Kitabın Adı: The Secret (Sır)
Yazarı: Rhonda Byrne
Türkçe’ye Çeviren: Can Üstunuçar
Yayınevi: Mia
Basım Yılı: 2007
Fiyatı: 18 YTL
Sayfa adedi: 198

Yazar Rhonda Byrne, bu kitabı ortaya çıkarabilmek, kitapta iddia ettiği üzere okuyanların kazanacağı vizyon sayesinde insanlara mutluluk getirmek için, film yapımcıları, yazarlar, öğretmenler, tasarımcılar ve yayıncılardan oluşan bir ekibi bir araya getirmiş.
Kitabın ön kapağının arka sayfasında şunlar yazılı:
‘Çağlar boyu dilden dile dolaşan ve efsanelerde, edebiyatta, dinlerde ve felsefelerde, şimdiye kadar, Büyük “Sır”rın bazı parçalarına rastlanmıştı. Şimdi ise, ilk kez tüm parçalar onu deneyen herkesin yaşamını dönüştürebilecek bir esin kaynağı olmak üzere bir araya geliyor.
Bu kitapta, para, sağlık, insan ilişkileri, mutluluk gibi konular dahil olmak üzere dünyadaki her etkileşiminizde, yaşamınızın her alanında “Sır”rı nasıl kullanacağınızı öğreneceksiniz. Siz, içinizdeki gizli, henüz kullanamadığınız gücü fark etmeye başlarken, bu uyanış size, yaşamınızın her alanında mutluluk getirebilecek.’
Arka kapakta da şunlar yazılı:
‘Sizce dünyanın nüfusunun sadece % 1’lik bir kısmını oluşturan bir kesimin tüm maddi gelirin % 96’sına sahip olması bir tesadüf mü?
Olağanüstü bir servete sahip olmak ister misiniz?
Muhteşem bir malikânede yaşamak ister misiniz?
Ömrünüz boyunca hiç sıkıntıya düşmeden bolluk, bereket içinde yaşamak ister misiniz?
Ruh eşinizi bulmak ya da huzurlu, mutlu bir evlilik yaşamak ister misiniz?
Peki kendinize sorun. Gerçekten ne, ama ne istersiniz?
Amaçlarınıza ulaşmak için bu kitabı kullanmaya başlayabilirsiniz.
İşte benim itirazım bu noktada başlıyor.
Okuduktan sonra kendi kendime, ‘ülkemizde satış rekorları kıran kitap bu mu?’ diye sormadan edemedim.
Yazar ve etrafına topladığı kitle bana ‘hayal tacirleri’ dedirtti.
Her şeye rağmen kitap kitaptır, kitabın iyisi kötüsü olmaz, okunmalıdır, övülebildiği gibi eleştirilebilmelidir de kitabın yazarı.
Bu kitabı satın alıp okuyanlara ve hararetle önerenlere bir çift sözüm olacak:
‘Sakın yanlış anlaşılmasın, kitabı okumalarına, hatta övmelerine değil tepkim, ben de alıp okumanızı önereceğim size, benim tepkim yazılanları içselleştirip “mal bulmuş Mağrıbî” gibi balllandırarak anlatanlara...
Kendi kültürümüzü okuyup araştırmayacaksın, oradaki değerleri göremeyeceksin, sonra da kalkıp bu kitaptaki tavsiyeleri yere göğe sığdıramayacaksın...
Mevlâna’yı, Yunus Emre’yi, Ahmet Yesevî’yi, Pir Sultan Abdal’ı, Hacı Bektaşi Veli’yi bilmeyen, okumayan, içselleştirmeyen bir toplumun bireylerinin böylesi ticari bir kitapta yazılanları bir mucize gibi sunanlara da izninizle biraz sataşabilme hakkım olsun.
Bir eleştiri de düşüncesine önem verdiğim bir yakınımdan geldi: ‘Birkaç sayfada anlatılabilecek bir varsayım döne dolaşa kitabın her sayfasında bu kadar tekrarlanabilir ve 184 sayfaya bu kadar başarılı bir şekilde yayılabilir...’

