Kuruluş [değiştir]
Devletin kurucusu kabul edilen Selçuk Bey Hazar imparatorluğunda subaşı(Ordu komutanı) görevinde idi.Giriştiği taht mücadelesini kaybedince ailesi ve ordusu ile birlikte İran yönüne özellikle de Horosan bölgesine göç ettiler.Selçuk Bey önce Samanoğulları'na sığındı.Burada müslümanlığı benimsedikten sonra Samanoğulları devletinin yönetiminde söz sahibi oldu.Samanoğulları Devleti yıkılınca Selçuk Bey,Müslüman halkıyla birlikte Horosan bölgesine yerleşti.Teşkilatlı devlet düzenine girmesi Tuğrul ve Çağrı beyler dönemindedir.Devletin ilk yöneticisi Tuğrul Bey'dir.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/lise-tarih-dersi/19862-buyuk-selcuklu-imparatorlugu-post38007.html

Dandanakan Savaşı ve sonrası [değiştir]


Büyük Selçuklu Devleti


Gazneli Sultanı I. Mesud, Büyük Selçuklu Devleti’ni ortadan kaldırmak amacıyla güçlü bir orduyla Selçuklu topraklarına girdi. Gazneli ve Büyük Selçuklu orduları, Merv yakınlarında Dandanakan denen yerde karşılaştılar. Mayıs 1040’ta yapılan Dandanakan Savaşı'nda, Büyük Selçuklular Gazneli ordusunu ağır bir yenilgiye uğrattı. Bu savaştan sonra Büyük Selçuklu Devleti’nin Harezm ve Horasan'da varlığı kesinlik kazandı. Tuğrul Bey, bu savaşın ardından giriştiği fetihlerle bütün İran'ı denetimi altına aldı. Büyük Selçuklu sınırları, batıda Bizans, güneybatıda Büveyhiler, kuzeybatıda Gürcistan topraklarına dayandı. 1048'de Erzurum yakınlarındaki Pasinler Ovası'nda birleşik Bizans-Gürcü ordusunu yenen Büyük Selçuklular, Doğu Anadolu içlerine akınlar düzenlemeye başladılar. İslam dünyasının dinsel önderi konumundaki Abbasiler, bu dönemde Bağdat'ı elinde tutan Büveyhilerin siyasal baskısı altındaydı. Tuğrul Bey, Halife Kâim'in çağrısı üzerine 1055'te Bağdat'a girdi ve Büveyhileri halifeliğin merkezinden çıkardı. Bu olayın ardından Büyük Selçukluların İslam dünyasındaki itibarı arttı.
Alp Arslan ve Melikşah dönemleri [değiştir]

Tuğrul Bey'in 1063'te ölünce kardeşi Çağrı Bey'in oğlu Alp Arslan tahta geçti. Alp Arslan Büyük Selçuklu topraklarını daha da genişletti. 1071'de Malazgirt Savaşı'nda Bizans İmparatoru Romen Diyojen'i yenerek tutsak aldı. Malazgirt zaferinin asıl önemi, Anadolu'yu Türklere açmış olmasından gelir. Anadolu içlerine akınların sürdüren Büyük Selçuklu komutanları yeni topraklar ele geçirdiler ve bağımsız yeni devletler kurdular. Alp Arslan 1072'de ölünce Büyük Selçuklu Devleti’nin başına oğlu Melikşah geçti. 1072-1092 arasında hüküm süren Melikşah dönemi, Büyük Selçuklu Devleti’nin en parlak dönemi oldu. Suriye, Filistin, Hicaz, Yemen ve Arabistan Yarımadası'nın doğu kıyıları bu dönemde Büyük Selçuklu topraklarına katıldı. Doğuda Karahanlılar ve Gaznelilerden yeni topraklar ele geçirildi.

Gerileme ve Dağılma dönemi [değiştir]

Melikşah'tan sonra sırasıyla başa geçen Mahmud (1092-1094), Berkyaruk (1094-1105), II. Melikşah (1105-1105) ve Muhammed Tapar (1105-1118) dönemlerinde Büyük Selçuklu Devleti gücünü ve eyaletlerdeki merkezi denetimini giderek yitirdi. Hanedan üyeleri yönettikleri bölgelerde bağımsız davranmaya başladılar. Daha önce bağımsızlıklarını ilan etmiş olan Suriye Selçukluları ile Kirman Selçukluları’na Irak Selçukluları da katıldı. Büyük Selçuklu topraklarına göçen yeni Oğuz boyları da iç düzeni büyük ölçüde sarstılar. 1118'de tahta çıkan Sencer’in ülke topraklarını yeniden birleştirme çabası da başarılı olamadı. Nitekim Sencer, ayaklanan göçebe Oğuzlara 1153'te tutsak düştü. İki yıl sonra kaçarak kurtulduysa da ülkede iktidarını yeniden sağlayamadan 1157’de öldü. Büyük Selçuklu Devleti böylece sona erdi. Bu karışıklık döneminde Harezmşahlar, Büyük Selçuklu toprakların büyük bölümünü ele geçirdiler. Bir süre daha direnen Kirman Selçukluları 1175’te, Irak Selçukluları da 1194’te yıkıldı. Selçuklu hanedanın kurduğu devletlerden yalnızca Anadolu Selçuklu Devleti, yüz yılı aşkın bir süre daha ayakta kalabildi.Ayrıca devletın gerılemesının de bır sebebı haclı seferlerı ,fatımılerın catısması,hasan sabbahın batınılık propogandaları ve oguz boylarının ayaklanmaları olmustur.bunun sonucunda ise Abbasi padişahları selcuklu egemenlıgınden kurtulmak ıcın bır takım calısmalar yurutmustur.Bunlar Selcuklu devletının yıkılmasına neden olan etkenler ve nedenlerdır.

