...Baş ağrısı toplumda sık olarak görülen bir şikayettir.Hayatının herhangi bir döneminde baş ağrısı çekmeyen insan yoktur.Özellikle kadınlarda görülme sıklığı fazladır.Çoğunluğunu sinirsel nedenlere bağlı baş ağrıları oluşturur......Baş ağrısı yapan hastalıkların içinde en çok korkulan "beyin tümörleri ve buna bağlı gelişen baş ağrılarıdır".Beyin tümörünün toplumda görülme sıklığı yüz binde bir olduğunu düşünürsek tümöre bağlı baş ağrılarının ne kadar az olduğunu anlayabiliriz.Buna rağmen başı ağrıyan hastaların öncelikle akıllarına "acaba beynimde tümör var mı" sorusu gelmektedir......Baş ağrılarını 12 ana başlık altında inceleyebiliriz. 1-Migren 2-Gerilim baş ağrısı3-Küme (Cluster) baş ağrısı4-Kafa travmalarına bağlı baş ağrıları5-Damarsal kökenli baş ağrıları 7-Yapısal lezyon olmayan baş ağrıları8-Bazı ilaçların kullanılması ile oluşan baş ağrıları6-Damarsal olmayan ancak diğer beyin içi hastalıklara bağlı baş 9-Bazı metabolik hastalıklar esnasında oluşan baş ağrıları10-Boyun,göz,kulak,paranasal sinüs sinüsler (Sinüzit), diş ,yüz kökenli ağrılar:11-Kranial sinir nevraljileri:12-Sistemik enfeksiyonlarda görülen baş ağrıları.....Yukarıda ki listeyi incelediğimizde iki ana konu karşımıza çıkıyor.Baş ağrısının sebebi beyin ile ilgili hastalıklardan veya beyin dışı hastalıklardan kaynaklanıyor.Öyleyse baş ağrılarını;.....1-Beyine ait hastalıklar sonucunda oluşan baş ağrıları.....Bu nedenle bana baş ağrısı ile müracaat eden hastalarda özellikle yaş 30'un üzerindeyse mutlaka beyin tomografisi çektiriyorum.Böylece beyinden kaynaklanan bir hastalık olup olmadığını ilk başta ayırmak istiyorum.Çünkü;beyin bir kapalı kutunun içerinde ve normal klinik muayene ile her zaman her şeyi % 100 doğrulukla tespit edebilme şansımız olamayabilir.Yanılma payını sıfıra indirebilmek için yapılacak en garanti işlem beynin içini görüntülemektir.Böylece baş ağrısının beyin hastalıklarına bağlı olup olmadığı hakkında kesin bir fikir edinebilmek mümkün olmaktadır. Beyin tomografisi çektirip beyinde bir hastalık tespit edemediğimiz hallerde hem hasta hem de ben hekim olarak kendimi rahatlamış hissediyorum. Olaya hasta açısından baktığımızda olayın psikolojik yönünü görebiliriz.Özellikle sürekli baş ağrısı çeken hastalarda "acaba beynimde ur veya kanser var mı" diye bir endişe oluşmaktadır.Şayet çevrelerinde beyin tümöründen veya beyin kanamasından ölen birisi varsa bu düşünce hastalar üzerinde psikolojik bir baskı yaratmakta ve beyinleri sağlam olsa dahi bu psikoloji içerisinde sürekli baş ağrısı çekmektedirler. Tecrübelerime göre,bu kişilere sadece muayene sonunda "beyninde bir şey yok demek" yeterli olmamaktadır.Hastaların bu sabit fikirlerden kurtulması ancak kesin bir kanıtla yani beyin tomografisi ile mümkün olabilmektedir. Ayrıca unutulmamalıdır ki,ülkemizin insanı film çekilmedikçe veya bir tetkik yapılmadıkça kendilerinin tam anlamıyla muayene edildikleri hususunda endişe duymaktadırlar.Bu durum özellikle bayan hastalarda çok açık ve net olarak görülebilir.Bazen bizzat hastaların kendileri bize "film çektirmiyecekmiyiz?" diye israrla sormaktadırlar. .....Beyin tomografsi çekildikten sonra beyinde bir sorun tespit edildiğinde gereken yapılır.Mesela bir beyin tümörü acilen ameliyata alınır.Veya beyin içindeki boşluklarda genişleme ve beyin omurilik suyunun basıncının artması durumunda yine hasta ameliyata alınarak beyin içine bir pompa yerleştirilir ve beyin omurilik suyu kalbe veya karın boşluğuna drene edilir. Bazı hastalarda beyin kanaması vardır.Yine bunlarda acilen ameliyata alınarak beyinde oluşan kanamalar boşaltılarak beyine yaptığı baskı ve bunun sonucu oluşan baş ağrısı engellenmiş olur. Netice olarak beyine ait hastalıklarda acilen tedavi gerekir ve tedavinin esası cerrahi yöntemlere dayanır. Beyin tomografisi çekildikten sonra beyin temiz bulunduğunda rahat bir nefes almak gerekir.Çünkü,en azından hastanın hayati tehlikesi yoktur ve acil bir cerrahi müdahale gerekmemektedir..Başka bir deyimle "sinek bir şey yapmaz,ama mide bulandırır.." .....2-Beyin dışındaki hastalıklara bağlı baş ağrıları olarak iki ana guruba ayırırsak yanlış olmaz. ....Bu tür baş ağrılarının büyük bir çoğunluğunun nedeni STRES'dir. Psikolojik nedenler baş ağrısının sebepleri arasında çok büyük bir yer kaplar. Beyin dışı sebeplere bağlı baş ağrılarından bazılarından ana başlıklar halinde bahsetmek gerekirse; GERİLİM BAŞ AĞRISI.....En sık görülen baş ağrısı tipidir.Tüm baş ağrılarının % 80'i bu guruptadır.Kesin nedeni bilinmiyor.Stres'in en önemli neden olduğu kabul edilmektedir.Ağrı genellikle enseden başlar ve alına doğru yayılma gösterir.Bulantı,kusma,sesten ve ışıktan rahatsız olma genellikle yoktur.