Etkili Süreçler
‘Arzu etmek, sizi arzu ettiğiniz nesneyle birleştirir, ummak ise onu hayatınıza doğru çeker. Bob Proctor.’ (Sy. 72)

Minnettarlığın Güçlü Etkisi
‘Şükretmek, yaşamınıza daha çok şey katmanın mutlak yollarından biridir. MARCI SHIMOFF’ (Sy. 74)

‘Çevrenize bakıp; “İstediğim gibi bir arabam yok. İstediğim gibi evim yok. İstediğim gibi eşim yok. İstediğim kadar sağlıklı değilim” diyebilirsiniz. Aman! Geriye sarın, geriye sarın! Odaklanmanız gereken şeyler, sahip olduğunuz için şükrettikleriniz. Örneğin; bunları okumak için gözleriniz olduğuna şükredebilirsiniz. Sahip olduğunuz giysiler için de teşekkür edebilirsiniz; evet belki daha güzellerini tercih ederdiniz ama, sahip olduklarınız için şükretmeye başlarsanız dilediğiniz gibilerini çok yakında almanız da mümkün. DR. JOE VITALE
Diğer yöntemleri kullanarak hayatlarını doğru biçimde düzenleyen bir çok insan, şükretmeyi bilmedikleri için yoksul kaldı. Wallace Wattler.’ (Sy. 77)

‘Büyük bilim adamı Albert Einstein, zamana alana ve yerçekimine dair görüşlerimiz üzerinde devrim yaptı. Yetersiz bilimsel altyapısı ve başlangıçlarına bakarak, bu yaptıklarını başarmasının imkânsız olduğunu düşünmüş olabilirsiniz; fakat, Einstein “Sır”ra ilişkin çok şey biliyordu ve bir gün içinde yüzlerce kez “teşekkür ederim” diyordu.’ (Sy. 79)

Uygulamanın Güçlü Etkileri
‘Hayal etmek her şey demektir. Hayatın size getireceklerinin bir ön gösterimidir. Albert Einstein.’ (Sy. 91)

‘Ne istediğinize karar verin. Bunu elde edebileceğinize inanın. Bunu hakettiğinize ve sizin için olanaklı olduğuna inanın. Sonra, hergün birkaç dakikalığına gözlerinizi kapatın ve elde etmek istediğiniz şeye eriştiğinizi zihninizde canlandırın.
Bu duygudan çıkın ve şu an şükretmekte olduğunuz şeylere odaklanın ve ciddi ciddi bunun keyfini yaşayın. Daha sonra, gerisini Evren’e bırakın ve O’nun dileğinizi gerçekleştirmenin bir yolunu bulacağına güvenerek günlük işlerinize dalın. JACK CANFIELD’ (Sy. 92)

‘Beklenti, etkili bir çekim gücüdür.’ (Sy. 93)

‘’Zihinde canlandırma (visualization) beyninizin içinde, kendinizi ulaşmak istediğiniz şeylerin keyfini çıkarırken görebileceğiniz imgeler yaratma sürecidir. Arzunuzu zihninizde canlandırırken, onun şimdiden gerçekleşmiş olduğunu düşünür, buna dair hisler üretirsiniz. Çekim yasası da, zihninizde tasarladığınız bu görüntüye dair gerçeği size döndürür.’ (Sy. 93)

‘Her günün sonunda, uykuya dalmadan önce, o gün yaşadığınız olayları gözden geçirin. İstediğiniz gibi gelişmeyen her olayı ya da anı, istediğiniz gibi gelişmiş haliyle beyninizin içinde yeniden yaşayın.’ (Sy. 93)

