Nihayet beklenen uzun kıtlık yılları gelir. Hazret-i Yûsuf'un aldığı tedbirler sayesinde, civar ülkeler kavrulurken Mısırlılar kıtlık yüzü görmezler. Hatta zahiresiz kalan komşu toprakların insanları, peşpeşe kervanlarını Mısır'a yollarlar. Hiçbiri boş olarak çevrilmez. İşte bu kervanlardan birinde, Yûsuf aleyhisselamı babasından ayırıp kuyuya atan kardeşleri de vardır. Kardeşler Hazreti Yusuf'u tanımazlar. Bir dizi olaydan sonra Hazreti Yusuf kendisini tanıtır ve babasını da Mısır'a davet eder.
Mısır meliki, nereye yerleşecekleri konusunda onları serbest bırakır. Yûsuf aleyhisselam ale fertlerinin Casan (Goşen) bölgesine yerleştirilmelerini ister. Zira tevhid akidesine bağlı ailesinin, Mısır'ın çarpık yapısından mümkün mertebe uzak kalmalarını ve gelecek nesillerin de küfürden korunmalarını arzu etmektedir. Yakub aleyhisselam Mısır'a yerleştikten sonra 17 sene daha huzur içerisinde yaşar ve vefat eder. O da evlatlarının Mısır'da tevhid akidesini terketmelerinden korkmaktadır. Son anlarında etrafına topladığı çocuklarına, daha önce dedesi İbrahim aleyhisselamın yaptığı vÂsiyeti tekrar ederek; "Oğullarım, Allah size dinini seçti. Siz de ona teslim olmuş olarak can verin" Sonra sorar; "Benim vefatımdan sonra kime kulluk edeceksiniz?" Oğulları cevap verirler; "Senin Rabbine ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak'ın Rabbi olan bir Allah'a kulluk edeceğiz. Bizler ona teslim olmuşuzdur"
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=19829
Babasının vefatında Yûsuf aleyhisselam 56 yaşındadır ve daha uzun seneler yaşayıp 110 yaşında vefat eder. İsrâiloğulları onun döneminde Mısır'da seçkin bir sınıf olarak yaşarlar. Zamanındaki hükümdar Yûsuf aleyhisselama tabi olup devlet işlerini ona bırakmıştır. Önce Melik vefat eder, sonra da Yûsuf aleyhisselam... Vefatından hemen önceki yakarışı şöyledir; "Rabbim, bana hükümranlık verdin, rüyaların tabirini öğrettin. Ey göklerin ve yerin yaratanı; dünyada ve ahirette koruyanım sensin. Benim canımı müslüman olarak al ve iyilere kat." Sonra gelen yöneticiler İsrâiloğullarını hor görmeye başlarlar. Ta ki; Mûsâ aleyhisselam peygamber olarak vazifeye başlayana kadar bu durum devam eder.