Kitaptan alıntılar:

Sır Ortaya Çıktı
Seçtiğimiz şey her ne olursa olsun; ona sahip olabiliriz. Hedefin büyüklüğü hiç önemli değil. John Assaraf .’ (Sy. 1)

Sır Nedir?
‘Sahip olduğunuz her düşünce nesnel bir gerçeklik; bir kuvvettir.’ (Sy. 4)

Benzer Benzeri Çeker
‘Siz evrendeki en güçlü mıknatıssınız! İçinizde barındırdığınız manyetik güç, yeryüzündeki her şeyden daha güçlü. Bu akıl ermez çekim gücünü yayan ise yine sizin düşünceleriniz.’ (Sy. 7)

‘Yaşamınız boyunca hiç mutsuz olduğunuz bir konu üzerinde düşünürken, siz düşündükçe işlerin daha da kötüye gittiğini fark ettiğiniz oldu mu? Bunun sebebi sabit bir düşünceyi koruduğunuzda, çekim yasasının derhal işlemeye başlaması ve size benzer düşünceleri getirmesidir. Böylece birkaç dakika içinde, o kadar çok benzer mutsuz düşünceye kapılırsınız ki, durum size daha da kötü gelmeye başlar ve ne kadar çok düşünürseniz, o kadar çok mutsuz olursunuz.’ (Sy. 8)

‘Zihninizde canlandırabildiğinizi, ellerinizde de tutabilirsiniz. Bob Proctor’ (Sy. 9)

‘Düşünceler manyetiktir ve frekansları vardır. Siz düşünürken düşünceleriniz Evren’e yayılır ve manyetik güçleriyle aynı frekanstaki bütün benzerlikleri mıknatıs gibi çekerler. Gönderilen her şey kaynağına geri döner. Ve “Siz o kaynaksınız.
Şöyle düşünün: televizyon istasyonlarının vericileri, televizyonlarınızdaki görüntülere dönüşen frekanslar aracılığıyla yayın yapıyorlar. Birçoğumuz bunun nasıl gerçekleştiğini bilimsel olarak anlamıyorsak olsak da, her kanalın bir frekansı olduğunu ve televizyonumuzu bu frekansa ayarladığımızda görüntüleri izleyebileceğimizi biliyoruz. Kanalı seçtiğimizde frekansı da seçiyor, böylece o kanalın yayınlamakta olduğu görüntüleri elde ediyoruz. Farklı görüntüler izlemek istediğimizde ise, kanalı değiştirerek diğer bir frekansa bağlanıyoruz.
Sizler de birer yayın merkezisiniz ve bugüne kadar üretilmiş tüm televizyon vericilerinden daha güçlüsünüz. Evrenin en güçlü verici istasyonu sizsiniz. Sizin ilettiğiniz frekanslar hayatınızı şekillendirirken, hayatınız da dünyayı şekillendirir. Yaydığınız dalgalar şehirlerin, ülkelerin ötesine geçerek dünyaya uzanır; Evren’in her yanında yankılanır ve siz bu frekansı düşüncelerinizle yayarsınız!’ (Sy. 10-11)

Kötüyü Değil İyiyi Çekmek
‘İnsanların istediklerini elde edememelerinin tek sebebi, olmasını istedikleri şeyler yerine, olmasını istemedikleri şeyler üzerine düşünüyor olmalarıdır. Düşüncelerinizi dinleyin; söylediğiniz sözlere kulak verin.’ (Sy. 12)

‘Fark edelim ya da etmeyelim, zamanımızın çoğunu düşünerek geçiriyoruz. Biriyle konuşuyor veya birini dinliyorsanız; o an düşünüyorsunuz demektir. Gazete okuyor veya televizyon izliyorsanız; düşünüyorsunuz. Geçmişe dair anılarınızı hatırladığınızda; düşünüyorsunuz. Geleceğe dair plan yaptığınızda; düşünüyorsunuz. Araba kullanırken, ya da sabahları hazırlanırken de düşünüyorsunuz. Birçoğumuzun düşünmeye ara verdiği tek zaman dilimi uykuda olduğu zaman dilimi olmakla birlikte, çekim kuvvetleri uykuya dalmadan önce düşündüklerimiz üzerinde çalışmaya devam ederler. Uyumadan önce iyi şeyler düşünmeye çalışın.’ (Sy. 16)
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=54081