(Bunlar daha ziyade migren türü baş ağrılarında görülür).20 yaş üzerinde görülür.Kadınlarda erkeklere oranla bariz bir şekilde sık görülür. Tedavisinde psikotedavi yararlı olur.Ağrı kesiciler ve antidepresan ilaçlar kullanılır. MIGREN.....Polikliniğe müracaat eden baş ağrısı hastalarında gerilim baş ağrısından sonra en sık görülen şikayettir. Toplumda % 5-10 oranında görülür.Kadınlarda daha sıktır. Nöbetler halinde görülür.Genellikle tek taraflıdır (Yarım baş ağrısı ).Bulantı,kusma,ışıktan ve sesten rahatsız olma gibi bulgularla birlikte seyreder.Genellikle ilk şikayetler 20 yaş altında görülmeye başlar.40 yaşından sonra başlaması nadirdir. % 60-80 vakada genetik geçiş mevcuttur.Yani anne,baba veya 1.derecede yakın akrabalarında migren hastalığı şikayeti mevcuttur. Migren;beyin damarlarının bilinmeyen bir nedenle önce daralması (Vazokonstrüksiyon) sonra da genişlemesi (Vazodilatasyon) sonucu meydana gelir ve zonklayıcı tarzda bir baş ağrısı meydana getirir......Beyin damarlarının ilk daraldığı dönemde henüz daha baş ağrısı başlamamıştır.Ancak hastalarda AURA adı verilen bir takım hayal görme benzeri olaylar açığa çıkar.Bu belirtiler,beyin damarlarının kasılması ile beyine az kan gitmesi sonucu beynin oksijen sıkıntısı çekmesine bağlıdır.En sık olarak parlak,küçük ışık çizgileri görülür.Bazı vakalarda, görme alanlarındaki cisimlerde şekil bozuklukları veya renklerin birbirine karışması gibi olaylar açığa çıkar.Ancak aura'lı migren türleri az görülmektedir.Migren hastalarının yaklaşık % 10 unda Aura'lı migrene rastlanır. Migren krizlerine bulantı,kusma eşlik eder.Hasta sesten ve ışıktan aşırı derecede rahatsız olur.Baş ağrısı çok şiddetlidir.Hastanın günlük işlerini yapmasına engel olur ve yatağa bağlar. Migren krizlerini başlatan bazı dış etkenler tarif edilmiştir.Bunlar her hastada olmayabilir.Ancak genelde migren krizlerini bir çok hastada başlatabilirler. Bunlar;stres,parlak ışık.keskin koku,gürültü,menstrüasyon (Kadınların ay hali),uykusuzluk,fazla uyku,egzersiz,doğum kontrol hapları,aşırı kafein alınması (Çay,kahve),yemek öğünlerinden birinin atlanması sonucu aç kalınması,bazı yiyecekler (peynir,portakal,soğan,fındık,salam,sosis,alkollü içecekler,çikolata, turşu ve benzeri gıdalar. Yukarıda sayılan etkenlerin herhangi biri migren krizini başlatabilir.Migren hastalarının düzenli bir hayatının olması gereklidir.Günlük uykularını tam olarak almalıdırlar.Uykusuz kalmanın yanı sıra fazla uykunun da zararlı olduğunu unutmamak gerekir. Migren hastasının yemek öğünleri de düzenli olmak zorundadır.Mesela,sabah kahvaltısı yapmayan bir hasta öğlen yemeğini de biraz geciktirirse büyük ihtimalle migren krizi başlayacaktır. Migren hastası hiçbir şeyde aşırılığa kaçmamak zorundadır.Aşırı TV seyretmek,gözlerin fazla yorulması,aşırı yorgunluk,aşırı dinlenme,aşırı çay,kahve içimi krizleri başlatabilir.Ayrıca migren hastasının özel hayatı da sakin ve huzurlu olmak zorundadır.Stres ve sinirin olduğu ortamlarda migren hastaları her zaman kriz geçirmeye mahkumdurlar. Migren krizlerinde hasta sakin ve loş bir odaya alınır.Ağrı kesiciler verilir.Bulantı veya kusma varsa kalçadan iğne tarzında emedur ,medpamid gibi kusmayı önleyici ilaçlar yapılır.Ayrıca sakinleştirici bir ilaç ilave edilebilir.Çok doğaldır ki,hastanın sürekli kusmaları veya şiddetli bulantısı varsa bu ilaçlar tablet şeklinde değil,kalçadan veya damardan iğne tarzında olmalıdır. Ayda dört defadan daha fazla nöbet geçiren hastalarda migrene karşı önleyici(Profilaktik) tedavi başlatılır.Bu amaçla kullanılan ilaçlar ağrı kesici değildir.Ağrı sıklığını azaltmaya yöneliktir. Ancak unutulmaması gereken en önemli nokta;migren hastalarının her şeyi doktorlardan beklememesi gerektiğidir.Yukarıda sayılan ve migren krizlerini başlatan sebeplerden özenle uzak kalmaları gerekmektedir.Bu şartlar yerine gelmediği takdirde tıbbi tedavi başarılı olamaz