Bolluğu Çekmek
‘Size “Sır”a dair bir sır vermek istiyorum; sizi yaşamak istediklerinize götürecek kısayol, şu an mutlu OLMANIZ ve mutluluğu HİSSETMENİZDİR. Parayı ve istediğiniz her şeyi hayatınıza çekmenizin en kestirme yolu budur. Bu neşe ve mutluluk duygularına dair ışınları Evren’e yaymaya odaklanın. Bunu yaptığınız zaman, size neşe ve mutluluk getirecek her şeyi kendinize çekeceksizniz ve bu sadece para konusundaki bereketle sınırlı kalmayarak, ulaşmak istediğiniz her şeyi kapsayacak. İstediklerinizi size getirecek dinyalleri yaymalısınız. Yayacağınız mutluluk ışınları, yaşam deneyimleriniz olarak size geri dönecek. Çekim yasası, en içteki duygu ve düşüncelerinizi size yaşamınız olarak geri yansıtır. ‘ (Sy. 100)

Para Kazanmak İçin Para Verin
‘Para vermek, hayatınıza para getirmekte etkili olur, çünkü bir şeyi verdiğiniz zaman; “Bende daha çok var” demiş oluyorsunuz. Şimdi herhalde, yeryüzündeki en zengin insanların en hayırsever insanlar olduğunu öğrenmek de sizi şaşırtmaz. Bu insanlar yüklü miktarlarda parayı diğerlerine dağıtırlar, onlar verdikçe de, çekim yasası sayesinde, Evren baraj kapaklarını açar ve yığınlarca para bu hayırsever insanlara doğru akarak onlara geri döner; kat kat çoğalmış olaral!...’ (Bu sözcüklerin size yabancı geldiğini sanmıyorum) (Sy. 107-108)

‘Bizler, mutluluk getireceklerini düşündüğümüz bu maddi etkenlerin peşinde koşuyoruz ama aslında gerilemek oluyor. Gerçekte ihtiyacımız olan şey içsel mutluluk ve iç huzuru! Önce içsel vizyon elde edildiğinde, dış etkenlerin tamamı zaten ortaya çıkar.’ (Sy. 110)

İlişkilerin Sırrı
‘Sonra bir gün, eve geldiğinde, arabasını garajının tam ortasına park ederken, birden davranışlarının isteğiyle çeliştiğini fark etti. Arabasını, böyle garajın ortasına park ettiğinde, mükemmel eşine park edecek yer kalmıyordu! Davranışlarıyla Evren’e verdiği mesajda, istediği şeyi alacağına inanmadığını söylüyordu. Böylece hemen garajı temizledi ve arabasını mükemmel eşine yer bırakacak şekilde park etti. Sonra, giysileriyle tıkış tıkış dolup taşan gardırobunu açtı; burada mükemmel eşe yer yoktu. Yer açmak için giysilerinin bir kısmını oradan çıkardı. Yatağının ortasında yatmaktan da vazgeçti ve mükemmel eşinin yatacağı yeri boş bırakarak, “kendi yerinde yatmaya başladı.
(...)
Bütün o etkili hareketleri yaptıktan ve mükemmel eşine zaten ulaşmış gibi davranmaya başladıktan sonra, o insan hayatına girdi ve mutlu bir evlilik yaptılar.’ (Sy. 116)

Herkes Kendisinden Sorumludur
‘Siz kendinizden hoşnut olmadıktan sonra, başkalarının sizinle birlikte olmaktan hoşnut olmasını nasıl beklersiniz? James Ray.’ (Sy. 117)

‘...kendiniz için daha çok şey yapın. Kendinizi mutlu etmeye zaman ayırın. Ancak kendi içinizi sevgiyle doldurduğunuzda, taşarak başkalarına sevgi verme noktasına gelebilirsiniz.’ (Sy. 119)

‘Flörtlerimin bana güzelliğimi göstereceklerini umarak, birçok ilişki yaşadım, çünkü kendi güzelliğimi göremiyordum. Ben küçükken beğendiğim kahramanlar, ya da “kahramaniçeler”; Biyonik Kadın, Harika Kadın ve Charlie’nin Melekleriydi. Bu olağanüstü kadınlar bana hiç benzemiyorlardı. Ben Lisa’ya aşık oluncaya kadar durum böyleydi; kahverengi tenime, kalın dudaklarıma, yuvarlak kalçalarıma ve siyah kıvırcık saçlarıma aşık olmuştum. Ben kendime aşık olduktan sonra, dünyanın geri kalanı da bana aşık olabilirdi.’ (Sy. 120)