‘Şu an düşündükleriniz, gelecekte yaşayacaklarınızı doğuruyor. Yaşamınızı düşüncelerinizle siz yaratıyorsunuz. Sürekli düşündüğünüz için, sürekli yaratıyorsunuz. En çok düşündüğünüz ya da en çok odaklandığınız şey, yaşamınız olarak karşınıza çıkıyor.
Doğanın tüm yasaları gibi, bu yasada da tam bir mükemmellik vardır. Yaşamınızı siz kendiniz yaratırsınız. Ne ekerseniz onu biçersiniz! Düşünceleriniz tohumlar gibidir ve kaldıracağınız hasat, ektiğiniz tohumlara bağlıdır.’ (Sy. 16-17)

‘Tüm yaşamı değişmişti; çünkü olmasını istemediği, olmasından korktuğu, ya da kaçınmak istediği şeylere odaklanmaktan vazgeçerek, gerçekleşmesini istediği olaylara odaklanmıştı.’ (Sy. 18)

Beyninizin Gücü
‘Çekim yasasını her yerde görebilir; her şeyi kendinize çekersiniz. İnsanları, işi, koşulları, sağlığı, varlığı, borçları, mutluluğu, kullandığınız arabayı, içinde bulunduğunuz topluluğu...tümünü bir mıknatıs gibi kendinize çeken sizsiniz. Üzerinde düşündüğünüz, üzerinize çektiğinizdir. Yaşamınızın tamamı kafanızın içinden geçen düşüncelere dair bir gösteridir. LISA NICHOLS.’ (Sy. 20)

‘Çok sayıda olumsuz düşünceye sahip olmak ve ısrarla olumsuz düşünmek size gerçek olumsuzluklar yaşatabilir. Belli bir zaman dilimi içinde ısrarla olumsuz düşünürseniz, o olumsuzluklar yaşamda karşınıza çıkarlar. Olumsuz düşünmekten kaygılandıkça, bu konuda daha çok endişeyi üzerinize çeker, olumsuz düşüncelerinizi kat kat arttırırsınız. Şu anda, bundan sonra sadece olumlu şeyler düşünmeye karar verin ve sahip olduğunuz olumlu düşüncelerin son derece güçlü, her türlü olumsuz düşüncenin ise çok daha güçsüz olduğunu bütün Evren’e ilân edin.’ (Sy. 22)

‘Çekim yasası “benzer benzeri çeker” der. Böylece bir şey düşündüğünüzde ona benzeyen diğer düşünceleri de kendinize çekersiniz.’ (Sy. 25)

‘Şu an düşünmekte olduklarınız, gelecekteki yaşantınızı oluşturmakta. Üzerinde en çok düşündüğünüz ya da üzerine en çok odaklandığınız şey hayatınız oalarak karşınıza çıkacaktır.’ (Sy. 25)

Sır Basitleştirir
‘İki çeşit duygu vardır: İyi duygular ve kötü duygular. Ve siz aradaki farkı gayet iyi bilirsiniz; çünkü iyiler size kendinizi iyi hissettirirken, kötüler kendinizi kötü hissetmenize sebep olurlar. Depresyon, öfke, alınganlık, suçluluk duygusu...
Bunlar olumsuz duygulardır ve kendiniz güçlü hissetmenize izin vermezler. LISA NICHOLS’ (Sy. 30)

Sevgi En Müthiş Duygu
‘Evrende sevginin gücünden daha büyük bir güç yoktur. Sevgiyi duyumsadığınızda, yayabileceğiniz en yüksek frekansı yayarsınız. Sahip olduğunuz bütün düşünceleri sevgiyle sarıp sarmayabilirseniz, her şeyi ve herkesi sevebilirseniz, dönüşümü yaşarsınız, hayatınız değişir.’ (Sy. 38)

‘Israrla düşünerek çağırmadığınız hiçbir şey yaşantınıza giremez. ‘ (Sy. 43)

‘Düşünceleriniz frekansınızı belirlerken, duygularınız size o an hangi frekansta olduğunuzu bildirir. Kendinizi kötü hissettiğiniz bir anda, daha çok olumsuzluğu kendinize çekmeye uygun bir frekanstasınız demektir. İyi hissettiğinizde ise, daha çok iyiliği güçlü bir biçimde kendinize çekersiniz.’ (Sy. 43)

