:tomato:


SUNU..


"Eylül’e

Ne yana baksam, senden bir iz bıraktın,
Acılarım uzun, karanlık, yalnız geceler kadar dipsizdi.
Ne kadar ulaşmak istersem sana,
Bütün izler silinir, çareler tükenir, yollar belirsizleşirdi..."

Sinan Eldem..



Her aşkın bir masalı olmalıydı, elbette vardı...Benim anlatacağım kırık, belki daha çok
yaşanmamışlıkların yaşanır kılınması için tek yüreğin yetmediğinin hüzünlü
masalı...
Yazılmasa, kimse bir şey bilmeyecekti. Yazıldı, kim ne anladı,
sorulmayacaktır...
Kızın adı Eylül..bahar yüreğinde..Ankara'da bir sonbahar gecesi..Günlerden kimbilir neyin ertesi..Ama vakitlerden bir gece yarısı olduğu kesin..Çünki gecelere sevdalı o birazda..En çok Ankara...mavi düşler ve geceler dilinde.....Kendini şiir için yaşıyorum diye ifade eden..Hani derler ya bu iki insanın yolları kesişti diye..Kimbilir belkide ikisindede var olan memleket sevdası ve Ankara tutkusuydu ortak noktalar..
Yatağa kıvrılmış soğuk bir yılan yalnızlık yavşak kaygan...Bir aşkın eşkıyasıydılar..
uzun uzun patlayan silahlarda şakakları bulan hain, hainsi ve sıcak..acıya vakit komayan mermiydiler ve cehennem yangınına o an düşmeliydiler..Bu böylemi yaşandı? Bilmem..bilemem..Bu masalın anlatıcısı yani ben yani Eylül' cesidir bu...
İlk "Kimi sevsem " ile başlayan şiirler sonra "Ankara II " ile devam eden duygu sağanağı hep bir gidiş..ve geride kalanın özlemleridir hikaye edilen..Kimi zaman "aşk olsun diyemi gittin sevgili aşkolsun sana aşkolsun" ile süren sitemler..Ve"Kırgın" daki o çok can yakan dizeler..Birlikte var olabilirken ayrı ayrı yok olalım dedin... Sen istedinde ben hayır mı dedim eywallah gözüm..

Ağlat şimdi eşkiya gönlümü bir sevda bulmuştum kendime masallarda karşılığını vermeyensin başbelası gibi yanıbaşımda...Artık yüreğimdeki korsan afişlerde bile seni göremeyecekmiyim?
Yani artık hayat bir masalmı ve bizim masalımız bittimi diyorsun?
terkeden sen, giden sen, bitiren sen.. biten ben....
Suskunum dondu mavim ve biliyorum astılar seni oysa konuktun bu yüreğe biraz kentli biraz yakın köyüne... unutamıyorum seni ölüm gibi bendesin
ölüm sensizlik...

Evet...Üzdüm seni farkına varmaksızın, üzdüm seni çünkü sence hakkım
olmayanı yaşamaya çalıştım bencilce, ve gözlerinde dinlendiğimi anlattım
sana usulca....Şarkılar dinlettim en hüzünlüsünden, istedim ki
anlatamadıklarımı dinle bensiz kaldığında, dinle ki içimde ki fırtınaların
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=67875
nasıl güçlü ve acımasız olduğunu biraz olsun anla diye....Ben korkusuzluğun
en kuytularında kendi korkularına yenik düşmemeye çalışan bir çığlığım
aslında, aslında senin bende görmediklerindir beni sana muhtaç
kılan...İsterdim ki senin kıyılarında soluklanayım biraz olsun, fırtınalar
ha koptu ha kopacakken bu düzlükte, isterdim ki ellerinde bulayım yitirdiğim
düşleri bir anda olsa..

Artık yoksun gülüşlerin yok
Her nere baksam ağaçlar çiçek açmış
Ben çoktan solmuşum dallarım..dallarım..sapsarı hala

Artık kendimide terkediyorum şehrin bulanık sularına
bir atıkta ben atıyorum
Vazgeçmek.....
Aciz insanların işidirya ben artık vazgeçiyorum
Bana "bir hayat sence kaç ölüm eder" diye sormuştun ya söylüyorum işte
Bu aşk değer be onlarca ölüp ölüp dirilmeye..
Şimdi sokaklardayım.. sokaklarda...içimin sokaklarına adın yürüdü
Adın satırbaşlarında ayrılıkların.!

Oysa ben yolları bilmiyorum..
Unutmayı hiç; bilmiyorum...
Şimdi ikimizde farklı yerlerde farklı türkülerin melodisiyle aynı hüznü bölüşüyoruz, bölüşemediklerimize inat.....
Keşke durabilseydin bu sevdanın karşısında, keşke korkmasaydın
acılardan bu denli,
Bu kadar çabuk pes edeceğin aklıma gelmezdi doğrusu, tutkuların bir adım
önde olduğunu söylerdin hep, nedense bana karşı bu denli acımasız olabildin
yaşamın boyunca bir tek, seni üzenlere inat ve tüm hatalara bana yükleyerek,
artık istediğin kadar susabiliyorsundur geceler boyu, benli düşlere çoktan
son vermişliğin keyfini yaşayarak, ben hala bıraktığın yerdeyim iki gözüm,
birazda utanarak.......

Elif Eylül AYBAŞOĞLU
(20.12.2006)