‘Sizle ilgili olağanüstü bir şey var. Kırk dört yıldır kendim için çalışıyorum. Bazen kendimi öpmek isterim! Çünkü bir süre sonra kendinizi sever oluyorsunuz. Söylemek istediğim kendini beğenmişlik değil; insanın kendisine duyduğu sağlıklı özsaygıdan bahsediyorum. Kendinizi sevdiğiniz zaman, otomatik olarak başkalarını da seversiniz.’ (Sy. 121)

‘Çoğunlukla başkaları tarafından mutlu edilmeyi bekleriz; ve genellikle onlar, bizi, bizim istediğimiz gibi mutlu etmeyi başaramazlar. Neden? Çünkü yalnızca bir kişi sizin mutluluğunuzdan ve sonsuz saadetinizden sorumlu tutulabilir; o kişi sizsiniz. Bu yüzden, anne-babanız, çocuğunuz ya da eşiniz de olsalar, sizin mutluluğunuzu yaratma şansına sahip değiller. Onlar, sadece sizin mutluluğunuzu paylaşabilirler. Mutluluğunuz kendi içinizde saklı.’ (Sy. 122)

‘Sevebileceğiniz her şeyi sevin. Sevebileceğiniz herkesi sevin. Yalnızca sevdiğiniz şeylere odaklanın, sevgiyi hissedin; o sevginin ve mutluluğun size geri geleceğini göreceksiniz. Katlanmış olarak!’ (Sy. 122)

‘Kendinizden siz sorumlusunuz. Önce kendinizi donatmadığınız sürece, başkalarına verecek bir şeyiniz olmaz.’ (Sy. 123)

Kusursuzluk Düşüncesini Düşünmek
‘Bir hastalığınız olduğunda, dikkatinizi hep bu hastalığa yöneltip, insanlara bundan bahsederseniz, bunun sonucunda daha fazla hastalıklı hücre yaratırsınız. Mükemmel sağlıklı bir bedenin içinde yaşadığınızı düşünün. Bırakın hastalıklarla doktorlar ilgilensin.’ (Sy. 131)
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/lise-edebiyat-dersi/28010-secret-sir-rhonda-byrne-post54082.html

İyileşmeyecek Hastalık Yoktur
‘...Uçak kazası geçirmiş ve tamamen felç olmuş bir vaziyette hastaneye yatırılmıştım. Omiriliğim ezilmiş, birinci ve ikinci boyun omurlarım kırılmıştı. Yutma refleksim yok olduğundan bir şey yiyip içemiyor, diyaframım zedelendiğinden nefes alıp veremiyordum. Yapabildiğim tek şey gözlerimi kırpmaktı. Doktorlar ömrümün geri kalanını bitkisel hayatta geçireceğimi söylediler tabii. Bundan sonra yapabileceğim tek şey gözlerimi kırpmak olacaktı. Bana baktıklarında gördükleri tablo bu olmasına rağmen onların ne düşündüğünün bir önemi yoktu. Asıl önemli olan, benim ne düşündüğümdü. Kendimi yeniden normal bir insan gibi o hastaneden çıkıp giderken hayal ettim.
Hastanede yatarken yapabileceğim tek şey zihnimi ççalıştırmaktı ve şuurunuz yerinde olduktan sonra, gerisini tekrar eski haline getirebilirsiniz.
Solunum cihazına bağlı yaşıyordum. Doktorlar diyaframım parçalandığı için bir daha asla kendi kendime nefes alamayacağımı söylemişlerdi ama içimdeki küçük bir ses bana “derin nefes al, derin nefes al” diyordu. Sonunda solunum cihazından çıkarıldım. Doktorlar bu duruma bir açıklama getiremediler.
(...)
Noel’de hastaneden yürüyerek çıkmayı kendime hedef koymuştum ve bunu başardım. Kendi iki ayağım üzerinde yürüyerek hastaneden çıktım. Bunun olamayacağını söylemişlerdi...’ (Sy. 136-137)

