Ruhî Yenilginin Belirtileri
İnsanın kalbi öldüğü veya katılaştığı, akıl nuru söndüğü ve saptığı zaman ve o
şeytanla yaptığı savaşta yenilgiye uğradığında özellikle onun ruhuna açılan kötülük
kapıları çoğalır ve şeytan insanoğlunun vücudunda kan gibi dolaşır.
İnsanın dayanma gücü ortadan kalktığı ve ruhî bağışıklığı kırıldığı zaman, şeytan
onun arkadaşı olur.
"Şeytan onların kalplerine hakim olmuş, onlara Allah'ı anmayı unutturmuştur."
(Mücadele, 19)
Şu âyet-i kerîme de bu konuya işaret etmektedir: "(Şeytan): - Öyle ise, beni azdırdığın için and olsun ki, Sen'in doğru yolun üzerinde onlara karşı duracağtm, sonra onların önlerinden, arkalartndan, sag ve sollarından onlara sokulacağım ve çoğunu Sana şükredenlerden bulamayacaksın, dedi." (A'râf, 17)
Yenilgiye uğrayan kimselerin yakalandıklan en tehlikeli hastalık, vesveseye düşme
hastalığıdır. Şeytan, onları Allah'ın (c.c) yolundan çevirmek için hayatlarıyla ilgili işlerin hepsinde, onların kalbine vesvese sokar. Bu konuda Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
"Doğrusu şeytan, değişik metodlarla insanın yolunu kesmiştir. İslâmiyet yolunda
insanın önünü kesmiş ve ona şöyle demiştir. Nasıl olur da sen müslüman olup kendi
dinini ve ecdadının dinini terk edersin? İnsanoğlu ona itaat etmemiş ve müslüman
olşmuştur. Sonra hicret yolunda insanın önünü kesmiş ve ona şöyle demiştir. - Sen
göç mü ediyorsun? İnsanoğlu ona uymamış ve göç etmiştir. Sonra cihad yolunda
onun önünü kesmiş ve ona şöyle demiştir. - Harb, can ve malın yok olmasına sebep
olduğu halde sen nasıl cihad ediyorsun? Sen savaşırsan ölürsün, başkaları karınla
evlenir ve varislerin malını paylaşırlar. İnsanoğlu şeytana itaat etmemiş ve cihad
etmiştir."
Sonra Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu:
"Kim Şeytana uymaz ve böyle hareket ederse, sonra bu uğurda ölürse böyle kimsenin cennete girmesine müsaade etmek Allah'ın üzerine hak olur." (Nesâî: Cihad, 19)
Şayet okuyucu kardeşim aşağıdaki âyetin tefsirinde zikredilen şeytan ile
İsrailoğulları'ndan olan Rahib'in hikayesine müracaat edip onu okursa ne güzel olur:
Yahudileri kandıran münafıkların durumu da tıpkı Şeytanın durumuna benzer
ki, o insana inkar et, dedi. İnsan inkar edince de 'Ben senden uzağım, ben âlemlerin
Rabbi olan Allah'tan korkarım' dedi." (Haşr, 16)
Şeytanın Giriş Yerlerinden Korunma Çareleri
Şüphesiz İslâm dini, şeytanî saldırılarla iblisî talimatlara karşı koyması için itısana yardım etmek gayesiyle ona birçok çare göstermiştir. Bu çareler, şeytanla yapacağı savaşta insanın sebat göstermesine yardımcı olacak ve en büyük düşmanının yenilmesini kolaylaştıracaktır. İslâm büyüklerinden birisi çareleri şöyle özetlemiştir:
"Şeytanın hangi kapılardan insana geleceği hakkında düşündüm ve tefekkür
ettim. Onun şu on kapıdan geleceğini tesbit ettim:
1.Açgözlülük ve kötü düşünme kapısı: Ben, Allah'a güvenmek ve rızkına kanaat
etmekle ona karşı koydum.
2.Yaşamayı sevmek ve tükenmez arzu kapısı: Ben, ansızın gelen ölümden
korkmakla ona karşı koydum.
3.İstirahat ve nimetin peşine koşma kapısı: Ben, nimetin son bulması ve hesabın
zorluğuyla ona karşı koydum.
4.Kendini beğenme kapısı: Ben, başa kakmak ve sonucundan korkmakla ona
karşı koydum.
