "reğabe"den türemiş olan bir isimdir ve "kendisine rağbet edilen, arzulanan, talep edilen, değeri bol, çok atâ ve çok ihsan şeyler" demektir. Müennesi, "reğîbe"dir. "Reğîbe"nin çoğulu da "reğâib"dir.

  2. #2

    Üyelik tarihi
    24 Şubat 2007
    Mesajlar
    527
    Tecrübe Puanı
    29

    Standart --->: Günahları duymayan sağır ay hangisidir?

    Tüm dostların 3 ayları mübarek olsun.Bugün Recep Ayına girmiş bulunuyoruz.Dualarda ibadetlerde buluşmak üzere...

Benzer Konular

  1. Dünyanın En Büyük Şehri Hangisidir?
    By Mustafa Uyar in forum Garip Ama Gerçek Olaylar
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 22.Ekim.2018, 17:10
  2. İslam tarihinde ilk inşa edilen mescid hangisidir
    By Mustafa Uyar in forum İslami Bilgiler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 11.Ocak.2015, 21:03
  3. Bir İlişkinin En Güzel Dönemi Hangisidir ?
    By Sempatya in forum Aşk - Sevgi ve Evlilik
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 27.Mart.2008, 02:15
  4. Sağır işitmez, uydurur (yakıştırır)
    By soleil in forum Atasözleri ve Anlamları
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 29.Şubat.2008, 08:46
  5. Anne-babanın günahları çocuğu etkiler mi?
    By NAZ in forum İslami Bilgiler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 18.Haziran.2007, 14:50

Bu Konudaki Etiketler


Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.