‘Kahkaha, neşeyi çekerek olumsuzluğu uzaklaştırır ve mucizevi iyileşmeler getirir.’ (Sy. 139)

Dünyanın Sırrı
‘İnsanlar, bir şeyleri gerçekten kaldırmak istiyorsak ona odaklanmamız gerektiğini sanıyorlar. Güven, sevgi, bolluk içinde yaşamak, eğitim ve barış gibi konulara odaklanmak yerine, tüm enerjimizi bunlara ters düşen bir soruna vermek size anlamlı geliyor mu? LISA NICHOLS.
‘Rahibe Teresa çok zeki bir insandı; “Savaş karşıtı bir toplantıya asla katılmayacağım; beni barışa dair toplandığınızda davet edin” demişti. Biliyordu. “Sır”rı çözmüştü. Dünya üzerinde gerçekleştirdiklerine baktığımızda bunu görebiliyoruz. JACK CANFIELD.
‘Savaş karşıtıysanız, bundan vazgeçerek barış yanlısı olun. Açlığa karşıysanız da, insanların tüketebileceklerinden fazla yiyecek bulmalarından yana olun. Bir politikacıya karşı olduğunuzda ise, onun rakibini destekleyin. Seçimler genellikle insanların karşı çıktığı politikacının lehine sonuçlanır, çünkü o, odak noktası olmuş ve bütün enerjiyi çekmiştir.’ (Sy. 143)

‘Olmasını istemediğiniz şeyleri belirtmeniz normal, tamam; çünkü, bu, “istediğim şey şu” demenin tersi; ama, burada başka bir olgu daha var; siz istemediklerinizden konuştukça, bunların ne kadar kötü olduklarını anlattıkça, sürekli bunlara dair konularda yazılar okudukça, sonra da korkunç olduklarını söyledikçe, aslında onları çoğaltıyor, yenilerini yaratıyorsunuz. JACK CANFIELD.’ (Sy. 144)

‘ “Sır”rı keşfettiğim zaman bir karar verdim; artık televizyonda haber izlemeyecek, gazete okumayacaktım, çünkü bunlar beni mutsuz ediyordu. Haber programlarını ve gazeteleri, kötü haber verdikleri için suçlamak gerekmiyor. Evrensel bir topluluk olarak, bundan bizler sorumluyuz. Manşette kocaman bir dram olduğunda daha çok gazete satın alıyoruz. Ulusal ya da uluslararası bir felaket yaşandığında, haber kanallarının izlenme oranları tavan yapıyor. Böylece, gazete ve televizyon haber servisleri, bize daha çok kötü haber sunuyor, çünkü toplum olarak onlara bunu istediğimizi biz söylüyoruz. Medya sonuç, neden ise bizleriz. Çekim yasası faaliyette!
Bizler istediğimiz şeylere odaklanıp, onlara yeni sinyaller gönderdikçe, haber programları ve gazeteler, bize sundukları haberleri değiştirecekler.’ (Sy. 145)

‘Siz yaşamınızın efendisisiniz; Evren ise, tüm buyruklarınızı yerine getiriyor. Ortaya çıkan görüntüler sizin istediklerinizden farklıysa, buna şaşıp kalmayarak, sorumluluğu üstlenin, onları önemsememeye çalışın ve unutun gitsin. Sonra, gerçekleşmesini istediğiniz yeni şeyler düşünerek, onları hissedin ve yerine getirildikleri için şükredin.’ (Sy. 146)

‘İstediğiniz her şey, bütün o mutluluk, sevgi, başarı, sevinç, orada, dokunabileceğiniz bir uzaklıkta hazır bekliyor. Yapmanız gereken şey bilgileriniz ışığında hareket etmek. Bu bilince vardığınızda ve isteğinize tutkuyla bağlandığınızda, Evren size istemiş olduğunuz nesneleri tek tek verir. Çevrenizdeki güzellikleri ve harikaları fark ederek, onları kutsayıp değerlerini bilin. Öte yandan, istediğiniz gibi gitmeyen işleri kınayıp, onlardan yakınmakla uğraşarak enerji harcamayın. Ulaşmak istediklerinizin tümünü kucaklayın ki, daha fazlasını alabilesiniz. LISA NICHOLS’ (Sy. 151)