‘Sevgi, yayabileceğiniz en yüksek frekansa sahiptir. Hissettiğiniz ve yaydığınız sevgi ne kadar büyükse, kullandığınız doğal güç de o kadar etkilidir.’ (Sy. 43)
Sır Nasıl Kullanılır?
Yaratım Süreci
“Sır”da kullanılan Yaratım Süreci, isteklerinizi üç adımda gerçekleştirmenize yarayacak basit bir kılavuzdur:
1.Adım: İstemek. Evren’e komut verin ve ne istediğinizi bilmesini sağlayın; düşüncelerinize cevap verecektir.
2.Adım: İnanmak. İsteğinizi elde ettiğinize inanın. Benim mutlak inanç olarak adlandırmayı sevdiğim bu inanca siz de sahip olun. Mutlak inanç, görünmeyene inanmaktır.
3.Adım: Almak. Bununla ilgili olarak kendinizi çok iyi hissetmeye başlayın. Dileğiniz size ulaştığında kendinizi nasıl hissedecekseniz şimdi de öyle hissedin. Bunu şimdiden yapın. LISA NICHOLS.’ (Sy. 47-48-52)

‘Her şeyi birbirinize çeken bir mıknatıs olduğunuzu unutmayın. Zihninizde ne istediğinizi net olarak belirlediğiniz zaman, onları kendinize çeken bir mıknatısa dönüşürsünüz ve istekleriniz de size doğru manyetize olur. Daha çok alıştırma yaptıkça, çekim yasasının size getirdiklerini daha iyi görmeye başlarsınız ve mıknatıs gücünüz artar; çünkü böylece, gücünüze inanç, güven ve bilginin gücünü de katmış olursunuz.’ (Sy. 56)

‘İnanma yolunda ilk adımı atın. Merdivenin tamamını görmeniz gerekmiyor. Sadece ilk adımı atın.’ (Sy. 57)

Bedeniniz ve Sır
Gelin, Yaratım Sürecini, kendisini şişan hisseden ya da kilo vermek isteyen insanlar için kullanmayı deneyelim.
Bilinmesi gereken ilk şey, kendinizi kilo vermeye odaklarsanız, daha fazla kilo vermenizi engeller, bunu kendinizden uzaklaştırırsınız, bu yüzden “kilo verme konusunu” kafanızdan uzaklaştırın. Diyet programlarının işe yaramamasının asıl sebebi budur. Kilovermeye odaklandığınız için, kilo verme konusunu sürekli kendinizden uzaklaştırır durursunuz.
İkinci bilmeniz gereken ise, fazla kilolu olma durumunun da sizin düşünceleriniz aracılığıyla yaratılmış olduğudur. Daha temel terimlerle anlatmak gerekirse, bir insan şişmansa, o bunu fark etse de etmese de, şişmanlığı “şişmanlığa dair” çok fazla düşünmesinden ileri gelmektedir. “Formda olmayı” düşünen biri, şişman olamaz. Aksi, çekim yasasına karşı çıkmak olur.’ (Sy. 58)

‘Kendinizi iyi hissetmelisiniz. Kendinizden memnun olmalısınız. Bu önemli çünkü, içinde bulunduğunuz anda sahip olduğunuz bedenden dolayı kendinizi kötü hissederseniz, mükemmel kilonuzu kendinize çekemezsiniz. Bedeninizden dolayı mutsuzsanız, bu etkili bir duygudur ve bedeninizden dolayı mutsuz olmayı çekmeye devam etmenize sebep olur. Bedeninize karşı eleştirel olduğunuz ve ona kusur bulduğunuz taktirde, daha fazla kiloyu bedeninize çekersiniz. Bedeninizin her santimetrakeresini övün ve kutsayın. Sahip olduğunuz mükemmellikleri düşünün. Kendinize dair kusursuzlukları düşündükçe, kendinizden hoşnut olacak, mükemmel kilonuzun frekansını yakalayacak ve kusursuzluğu çağıracaksınız.’ (Sy. 61)