Devlet yapısı [değiştir]

Büyük Selçuklu Devleti’nin örgütlenme biçimi, kendisinden önceki İslam devletlerine benziyordu. Hint-İran devlet anlayışını yansıtan bu örgütlenmede, eski Türk devlet geleneğinin de belirgin etkisi vardı. Eski Türk devlet geleneğinde olduğu gibi, Büyük Selçuklu Devleti’nde de ülke toprakları hanedanın ortak malı sayılıyordu. Bundan dolayı Büyük Selçuklu toprakları eyaletlere bölünmüştü. Eyaletlerin yönetimi de melik olarak adlandırılan hanedanın erkek üyelerine bırakılmıştı. Tuğrul Bey'den önce boy başkanına Oğuz geleneğine göre yabgu deniyordu. İslam dininin benimsenmesinden sonra, hükümdarlar İslam devletlerindeki geleneğe uyarak sultan unvanını kullandılar. Başkentte oturan sultan, devletin mutlak egemeniydi. Bütün atamalar ve toprak dağıtımı sultanın buyruğuyla yapılıyordu. Ayrıca sultan yüksek yargı kurullarına da başkanlık ediyordu. Hükümdarların "danışman"ı konumundaki kişiler yönetimde önemli rol oynuyorlardı. Alp Arslan döneminde bu göreve getirilen Nizamülmülk, İslam geleneği uyarınca vezir unvanı aldı ve devlet yönetiminde köklü değişiklikler yaptı. Nizamülmülk, devlet yönetimine ilişkin anlayışını Siyasetname adlı kitabında da anlatmıştır. Büyük Selçuklu Devleti’nde devlet işleri "Divanı Âlâ " adı verilen bir kurulda görüşülür ve karara bağlanırdı. Ayrıca maliye, askerlik ve adalet işleriyle uğraşan başka divanlar da vardı. Meliklerin yönetimindeki eyaletlerde de büyük ölçüde merkezdeki örgütlenme örnek alınmıştı.

Toprak yönetimi ve ordu [değiştir]

Büyük Selçuklu ülkesinde tarım yapılan topraklar ikta denen bölümlere ayrılmıştı ve iktalar hizmet karşılığında belirli süre için ileri gelenlere veriliyordu. Bu usulle verilen topraklar has, ikta ve haraci olarak üçe ayrılıyordu. Has toprakların geliri doğrudan sultan ailesine veriliyordu. İkta sahipleri ise, toprakları işleme karşılığında belli sayıda asker besliyor ve savaş zamanlarında orduya katılıyorlardı. Haraci olarak adlandırılan toprakların geliri de doğrudan devlet hazinesine aktarılıyordu.
Alp Arslan dönemine kadar beylere bağlı göçebe Türkmenlerden oluşan ordu Nizamülmülk tarafından yeniden yapılandırıldı. Nizamülmülk, aylıklı askerlerden oluşan sürekli bir ordu kurdu. Bu aylıklı askerlere "gulam" deniyordu ve bunlar temel olarak başkentte iktidarı korumakla görevliydi. Savaş sırasında asıl ordu ise ikta sahiplerinin yönetimindeki atlı askerlerden oluşurdu. Ayrıca bağlı devletler de savaş zamanlarında sultanın ordusuna asker gönderiyorlardı. Melikşah döneminde orduda 50 bin kadar atlı asker olduğu bilinmektedir.

Toplumsal ve ekonomik yaşam [değiştir]

Büyük Selçuklu Devleti'ndeki Oğuz boyları ve başka bazı topluluklar göçebeydiler. Oğuz boylarının başında bir bey bulunuyordu. Bu göçebe topluluklar geçimlerini hayvancılıkla sağlıyorlardı ve otlak bulmak için de mevsimlere göre yer değiştiriyorlardı. Devlet göçebe topluluklardan otlak vergisi alıyordu. Yerleşik nüfus ise çiftçilik, zanaatçılık ve ticaretle uğraşıyordu. Kentlerdeki tüccar ve esnaf, işkollarına göre loncalar biçiminde örgütlenmişti. Merkezi devlette görevli memurlar ile sürekli ordudaki askerler maaş alıyorlardı. Büyük Selçuklular ticaretin gelişmesini destekliyor ve kervan yollarının güvenliğini sağlıyorlardı. Bu dönemde en önemli uluslararası ticaret, Uzakdoğu'dan Avrupa'ya kadar uzanan İpek Yolu ve Baharat Yolu aracılığıyla gerçekleşiyordu. Tarımın gelişmesi için sulama kanalları vardı. Yün, pamuk, ipek dokumacılığı çok gelişmişti.
Büyük Selçuklu Devleti’nde öğrencilerin, yolcuların ve yoksul halkın doyurulduğu sosyal yardım kurumu olan imarethaneler vardı. Devletin yönetici-memur kadroları, Nizamülmülk’ün kuruluşuna öncülük ettiği Nizamiye medreselerinde yetiştiriliyordu.