‘Kıymet bilerek şükretmek ve kutsamak, tüm olumsuzlukları dağıtır, bu yüzden düşmanlarınızın değerini bilip onları da kutsayın. Onlara beddua etmeyin, çünkü bunu yaptığınızda, lanet geri gelip size zarar verir. Kutsayıp, varlıklarına şükrettiğinizde ise, tüm olumsuzlukları ve anlaşmazlıkları dağıttığınızdan, sevgi, şükran ve kutsama size geri döner.’ (Sy. 152)

‘Olumsuzluklra odaklanarak, dünyaya yardım edemezsiniz. Yeryüzündeki olumsuz olaylara odaklandığınızda, onları çoğaltmakla kalmaz, kendi yaşamınıza da olumsuzluk getirirsiniz.’ (Sy. 153)

‘Dünyaya dair sorunlara odaklanmak yerine, dikkatinizi ve enerjinizi güvenmek, sevmek, bolluk, eğitim ve barış gibi konulara verin.’ (Sy. 153)

Siz Geçmişiniz Değilsiniz
‘Aklını hayatın karanlık yanlarına takarak, geçmişteki şanssızlık ve düş kırıklıklarını tekrar tekrar düşünen bir insan, aynı şanssızlık ve düş kırıklıklarını gelecekte de yaşamak için dua etmiş olur. Gelecekte bir gün başınıza talihsizlikten başka bir şey gelmediğini görürseniz, bu bugün bunu çağırıyor olmanızdandır: ve kesinlikle böyle olacaktır.’ (Sy. 166)

Düşüncelerinizin farkına Varın
‘İstediğiniz şey ne olursa olsun, sevgiyle beslenir. Bütün o, gençlik, para, mükemmel insan, iş, güzel bir beden, sağlık gibi şeyleri almak demek, sevgiyi duyumsamak demektir. Sevdiğimiz şeyleri kendimize çekmek için sevgi yaymalıyız; bunu yaptığımızda, dileklerimiz hemen yerine gelecektir.’ (Sy. 172)

Yaşamın Sırrı
‘Asıl hedefimin, mutluluğu hissetmek ve yaşamak olduğunu anladığım zaman, yalnızca beni mutlu eden şeyleri yapmaya başladım. Hep söylediğim bir deyiş var: “Keyif almadığın işi yapma. JACK CANFIELD.” ’ (Sy. 178)

‘Başarının gerçek yakıtı içsel mutluluktur. DR. JOHN HAGELIN.’ (Sy. 179)

‘Sınırsız potansiyeli ve sınırsız olanakları olan bir gelecek görüyorum. İnsanoğlunun beyin potansiyelinin sadece yüzde beşini kullanabildiğini unutmayın. Uygun eğitimle bu potansiyelin yüzde yüzü kullanılabilir. Buradan yola çıkarak, insanların zihinsel ve duygusal potansiyellerinin tamamını kullandıkları bir dünya imgeleyin. Öyle bir dünyada her yere gidebilir, her şeyi yapabilir, her şeyin üstesinden gelebilirdik. DR JOHN HAGELIN.’ (Sy. 181)

İhtişamınıza Kucak Açın
‘ “Sır” sizin içinizde. İçinizdeki bu gücü ne kadar çok kullanırsanız, onu o kadar çok kendinize çekeceksiniz. Öyle bir noktaya geleceksiniz ki, onu uygulamaya artık ihtiyaç duymayacaksınız; çünkü güç Olacaksınız, kusursuzluk Olacaksınız, bilgelik Olacaksınız, zeka Olacaksınız, sevgi Olacaksınız, mutluluk Olacaksınız.’ (Sy. 182)

‘Bu dünyaya bir şeyler, bazı değerler katmak için doğdunuz. Sadece bugün dünden daha iyi, daha büyük olun.