5.İnsanları hafife almak ve onlara az saygılı olmak kapısı: Ben insanların hakkını
tanımak ve onlara saygı göstermek suretiyle ona karşı koydum.
6.Kıskanma kapısı: Ben kanaat etmek ve yüce Allah'ın mahlûkatına yaptığı rızık
taksimatına razı olmakla ona karşı koydum.
7.Gösteriş yapmak ve insanların övgüsünü elde etmek kapısı: Ben samimiyet ve
ihlas ile ona karşı koydum.
8.Cimrilik kapısı: Ben insanların elinde bulunan şeylerin yok olacağına ve yalnız
Allah (c.c) katından olan şeylerin kalacağına inanarak ona karşı koydum.
9.Kibir kapısı: Ben alçak gönüllü olmakla ona karşı koydum.
10.Tamah kapısı: Ben Allah'ın (c.c) hazinesinde bulunan rahmetine güvenmek ve
insanların elinde bulunan şeylere göz dikmemek suretiyle ona karşı koydum.
" Şeytanın oklarından ve entrikalarından korunnıak için, İslâm'ın çare olarak ısrarla tavsiye ettigi şey, her işe başlarken Allah'ın (c.c) ismini anmaktır.
Bu konuda, Ebû Hüreyre'den (r.a) şu hadis rivayet edilmiştir:
"Mü'min ve kafirin şeytanları karşılaşırlar. Bir de ne görsünler; kâfirin şeytanı yağlı,
Şişman ve kuvvetli idi. Mü'minin şeytanı ise pek zayıftı, saçı keçeleşmiş, tozlanmış ve çıplak idi. Kâfirin şeytanı, mü'minin şeytanına - Sana ne olmuş, bu kadar zayıflamışsın, dedi. O, şu cevabı verdi. - Ben öyle bir adamın yanında bulunuyorum ki,
yemek yediğinde Allah'ın ismini anar. Böylece ben aç kahrım. Su içtiğinde yine Allah'ın ismini anar. Ben susuz kalırım. Elbise giydiğinde Allah'ın ismini anar. Ben yine çıplak kalırım. Saçına yağ sürdüğünde Allah'ın ismini anar. Böylece benim saçım keçelenir. Sonra kâfirin şeytanı şöyle dedi: - Fakat ben öyle bir adamla beraber yaşıyorum ki,
bunlardan hiçbirini yapmaz. Ben, yemesinde, içmesinde ve elbiselerinde onlara ortak oluyorum.
" Şeytandan korunma vesilelerinden birisi de, halis, helal mal olsa bile doyasıya ve
tıka basa yemekten sakınmaktır. Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
"Yiyiniz içiniz, fakat israf etmeyiniz." (A'râf, 31)
Hz. Peygamber (s.a. v) şöyle buyurmuştur:
"Doğrusu şeytan insanoğlunun damarında kan gibi dolaşır, Öyle ise siz aç kalmak
suretiyle onu damarlarınıza . sıkıştırınız" (Buhârî: Ahlc'dm 21; MüsHm: Selâm 23,
25.) (Ahmed b. Hanbel: Müsned, III, 156)
Şeytandan korunma çarelerinden birisi de Kur'ân'ı okumak, Allah'ı (c.c)
zikretmek ve tevbe etmektir. Çünkü Hz. Peygamber (s.a v) bu hususta şöyle
buyurmuştur:
"Şeytan, hortumunu ademoğlunun kalbinin üstüne koyar. Eğer o, Allah'ı anarsa
hortumu geri çeker. Şayet insanoğlu Allah'ı unutursa onun kalbine girer." (İbn
Ebi_Dünyâ)
Bu çarelerden birisi de işlerinde acele etmemek ve sabretmektir. Hz. Peygamber
(s.a.v) şöyle buyurmuştur: `"Acele, şeytandandır. Sabretmek Allah'tandır." (Tirmizı:
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/islami-bilgiler/16380-nefis-savasinda-basarili-olmak.html#post31069
Birr, 66)
Şeytanın şerrinden ve entrikalarından sakınmak için, İslâm dininin tavsiye ettiği
çareleri ve işleri yapmak gerekir. Bir âyette Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Allah'tan korkanlara şeytandan bir vesvese dokununca Allah'ı hatırlarlar ve
gerçeği görürler." (A'râf, 201)